Günümüzde hem ülkemizde hem de global olarak tüm dünyada olan hızlı sanayileşme ve kentleşme; halkın kimyasal maddeye maruz kalma riskini arttırmaktadır. Kimyasal zehirlenmelerde rol oynayan etkenlerin başında ilaçlar, sanayide ve ev yaşamında kullanılan kimyasal ürünler ve kontrolsüz kullanılan bitkisel ürünler sayılabilir. Bunların yanı sıra özellikle kırsalda karşılaşılan hayvan ısırık ve sokmaları da zehirlenmelere sebep olabilmektedir.

Her geçen gün ilaçlara olan erişimin artması ve akılcı ilaç kullanımının dikkate alınmaması; bireylerin (çoğu zaman evlerinde) çok sayıda ve çeşitlilikte ilaca erişebilmelerine imkan vermiştir. Bunun yanı sıra günümüzde halkın alternatif tıbba ilgisinin artması ile tedavi edici etkisi olduğu iddia edilen bitkisel ürünlerin ulaşılabilirliği arttırmıştır ve bu da bitkisel ürünler ile olan zehirlenmeleri daha sık hale getirmiştir.

Acil servislerde çok sık karşılaştığımız olguların başında zehirlenmeler gelmektedir. Acil hekimleri olarak sık karşılaştığımız zehirlenme olgularına tıbbi yaklaşımı çoğu zaman bilmekteyiz. Ancak içeriğini bilmediğimiz bir ilaca, ne olduğunu bilmediğimiz bir bitkisel ürüne veya zehrinin ne tür etkiler yapabileceğini bilmediğimiz bir böcek ısırığına bağlı bir zehirlenme vakası ile karşılaştığımızda bu olguların yönetimi ile ilgili desteğe ihtiyaç duymaktayız.

İşte tam da bu sebeple kurulmuş olan Ulusal Zehir Danışma Merkezi (UZEM) bizlere bu anlamda hizmet vermektedir. UZEM; 1986 yılında Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı bünyesinde kurulmuştur ve 1988’den beri kesintisiz olarak hizmet vermektedir. Daha sonra 2012 yılında Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır. Şu anda Sağlık Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Daire Başkanlığına bağlı olarak hizmet vermektedir. Günümüzde konusunda yetkili “Ulusal” tek merkezdir. Bünyesinde 15 hekim, 10 yardımcı sağlık personeli görev yapmaktadır. UZEM’in 114 no’lu çağrı merkezi Türkiye’nin dört bir yanından gelen telefonlara 7/24 cevap vererek medikal destek sağlamaktadır.

Acil serviste çalışan doktorlar olarak bizler de zehirlenme olguları ile karşılaştığımızda çoğu zaman UZEM’i aramaktayız ve maruz kalınan maddenin etkileri, toksik dozu, varsa antidotunun ne olduğu ve tedavisi ile ilgili bilgiye erişmeyi beklemekteyiz. Çağrı merkezini aradığımızda, bizden hasta hakkında bazı demografik bilgileri ve maruz kaldığı maddeye ilişkin bilgileri ister.
UZEM-114’ü aradığımızda çoğu zaman hatların yoğunluğundan dolayı telefonun bağlanmasını uzun süre beklemek durumda kalmaktayız. Yoğun acil servislerde bu bekleme süresi bazen tolere edilemeyebilir ve hastanın acil tedaviye erişim sürecini geciktirebilir. Bu yüzden tedavisi bilinen zehirlenmelerde tedaviyi geciktirmek pahasına UZEM-114 aranmamalıdır. Bu tür bir durumda aranacaksa, telefondaki kişinin tedaviyi aktif verecek kişi olmamasına dikkat edilmelidir. Bu iş için fazladan sağlık personeli olmayan acil servislerde bu telefon beklemeleri sırasında sıklıkla akımıza gelen bir soru olur: ‘Tedavisini bildiğimiz zehirlenme vakalarında da UZEM’i aramalı mıyız? Biz hangi vakalarda UZEM’i aramalıyız?’.

Hekim herhangi bir zehirlenme vakasında UZEM-114’ü aramak zorunda değildir. UZEM’i aramış olsun veya olmasın, verdiği tedavinin doğruluğundan ve güncelliğinden kendisi sorumludur. Bu sebeple hekim, tedavisini bildiği zehirlenme vakalarında UZEM’i aramayabilir hatta tedavisini bilmediği vakalarda da aramayıp başka kaynaklardan tedaviyi öğrenebilir. Ancak UZEM’in aranmasının iki açıdan önemi bulunmaktadır.

Bunlardan ilki; UZEM tarafından toplanan ve depolanan bilgilerin hem ulusal hem de uluslararası ortamda kullanılmasıdır. UZEM bu toplanan bilgilerin istatistik analizleri sonucunda yapılan halk sağlığı çalışmaları ile ulusal düzeyde üst merkezleri bilgilendirilir. Bu sayede önemli zehirlenmelere karşı önlemlerin alınması mümkün olur ve zehirlenmelerle karşılaşılma ihtimali için hastanelere antidot stoku yapılabilmektedir. Bunun dışında UZEM bu istatistiki bilgileri uluslararası Zehir Danışma Merkezleri ile yapılacak ortak çalışmalarda ve projelerde kullanmaktadır.

UZEM’i aramanın diğer yararı ise tamamen medikolegal açıdandır. Her ne kadar hekimin kanunen UZEM’i arama zorunluluğu yok ise de yapılmış olan dava örneklerinde görülmüştür ki, acil serviste karşılaşılan zehirlenme vakalarında hekimin UZEM’i aramış olması, davalarda karar vericilerin önemsediği bir konudur.

Acil hekimi UZEM’i zehirlenmeler ile ilgili bilgi almak haricinde; antidot temini için de kullanabilir. Çünkü UZEM’in; antidot/antiserumların temin edilmesi, etkin kullanımı ve zamanında ulaştırılmasının sağlanması için gerekli planlamayı yapmak, antidot uygulama protokollerini düzenlemek, antidot bulundurulacak merkezleri belirlemek gibi görevleri de vardır.
Sonuç olarak; UZEM zehirlenme vakalarında, 114 telefon hattı ile verdiği medikal destek ve hastanelere antidot temin desteği ile hastane içerisindeki vaka yönetimi ve tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Elindeki verilerle yaptığı ulusal ve uluslararası çalışmalarla ise hastane öncesinde zehirlenmelerin engellenmesi aşamasında etkin rol oynamaktadır. Her ne kadar zehirlenme olgularında UZEM’i aramak zorunlu değilse de ve acil servislerin yoğunluğunda telefonda beklemek ciddi zaman kaybına sebep olsa da; UZEM’i aramak, hem hekim, hem hasta, hem de toplum sağlığı açısından faydalı olacaktır. Tedavisi bilinen zehirlenmelerde; eğer telefon ile görüşme yapmak hastanın tedavisini geciktirecek ise, hastanın tedavisi önce verilip, daha sonra ilk fırsatta, UZEM aranmalıdır.

Türkiye Acil Tıp Derneği Toksikoloji Çalışma Grubu adına Uzm. Dr. Erkman Sanrı tarafından hazırlanmıştır.

0 comment
0 FacebookTwitterPinterestEmail

Degerli Meslektaslarimiz,

Türkiye Acil Tıp Derneği ilk hedef olarak tüm eğitim veren kurumlarda acil tıp uzmanlığı eğitim standartlarını oluşturmak, standardize etmek ve bunları en üst seviyeye çıkarmak ve acil sağlık hizmeti veren kurum ve kuruluşlarda kaliteli ve standart acil sağlık hizmeti sunumunu sağlamak amaçlarıyla kurulmuş herhangi bir kar amacı gütmeyen tamamen hizmet odaklı bir uzmanlık derneğidir. 

Klinik Toksikoloji Çalışma Grubunun kurulma amacı uzmanlık eğitimi sırasında ve sonrasında karşılaşılan toksikoloji olgularının tanı, tedavi ve dokümantasyon hizmetlerini kaliteli bir seviyeye çıkarmaktır. Grubun amac ve hedefleri ve ornek calisma plani ekte bilgilerinize sunulmustur. 

Klinik Toksikoloji Grubu icerisinde calismak isteyen tum meslektaslarimiz Prof. Dr. Arzu DENIZBASI ([email protected]ile iletisime gecebilirler.

İlginiz icin tesekkur ederiz.

Uzm.Dr.Özgür ÇEVRİM
Türkiye Acil Tıp Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi

 

0 comment
0 FacebookTwitterPinterestEmail

Değerli Meslektaşlarım

Türkiye Acil Tıp Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Gurubu olarak web sitemizi açıyoruz. Bu gurubun kuruluşunda emeği geçen pek çok değerli arkadaşım olduğunu özellikle hatırlatmak isterim. Özellikle belirtirim ki Uzm. Dr. Murat Çetin hem çalışma gurubumuzun üyesi hem de bu sitenin mimarı olarak çok  yoğun çaba gösterdi. Eğitim bir gönül işidir ve amaç damla damla bilgileri toplayıp okyanusları yaratmaktır. Toksikoloji özellikle zor vakaların ve şaşırtıcı öykülerin barındığı bir daldır ve çoğunlukla hastada  sağlıklı bir  öykü veya  tanısal laboratuar tetkikleri sağlanamaz. Bu yüzden klinik ortam tam bir bilinmezlik  denizine dönüşebilir.  TATD Klinik Toksikoloji Çalışma Gurubu olarak bu denizdeki tecrübelerimizi ve evrensel bilgileri paylaşmak için bu platformu kullanmak istiyoruz. Bizim bu siteyi kurarken amacımız karşılıklı bilgi alışverişi yapabileceğimiz medya yaratmaktır. Üyelerimiz ile karşılıklı hem soru ve cevaplarımızı hem de kullanabilecek eğitim materyallerini paylaşacağız. Çalışma gurubumuza ait akademik faaliyetleri ve değerlendirme sonuçlarını ilk kez TATD Kurs Günleri Kongresinde Sözlü Bildiri olarak   sunacağız. Özellikle Eğitici Eğitimi ve Temel Eğitim konusunda Programlarımız devam etmektedir.  Bu grup ile çalışmak isterseniz sizlerin de iletişime geçmenizi bekliyoruz.

Prof. Dr. Arzu Denizbaşı
TATD Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu

0 comment
0 FacebookTwitterPinterestEmail

ÖZET

Pestisid olarak tanımlanan madde gurubundan biri de insektisidlerdir. Organik klorlu insektisidler yavaş elimine olup çevrede uzun süre kalırlar. İnsan vücuduna deri, inhalasyon veya ağız yoluyla geçebilirler. Kaza ile maruz kalınmadıkları zamanda ise ucuz ve kolay ulaşılabilir oldukları için kolaylıkla intihar amaçlı kullanılabilirler. Burada sunulan 39 yaşındaki kadın vaka intihar amaçlı Endosulfan aldıktan sonra kafa travması geçiren, nörolojik olarak ağır bir tabloda gelen hastadır. Hastanın stabilizasyonu sırasında karşılaşılan metabolik ve nörolojik sorunları paylaşarak bu konuda literatür önerilerini sunduk.

ABSTRACT

A group of chemicals containing substances such as insecticide, fungicide, herbicide and rodenticide is generally called pesticides. Insecticides are compounds used to kill insects. Organic chlorinated insecticides are slowly metabolised and stable substances in the environment so their action is durable. Most of the substances  will act as CNS stimulants. Here we present a case of Endosulfan intoxication with resistant seizure activity, and had to be intubated to control seizue activity and to protect airway from secretions.

INTRODUCTION

Poisoning can occur with many different toxins. Acute pesticide poisoning, which constitutes a significant portion of cases in Turkey, is also a major cause of mortality all over the world. Although most cases of poisoning are unintentional, their use for suicide and murder is not negligible because they are easily obtainable. Organic chlorinated pesticides are also one of the most important groups of pesticides because they remain in the environment for a long time by bioaccumulation, and slow biodegradation. They can enter the human body by dermal route, by inhalation or by oral route according to the techniques and formulations employed. They are easily absorbed from all membranes due to their lipophilic nature. For this reason; they are absorbed rapidly from the skin, conjunctiva, lung and especially oral route. The main toxic effect for organic chlorinated pesticides is based on neurotoxic properties. Organo-chlorinated pesticides are aromatic or aliphatic chlorinated hydrocarbon compounds with chlorine in their structure. Here we present a case of endosulfan poisoning. Our aims for presenting this case are to keep in mind intoxications due to  organic chlorinated insecticides in unconcious patients with generalized tonic-clonic seizures and, furthermore, to discuss  this topic with the help of the novel literature.

CASE

A 39-year-old unconcious female patient was admitted to emergency service resuscitation room with generalized seizures by an ambulance and was accompanied by a close relative. She was reported to have had a drug-induced suicide attempt with accompanying  head trauma. Her vitals in emergency service were; TA: 105/69 mm/Hg, Pulse: 100/min, Temperature: 36.7°C, SO2: 99% (oxygenated). There was  a 3 cm superficial lesion in the left anterolateral region of the nasal region. Patient had no response to the verbal stimulus, could pull his limbs with painful stimuli, but could not open his eyes. GCS was 6. The light reflexes were slow and pupils were isochoric. In motor neurological examination; the motor strength was 2/5 in all of her extremities.  The heart beat was rhythmic, tachycardic, with no additional cardiac sound or murmur. The chest oscultation was normal except for a few  rough rales and coarse ronchus. Her blood and urine tests, ECG, and radiology scanning were completed. Arterial blood gas results were; pH: 7.12, PCO2: 26mmHg, PO2:117 mmHg (with oxygen mask), SO2: 96.9%, COHb: 1.2 , Lactate: 9.4 mmol/L, Base gap: -19.89 mmol/L, HCO3: 8.1 mmol/L,  and Anion Gap: 13.8. The laboratory results were WBC: 33.100, HGB: 12.0 g/dL, PLT: 374.000, glucose: 524 mg/dL, urea: 19 mg/dL, creatinine:1.19, normal liver tests, Na: 136, K: 3.62, Cl: 100,PT: 11.2, INR:0.97, APTT: 71.9, Troponin-I: 0.78, Total-Hcg: 0.05. She also had glucosuria. In the first ECG; there was normal sinus rhythm. Chest x- ray was normal. In brain CT; there was an increase in subcutaneous soft tissue thickness in the frontal region, millimetric calcification in the bilateral lentiform nucleus.

The patient was monitored in the resuscitation room and connected to the defibrillator. Deep nasotracheal and orotracheal aspiration was performed because the patient had increased secretions. After securing the airway, oxygen was started. However, the patient started to have generalised tonic clonic seizures (GTCS) , and she was given  diazepam 10 mg IV. Her gastric decontamination was done and saline infusion was started. The patient started to have (GTCS)  after 10 minutes and again she was given diazepam 10 mg IV. There was no decrease in the patient's secretions and atropine 1 mg iv. was given repeatedly every ten minutes. Then the patient had 3rd GTCS and she was given midazolam and intubated for the protection of the airway and cessation of the recurring seizures under midazolam infusion. The patient's was 461 at that time and insulin infusion was also started. 

Her relative said that they had found rat poison  next to the patient. Relative was requested to bring the empty medicine box found near the patient. Since the patient's metabolic acidosis persisted after intubation, sodium bicarbonate infusion was started. Cardiac arrest occurred 2 hours and 40 minutes after admission. CPR was made for 10 minutes, and then ROSC  was received. Toxin  box, namely Thiodon 35 WP, was finally  brought by a patient's relative. Thiodon 35 WP; is an organic chlorinated insecticide with the active substance as 32.9% endosulfan. The poison call center (tel. 114) was called. We learned that the drug can cause metabolic acidosis, hypotension, coma, renal insufficiency, epileptic seizures, cardiac arrhythmia; had no antidote; hemodialysis treatment would not have any benefit;  and there was no proven knowledge of hemoperfusion therapy. Cholestyramine may be used to bind these highly lipophilic agents. Cholestyramine reduces reabsorption and retains bound agent in the GI tract for fecal elimination. However, our major concern for the patient was to support ABC and to control seizures which is the mainstay of the therapy.   The patient was admitted to the Anesthesia Reanimation Intensive Care at the hospital.  She was treated and sent home after full recovery.

[gallery-1-photo]

DISCUSSION

Endosulfan from organic chlorinated insecticides; metabolizes in microsomal enzyme system in liver. Endosulfan is absorbed from the gastrointestinal tract, respiratory system and skin. It acts as a GABA antagonist and inactivates GABA-A dependent chlorine channels.Endosulfan shows its effects mainly on Central Nervous System (CNS). Excitability in the CNS increases and recurrent neuronal discharge can be seen.  In our case, recurrent tonic-clonic seizures were seen at the first visit of the patient and at the following hours in accordance with the literature. In endosulfan poisoning; an increase in blood pressure and transient hyperthermia can be seen. Vital signs of  our present case were normal. In endosulfan poisonings, visual impairment due to accomodation disorder, myosis or mydriasis, transient deafness, increase in nasal secretions, nasal obstruction can be seen. In our case, light reflexes were bilaterally weak in the eye examination, and the patient had increased oral and nasal secretions. Organic chlorinated insecticides and endosulfan, make myocardium susceptible to endogenous catecholamines and have been shown to lead to various arrhythmias in animal experiments. There was no abnormal rhythm until the cardiac arrest.

Clinical manifestations in endosulfan poisoning occur in three phases. The first stage is cardiac and convulsive symptoms, the second stage is subacute pulmonary and convulsive symptoms, the third stage is slow recovery. The most frequent complaints are CNS stimulation and seizures. Nausea, vomiting, paresthesia, convulsions, coma, respiratory insufficiency and cardiac insufficiency are seen with acute poisoning. These three phases were not observed in a sequence in this patient. Cardiac markers before arrest were as follows; CK:159, CK-MB:28, Troponin-I:0. The ECGs before the arrest were in the sinus rhythm, and sinus tachycardias were seen afterwards. In the following hours, the patient had cardiopulmonary arrest and was admitted to the mechanical ventilator.

Our case had a trauma story, her brain CT was taken and no significant pathological condition was detected. No evidence of cerebral edema was found. Common metabolic acidosis is seen in endosulfan poisonings due to recurrent seizures. As reported, extensive metabolic acidosis had developed, and the patient was intubated due to worsened clinical findings. Barbiturates (preferably phenobarbital IV 0.1-0.2 g or pentobarbital) or diazepam are used to control symptoms such as hyperactivity, tremor and convulsions in endosulfan poisonings. Propofol is also preferred for resistant seizures. In our case, IV benzodiazepines (diazepam and midazolam) were used in the patients' seizures in accordance with the literature and after the intubation, propofol infusion was started.

Cholestyramine may be used to bind these highly lipophilic agents. Cholestyramine reduces reabsorption and retains bound agent in the GI tract for fecal elimination.

CONCLUSION

Organic chlorinated insecticides and endosulfan are the most neurotoxic agents. The most common form of presentation  is impaired consciousness, coma and recurrent seizures.For this reason, poisoning with organic chlorinated insecticides should be kept in mind in emergency department patients who have an intoxication history and have confusion in their clinic, followed by coma and recurrent tonic-clonic seizures and treatment should be started after making the diagnosis at the earliest stage.

REFERENCES

  1. Acilde Klinik Toksikoloji, Editör: Dr. Salim Satar. Nobel Tıp Kitabevi. Sayfa:505-513.
  2. Vural N. Toksikoloji. Ankara: Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları. 1996;73:342-373.
  3. World Health Organization. Organophosphorus Pesticides.Erişim: http.www.who.org.Erişim tarihi:13.07.2007
  4. Klassen CD, Amdur MO, Doull J. Casarett and Doull’s Toxicology: Basic Science of Poisons. 6th Edition.McGraw-Hill İnternational Editions.New York. 2001: 763-784.
  5. Dökmeci İ. Toksikoloji. Zehirlenmelerde Tanı ve Tedavi.Nobel Tıp Kitabevleri. İstanbul. 2001.
  6. Baban N. Adli toksikoloji. Adli Tıp Kurumu Yayınları-8, İstanbul, 2003.
  7. Endosülfan.Erişim:http://www.inchem.org/documents/pds/pds/pest 15_e.htm, Erişim Tarihi:17.07.2007.
  8. Marrs CT, Ballantyne B. Pesticide Toxicology and International Regulation, John Wiley & Sons Ltd, England, 2004.
  9. Dağlıoğlu N. Akut Organofosfatlı Pestisit Entoksikasyonlarının Sıçanlarda Deneysel olarak Gösterilmesi. Yüksek lisans Tezi. Çukurova Üniversitesi , Adana, 2004.
0 comment
0 FacebookTwitterPinterestEmail

Değerli Dernek üyelerimiz,

Adli ve Klinik Toksikoloji Derneği ve Organizasyon Komitesi olarak sizleri 30 Ekim-2 Kasım 2016 tarihinde Antalya'da 2. Bölgesel TIAFT ( International Association of Forensic Toxicologists) toplantısında aramızda görmekten mutluluk duyacağız.Katılımcıların adli toksikoloji alanında bilimsel ve teknolojik gelişmeleri dünya çapında uzmanlarla tartışmasına  ve   deneyimlerini paylaşmalarına olanak sağlayacaktır.

TIAFT  değerli komite üyelerinin katılımı ile gerçekleştirilecek bu toplantı İle birlikte ülkemizde Adli Toksikoloji  yapılanması ile ilgili yeni düzenlemeler konusu yarım günlük  ulusal bir panel olarak  düzenlenecektir.

Tüm sorularınız için www.tiaftturkey2016.org web sayfasını ziyaret edebilir [email protected] adresi üzerinden organizasyon sekreteryası ile doğrudan iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımızla

0 comment
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Older Posts
@2024 – All Right Reserved. Designed and Developed by Themis