Afet Komisyonu
  • Afet Tıbbı ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Vizyon ve Misyon
      • Amaç ve Hedefler
      • Görevler
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslar
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Etkinlik Sayfası
  • İletişim
Aidat Ödemesi Bağış
Afet Komisyonu
  • Afet Tıbbı ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Vizyon ve Misyon
      • Amaç ve Hedefler
      • Görevler
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslar
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Etkinlik Sayfası
  • İletişim
  • Üye Girişi
Perşembe, 22 Mayıs, 2025
Son Yazılar
Afetlerin Epidemiyolojisi ve Araştırma Merkezi (CRED) 2023 Raporu ve CRED’in İşlevi
Afetlerde Yaralıların Kimliklendirilmesi ve Takibi
Deprem, İnsan ve Değişmeyenler
Afet Lojistiği: İyi Yönetim İyi Kaynaklar İyi Personel
Ağustos Güzeldir 17’si Olmasa
Bomba Saldırılarında Hastane Öncesi Tıbbi Organizasyon Ve Yönetim
Sıcak Acilleri
6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve Türkiye’de Yetişkin Acil Tıbbında Afet ve...
Afet Komisyonu
Afet Komisyonu
Aidat Ödemesi
  • Afet Tıbbı ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Vizyon ve Misyon
      • Amaç ve Hedefler
      • Görevler
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslar
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Etkinlik Sayfası
  • İletişim
Copyright 2024 - All Right Reserved
Afet Yazı Dizisi

Afetler ve Kırılgan Gruplar

by Serkan Yılmaz 23 Temmuz 2024
written by Serkan Yılmaz

Çocuklar, Kadınlar, Yaşlılar, Engelliler ve Kronik Hastalığı Olan Hastalar

Giriş

Afetler, toplumların her kesimini etkileyen ancak bazı grupların daha fazla risk altında olduğu olaylardır. Özellikle çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler ve kronik hastalığı olanlar afetler sırasında ve sonrasında daha kırılgan hale gelirler. Bazı durumlarda, belirli etnik veya dini azınlıklar da bu risklerle karşılaşabilir. Bu savunmasızlığa katkıda bulunan bazı öznel faktörler olabilir, ancak çoğunlukla çevresel veya toplumsal faktörler bu grupların savunmasız olmalarına yol açan en önemli kaynaklardır. Afet öncesi planlayıcılar kırılgan grupların ihtiyaçlarını gözetmeli ve tüm müdahale ve rehabilitasyon çalışanlarının afet sırasında ve sonrasında bu grupların hassasiyetlerini dikkate alarak sağlık hizmeti önceliklerini değerlendirmeleri önemlidir.

Bu makale, bu kırılgan grupların afetler sırasında karşılaştıkları zorlukları ve bu zorlukların üstesinden gelmek için alınabilecek önlemleri inceleyecektir.

Çocuklar ve Afetler

Çocuklar afetlerden en çok etkilenen gruplardan biridir. Fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak gelişme aşamasında oldukları için afetler sırasında ve sonrasında ciddi riskler altındadırlar.

•   Fiziksel Etkiler: Afetler sırasında çocuklar yaralanma ve hastalanma riskleriyle karşı karşıya kalırlar. Barınma, gıda ve temiz su gibi temel ihtiyaçlara erişimde yaşanan sıkıntılar çocukların sağlıklarını ciddi şekilde tehdit edebilir.

•   Psikolojik Etkiler: Travmatik olaylar, kayıplar ve belirsizlik çocuklarda korku, kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik sorunlara yol açabilir.

•   Eğitim Üzerindeki Etkiler: Okulların yıkılması veya eğitim faaliyetlerinin aksaması çocukların eğitim hayatlarını sekteye uğratır. Eğitimden uzak kalan çocuklar hem akademik hem de sosyal gelişim açısından geri kalabilirler.

•   Korunma ve Güvenlik: Ailelerinden ayrı düşen çocuklar istismar ve insan ticareti gibi tehlikelerle karşı karşıya kalabilirler. Bu nedenle afet durumlarında çocukların korunması için özel önlemler alınmalıdır.

Tablo 1. Çocukların Afet ve Çatışmalarda Yaşadıkları Zarar Görebilirlik Türleri ve Zarar Görebilirliği Etkileyen Faktörler

 Fiziksel KırılganlıkPsikolojik KırılganlıkEğitimsel Kırılganlık
Çocukların Afet Durumunda Yaşadıkları Zarar Görebilirlik Türleri– Ölüm  – Yaralanma – Hastalık ve rahatsızlık – Yetersiz Beslenme – Isı stresi – Fiziksel istismar – Cinsel istismar– Travma sonrası stres bozukluğu – Depresyon – Anksiyete – Duygusal sıkıntı – Uyku bozuklukları – Somatik şikayetler – Davranışsal sorunlar– Okulu kaçırdı  – Kötü akademik performans – Gecikmeli ilerleme – Eğitimin tamamlanamaması
Afet Durumunda Çocukların Zarar Görebilirliğini Etkileyen Faktörler– Tehlikeye açık bölgelerdeki yoksul topluluklarda yaşamak – Standartların altındaki yapılarda yaşamak/okula gitmek – Ebeveyn kaybı – Aile ayrılığı – Çocuk özellikleri (ırk, yaş, cinsiyet vb.) – Boyut, güç, gelişim aşaması – Kötü beslenme – Ebeveyn sıkıntısı – Güvenli olmayan/sağlıksız barınma ortamları– Yaşam tehdidi – Aile ayrılığı – Sevilen birinin ölümü – Maddi kayıp – Ev/okul hasarı – Afete doğrudan maruz kalma veya medyaya maruz kalma – Çocuk özellikleri (ırk, yaş, cinsiyet vb.) – Afet öncesi kötü işlevsellik – Ebeveyn sıkıntısı – Düşük sosyal destek seviyeleri – Ek yaşam stresörleri – Olumsuz başa çıkma becerileri – Başa çıkma yardımı eksikliği – Yer Değiştirme– Okul binalarının yıkılması – Öğrenci ve öğretmenlerin yer değiştirmesi – Hayati kayıtların kaybı – Gecikmeli kayıt – Birden fazla okul değişikliği – Aile istikrarsızlığı – Hoş olmayan/destekleyici olmayan okul ortamları – Afet öncesi düşük akademik performans – Bir ebeveynin / bakıcının kaybı – Artan iş talepleri

ABD dışındaki tüm ülkeler tarafından onaylanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (BMÇHS), çocuklar için en yüksek koruma ve yardım standartlarını sunan kapsamlı bir haklar kodu sağlamaktadır. UNCRC; ırk, din veya yeteneklerine bakılmaksızın her çocuğun medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını belirleyen yasal olarak bağlayıcı uluslararası bir anlaşmadır ve vatandaşı olsun veya olmasın, her devletin yetki alanındaki tüm çocuklar için geçerlidir. İnsani yardım alanında çalışan kuruluşların çocuk koruma politikaları olmalıdır ve rehabilitasyon uzmanlarının bu çocuk koruma ilkelerine aşina olmaları ve bunlara uymaları hayati önem taşımaktadır.

Çocuklar İçin Afet Öncesi Alınması Gereken Önlemler

•   Eğitim: Çocukların afetler konusunda bilinçlendirilmesi ve eğitim verilmesi önemlidir. Okullarda afet eğitimleri düzenlenmeli ve çocukların nasıl davranacakları öğretilmelidir.

•   Aile Planları: Ailelerin, afet durumunda çocuklarıyla birlikte uygulayacakları acil durum planları oluşturması gereklidir. Bu planlar, toplanma noktaları ve iletişim bilgilerini içermelidir.

Çocuklar İçin Afet Sırasında Alınması Gereken Önlemler

•   Güvenli Alanlar: Çocuklar için güvenli toplanma alanları belirlenmeli ve ailelerinden ayrılmamaları sağlanmalıdır. Ailesini kaybeden korumasız çocuklar için mutlaka devlet kontrolünde, görevlendirilmiş koruyucu ekipler oluşturulmalıdır.

•   Psikolojik Destek: Afet sırasında çocuklara psikolojik destek verilmelidir. Onların korkularını hafifletmek için profesyonel yardım sağlanmalıdır.

Çocuklar İçin Afet Sonrasında Alınması Gereken Önlemler

•   Eğitime Dönüş: Çocukların eğitimlerine hızla geri dönmeleri sağlanmalıdır. Okulların yeniden açılması ve eğitim materyallerinin temin edilmesi önemlidir.

•   Psikolojik Destek: Afet sonrası çocuklara uzun vadeli psikolojik destek sağlanmalıdır. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) gibi durumlar yakından izlenmelidir.

Kadınlar ve Afetler

Kadınlar, afetlerden etkilenen diğer bir kırılgan gruptur. Toplumsal cinsiyete ilişkin kültürel ve sosyal uygulamalar, dünya genelinde kadınlar için eşitsizlik ve dışlanmanın başlıca kaynaklarındandır. Bunlar sıklıkla, okul ve üniversiteye kayıt, işgücüne katılım, daha düşük sosyal görünürlükle birlikte varlıklar üzerinde kontrol, daha az özgürlük ve hareketlilik gibi alanlarda toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri de dahil olmak üzere ekonomik ve siyasi sonuçlarla kendini gösterir. Toplumsal cinsiyet rolleri ve sorumlulukları nedeniyle afetler sırasında ve sonrasında da benzersiz zorluklarla karşılaşırlar.

•   Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Sorumlulukları: Kadınlar özellikle ev işleri ve çocuk bakımı gibi sorumluluklarla yükümlüdürler. Afetler sırasında bu sorumluluklar daha da ağırlaşır.

•   Şiddet ve Güvenlik: Afetler kadınlara yönelik şiddet riskini artırır. Barınma alanlarının yetersizliği ve güvenlik önlemlerinin eksikliği kadınların cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalma riskini yükseltir.

•   Sağlık ve Hijyen: Kadınların sağlık ve hijyen ihtiyaçları afetler sırasında önemli bir konudur. Özellikle hamile ve emziren kadınlar afetler sırasında özel sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyarlar.

•   Ekonomik Etkiler: Kadınlar genellikle ekonomik açıdan daha kırılgan durumdadırlar. Afetler kadınların işlerini kaybetmelerine veya gelir kaynaklarının kesilmesine neden olabilir.

1979 tarihli Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve 1999 tarihli Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi İhtiyari Protokolü afetler sırasında kadınların haklarını korumaktadır. Uluslararası Kızıl Haç Komitesi tarafından geliştirilen yeni Acil Durumlarda Koruma, Toplumsal Cinsiyet ve Kapsayıcılık için Asgari Standartlar, rehabilitasyon uzmanlarına, insanların şiddet ve istismar risklerine maruz kalmalarını sınırlayan ve acil durum programlarının “zarar vermemesini” sağlayan koruma, toplumsal cinsiyet ve kapsayıcılık için bir dizi asgari standart sunmaktadır. Bu, dayanıklılığın artırılmasına ve kadınların güçlendirilmesine yardımcı olacak ve kadınların sadece afetlerde değil, bir bütün olarak toplumdaki rollerine ilişkin klişeleri ve ayrımcılığı azaltacaktır.

Kadınlar İçin Afet Öncesi Alınması Gereken Önlemler

•   Toplumsal Destek: Kadınların toplumsal destek ağlarına erişimi artırılmalıdır. Kadınların liderlik ettiği afet hazırlık komiteleri kurulabilir.

•   Sağlık Hizmetleri: Kadınların sağlık ihtiyaçlarına yönelik özel planlamalar yapılmalıdır. Özellikle hamile ve emziren kadınların ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.

Kadınlar İçin Afet Sırasında Alınması Gereken Önlemler

•   Koruma: Kadınların güvenliği sağlanmalı, özellikle cinsel ve fiziksel şiddete karşı korunmaları için önlemler alınmalıdır.

•   Temel İhtiyaçlar: Kadınların hijyen ve sağlık ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bu özellikle menstrüel hijyen ürünleri ve doğum kontrol malzemeleri için geçerlidir.

Kadınlar İçin Afet Sonrasında Alınması Gereken Önlemler

•   Ekonomik Destek: Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını yeniden kazanmaları için destek sağlanmalıdır. Mikro kredi programları ve meslek edindirme kursları düzenlenebilir.

•   Güvenlik: Afet sonrası kadınların güvenliği sağlanmalı, barınma alanlarında güvenlik önlemleri artırılmalıdır.

Yaşlılar ve Afetler

Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre 2000 yılında 60 yaş ve üzeri 600 milyon kişi bulunmaktaydı ve bu sayının 2025 yılına kadar 1,2 milyara, 2050 yılına kadar ise 2 milyara yükselmesi beklenmektedir. Önceden var olan ve bir krizle daha da kötüleşen koşullar ve pozisyonlar ile acil durumun kendisinin yarattığı özel sorunlar ve riskler, insani krizlerde yaşlıları etkileyen başlıca zorluklar ve koruyucu faktörlerdir. Yaşlılar, afetler sırasında ve sonrasında özel dikkat gerektiren bir diğer kırılgan gruptur. Fiziksel ve sağlık durumları yaşlıların afetlere karşı daha savunmasız olmalarına neden olur.

•   Fiziksel ve Sağlık Durumu: Yaşlılar genellikle kronik hastalıklar ve hareket kısıtlılıkları gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıyadırlar.

•   Sosyal İzolasyon: Ailelerinden veya topluluklarından ayrı düşmeleri yaşlıların duygusal ve psikolojik olarak zorlanmalarına neden olabilir.

•   Ekonomik Zorluklar: Sabit gelir kaynaklarına sahip oldukları için afetler sırasında ekonomik zorluklarla karşılaşabilirler.

•   Bakım ve Destek İhtiyacı: Yaşlılar afetler sırasında ve sonrasında özel bakım ve destek ihtiyaçlarına sahiptirler.

Tablo 2. Afet ve Çatışmalarda Yaşlı Bireylerin Karşılaştığı Koruma Sorunları

Devlet, silahlı gruplar ve uluslararası aktörler düzeyindeBireysel, aile ve toplum düzeyinde
– Emniyet ve güvenlik:               ◦ Fiziksel risk veya zarar – azalan rejeneratif kapasite ve hareket zorlukları yaşlı kişileri daha fazla yaralanma riskiyle karşı karşıya bırakır ve onları bir yaralanmanın uzun vadeli etkilerine karşı daha savunmasız hale getirir.– Şiddet:                       ◦ Fiziksel, cinsel veya psikolojik istismar eylemi veya tehdidi. Bağımlılık, ayrımcılık ve izolasyon döngüleri yaşlı insanları aile içinde istismar riski altına sokabilir. Toplum içinde, yaşlı insanlar algılanan savunmasızlığın bir sonucu olarak saldırı kurbanı olabilirler.
– Konut, arazi ve mülkiyet hakları:                      ◦ Kayıp mülkiyet belgeleri ve yüksek tahliye oranları nedeniyle mülkiyetin kanıtlanmasında yaşanan zorluklarla birlikte, konut, arazi, mülk ve mallarla ilgili müdahale veya ayrımcılık.– İhmal ve yoksunluk:                ◦ Yaşlı insanların ihtiyaç duydukları mal ve hizmetlere erişimleri engellenebilir. Bu kasıtsız olabileceği gibi kasıtlı bir ayrımcılığın sonucu da olabilir.

Halihazırda, bu tür hakları korumak için mevzuat geliştirmede referans olarak kullanılabilecek bir Birleşmiş Milletler Yaşlı Hakları Sözleşmesi veya evrensel olarak uygulanabilir standartlar bulunmamaktadır. 1991 tarihli Birleşmiş Milletler Yaşlılar için İlkeler, yaşlıların bağımsızlık, katılım, bakım, kendini gerçekleştirme ve haysiyet gibi hakları için acil durumlarda ve insani yardım ortamlarında uygulanabilecek yetkili bir çerçeve sunmaktadır.

Yaşlılar İçin Afet Öncesi Alınması Gereken Önlemler

•   Özel İhtiyaç Planlaması: Yaşlıların fiziksel ve sağlık durumlarına uygun özel afet planları hazırlanmalıdır. İlaç ihtiyaçları ve sağlık kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır.

•   Topluluk Desteği: Komşuluk ve topluluk desteği teşvik edilmeli, yaşlıların yalnız kalmaması sağlanmalıdır.

Yaşlılar İçin Afet Sırasında Alınması Gereken Önlemler

•   Tahliye: Yaşlıların hızlı ve güvenli bir şekilde tahliye edilmesi sağlanmalıdır. Onlara yardım edecek kişilerin bulunması önemlidir.

•   Sağlık Hizmetleri: Afet sırasında yaşlıların sağlık hizmetlerine erişimi sağlanmalıdır.

Yaşlılar İçin Afet Sonrasında Alınması Gereken Önlemler

•   Topluluk Desteği: Yaşlıların toplulukla yeniden bağ kurmaları teşvik edilmelidir. Sosyal etkinlikler ve destek grupları oluşturulabilir.

•   Sağlık Hizmetleri: Yaşlıların sağlık hizmetlerine erişimi devam ettirilmeli, rehabilitasyon ve bakım hizmetleri sağlanmalıdır.

Engelliler ve Afetler

Engelliler, afetler sırasında ve sonrasında özel zorluklarla karşılaşan bir diğer kırılgan gruptur. Bugün dünyada bir milyardan fazla insanın bir tür engellilikle yaşadığı tahmin edilmektedir; bu da dünya nüfusunun yaklaşık %15’ine veya her yedi kişiden birine karşılık gelmektedir. Engelli kişilerin, engelli olmayan kişilere kıyasla daha kötü sosyoekonomik sonuçlar ve yoksulluk yaşadıklarını vurgulayan kanıtlar giderek artmaktadır. Engelli insanlar orantısız bir şekilde etkilenebilir. Afet ortamlarında engelli insanlar için ölüm oranlarının genel nüfus için görülenin iki ila dört katına kadar çıktığını göstermektedir.

•   Erişilebilirlik Sorunları: Barınma, sağlık hizmetleri ve diğer temel hizmetlere erişim konusunda zorluklar yaşayabilirler.

•   İletişim Sorunları: İletişim sorunları yaşayabilirler, özellikle işitme veya konuşma engeli olan bireyler bilgiye erişim konusunda zorluklarla karşılaşabilirler.

•   Sağlık ve Rehabilitasyon İhtiyaçları: Özel sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyaç duyarlar.

•   Sosyal Destek ve Entegrasyon: Toplumdan izole olmaları duygusal ve psikolojik sorunlara yol açabilir.

Engelliler İçin Afet Öncesi Alınması Gereken Önlemler

•   Katılım: Engelli kişilerin insani ihtiyaçları ve gereksinimleri, engellerin çeşitliliğine dikkat edilerek, acil durum ve insani yardım müdahalelerinin tüm aşamalarına dahil edilmelidir. Bu, engelli kişilerin karar alma süreçlerine katılımını sağlamak için var oldukları yerlerde engelli kişi örgütleriyle etkileşimi de içerir.

• Erişebilirlik: Engellilerin afet anında güvenli yerlere erişimini sağlamak için altyapı çalışmaları yapılmalıdır. Engelli bireylerin ihtiyaçlarına uygun barınaklar oluşturulmalıdır.

•   Bilgilendirme: Engellilere yönelik afet bilgilendirmeleri, onların anlayabileceği şekilde yapılmalıdır.

Engelliler İçin Afet Sırasında Alınması Gereken Önlemler

•   Destek Personeli: Engellilerin afet anında yanlarında destek personeli bulunmalıdır. Onların ihtiyaçlarına uygun yardım sağlanmalıdır.

•   Bilgi Erişimi: Engellilerin afet hakkında bilgiye ulaşmaları sağlanmalıdır. İşaret dili çevirmenleri veya görsel bilgilendirme materyalleri kullanılmalıdır.

Engelliler İçin Afet Sonrasında Alınması Gereken Önlemler

•   Rehabilitasyon: Engellilerin fiziksel ve psikolojik rehabilitasyon hizmetlerine erişimi sağlanmalıdır. Bu süreçte onlara özel destek verilmelidir.

•   Toplumsal Entegrasyon: Engellilerin topluma entegrasyonu desteklenmelidir. İş bulma programları ve sosyal etkinlikler düzenlenebilir.

Kronik Hastalığı Olanlar ve Afetler

Kronik hastalığı olan bireyler, afetler sırasında ve sonrasında özel dikkat gerektiren bir diğer kırılgan gruptur.

•   Sürekli Tıbbi Bakım ve İlaç İhtiyacı: Sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar bu bireylerin sağlık durumlarını ciddi şekilde etkileyebilir.

•   Psikolojik Etkiler: Belirsizlik, stres ve sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan sıkıntılar bu bireylerin psikolojik sağlıklarını olumsuz etkileyebilir.

•   Ekonomik Zorluklar: Sürekli tıbbi bakım ve ilaç masrafları ekonomik olarak zor durumda olmalarına neden olabilir.

•   Sosyal Destek ve Entegrasyon: Toplumdan izole olmaları duygusal ve psikolojik sorunlara yol açabilir.

Kronik Hastalığı Olanlar İçin Afet Öncesi Alınması Gereken Önlemler

•   Sağlık Planlaması: Kronik hastalığı olan bireylerin ilaç ve tedavi ihtiyaçları için yedek planlar oluşturulmalıdır. Sağlık hizmetlerine erişimleri garanti altına alınmalıdır.

•   Bilgilendirme: Bu bireylerin afet anında nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

Kronik Hastalığı Olanlar İçin Afet Sırasında Alınması Gereken Önlemler

•   İlaç ve Tedavi: Bu bireylerin ilaç ve tedavi ihtiyaçları kesintiye uğramadan devam etmelidir. Sağlık ekipleri bu konuda özel eğitim almış olmalıdır.

•   Güvenli Alanlar: Kronik hastalığı olan bireyler için sağlık hizmetlerine yakın güvenli barınma alanları oluşturulmalıdır.

Kronik Hastalığı Olanlar İçin Afet Sonrasında Alınması Gereken Önlemler

•   Sağlık Hizmetleri: Kronik hastalığı olan bireylerin tedavi süreçlerinin aksamaması için sağlık hizmetleri devam ettirilmelidir.

•   Psikolojik Destek: Bu bireylerin afet sonrası yaşadığı stres ve kaygının yönetilmesi için psikolojik destek sağlanmalıdır.

Sonuç

Afetler, toplumun her kesimini etkileyen ancak bazı grupların daha fazla risk altında olduğu olaylardır. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler ve kronik hastalığı olanlar afetler sırasında ve sonrasında özel dikkat gerektiren kırılgan gruplardır. Ancak afet öncesi, sırası ve sonrasında alınacak doğru önlemlerle bu grupların güvenliği ve sağlığı korunabilir. Eğitim, bilgilendirme, sağlık hizmetleri ve toplumsal destek gibi alanlarda yapılacak çalışmalar, kırılgan grupların afetlere karşı dirençlerini artıracak ve afetlerin olumsuz etkilerini en aza indirecektir.

Bu grupların ihtiyaçlarına yönelik özel önlemler alınması afet yönetimi süreçlerinde büyük önem taşır. Bu sayede afetlerin olumsuz etkileri en aza indirilebilir ve kırılgan grupların afetlere karşı dirençleri artırılabilir.

Kaynaklar

  • United Nations Office for Disaster Risk Reduction (UNDRR). “Disaster Risk Reduction and Resilience.” Accessed July 10 2024. https://www.undrr.org/
  • World Health Organization (WHO). “Health Emergency and Disaster Risk Management Framework.” Accessed July 10 2024. https://www.who.int
  • International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies (IFRC). “Disasters and Emergencies.” Accessed July 10 2024. https://www.ifrc.org/
  • UNICEF. “Protecting Children in Humanitarian Emergencies.” Accessed July 10 2024. https://www.unicef.org/
  • Peek L. Children and Disasters: Understanding Vulnerability, Developing Capacities, and Promoting Resilience – An Introduction. Children Youth and Environments. 2008 Jan 1;18(1):1-29.
  • World Bank. “The Impact of Natural Disasters on Women and Children.” Accessed July 10 2024. https://www.worldbank.org/
  • Centers for Disease Control and Prevention (CDC). “Emergency Preparedness and Response.” Accessed July 10 2024. https://www.cdc.gov/
  • Global Facility for Disaster Reduction and Recovery (GFDRR). “Disaster Risk Management and Resilience.” Accessed July 10 2024. https://www.gfdrr.org/
  • Save the Children. “Children and Disasters.” Accessed July 10 2024. https://www.savethechildren.org/
  • United Nations General Assembly. 46/91 Implementation of the international plan of action on ageing and related activities. [Internet]. 1991. p. A/Res/46/91. Available from: www.un.org/documents/ga/res/46/a46r091.htm
  • HelpAge International. “Older People in Disasters and Humanitarian Crises: Guidelines for Best Practice.” Accessed July 10 2024. https://www.helpage.org/
  • National Disability Authority. “Disability and Disaster Management.” Accessed July 10 2024. http://nda.ie/
  • World Health Organization, UNICEF. Guidance Note on Disability and Emergency Risk Management for Health. World Health Organization, UNICEF, Geneva, Switzerland. 2013.
  • Inter-Agency Standing Committee. Inclusion of Persons with Disabilities in Humanitarian Action. 2019 Available from: https://interagencystandingcommittee.org/iasc-task-team-inclusion-persons-disabilities-humanitarian-action/documents/iasc-guidelines
23 Temmuz 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı Dizisi

Afetlerde Görüntüleme

by Metin YADİGAROĞLU 12 Temmuz 2024
written by Metin YADİGAROĞLU

Sorular

  • Afet sonrası görüntüleme sadece hastane garnizonu içerisinde mi olmalı?
  • Hastane öncesi dönemde bir görüntüleme yapılabilir mi?
  • Peki hasta hastane bahçesinden içeri girdiği anda?
  • Hangi görüntüleme yöntemi, kime, nerede (hastane içi/dışı), kim tarafından yapılacak?
  • Yapılan görüntülemenin kime ait olduğu anlaşılabilecek mi?
  • Afetzedede görüntülemeye engel bir durum var mı?
  • Bulgular hem görsel hem de yazılı olarak kayıt altına alınabilecek mi?
  • Herkes afetzede, çevre illerden ya da farklı coğrafyalardan destek istenecek mi?
  • Elektrik gerekecek mi? Jeneratör ya da basit bir powerbank iş görebilecek mi?

Hadi şimdi bu soruların yanıtlarını vermeye çalışalım >>>

Giriş

Acil servisteki nöbetiniz esnasında bilgisayarlı tomografinin (BT) bozulduğunu düşünün. Bu durum bile zaten her gün afet standartlarında hasta bakmaya çalıştığımız acil servislerde bizim için ufak çaplı anksiyete oluşturmaya yetmekte. Basit bir yıldırım düşmesi ya da bir siber saldırı sonucu hasarlanmış BT cihazının rutin hasta hacminin dahi yönetilmesinde güçlük oluşturabildiği bildirilmiştir (1,2). Durum böyle olunca bizim yüksek hacimli acil servis hasta popülasyonumuzdaki halimiz daha da sıkıntılı oluyor aslında. Söz konusu arıza birkaç saat içerisinde giderilecek belki; peki ya daha büyük bir problem söz konusu olursa; AFET gibi…

Afetler, yaralanma şiddetinin ve yaralı sayısının pek çok düzeyde yerel sağlık müdahalesi kapasitesini aştığı durumlardır. Şartların elverişli olmadığı her durum bir nevi afet gibi düşünülebilir aslında. Doğal yoldan, teknolojinin getirisiyle ya da insan eliyle meydana gelebilir bu afetler. Bu afet; bir deprem, bir sel, bir kasırga, bir savaş durumu, bir siber saldırı, bir radyasyon kazası, belki de bir pandemi olabilir ve hepsi görüntülemeleri potansiyel olarak olumsuz şekilde etkileyebilir (Figür 1).  

Figür 1. Afetlerdeki görüntülemeleri potansiyel olarak kötü yönde etkileyebilecek doğal, teknolojik ve insan kaynaklı olaylar (1).

Zorluklar

Afetlerin ya da toplu yaralanma olaylarının tanınması, afetlere müdahale ve kurtarma ekiplerine ait işleyişinin bilinmesi, afet lojistiğine hâkim olunması, hastane afet planından haberdar olunması, afetzedelerin kimliklendirilmesi gibi bütün durumlar hastane öncesi dönemde yapılması ya da yapılmış olması gereken afet planlamasına ait konu başlıklarıdır. Bu başlıklara ek başka bir başlık mı olur yoksa bu başlıkların içerisinde kendine ait bir yeri mi olur bilmem ama en önemli başlıklardan biri de afet durumlarındaki tıbbi görüntülemelerin planlanması üzerine olmalıdır. Karmaşık altyapı gereksinimleri; aciliyet arzeden ve fazlaca görüntüleme ihtiyacının hasıl olabileceği afet durumlarında, radyoloji ünitelerinin sistem arızalarına karşı savunmasız kalabileceğini düşündürmektedir(1). Çünkü bir afet durumunda genel olarak konvansiyonel radyografi (X-ray) de dahil olmak üzere, bilgisayarlı tomografi (BT), ultrasonografi (USG), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) hatta gerekirse girişimsel işlemlerin skopi altında yapılabildiği görüntüleme cihazlarına ve tedavi ünitelerine ve bu üniteler için teknik altyapıya ihtiyaç vardır. Afet bölgelerinde hayat kurtaran girişimsel radyolojinin de uygulayıcıları içerisinde olduğu başlıca işlemler, hemopnömotoraks için tüp torakotomi uygulamaları ve santral venöz katater işlemleridir (3).

Sadece teknik altyapı değil aynı zamanda personel ve sarf malzemeleri/ekipmanları da risk altındadır. Bu gibi durumlarda da tıbbi görüntüleme ve görüntü yorumlama işlemleri yapılamayacaktır. Tam da bu noktada görüntüleme talepleri ve yorumlanması için sağlam iletişim modelleri kurmak gerekir. Hastalar için istenen görüntüleme yönteminin, hastaya ait kimlik ve klinik bilgilerin gerekirse manuel olarak yazılması afet durumlarındaki sistemsel kesintilere karşı koruyucu olabilir (4,5).

Afetlerde hastaların tanınması, tanımlanması ve takibi yaralanmaların şekli nedeniyle zor olabilir (1,4,6,7). Toprak kayması nedeniyle çamur ya da balçık ile kaplanmış cilt, tıbbi görüntülemelerde sınırlandırmalar oluşturabilir. Bunun çözümü için triaj alanındaki dekontaminasyon işlemleri için önceden hazırlık yapılmasının önemli olduğu bildirilmiştir (8). Bugün İsrail saldırısı altındaki Filistin’deki çocukların yaralanma durumlarında tanınmaları için önceden vücutlarının çeşitli yerlerine bilgilerin yazıldığını görüyoruz. İlkel görünen ancak işe yarayan bu kimliklendirme yönteminin kullanışlı olduğunu bildiren yayınlar ayrıca mevcuttur (4,9). Hasta triaj alanında kimliklendirilemeyen hastalar için radyo-opak numaralardan oluşan hasta kimlik etiketlerinin hastaların görüntüleri ile eşleştirilmesi açısından kolaylık sağlayacaktır (10) (Figür 2). Her şey yolunda gitse ve görüntüleme yapılmış olsa bile PACS arızası, elektrik kesintisi ya da afet ortamının verdiği aciliyet durumu nedeniyle görüntüler arşivlenemeyebilir ve raporlandırma işlemi elektronik olarak yapılamayabilir. Özellikle raporlandırma işlemi için önceden hazırlanmış, çoklu karbon kağıtlarına rapor yazacak hekimin afetzede ile ilgili ilk ve en kritik tıbbi bilgileri yazması görüntü sonuçlarının belgelendirilmesi için klinisyene kolaylık sağlayacaktır (4).

Figür 2. Prototip radyoopak hasta tanımlama etiketleri (RAPIDS), bir afet durumunda sistem arızası varsa iletişim veya hasta kimliğinin kaydedilmesindeki hataları önlemeye yardımcı olur. (A) Fotoğraf bir fantom üzerindeki RAPIDS’i gösteriyor. (B) BT topogramı RAPIDS’in radyografik okunabilirliğini gösteriyor. (C) Aksiyal BT görüntüsü RAPIDS’ten kaynaklanan intrakraniyal görüntü artefaktının olmadığını gösteriyor (10).

Peki Hangi Görüntüleme Yöntemi?

Yukarıda bahsi geçen tüm bu afet durumlarını konu edinmiş, 2000 yılı ile 2017 yılı arasındaki en çok atıf alan 100 makale taranmış bu makalelerin 59’unun ilk yazarının bir radyolog olduğu görülmüş (11). Bu durum bile afetlerde tıbbi görüntüleme üzerinde ne denli önemle durulması gerektiğini gözler önüne sermekte aslında. Afetlerde en sık kullanılan görüntüleme yönteminin %52,8’lik oranı ile bilgisayarlı tomografi (BT) olduğu, konvansiyonel radyografinin (X-ray) %33,3’lük oranı ile ikinci sırada olduğunu ve ultrasonografinin %9,7’lik oranı ile üçüncü sırada olduğu, MRG çekiminin ise %3’ü geçmediği görülmüş. BT’nin bu denli fazla kullanılmasının nedeni de belki de pandemik durumlar olarak görülmüştür. Merak edenler için bu çalışmaya ait iki güzel özet tablo (Figür 3) aşağıda, yorum sizin…

Figür 3: Taranmış makalelere ve afet tipine göre görüntüleme özellikleri (11)

Bilgisayarlı Tomografi

Akut aşamada kesitsel görüntülemenin en iyi yapıldığı tetkik olması BT’yi afet görüntülemelerinde ön plana çıkardığı düşünülebilir. 2013 yılında Boston maratonu koşusundaki bombalı saldırı bir afetten ziyade kitlesel etki oluşturan bir olay olarak düşünülebilir aslında (Resim 1). Bu saldırıda abdomen ve pelvik bölgelerinden yaralanan 87 hasta herhangi bir sağlık kuruluşuna getirilebilmiş bu hastalar için kullanılan diagnostik görüntüleme yöntemi BT olmuştur (özellikle şarapnel parçalarının tespiti için). Aynı saldırıda alt ekstremite yaralanması olan 115 hastanın değerlendirildiği bir başka çalışama da yine şarapnel parçalarının ve doku bütünlüğünün tespiti için en çok BT ve radyografi (X-ray) görüntülemesi tercih edilmiştir (12, 13).

Resim 1: Boston maratonu esnasındaki bombalı saldırı anı

Afetler travma sebebidir ve travmaya ait patolojileri akut aşamada en iyi gösteren kesitsel görüntüleme yöntemi BT’dir. Bu nedenle BT afetlerde sıkça kullanılmaktadır. Ancak afetlerde olan elektrik kesintileri ve sağlık merkezlerinin hasarlanması BT’nin kullanılmasını engellemektedir. Yukarıda tablo ile sonuçlarını verdiğimiz makalede depremlerde %56’lık oranı ile en sık kullanılan görüntüleme yönteminin BT olduğu bildirilmiş olmasına rağmen depremlerde BT’nin ilk kullanımının depremden sonraki beşinci saate kadar uzayabildiği de belirtilmiştir (14). Kahramanmaraş depremindeki bir afetzedeye ait BT görüntüleri Figür 4’te gösterilmiştir. Afetzedelerin çoğuna tüm vücut BT çekilmesi hastanın tedavisinin planlanmasında da klinisyene yol gösterici olabilir ancak burada hasta sayısı göz önünde bulundurularak olası gecikmeler ve yığılmaları da engellemek için öncesinde travmaya odaklı ultrasonografik değerlendirme (FAST/E-FAST) ile hasta seçilmesi daha uygun olabilir (15-17). Çekilmesi planlanan BT’nin de özellikle deprem gibi afetlerde hastalarda crush sendromu ya da kompartman sendromu olabileceğinden kontrastlı çekim hastalar için ayrıca risk faktörü olabilir. Bu aşamada hastalara ait böbrek fonksiyon testlerinden haberdar olmak yararlı olabilir. Yine de büyük damar yaralanması, diseksiyonu ya da pulmoner emboli gibi özellikli durumlar düşünülüyorsa böbrek fonksiyon testleri beklenmeksizin intravenöz kontrast madde BT çekimi için kullanılabilir (18). COVID-19 pandemisi döneminde BT çekimi o kadar yaygın hale geldi ki, üzerine sayısız çalışmalar yapılarak literatür adete COVID-19’a ait toraks BT görüntülemelerinin sınıflandırılması ile doldu taştı. Bugün bile hala COVID-19 pandemisi döneminden kalma bir alışkanlık olarak (bence kötü bir alışkanlık) konvansiyonel radyografi yerine, afet durumundan bağımsız olarak, BT çekimi ön planda tutulmaya devam etmektedir.

Figür 4. Travmatik pnömotoraks, pnömomediastinum hastası: 19 saat boyunca deprem enkazında mahsur kalan 43 yaşında erkek hasta. (a) Üst torakal bölgeden geçen aksiyel görüntülerde mediastende çoklu hava yoğunlukları (ince siyah oklar, pnömomediastinum), sol akciğer üst lobu yakınında hava yoğunlukları (yıldız işareti, pnömotoraks) ve sol akciğerde daha baskın olarak yaygın cilt altı amfizemi görülüyor. Sol hemitoraks görülüyor (kalın siyah oklar). (b) Toraksın orta kısmından geçen aksiyel kesitlerde pnömomediastinum (ince siyah oklar) ve diffüz cilt altı amfizem (kalın siyah oklar). (c,d) Kemik pencere aksiyal kesit görüntülerinde yer değiştirmiş kaburga kırığı ve kemik parçasının akciğer parankimine uzanımı görülüyor (kalın beyaz oklar). (e) Toraks alt kısmından geçen aksiyal kesitlerde yaygın cilt altı amfizemi (kalın siyah oklar) görülüyor. (f) Koronal görüntülerde pnömomediastinum (ince siyah oklar), pnömotoraks (yıldız işareti) ve yaygın cilt altı amfizem (kalın siyah oklar) (15).

Konvansiyonel radyografi (X-ray)

Konvansiyonel radyografi (X-ray), BT’den sonra genel olarak en sık kullanılan görüntüleme yöntemi gibi görünmektedir. Kesitsel görüntü alamaması, ayrıntılı görüntü sağlayamaması BT’ye göre dezavantaj gibi görünse de, mobil cihaz olarak kullanılabilmeleri, enerji gereksiniminin BT’den daha az olması avantajlı yanlarıdır. Pnömotoraks takibinde, ekstremite fraktürlerinin tanısında ve takibinde, afet sonrası süreçte gelişen akciğer ödemi, pnömoni gibi özellikli durumların da takibinde X-ray görüntüleme sıkça kullanılacak gibi duruyor.

Manyetik rezonans görüntüleme

Manyetik rezonans görüntüleme (MRG), afet durumlarında genellikle travmatik bir durum hasıl olduğu için akut aşamada çok fazla kullanılan bir görüntüleme yöntemi değildir. Şarapnel parçalarının hastalara ve MRG cihazına verebileceği zararlar düşünüldüğünde bu durum anlaşılabilir. Ayrıca deprem gibi yıkıcı afet durumlarında söndürme adı verilen MRG mıknatısını süper iletken durumunda tutan sıvı kriyojenin hızlı bir şekilde gaz halinde salınması ve bu gazın ortamdan tahliye edilmesindeki problemler boğulma ya da donma tehlikesi oluşturduğundan akut aşamada MRG kullanımı önerilmez (14,16)

Ultrasonografi

Afet durumlarında ortada bir hastane de olmayabilir, var olan hastanede gerekli ekipman da. Var olan ekipman için gerekli elektrik enerjisi de olmayabilir, ekipmanı kullanacak bir sağlık görevlisi de. Bu gibi durumlarda bakım noktası testi (point of care testing) denilen, hastanın olduğu yerde ya da yakınında yapılan tıbbi testler tanımlanmıştır (19). Bakım noktası testlerinin içerisinde ultrasonografi gibi temel görüntüleme yöntemleri, elektrolitler ve metabolitler gibi kan analizleri ve vital bulguların monitörizasyonu bulunmaktadır. 2010 yılındaki Haiti depremi ve 2011 yılındaki Japonya tsunamisi sonrası ön plana çıkan bakım noktası testlerinin kullanımı özellikle tavsiye edilmiş, bu testlerinin kullanımının triyajı hızlandırdığı, ancak daha da önemlisi afet-acil durum-kritik bakım sürekliliği için gerekli olan kanıta dayalı uygulamaları kolaylaştırdığı gösterilmiştir. En temel görüntüleme yöntemi de burada bahsi geçen şekilde ultrasonografi gibi görünüyor.

Bir hekim hele ki acilci bir hekim gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmaz. Tam da bu aşamada bizim hem pratik (olay yerinde ya da yatak başında kullanılabilir), hem gerçek zamanlı, hem hızlı, hem ucuz, hem radyasyon içermeyen, hem de kolay tekrarlanabilir bir görüntüme yöntemimiz var ki; ona, eski ve yeni tüm acilcilerin yeni nesil stetoskobu olarak da nitelenen, ‘’ultrasonografi (USG)’’ diyoruz. Daha önceden radyologlar ya da radyograflar tarafından kullanılıyor olmasına rağmen acilcilerin hayatına 1997 yılında Amerikan Cerrahi Akademisi’nin ileri travma yaşam desteği kılavuzunda travmaya odaklı sonografik değerlendirme (FAST) olarak girmiştir (20). O zamandan beri acil servislerde travma hastalarının acilciler tarafından hem ilk bakısında ve takip eden bakılarında kullanılmış, hem de invaziv prosedürlerin kolaylaştırılması için acilcilere kolaylık sağlamıştır (21). Hatta FAST işlemi genişleterek sadece batın içi ya da perikardiyal alanı değil aynı zamanda toraks boşluklarını hemotoraks/pnömotoraks açısından değerlendirmeyi amaçlayan E-FAST işlemine evrilmiştir. Tüm travma hastalarında olduğu kadar tüm kritik hastalarda da acil servislerde kullanımı önerilmektedir. Hastane öncesi dönemde dahi, acil sağlık hizmetleri tarafından triyaj, tanı ve müdahaleler için giderek daha fazla kullanılmaktadır (22). Son yaşadığımız Kahramanmaraş depremleri ultrasonografinin, özellikle de E-FAST’in, deprem gibi afet durumlarında en erişilebilir ve işlevsel görüntüleme yöntemi olarak öne çıktığını göstermiştir (15). Hatta yapay zeka ile entegre edilmiş portabl USG cihazlarının kullanımının afet bölgelerinde hastane öncesi dönemde afetzedelerdeki patolojileri tanımak açısından oldukça kullanışlı bulunmuştur (23).

Bu bağlamda artık Acil Tıp Uzmanlık Eğitimi Çekirdek Eğitim Müfredatında da USG kullanımı ‘Karmaşık olmayan, sık görülen tipik olgularda girişimi uygulayabilme düzeyini ifade eder.’ şeklinde acil tıpçının sorumluluğuna verilmiştir (24). Hal böyle olunca sadece radyolog değil artık acilci de USG kullanmaya başlamış; hatta işin içine afet durumlarında da kullanım eklenmiştir.

Afette USG kullanımı ile ilgili en çarpıcı örneklerden biri 1988 yılında Ermenistan’da meydana gelen 25 binden fazla kişinin öldüğü ve 150 binden fazla kişinin yaralandığı 6.9 büyüklüğündeki depremdir. Nispeten daha az etkilenen başkent Yerivan bölgesindeki Cumhuriyet Hastanesine getirilen hastaların acil servis triaj alanında kurulan 2 odada dönüşümlü olarak çalışan 6 hekim yaralıları USG ile değerlendirmiş ve bütün değerlendirmeleri 72 saat boyunca kayıt altına almışlardır. Bu 72 saat içerisinde acil servise getirilen 750 afetzedenin 400’üne toplamda 530 kez acil serviste USG değerlendirmesi yapılmış, neredeyse 4 hastadan birinde (%24, n=96) en az bir patoloji olduğu fark edilmiş. USG değerlendirmesinin hemen ardından direkt olarak ameliyathaneye 16 hasta gönderilmiş olup yapılan tüm USG değerlendirmelerinde sadece 4 hastada (%0,75) yanlış negatif sonuç elde edilmiş ki bu durum da içi boş organ yaralanmaların, retroperitoneal kanamaların ve obezite durumlarından kaynaklanan handikaplara bağlanmış (25). Akabinde hepimizin bildiği 17 binden fazla kişinin öldüğü, 10 binden fazla yaralının olduğu, 1999 yılındaki 7,6 büyüklüğündeki Gölcük depreminde yüzlerce insanın renal komplikasyonlar yaşadığı ve crush yaralanmaya sekonder gelişen akut böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyaliz ihtiyaçlarının olduğu tespit edilmiş. Bu hastaların depremden sonraki 16.saatten itibaren 6.haftaya kadar doppler USG ile renal direnç indeksleri radyologlar tarafından izlenmiş ve yapılan ölçümlerin hemodiyaliz ihtiyacının ve renal yetmezlik prognozunun bir göstergesi olabileceği vurgulanmış (26). O zamanlarda bile sınırlı görüntüleme kaynakların aktif kullanımının hem afet esnasında hem de afetten günler sonra bile getirdiği katkı gözler önüne serilmiş. Tabii bütün bunlar hastane sınırları içerisine getirilebilen hastalarda bildirilmiş. Takip eden süreçte artık cihazlar hastalara hastane öncesi dönemde kullanılmak üzere geliştirilmeye başlanmış. Dean ve arkadaşları 2005 yılında Guatemala’da meydana gelen büyük bir toprak kayması felaketinin ardından yaklaşık 100 hastada tek bir taşınabilir bikonveks prob vasıtasıyla pek çok anatomik lokasyonu değerlendirmiş (27). Diğer görüntüleme cihazlarının (bilgisayarlı tomografi gibi) hasar gördüğü yıkıcı felaketler (deprem, kasırga, tsunami, savaş gibi) taşınabilir USG cihazlarını daha kullanışlı olarak ön plana çıkarmıştır (21,28). Hemodinamik açıdan stabil, yaralı hastalarda USG de bulgu olmaması bile (negatif E-FAST) gerçekten ihtiyaç duyan hastaların BT gibi daha ileri görüntüleme yöntemlerine ulaştırılması için zaman kazandırır. Ya da tam tersi şekilde gereksiz BT taramalarının sayısını da azaltabilir. Yani yapılmış olan USG hastalar için bir nevi cihaz triyajı bile sağlayabilir.

Travmatik pnömotoraks tanısında, uzun kemik kırıklarının tanısında ve tespit sonrası redüksiyonunun değerlendirilmesinde taşınabilir USG cihazları giderek popüler olmaya başladı (29,30) Daha büyük USG cihazları taşınabilir olanlara göre daha az kullanışlıdır. Biyokimyasal laboratuvar testlerinin olmadığı durumlarda bile, taşınabilir ultrasonografi cihazları ayırıcı tanının daraltılmasına veya daha ciddi hastalıkların ekarte edilmesine yardımcı olabilir (15). Afetzede bir gebe ise, ya da bir çocuk ise USG’nin tekrarlanabilir nonradyoaktif bir görüntüleme yöntemi olma özelliği klinisyen için adeta bir çıkış kapısıdır. Kahramanmaraş depremindeki 8 yaşındaki bir hastaya ait olan USG görüntüsü Figür 5’te gösterilmiştir. Katrina Kasırgası, New York’taki 11 Eylül saldırıları, 2006’daki Lübnan Savaşı ve 2010’daki İran depreminden sonra FAST, hasta hacminin yüksek olduğu dönemlerde hastaların değerlendirilmesi ve triyajının yapılmasında başarılı bulunmuştur. Afet sonrası akut dönemde hemotoraks/pnömotoraks, solid organ yaralanması, kırıklar, gebelik ve vasküler incelemeler, pediatrik kafa taramaları ve intravenöz erişim yardımını kontrol etmek için kullanılabilir (15). Bir klinisyen bir radyolog kadar iyi E-FAST yapabilir mi sorusu aklınıza gelebilir ancak kendi deneyimlerimden yola çıkarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki temel USG eğitimi almış bir acilci hele ki söz konusu görüntüleme E-FAST ise genellikle sorunsuz tanı koyabilmekte ve hastayı yönetebilmektedir. Kaldı ki bir klinisyen, bir radyoloji asistanına kıyasla FAST’i aynı duyarlılıkla ancak daha az özgüllükle gerçekleştirebileceği bildirilmiştir (15).

Figür 5. Karın içi kanama. Hasta 12 saat boyunca deprem enkazında mahsur kaldı. Sekiz yaşında erkek çocuk, Travma ultrasonografi görüntüleri için Sonografi ile Odaklanmış Değerlendirme. (a) Alt karın kadranının aksiyal görünümü, inframezokolik bağırsak ansları arasında çoklu iç ekojenitelere sahip yaygın serbest sıvı görülüyor (ince oklar); (b, c) daha alt bölümlerde, alt karın/pelvik bölgede çok sayıda iç ekojeniteye sahip serbest sıvı (ince oklar). Kanama içinde sıvı-sıvı dengelemesi (kalın oklar) (15).

–Peki ya hastalar radyoloji ünitesine görüntüleme için gidemeyecek durumda ise?

–Peki ya radyoloji ünitesi kullanılamayacak durumda ise?

–Peki ya elektrik kesintisi varsa?

Portabl konvansiyonel radyografi ve ultrasonografi pil ömrü elverdiği ölçüde elektrik kesintisi durumunda klinisyenin işini kolaylaştırır. Portabl BT cihazları da hastane içerisinde ameliyathane dahil pek çok üniteye gidebilmekte ve hasta transferi ya da enfeksiyon kontrolü ile ilgili handikapların önüne geçebilmektedir (31). Bunların haricinde araçların içerisine yerleştirilmiş mobil BT ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) üniteleri de kullanışlı olabilir.

Ortamda kullanılabilecek hastane de olmayabilir ki bu durumda kullanılan spor salonları, oteller, okullar ya da yeni kurulacak çadır/prefabrik hastaneler alternatif hasta bakım alanları olabilir. Tıbbi görüntüleme altyapısının olmadığı bu yerlerde portabl cihazlar oldukça kullanışlı olacaktır.

Zamansal açıdan klinik aciliyet arz eden durumlarda, mesafenin fazla olduğu ya da hastaneye ulaşımın kısıtlı olduğu durumlarda hasta görüntülemeye gelemiyorsa, görüntüleme hastaya gidebilir. Bunu mobil inme ünitelerinin kullanımı ile zaten sıkça gördük (32,33). Benzeri mobil üniteler, beraberinde ya da uzaktan radyolog/klinisyen desteği alırsa (teleradyoloji) oldukça efektif şekilde kullanılabilir. Teleradyolojiyi yakın tarihte COVID-19 pandemisinde enfeksiyon ortamından uzak kalarak evlerinden raporlama yapan radyologlarda net bir şekilde izleme fırsatı bulduk. Evden tıbbi görüntüleme raporlandırması kılavuzlara dahi girmiş, radyologların iş stresini azaltmış ancak meslektaşları ile olan ilişkilerini bozmuştur (hangi meslektaşları acaba? 😊) (34). Kahramanmaraş depremlerinde de radyologlar ya afet alanlarında, ya teleradyoloji desteği vererek ya da hastaların kabul edildiği üçüncü basamak hastanelerde görev alarak afetlerdeki tıbbi görüntülemelere katkı sağladılar (35).

Afetler sonrası meydana gelen ölümler afetlerin tipine göre (Figür 1) değişkenlik göstermektedir. Örneklendirmelerimizi genellikle depremler üzerinden veriyoruz çünkü depremler tüm dünyadaki en ölümcül afetler olarak görülmektedir. Depremler sonrası en sık ölüm nedeninin travmatik yaralanmalar olduğu, ölüm/yaralanma oranının 1/3-4 olduğu bilinmektedir (36). Bir deprem felaketinde ani ölümlerin genel olarak deprem sonrası meydana gelen beyin ve omurilik hasarlanması sonucu meydana geldiği bilinmektedir. Ancak tedavi edilmeksizin birkaç saat yaşayabilen, tedavi ile kurtarılabilme ihtimali olan hastalar vardır ki onlarda da ölümün temel sebebi genellikle travmatik intrakraniyal kanamalar, karaciğer/dalak laserasyonları ve pelvik kırıklar olarak görülür. Takip eden süreçte meydana gelen ölümler ise daha çok enfeksiyonlara sekonder gelişen sepsis, çoklu organ yetmezlikleri ve yaygın damar içi pıhtılaşma sebebiyledir (15). Yine de depreme bağlı travmatik yaralanmaların en sık ekstremitelerde özellikle de alt ekstremitelerde olduğu bilinmektedir. Ekstremite travmalarını sıklık sırasına göre toraks travmaları, omurilik yaralanmaları, pelvik kırıklar, kraniyal ve maksillofasiyal travma birlikteliği ve batın travmaları takip etmektedir (37). Hangi afetlerde hangi yaralanma şekli en sık görülmekte? Hangileri en ölümcül yaralanmalar? vs. sorularının cevapları önceden bilinirse afetzedelere yönelik görüntüleme yöntemlerinin de en uygunu seçilebilecektir. En sık kırılan alt ekstremite kemiğinin femur olduğu, ikinci sırada tibia şaft ve ayak bileği kırıklarının olduğunu; humerusun en sık hasarlanan üst ekstremite kemiği olduğunu; fraktürlerin genel olarak parçalı fraktürler olduğunu; çocuklarda da benzer durumların söz konusu olduğunu; pelvik kırıkların genellikle çoklu kemik ve bilateral olarak görüldüğünü; maksillofasiyal travmalar ile kafatası kırıklarının birlikteliğinin sık olduğunu; kompartman sendromunun sıkça görüldüğünü ve gerekirse vasküler görüntüleme yöntemleriyle (BT anjiografi, Doppler USG gibi) damar lümenindeki daralmaların tespit edilebileceğini bilmek en azından klinisyene hasta yönetimi için görüntülemenin planlanma aşamasında bir öngörücü pencere açabilir.

Özetle

  • Afetlerdeki görüntülemeler afetzedelere ait patolojilerin tanınması için gereklidir, bu nedenle afet durumlarındaki tıbbi görüntülemelerin planlanması kendine has bambaşka bir konu olarak değerlendirilmelidir.
  • Afet durumunda görüntülemeye hâkim olmak için, afet tiplerine ve hangi afet ya da kitleleri etkileyen durumlar karşısında ne tipte patolojiler olabileceğine önceden hâkim olmak gerekir.
  • Afetlerde hastaların kimliklendirilmesi, tıbbi görüntülemelerinin eşleştirilmesi açısından da oldukça önemli ve gereklidir.
  • Afetlerdeki sistemsel arızalar, görüntüleme sonuçlarının raporlandırılması aşamasında problem oluşturabilir; bu durumda çoklu manuel yazılabilen karbon kopya kağıtlarının olması klinisyene yardımcı olacaktır.
  • Afetlerde en sık kullanılan görüntüleme yöntemi bilgisayarlı tomografi ve konvansiyonel radyografidir. Ancak portabl ultrasonografi hastane öncesi dönemde de rahatlıkla kullanılabildiği başta travmaya odaklı değerlendirme olmak üzere pek çok patolojinin tanınmasında giderek popüler olmaktadır.

Kaynaklar

  1. Gibney BT, Roberts JM, D’Ortenzio RM, et al. Preventing and Mitigating Radiology System Failures: A Guide to Disaster Planning. Radiographics. 2021;41(7):2111-2126. doi:10.1148/rg.2021210083
  2. Desjardins B, Mirsky Y, Ortiz MP, et al. DICOM Images Have Been Hacked! Now What?. AJR Am J Roentgenol. 2020;214(4):727-735. doi:10.2214/AJR.19.21958
  3. Ferrara S. Radiology afloat: The impact of diagnostic and interventional radiology during the 2005 tsunami relief effort aboard the USNS Mercy. J Vasc Interv Radiol. 2009;20(3):289-302. doi:10.1016/j.jvir.2008.10.026
  4. Bolster F, Linnau K, Mitchell S, et al. Emergency radiology and mass casualty incidents-report of a mass casualty incident at a level 1 trauma center. Emerg Radiol. 2017;24(1):47-53. doi:10.1007/s10140-016-1441-y
  5. Bookman K, Zane R. Expedited electronic entry: a new way to manage mass-casualty radiology order workflow. Prehosp Disaster Med. 2013;28(4):391-392. doi:10.1017/S1049023X13003488
  6. Craigie RJ, Farrelly PJ, Santos R, Smith SR, Pollard JS, Jones DJ. Manchester Arena bombing: lessons learnt from a mass casualty incident. BMJ Mil Health. 2020;166(2):72-75. doi:10.1136/jramc-2018-000930
  7. Gonzalez JF, Thomas J, Decroocq L, et al. The 14 July 2016 terrorist attack in Nice: The experience of orthopaedic surgeons. Orthop Traumatol Surg Res. 2019;105(3):505-511. doi:10.1016/j.otsr.2019.02.009
  8. Sen D. Coping in a calamity: Radiology during the cloudburst at Leh. Indian J Radiol Imaging. 2013;23(1):106-109. doi:10.4103/0971-3026.113629
  9. O’Neill SB, Gibney B, O’Keeffe ME, Barrett S, Louis L. Mass Casualty Imaging-Policy, Planning, and Radiology Response to Mass Casualty Incidents. Can Assoc Radiol J. 2020;71(3):388-395. doi:10.1177/0846537120908073
  10. Gibney B, Ryan JW, MacMahon PJ, O’Connor GS, Bolster F. Assessment of RAdiopaque Patient IDentification Stickers (RAPIDS) for patient-scan correlation in a mass casualty incident. Emerg Radiol. 2020;27(3):293-301. doi:10.1007/s10140-020-01761-w
  11. Gong B, Mohammed MF, Nicolaou S, Nasrullah M, Forster BB, Khosa F. Diagnostic Imaging in Disasters: A Bibliometric Analysis. Disaster Med Public Health Prep. 2018;12(2):265-277. doi:10.1017/dmp.2017.52
  12. Singh AK, Sodickson A, Abujudeh H. Imaging of abdominal and pelvic injuries from the Boston Marathon bombing. Emerg Radiol. 2016;23(1):35-39. doi:10.1007/s10140-015-1354-1
  13. Konwinski RR, Singh A, Soto J. Imaging of lower extremity trauma from Boston Marathon bombing. Emerg Radiol. 2016;23(5):433-437. doi:10.1007/s10140-016-1414-1
  14. Gregan J, Balasingam A, Butler A. Radiology in the Christchurch earthquake of 22 February 2011: Challenges, interim processes and clinical priorities. J Med Imaging Radiat Oncol. 2016;60(2):172-181. doi:10.1111/1754-9485.12315
  15. Aydin S, Kazci O, Ece B, Kantarci M. Earthquakes from a radiological perspective: what is demanded from the radiologists, and what can we do? A pictorial review. Diagn Interv Radiol. 2024;30(1):30-41. doi:10.4274/dir.2023.232157
  16. Kakaei F, Zarrintan S, Rikhtegar R, Yaghoubi AR. Iranian 2012 earthquake: the importance of Focused Assessment with Sonography for Trauma (FAST) in assessing a huge mass of injured people. Emerg Radiol. 2013;20(4):307-308. doi:10.1007/s10140-013-1123-y
  17. Sedlic A, Chingkoe CM, Tso DK, Galea-Soler S, Nicolaou S. Rapid imaging protocol in trauma: a whole-body dual-source CT scan. Emerg Radiol. 2013;20(5):401-408. doi:10.1007/s10140-013-1139-3
  18. Stavrakakis IM, Daskalakis II, Detsis EPS, Karagianni CA, Papantonaki SN, Katsafarou MS. Hand compartment syndrome as a result of intravenous contrast extravasation. Oxf Med Case Reports. 2018;2018(12):omy098. Published 2018 Nov 21. doi:10.1093/omcr/omy098
  19. Tran NK, Godwin Z, Bockhold J. Point-of-Care Testing at the Disaster-Emergency-Critical Care Interface. Point Care. 2012;11(4):180-183. doi:10.1097/POC.0b013e318265f7d9
  20. American College of Surgeons. Advanced Trauma Life Support for Physicians. Chicago: American College of Surgeons; 1997.
  21. Sajed D. The History of Point-of-Care Ultrasound Use in Disaster and Mass Casualty Incidents. Virtual Mentor. 2010;12(9):744-749. Published 2010 Sep 1. doi:10.1001/virtualmentor.2010.12.9.mhst1-1009
  22. Ketelaars R, Reijnders G, van Geffen GJ, Scheffer GJ, Hoogerwerf N. ABCDE of prehospital ultrasonography: a narrative review. Crit Ultrasound J. 2018;10(1):17. Published 2018 Aug 8. doi:10.1186/s13089-018-0099-y
  23. Gao X, Lv Q, Hou S. Progress in the Application of Portable Ultrasound Combined with Artificial Intelligence in Pre-Hospital Emergency and Disaster Sites. Diagnostics (Basel). 2023;13(21):3388. Published 2023 Nov 6. doi:10.3390/diagnostics13213388
  24. https://tuk.saglik.gov.tr/TR,50050/acil-tip.html
  25. Sarkisian AE, Khondkarian RA, Amirbekian NM, Bagdasarian NB, Khojayan RL, Oganesian YT. Sonographic screening of mass casualties for abdominal and renal injuries following the 1988 Armenian earthquake. J Trauma. 1991;31(2):247-250.
  26. Keven K, Ates K, Yağmurlu B, et al. Renal Doppler ultrasonographic findings in earthquake victims with crush injury. J Ultrasound Med. 2001;20(6):675-679. doi:10.7863/jum.2001.20.6.675
  27. Dean AJ, Ku BS, Zeserson EM. The utility of handheld ultrasound in an austere medical setting in Guatemala after a natural disaster. Am J Disaster Med. 2007;2(5):249-256.
  28. Mazur SM, Rippey J. Transport and use of point-of-care ultrasound by a disaster medical assistance team. Prehosp Disaster Med. 2009;24(2):140-144. doi:10.1017/s1049023x00006701
  29. Du MJ, Lin YH, Chen WT, Zhao H. Advances in the application of ultrasound for fracture diagnosis and treatment. Eur Rev Med Pharmacol Sci. 2022;26(21):7949-7954. doi:10.26355/eurrev_202211_30146
  30. Savoia P, Jayanthi SK, Chammas MC. Focused Assessment with Sonography for Trauma (FAST). J Med Ultrasound. 2023;31(2):101-106. Published 2023 Jun 19. doi:10.4103/jmu.jmu_12_23
  31. Bates DDB, Vintonyak A, Mohabir R, et al. Use of a portable computed tomography scanner for chest imaging of COVID-19 patients in the urgent care at a tertiary cancer center. Emerg Radiol. 2020;27(6):597-600. doi:10.1007/s10140-020-01801-5
  32. Nair R, Rempel J, Khan K, et al. Direct to Angiosuite in Acute Stroke with Mobile Stroke Unit. Can J Neurol Sci. 2024;51(2):226-232. doi:10.1017/cjn.2023.36
  33. Fatima N, Saqqur M, Hussain MS, Shuaib A. Mobile stroke unit versus standard medical care in the management of patients with acute stroke: A systematic review and meta-analysis. Int J Stroke. 2020;15(6):595-608. doi:10.1177/1747493020929964
  34. Quraishi MI, Rizvi AA, Heidel RE. Off-Site Radiology Workflow Changes Due to the Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) Pandemic. J Am Coll Radiol. 2020;17(7):878-881. doi:10.1016/j.jacr.2020.05.008
  35. Erdemir AG, Yurttutan N, Onur MR, et al. Radiological management and challenges of the twin earthquakes of February 6th. Emerg Radiol. 2023;30(5):659-666. doi:10.1007/s10140-023-02162-5
  36. Bartholdson S, von Schreeb J. Natural Disasters and Injuries: What Does a Surgeon Need to Know?. Curr Trauma Rep. 2018;4(2):103-108. doi:10.1007/s40719-018-0125-3
  37. Dong ZH, Yang ZG, Chu ZG, et al. Earthquake-related injuries: evaluation with multidetector computed tomography and digital radiography of 1491 patients. J Crit Care. 2012;27(1):103.e1-103.e1036. doi:10.1016/j.jcrc.2011.03.007
12 Temmuz 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı DizisiGenel

Afetlerde Yaralıların Kimliklendirilmesi ve Takibi

by Nimet 15 Haziran 2024
written by Nimet

Bu yazı Koenig and Schultz’s Disaster Medicine temel alınarak hazırlanmıştır.

“Hasta takibi hangi hastanın hangi durumda nereye ya da nerelere götürüleceğini belirlemenin sanatıdır.“

Afetler sonrasında yaralıların kimliklendirilmesi ve takibi afet yönetimindeki en büyük zorluklardan biridir. Her boyuttaki olaylar hasta takibi açısından zorluklar yaratır.

Bugüne kadar ki afet raporları, afetler sonrasında ilk hasta sayısının bilindiği durumlarda bile, acil servis personelinin, hastaların nereye nakledildiğini belirlemedeki zorluklar da dahil olmak üzere lojistik zorluklarını belgeliyor.1

Afet yönetiminde hastaların tedavi ve nakil önceliklerine göre sınıflandırılması (triyajı) ve tek bir tesise aşırı yük bindirilmesini önlemek için birden fazla hastaneye ve çeşitli araç ve kurumlarla (bazen karşılıklı yardım kullanılarak) nakledilmesi hasta takibini zorlaştırmaya katkıda bulunur.2 Bunun yanı sıra hastaneler de hastaların uygun tedavi olanaklarına sahip diğer tesislere ikincil transferini başlatabilir. Ayrıca ülkeye ve sisteme bağlı olarak birçok hasta, hastane öncesi personel tarafından değerlendirme ve tedavi yapılmadan kendiliğinden olay yerinden ayrılarak hastanelere başvurmaktadır.

Ulaşım ve iletişim altyapısının sağlam kaldığı olaylarda bile, birden fazla yetki alanından bir araya gelerek rutin olmayan faaliyetlere hızlı bir şekilde girişen müdahale ekipleri için zorlu bir ortam olabilir. Bu senaryo aynı zamanda kayıt tutma kalitesini de etkileyecektir. İlgili her kuruluş büyük olasılıkla sunulan bakımı belgelemeye çalışacak olsa da tüm verileri toplayan tek bir kurum olmayabilir. Küçük ölçekli olaylarda da altyapı tahribatı olmasa bile genellikle iletişim kesintileri olabilir, iletişim tamamen kesilebilir. Altyapının tahrip olduğu durumlar, etkili müdahale için daha da büyük engeller oluşturacaktır. Daha çok müdahale ekibinin gelecek olması ek koordinasyon katmanları gerektirecektir.

Afet yöneticileri, tıbbi bakıma ihtiyaç duyan hastaları takip etmenin yanı sıra, yıkım veya yakın tehlikeler nedeniyle evlerini terk edenler ile tahliye edilenleri de takip etmelidir. Çok sayıda barınma alanı olması veya tekrar tekrar yer değiştirme, tahliye edilenlerin takibini daha da zorlaştıracaktır.

1.Afetlerde Yaralıların Kimliklendirilmesini Önemi

“Her ne kadar zor olsa da hastaların ve tahliye edilenlerin doğru şekilde tanımlanması ve takip edilmesi, Toplu yaralanmalı olaylara ve afetlere etkili müdahalenin vazgeçilmez bir bileşenidir.“

Hasta kimliklendirme ve takibinin önemine rağmen bu terimin evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımı yoktur. “Takip etme”nin yanı sıra “belgeleme”, “etiketleme”, “kayıt”, “tescil”, “izleme” ve “bilgi yönetimi” gibi birçok terim de kullanılmaktadır.

Hasta kimliklendirme ve takibi, tüm “kurtarma zincirini” kapsar ve başlangıçtan iyileşmeye kadar Toplu yaralanmalı olaylarda veya afet yönetiminin tüm aşamalarında uygulanabilir.

Hastaların takibi aşağıdaki bilgileri içerir:

  • Toplam sayılar
  • Geçerli konum
  • Varış yerleri ve
  • Mevcut triyaj kategorileri de dahil olmak üzere sağlık durumuna ilişkin temel bilgiler.

“Hasta kimliklendirme ve takip sistemi standart tıbbi kayıtların yerini almaz.“

Afetlerde hasta takibinin önemini güncel bir örnekle anlatacak olursak; Disel ve Arkadaşları tarafından yakın dönemde Amerikan Acil Tıp dergisinde yayınlanan Şubat Depremlerinde Mortaliteyi Etkileyen Faktörler çalışmasının sonuçlarına göre;3

  1. Acil serviste kimlik tespiti yapılamayan hastaların çoğunlukla Hatay’dan enkaz altından çıkarılıp ambulansla getirilen kırmızı triyaj kodlu kritik bakım hastası olduğu,
  2. Hayatta kalmayan grupta kimliklendirilemeyen hastaların oranının hayatta kalan gruptan 3 kat fazla olduğu tespit edilmiştir.

Depremin yıkımı, çalışmanın odaklandığı alan da dahil olmak üzere 11 Türk iline yayıldı ve geniş kapsamlı bir felaketi vurguladı. Özellikle Adana, Mersin ve Diyarbakır, güçlü sağlık altyapıları ve erişilebilirlikleri ile öne çıktı ve hava, kara ve deniz yoluyla diğer sekiz etkilenen ilden hasta transferleri için kritik noktalar haline geldi.1 Bu ilk transferler, uzak illere yapılan daha sonraki nakillerden önce erken tedavileri kolaylaştırdı.2 Çalışmanın metodolojisi, birçok afet bölgesinden gelen hastaların kabulünü içerdiği için afet çalışmalarına epidemiyolojik bir katkı sağlamakta ve özellikle 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerine dair içgörüler sunmaktadır. Bu çalışmadan elde edilen özellikle yeni ve endişe verici bir bulgu, kimliği belirsiz hastalarla ilişkili yüksek risklerdir:

  • Enkaz altında kalma
  • Kırmızı triyaj kodu ile sınıflandırılma
  • Hemodiyaliz gereksinimi
  • Acil cerrahi müdahale geçirme
  • Diğer gruplara kıyasla artan ölüm oranları.3

Afet bilimi disiplininde, Afetlerde Yaralananları Kimliklendirme süreci, afetlerden sonra yaralanan bireylerin yönetiminde kritik bir bileşen olarak ortaya çıkmaktadır.4 Bu, acil tıbbi bakımı, sonrasında diyaliz ve cerrahi müdahaleler gibi ileri tedavileri ve transfer sistemlerinin organizasyonunu içerir.5

Kimliği belirsiz hastalar sorunu, üç önemli endişeyi gündeme getirir:

  • Hasta güvenliğini etkileyen tedavi ve bakım hataları
  • Mali ve kaynak tahsisi zorlukları
  • Veri paylaşımı ve sistemler arası uyumluluk zorlukları.6

Bu sorunlar, bakım verimliliğini, güvenliğini, güvenilirliğini ve kalitesini artıran hasta kimliklendirme yöntemlerindeki ilerlemelerin gerekliliğini vurgular. Koenig, bu ikilemi özetleyerek, bilgi birikiminin uzmanlık alanları ve diller arasında parçalı olduğunu, tanımların farklılaştığını ve hızla gelişen, ancak yeterince test edilmemiş teknolojilerin bulunduğunu belirtir.7 Bu sınırlamalar göz önüne alındığında, evrensel bir hasta kimliklendirme ve izleme sistemi için bir çözüm önermek imkansızdır. Afetlerde Yaralananları Kimliklendirme alanı geleneksel olarak adli bilimlerin kapsamına girse de, acil servislerde uygulanması, depremler gibi toplu yaralanmalı olayların ardından kritik önem taşır.8 Disel ve ark., araştırmalarında önemli bir gözlemde bulunarak, kimliği belirsiz hastalar arasında ciddi durumların (enkaz altında kalma, kırmızı triyaj kodu, hemodiyaliz gereksinimi, acil cerrahi müdahale gereksinimi ve ölüm oranları) yaygınlığını not etmişlerdir.3 Ancak, bu bulgu, kimliği belirsiz hastalar arasında ciddi durumların daha yaygın olup olmadığını veya depremlerin neden olduğu geniş çaplı hasarın hastaların akrabalarını kaybetmesine yol açarak yaralanmalarının ciddiyetini artırıp artırmadığını düşündürmektedir.

Depremlerin ardından, büyük yaralanmalar, binaların çökmesi, toprak kayması hareketleri, sismik aktivite nedeniyle çıkan yangınlar, tsunami dalgalarının taşıdığı enkazın şiddetli etkisi ve tehlikeli kimyasalların salınması gibi çeşitli afet olaylarından kaynaklanır.9 İleri Travma Yaşam Desteği® (ATLS®) gibi, “araçtaki başka bir yolcunun ölümü” gibi anlatılar, yüksek enerjili araç kazalarının ciddiyetini tanımak için kullanıldığında, bina çöküşlerinin ölçeği ve yaralanma mekanizmalarının ciddiyeti, kimlikleri belirsiz kalan hastaların kimliklendirilmesi için benzer şekilde değerli içgörüler sunabilir.10

Depremlerden sonra, enkaz altında kalan hastalar genellikle kendi başlarına kaçarlar, akrabaları tarafından kurtarılırlar veya arama kurtarma operasyonlarına bildirilirler. Disel’in araştırması, kimliği belirsiz kalan hastalar arasında yürüyerek ve ambulansla gelişlerin oldukça düşük olduğunu vurgulamaktadır.3 Bu da bu kimliği belirsiz bireylerin çoğunun muhtemelen depremin neden olduğu çöküşlerde akrabalarını kaybettiğini göstermektedir. Bu senaryo, bu tür hastaların muhtemelen afet çöküş ve yaralanma bölgelerinden çıktığını, kritik durumda olduklarını ve dolayısıyla diğer hastalara kıyasla daha acil ve yoğun tıbbi bakım ve izleme gerektirdiklerini göstermektedir. Disel ve ark.’nın çalışmasından elde edilen içgörüler, büyük afetlerin ardından Afetlerde Yaralananları Kimliklendirme süreçlerini ve acil bakım çerçevelerini geliştirmek için multidisipliner iş birliğinin önemini vurgular. Araştırmaları, afet tıbbındaki kritik zorluklara ışık tutmakla kalmaz, aynı zamanda krizler sırasında hasta bakımını ve sonuçlarını iyileştirmeye yönelik gelecekteki önemli araştırmalar için temel oluşturur. Bu alanı ilerletmek, sağlık sistemlerini güçlendirmek için birleşik bir çaba gerektirir, bu sistemlerin afetlerden etkilenen nüfusun karmaşık taleplerini karşılayacak şekilde yetkin olmalarını sağlamak. Bu içgörülerin uygulanabilir stratejilere dönüştürülmesi, afetler karşısında sağlık altyapısının dayanıklılığını ve etkinliğini artırmak için uzmanlık ve kaynakların seferber edilmesi esastır.

“Afetlerde yaralıların kimliklendirilmesi; kaynakların doğru ve etkili kullanımı, belirsizliğin etkileri, sağlık tesislerinde iş yükünün yönetimi için hayati bir öneme sahiptir.”

A.Kaynakların Doğru ve Etkili Kullanımı

Gerçek zamanlı bilgi ve bunu etkili bir şekilde iletme yeteneği, afet yönetiminin temel unsurlarıdır. Durumsal farkındalık, hızla gelişen olaylar sırasında gerçek zamanlı karar alma konusunda bilgi sağlamak açısından kritik öneme sahiptir. Sınırlı kaynakların etkili kullanımının, yaralıların yönetimi ve hayatta kalması üzerinde doğrudan etkileri olduğu tıbbi müdahalelerde bu özellikle önemlidir.

B.Belirsizliğin Etkileri

Aile üyelerinin, akrabaların ve arkadaşların akıbetini bilmemek dayanılmaz olabilir ve gerçek yıkım ve mal kaybından daha fazla kaygı yaratabilir. Yaralanmayan yakınlar, sevdiklerinden birinin mağdurlardan biri olma ihtimalini kavradıkları anda “mağduriyet döngüsüne” girerler. Afetin etkileri hızla gerçek afet alanının dışına yayılarak toplumsal sıkıntıya neden olabilir.

Uzmanlar belirsizliğin ölüm onayı almaktan daha kötü olabileceğini öne sürüyor.11 Uygun kimliklendirme ve takip esasına dayanarak derhal bilgi sağlanması etkili aile desteği sağlamak ve toplumsal sıkıntıyı hafifletmek için hayati öneme sahiptir.

C.Sağlık Tesislerinde İş Yükü

Yaralanmayan akrabaların şahsen veya telefonla veya başka iletişim araçlarıyla aile üyeleri hakkında bilgi istemesi durumunda sağlık tesislerinin iş yükü artabilir; bu durum hastanelerde iş yükünü arttırır.

“Uzmanlar hastane içi hasta takibini geliştirilmesi gereken bir alan olarak tanımlıyor.“

2.Kimliklendirme Ve Takipte Güncel Durum

Hasta kimliklendirme ve takibini tanımlamak çeşitli nedenlerden dolayı zordur. Literatür tek bir uzmanlık alanında, hatta dilde toplanamamıştır; yeterince test edilmemiş veya üzerinde çalışılmamıştır, tanım değişkendir ve teknoloji hızla ilerlemektedir. Bu sınırlamalardan dolayı tek bir hasta kimliklendirme ve takip sistemi önerisi mümkün değildir.

A.Kâğıt Tabanlı Hasta Takip Sistemleri

Dijital çağda hasta bakımında ergonomiyi, güvenliği, güvenilirliği, izlenebilirliği ve kaliteyi geliştirecek teknikleri keşfetmek ve kullanmak mantıklıdır. Bununla birlikte, şu anda triyaj ve takip için kullanılan baskın sistemler, kâğıt triyaj etiketlerinin kullanımına dayanmaktadır (Resim 1).

Kâğıt triyaj etiketleri ve not panoları, arızalanmaması veya pil ya da elektrik gerektirmemesi açısından tartışılmaz bir avantaja sahipken, kâğıt bazlı yöntemler zaman alıcıdır ve insan hatasına açıktır. Elektronik hasta triyaj sistemi (ePTS) ile karşılaştırıldığında kağıt etiketlerin dezavantajları arasında şunlar yer alır: 7,11,12

  • Kötü hava koşulları ve okunaksız el yazısı, kâğıt sistemlerinin kullanışlılığını azaltabilir.
  • Kaydedilebilecek bilgi miktarı, alan yetersizliğinden dolayı sınırlıdır. Kayıtlı bilgiler genellikle kötü yapılandırılmıştır.
  • Duruma ilişkin bir genel bakış sağlamak için triyajlanan ve etiketlenen hastaların manuel sayımı gereklidir.
  • Kâğıt triyaj etiketleri hastanın dinamik konumu ile ilgili bilgi vermez.
  • Bazı triyaj etiket sistemleri, triyaj kategorisinde değişikliklere, özellikle de iyileştirmelere kolaylıkla izin vermez. Triyaj, bir süreç olduğundan, yeniden değerlendirmeleri belgeleyecek bir sistem gereklidir.
  • Tek bir triyaj kategorisi içerisinde birden fazla hastanın önceliklendirilmesi triyaj etiketleri tarafından sağlanmaz.
  • Yaşamsal belirtilerin izlenmesi ek eylem veya ekipman gerektirir.

Şekil 1. T.C. Sağlık Bakanlığı Olay Yeri Triyaj Kartı

  • Kâğıt etiketler nispeten ucuz olmasına rağmen güncel versiyonlarını sürdürmek maliyetlidir; ayrıca triyaj etiketleri değişiklik gösterir. Standartlaştırılmamıştır, bu da eğitimi ve birlikte çalışabilirliği zorlaştırır.
  • Hastanın taşınması sırasında veriler kaybolabilir.
  • Etiketlerdeki bilgiler güvenli değildir ve istenmeden ifşa edilebilir, dolayısıyla hasta mahremiyetini koruma hakları ihlal edilebilir.
  • Kâğıt etiketler kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) olaylarda sorunludur; kişisel koruyucu ekipman (KKE) giyerken tamamlanması zordur. Bunlar genellikle ıslak dekontaminasyona dayanacak kadar dayanıklı değildir.

Beklenildiği gibi, kağıt ve elektronik sistemler arasındaki doğrudan karşılaştırmalar genellikle ePTS’nin izleme ve yerelleştirme açısından avantajlarını ortaya çıkarıyor.

ePTS veri yakalama ve güvenlik özellikleri genellikle en az geleneksel kağıt tabanlı sistemler kadar iyi ve güvenilir olarak tanımlanır.

  • WIISARD (Wireless Internet Information System for Medical Response in Disasters)13
  • DIORAMA (Dynamic Informatıon Collection and Resource Tracking Architecture) – tahliye süresinde ortalama %30’luk bir azalma bulunmuştur.14
  • AID-N (Advanced Health and Disaster Aid Network) – sistemin belirli bir süre içinde önceliklendirilebilecek hasta sayısını üç katına çıkardığı gösterilmiştir.15

Düzgün tasarlanmış bilgisayarlı bir sistem, veri yakalamayı geliştirebilir ve hataları azaltabilir. Yaralıların sayısı ve durumu veya triyaj sınıflandırması ile ilgili bilgilere hızlı erişim, karar vermeyi kolaylaştırır. Tatbikatlarda uygulandığında ePTS, kâğıt etiketlere kıyasla daha objektif veriler ve daha kapsamlı olay yeniden yapılandırması sağlayarak değerlendirme fırsatlarını geliştirmiştir.

Şekil 2.Topluluk Yanıt Sisteminin Hasta Takip Modülü

Şekil 3. Triyaj etiketlerini okuyabilen el cihazlarıyla veri toplanması, lokal bir bilgisayara verilerin toplanması, kullanıcılara gönderilmesi

B.Hasta Etiketleme Çözümleri

B.1. Özgün Tanımlayıcılar

Her kayıtlı kişiye özgün bir tanımlayıcı atanması gerekir. Geliştiriciler, hastaya özel verilere (örneğin doğum tarihi, isim ve cinsiyet) dayalı olarak bu tür tanımlayıcıların oluşturulmasını önerdiler.7 Ancak çoğu sistem, kağıt triyaj etiketlerine atanan numaralara benzer, konuma özel alfanümerik numaralandırmayı kullanır.

Takip sistemlerinde kullanılan numaralandırma hastane kayıt sistemlerine uygun olmalıdır. Sistem en azından kimlik numarasına bağlanabilmelidir. Sağlık hizmetlerinde veya kayıt almada kullanılan diğer numaralandırma sistemleriyle birlikte kullanılabilir olmalıdır. Standartlaştırılmış etiketleme, hastaneler arası transferlerde verimliliği basitleştirecek ve kolaylaştıracaktır.

B.2. Barkodlar

Kâğıt triyaj etiketlerini ePTS’ye yükseltmenin en basit yollarından biri olabilir:

  1. Etiketleri barkodla değiştirmek
  2. Müdahale ekiplerine barkod tarama ve veri girişi için el cihazları sağlamak
  3. Bu cihazları kablosuz bir ağ aracılığıyla merkezi bir yere bağlamak için veri depolama ve görüntüleme ünitesi

Marres ve arkadaşları ise 2002 ile 2004 yılları arasında Hollanda’da Victim Tracking and Tracing System (ViTTS) geliştirdiler.16 ViTTS, özgün bir kimlik numarasına bağlanan bir barkoda sahip triyaj etiketlerini kullanıyor. Sağlık çalışanları afet nedenli yaralanan hasta ile karşılaştıklarında barkodu olay yerindeki yerel ağa bağlı el tipi bir cihazla tarar. İlk müdahale eden ambulans personeli, güvenli, yüksek kapasiteli bir veri sistemi oluşturan mobil erişim yönlendiricisiyle donatılmış bir kablosuz ağ oluşturur. Veriler girildiği anda tüm yetkili kullanıcılar tarafından görüntülenebilir. Mağdurun kimliği öğrenildiğinde barkod numarası sosyal sigorta numarasıyla eşleştirilebilir.

Bir diğer modelde ise saha cihazları kullanılarak basılan ve zorlu çevre koşullarına dayanıklı barkod etiketlerinin kullanılması önerildi.17 Bu çıkartmalar sadece triyaj etiketine değil aynı zamanda hastanın vücuduna ve eşyalarına da yapıştırılabilir. Bir olay meydana gelmeden önce triyaj etiketlerine çıkartmalar yapıştırmak başka bir seçenektir.

B.3. Radyo Frekansı Tanımlama (RFID)

RFID teknolojisi tıp sektörü için yeni değildir.17 Hasta güvenliğini (hasta kimliklendirme, ilaç güvenliği veya cerrahi süreç yönetimi dahil) ve hastane verimliliğini (malzeme ve ekipmanı takip ederek) artırmak için birçok amaç için kullanılmıştır. Bir RFID sistemi tipik olarak bir etiket, bir okuyucu ve bilgisayar gibi bir veri işleme ekipmanından oluşur. Pasif RFID etiketleri yalnızca çok az miktarda veri depolar ve okuyucudan yayılan enerjiyle çalışır; menzilleri yaklaşık bir metreyle sınırlıdır. Aktif RFID etiketleri bir bataryaya sahiptir ve sürekli olarak sinyal gönderip alır. Çok miktarda veri depolayabilir, birkaç yıllık ömre sahip olabilir ve 100 metreye kadar mesafelerden okunabilir.

RFID teknolojisini kullanan bir ePTS prototipi, Dynamic Information Collection and Resource Tracking Arcitecture – DIORAMA’dır. Olay mahallindeki her hasta, kâğıt etiketlerle aynı şekilde, hastanın yaralanmasının ciddiyetini (kırmızı, sarı, yeşil ve siyah) gösteren bir DIORAMA elektronik etiketi (D-tag) ile etiketlenir. Ayrıca her acil müdahale görevlisi ve kaynak aynı zamanda bir DIORAMA etiketiyle donatılmıştır. Tüm bu aktif bileklik RFID etiketleri, bilgileri kablosuz bir ağ aracılığıyla bir sunucuya iletir. Hastalar için zaman damgalı bu bilgiler, yaralanmanın ciddiyetini ve mevcut konumu içerir. Bu bilgi aktarımı, mağdur veya personel müdahalesi olmadan otomatik olarak gerçekleştirilir. Müdahale ekipleri okuyucuları taşıyabilir veya yaralı toplama noktaları gibi belirli yerlere konumlandırabilir. 100 metreye kadar menzilleri vardır. Bu cihazların tatbikatlarda başarılı olduğu kanıtlanmış olsa da yazarlar, bileklik cihazlarının masrafı, boyutu ve karmaşıklığının, bunların büyük ölçekli bir olayda tüm mağdurları izlemek için yeterli sayıda dağıtılmasının kullanışsız hale gelebileceğini kabul ediyorlar.  Diğer RFID tabanlı prototip sistemleri arasında Almanya’daki SOGRO (Sofortrettung Großunfall) ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki WIISARD (Wireless Internet Information System for Medical Response in Disasters) bulunmaktadır.18 WIISARD’ın geliştiricileri, barkodlar yerine RFID teknolojisini benimsemiştir; çünkü barkod okuyucu performansı, aydınlatma yetersizse önemli ölçüde bozulur. İskandinav ülkelerinde araştırmacılar, entegre RFID okuyuculu cep telefonlarını saha terminalleri olarak kullanan başka bir RFID tabanlı ePTS prototipi geliştirdiler.

Amerika Birleşik Devletleri ordusu, kitlesel bir yaralanma durumunda hastanedeki kaynakların yönetimini geliştirmek için MASCAL adı verilen entegre bir yazılım-donanım sistemi geliştirdi.19 MASCAL; hastaları, ekipmanı ve personeli takip etmek için aktif RFID etiketleri kullanır.

B.4. Akıllı Etiketler

WIISARD RFID sistemi, izleme ve konum için sinyal aktarımına ek olarak, sinyal ışıklarını kullanarak mağdurun triyaj durumunu kolayca görülebilecek bir şekilde görüntüler. Bu cihazlar öncelikle KBRN ortamlarında kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştır ve bu nedenle suya dayanıklıdır, böylece hasta dekontaminasyona uğrasa bile çalışmaya devam ederler. Bu akıllı triyaj etiketleri oksijen saturasyonu gibi seçilen vital bulguları otomatik olarak kaydeder; yani etiket aynı zamanda elektronik bir tıbbi cihaz olarak da kayıt alır.

Yine bir prototip olan Trauma Patient Tracking System (TPTS), tüm hastalara konumlarını sürekli bildiren bir cihaz sağlıyor. Kablosuz bir ağ üzerinden bir baz istasyonuna bağlanır. Menzil dışına çıktığında, etiket kendi konum geçmişini kaydedebilir ve daha sonra bağlantı tekrar sağlandığında bu verileri sunucuya yükleyebilir.20

B.5. Giyilebilir Sensörler

Diğer bir girişim ise ePTS’nin (lokalizasyon veya izleme işleviyle) giyilebilir vital bulgu sensörleriyle birleşimidir. Bu strateji, yeniden değerlendirmenin yapılabilmesi için müdahale edenleri hastanın durumundaki herhangi bir bozulma konusunda uyarır. CodeBlue projesinde kablosuz bir pulse oksimetre ve kablosuz iki uçlu EKG; kalp atış hızını , oksijen saturasyonunu (SpO2) ve EKG verilerini toplayan ve bu verileri kısa menzilli (100 metre) bir kablosuz ağ üzerinden ileten bir sensör modülü ile birleştirildi.21

Araştırmacılar, Advanced Health and Disaster Aid Network – AID-N için prototip elektronik triyaj etiketleri geliştirdiler.22

Bu etiketlerin işlevleri:

  • Triyaj durum ekranı (renkli ışıklarla)
  • Yaşamsal belirti izleme
  • Konum izleme
  • Alarm sinyali verme

“Bahsedilen prototiplerin hiçbiri rutin uygulamaya geçmemiştir. Yüzlerce veya binlerce giyilebilir sensörden oluşan böyle bir sistemi hayata geçirmenin maliyeti çok yüksek olabilir.“

C. ePTS İşlevleri ve Sınırlayıcı Koşullar

C.1. Veri girişi

Sisteme ilk kez hasta verileri, tıbbi bakımla ilk temasta girilebilir. Özgün hasta tanımlayıcıyı (kâğıt etiketler, barkod bileklikler veya herhangi bir ePTS) atamak için kullanılan teknolojiden bağımsız olarak, etiketin kendisine veya ePTS ağına bağlı el tipi cihaza manuel veri girişi gereklidir. Veri girişi zaman alıcı olduğundan yeterli insan kaynağının ayrılması gerekmektedir. Acil durum müdahale ekiplerinin veri girmek için zaman harcamak yerine hastalara bakım yapmayı tercih ettikleri gösterildiğinden bu zorlayıcı olabilir.23 Müdahale ekipleri, ilk hasta değerlendirmesinde yer almayan gönüllülerin kullanılması gibi çözümleri düşünmelidir.

C.2. Farklı Konumlarda Veri Girişi

Yeni bir hastayı kaydetmek için veri girişi gereklilikleri mümkün olduğunca basit tutulmalıdır. Sistem, daha sonraki bir zamanda, daha fazla kaynak mevcut olduğunda verilerin değiştirilmesine izin vermelidir.24 ePTS, kimlik bilgileri eksik olan hastaları da (örneğin, “bilinmeyen erkek, yaklaşık 40 yaşında”) dahil etme kapasitesine sahip olmalıdır.

Verimli ePTS, birden fazla noktadan ve birden fazla kullanıcıdan veri girişine izin vermelidir. Yeni bilgiler eklendikçe geçmiş veriler korunmalı, sistem veri tabanını gereksiz yere genişletecek verilerin tekrarlanmasını otomatik olarak sınırlandıracak şekilde tasarlanmalıdır. Aynı hastanın farklı konumlarda farklı kimlik numaralarıyla kayıtlı olması halinde, birden fazla kaydın bulunması ve birleştirilmesi için etkili bir süreç bulunmalıdır.

C.3. Veriler

ePTS için minimum veri seti için çeşitli öneriler yayınlanmıştır.

Temel veriler: 24

  • Triyaj etiketi numarası veya adı (varsa)
  • Cinsiyeti
  • Doğum tarihi veya yaş
  • Mevcut konum ve transfer hedefi
  • Triyaj kategorisi
  • Başlangıç durumu/ana şikâyet

Sistem başlangıç konumunu yakalamalı ve aynı zamanda takibini yapabilmek için zaman damgalı çoklu veri alımı yapmalıdır.

Ek bilgi veri alanı:

  • Daha ayrıntılı tıbbi ve tedavi bilgileri
  • Ek kişisel bilgiler (tam ad, iletişim bilgileri veya telefon numarası, en güncel adres veya ev posta kodu, sosyal güvenlik numarası veya eşdeğeri dahil)
  • Bilgi paylaşımı için hasta izni

Bazı yazarlar göz rengi, doğum lekeleri, dövmeler ve yara izleri gibi bireyin ayırt edici özelliklerinin de hesaba katılmasını önermektedir.25

Teknolojik olanaklar genişledikçe, personelin görevi çok az eğitimle veya hiç eğitim almadan ve minimum sürede gerçekleştirebilmesi için veri girişi gerekliliklerini mümkün olduğunca basit tutmak önemlidir.

C.4. Dahil Edilme Kriterleri

Planlayıcılar, ePTS’nin yalnızca hastane öncesi hizmet sağlayıcılar tarafından nakledilen hastaları mı içereceğini yoksa kendi kendine tahliye edilen hastaları da içermesi gerekip gerekmediğini açıklığa kavuşturmalıdır.26 İdeal olarak, birden fazla yetki alanını kapsayan bir olaya karışan ve tıbbi yardım arayan veya başka bir şekilde yardıma ihtiyacı olan (örn. tahliye ile) herhangi bir kişi veri tabanına kaydedilmelidir. Dahil edilmesi gereken gruplar:

  • Hastane öncesi sistem aracılığıyla bir hastaneye veya başka bir tıbbi tedavi merkezine nakledilenler
  • Felaketin doğrudan veya dolaylı sonucu olan hastalıklar/yaralanmalar/tıbbi durumlar nedeniyle hastaneye kaldırılmış olanlar
  • Saha tedavi alanında bakım alanlar
  • Tahliye edilenler (kendi kendine veya yardımla)
  • Başka bir sağlık tesisine nakledilenler
  • Hayatını kaybedenler

C.5. Veri Görüntüleme ve Sunum

Veri toplamanın ve iletmenin amacı, uygun yerde uygun formatı sunmaktır. Veriler hem bireyler hem de yetkili kişilerin kullanımına sunulmalıdır. Hem bireysel düzeyde (örneğin hastanelerin hasta kabulü için) hem toplu düzeyde (örneğin komuta merkezleri için) ulaşılabilir olmalıdır.16,24

İdeal bir veri sunum portalı şunları sağlamalı:

  • Birden fazla olay için birden fazla lokasyondaki birden fazla hastanın gerçek ve eş zamanlı olarak izlenmesi
  • Birden fazla parametreye sahip aramaların oluşturulması
  • Erişimin yalnızca yetkili kişiler için düzenlenmesi
  • Diğer yetkili kuruluş veya kurumların gerektirdiği tüm formatlarda verilerin dışa aktarımı
  • Komuta merkezlerinde kullanılan karar destek sistemlerine uygun girdilerin sağlanması

C.6. Veri Güvenliği

Veri güvenliği, bilgisayarlara, veri tabanlarına ve web sitelerine yetkisiz erişimi önlemek ve verileri kaybolmaya veya bozulmaya karşı korumaya yönelik önlemleri ifade eder. ePTS, hastanın gizliliğini sağlamalıdır.24

Merkezi sunucuların ve veri erişim portallarının korunmasına ek olarak aşağıdaki hususlar da dikkate alınmalıdır:

  • Ağ güvenliği
  • Diğer veri iletim teknolojileri için koruma
  • El cihazlarının kaybolması veya çalınması durumunda verilerin korunması
  • Yolsuzluğa karşı veri koruması

Güvenlik gereksinimlerinin kullanım kolaylığıyla dengelenmesi gerekir.

C.7. Tehlikeli Ortamlarda Sistem Kullanılabilirliği

KBRN olaylarında kullanılmak üzere hasta etiketleri ve elde taşınan kayıt cihazlarının suya ve patlamaya dayanıklı olacak şekilde kapsüllenmesi gerekmektedir. KKE giyerken herhangi bir cihazı kullanmak (ve herhangi bir alarmı duymak) mümkün olmalıdır. WIISARD gibi bazı elektronik izleme sistemleri bu tür durumlar için özel olarak geliştirilmiştir. 27

D. ePTS’nin Teknik Bileşenleri

ePTS için birincil gereksinimler şunlardır:28    

  1. Verileri toplamak, bir cihaza girmek ve merkezi bir sunucuya iletmek
  2. Toplanan verileri bir web portal aracılığıyla görüntülemek, toplamak ve dağıtmak

Literatürde açıklanan hasta takip sistemlerinin çevresel bileşenleri şunları içerir:28

  1. Hastaya eklenen özgün bir tanımlayıcı içeren etiket; ya tanımlayıcı makine tarafından okunabilirdir (örneğin bir barkod) ya da etiket verileri bir okuyucuya iletir (örneğin RFID yoluyla); etiket ek işlevlere (örneğin görüntüleme, kayıt) sahip olabilir ya da hatta vital bulguları izleyebilir.
  2. Etiketleme teknolojisi ile zaman damgalı veri girişine izin veren ve merkezi sunucuya bağlanan bir veri tabanı arasında ara yüz sağlayan bir saha veri aracı. Bu amaçla kullanılan cihazlar şunları içerir:
    • El cihazları
    • Dayanıklı dizüstü ve/veya tablet kişisel bilgisayarlar
    • Dağıtım hizmetlerinde kullanılan el terminalleri
  3. Saha veri araçlarının bilgileri merkezi bir veri tabanına iletmesini sağlayan iletişim teknolojisi.

Pek çok sistem ve prototip, Wi-Fi ağları gibi kamuya açık altyapıların varlığına dayanıyor ancak bu tür kablosuz erişim her yerde bulunmuyor ve felaketlerde kesintiye uğramaya eğilimli. Bu potansiyel başarısızlık nedenini azaltmak için, bazı çalışma grupları kendi ağ standartlarını oluşturmuş veya uydu telefonları veya GPRS dahil olmak üzere çoklu iletim teknolojilerini kullanmışlardır.

“İnternete bağımlı herhangi bir uygulama yalnızca bağlandığı ağ kadar güçlü ve güvenilirdir.“

E. Lokalizasyon Teknolojileri

Modern cihazlar yerleşik GPS’e sahip olduğundan dış alanlar için zorluk aşılmış olsa da29 binaların içinde lokalizasyon bir zorluk olmaya devam etmektedir30; bazı yaklaşımlar GPS’i iç mekân takibi için diğer sistemlerle birleştirmeyi öneriyor.15 RFID tabanlı sistemlerde, konum bilgisi, RFID etiketlerinin alınan sinyal gücü kullanılarak sinyal üçgenlemesinden elde edilebilir. 19,31

Teknolojinin hangi sistemlerin uygulamaya konacağını belirlemesine izin vermek yerine, hasta takibinin amacı dikkatle düşünülmelidir. Her hastaya ucuz, makine tarafından okunabilen bir bileklik takmak ve bilekliğin en son tarandığı kurtarma zincirindeki konumdan hastanın konumunu çıkarmak yeterli olabilir (örn. ambulans yükleme alanı veya hedef hastane).

F. ePTS için Yönetimsel Sorunlar28,32

Hasta takibinin standart bir tanımı yoktur. Bu nedenle ilk dikkat edilmesi gereken ePTS’nin asıl amacının tanımlanmasıdır.

  • Olay yönetimi; triyaj dokümantasyonu, hasta takibi, tahliye edilenlerin takibi, aile birleşimi mi, yoksa bunların birden fazlasının bir kombinasyonu mu?
  • Sistem her türlü afet ve MCI’da mı yoksa sadece KBRN gibi özel tehditlerde mi kullanılacak?
  • Bilgi paylaşımının amaçlanan organizasyonel düzeyi nedir? Sistem belediye, ilçe, il, veya ulusal düzeyde, hatta uluslararası bilgi alışverişi için mi kullanılacak?
  • Verileri kimin sağlaması amaçlanıyor? Acil durum müdahale ekiplerinden veri toplanırsa ve sistem günlük operasyonlarda kullanılabilirse sonuçlar daha iyi olabilir. Kullanım kolaylığı, veri girişi görevinin gönüllülere veya eğitimsiz personele atanması fırsatını kolaylaştıracaktır.
  • Verilere istenmeyen erişim nasıl engellenecek?
  • Toplanan ve bir araya getirilen verileri kimin kullanması amaçlanıyor? Veri erişim portalının kullanımı sıradan bir web sitesi kadar kolay olmalıdır. Toplanan bilgi miktarının, kullanıma özel veri güncelleme aralığı ihtiyaçlarıyla dengelenmesi gerekir.
  • Yeni ePTS’yi mevcut kayıt sistemlerine veya yönetici veri tabanlarına bağlamak için hangi arayüzler gereklidir?
  • Güç kaynağına, iletişim altyapısına erişim sağlanamadığında, lojistik destek ulaşmadığında, kötü hava koşullarında sistem ne kadar düzgün işleyecek?
  • Yasal ve düzenleyici gereklilikler nelerdir? (örn, hasta mahremiyeti kuralları)
  • Bütçe kısıtlamaları nelerdir? Ekipmanların, eğitimlerin ve bu durumun sürdürülebilirliğinin maliyeti nedir?

Kaynaklar:

1.Yılmaz S, Karakayali O, Yilmaz S, et al. Emergency Medicine Association of Turkey Disaster Committee Summary of Field Observations of February 6th Kahramanmaraş Earthquakes. Prehospital Disaster Med. 2023;38(3):415-418. doi:10.1017/S1049023X23000523

2.Yilmaz S. Transportation model utilized in the first week following the Kahramanmaraş earthquakes in Turkey – transport health centers. Scand J Trauma Resusc Emerg Med. 2023;31(1):40. doi:10.1186/s13049-023-01108-7

3.Disel NR, Taskin O, Daglioglu G, et al. Factors affecting the mortality of February earthquakes victims in Türkiye. Am J Emerg Med. 2024;77:115-120. doi:10.1016/j.ajem.2023.12.017

4.Yilmaz S, Tatliparmak AC, Ak R. The importance of disaster victim identification in the management of injured people in the emergency department. Am J Emerg Med. 2024;81:151-152. doi:10.1016/j.ajem.2024.03.029

5.Özel M, Altintaş M, Tatliparmak AC, Yilmaz S, Ak R. The role of Mangled Extremity Severity Score in amputation triage in a transport health facility with catastrophic earthquake admissions. Injury. Published online August 18, 2023:111003. doi:10.1016/j.injury.2023.111003

6.Riplinger L, Piera-Jiménez J, Dooling JP. Patient Identification Techniques – Approaches, Implications, and Findings. Yearb Med Inform. 2020;29(1):81-86. doi:10.1055/s-0040-1701984

7.Koenig KL, Schultz CH. Koenig and Schultz’s Disaster Medicine: Comprehensive Principles and Practices. Cambridge University Press; 2010.

8.Dutta SR, Singh P, Passi D, Varghese D, Sharma S. The Role of Dentistry in Disaster Management and Victim Identification: An Overview of Challenges in Indo-Nepal Scenario. J Maxillofac Oral Surg. 2016;15(4):442-448. doi:10.1007/s12663-016-0896-4

9.Mavrouli M, Mavroulis S, Lekkas E, Tsakris A. The Impact of Earthquakes on Public Health: A Narrative Review of Infectious Diseases in the Post-Disaster Period Aiming to Disaster Risk Reduction. Microorganisms. 2023;11(2):419. doi:10.3390/microorganisms11020419

10.Cummings P, Rivara F. Car Occupant Death According to the Restraint Use of Other Occupants: A Matched Cohort Study. JAMA J Am Med Assoc. 2004;291:343-349. doi:10.1001/jama.291.3.343

11.Pate BL. Identifying and Tracking Disaster Victims: State-of-the-Art Technology Review. Fam Community Health. 2008;31(1):23-34.

12.Massey T, Gao T, Welsh M, Sharp JH, Sarrafzadeh M. The Design of a Decentralized Electronic Triage System. AMIA Annu Symp Proc. 2006;2006:544-548. Accessed June 13, 2024. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1839501/

13.CodeBlue: An Ad Hoc Sensor Network Infrastructure for Emergency Medical Care. Accessed June 13, 2024. https://dash.harvard.edu/handle/1/3191012

14.Lenert L, Chan TC, Griswold W, et al. Wireless Internet Information System for Medical Response in Disasters (WIISARD). AMIA Annu Symp Proc. 2006;2006:1192. Accessed June 13, 2024. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1839464/

15.Ganz A, Yu X, Schafer J, et al. DIORAMA: dynamic information collection and resource tracking architecture. Annu Int Conf IEEE Eng Med Biol Soc IEEE Eng Med Biol Soc Annu Int Conf. 2010;2010:386-389. doi:10.1109/IEMBS.2010.5628007

16.Tia Gao  null, Massey T, Selavo L, et al. The advanced health and disaster aid network: a light-weight wireless medical system for triage. IEEE Trans Biomed Circuits Syst. 2007;1(3):203-216. doi:10.1109/TBCAS.2007.910901

17.Marres G, Taal L, Bemelman M, Bouman J, Leenen L. Online Victim Tracking and Tracing System (ViTTS) for Major Incident Casualties. Prehospital Disaster Med. 2013;28:1-9. doi:10.1017/S1049023X13003567

18.RFID vs Barcode for Asset Tracking. Accessed June 13, 2024. https://www.brady.eu/intelligent-manufacturing/rfid-vs-barcode

19.Electronics | Free Full-Text | Identifying the Potential of RFID in Disaster Healthcare: An International Delphi Study. Accessed June 13, 2024. https://www.mdpi.com/2079-9292/10/21/2621

20.Fry EA, Lenert LA. MASCAL: RFID Tracking of Patients, Staff and Equipment to Enhance Hospital Response to Mass Casualty Events. AMIA Annu Symp Proc. 2005;2005:261-265. Accessed June 13, 2024. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1560691/

21.Maltz J, C Ng T, Li D, et al. The Trauma Patient Tracking System: implementing a wireless monitoring infrastructure for emergency response. Conf Proc Annu Int Conf IEEE Eng Med Biol Soc IEEE Eng Med Biol Soc Annu Conf. 2005;2005:2441-2446. doi:10.1109/IEMBS.2005.1616962

22.Wireless Heart Rate and Oxygen Saturation Monitor. Accessed June 13, 2024. https://www.researchgate.net/publication/326904759_Wireless_Heart_Rate_and_Oxygen_Saturation_Monitor

23.Park JY. Real-Time Monitoring Electronic Triage Tag System for Improving Survival Rate in Disaster-Induced Mass Casualty Incidents. Healthcare. 2021;9(7):877. doi:10.3390/healthcare9070877

24.Callaway DW, Peabody CR, Hoffman A, et al. Disaster mobile health technology: lessons from Haiti. Prehospital Disaster Med. 2012;27(2):148-152. doi:10.1017/S1049023X12000441

25.Recommendations for a National Mass Patient and Evacuee Movement, Regulating, and Tracking System. Accessed June 13, 2024. https://archive.ahrq.gov/prep/natlsystem/

26.Blake N, Stevenson K. Reunification: keeping families together in crisis. J Trauma. 2009;67(2 Suppl):S147-151. doi:10.1097/TA.0b013e3181af0c13

27.Hamilton J. Automated MCI patient tracking: managing mass casualty chaos via the Internet. JEMS J Emerg Med Serv. 2003;28(4):52-56.

28.Lenert LA, Kirsh D, Griswold WG, et al. Design and evaluation of a wireless electronic health records system for field care in mass casualty settings. J Am Med Inform Assoc JAMIA. 2011;18(6):842-852. doi:10.1136/amiajnl-2011-000229

29.Andreas Ziegler. Patient Identification and Tracking. In: Koenig KL, Schultz CH, eds. Koenig and Schultz’s Disaster Medicine: Comprehensive Principles and Practice. Second edition. Cambridge University Press; 2015:450-462.

30.Demers G, Kahn C, Johansson P, et al. Secure scalable disaster electronic medical record and tracking system. Prehospital Disaster Med. 2013;28(5):498-501. doi:10.1017/S1049023X13008686

31.Chan TC, Killeen J, Griswold W, Lenert L. Information technology and emergency medical care during disasters. Acad Emerg Med Off J Soc Acad Emerg Med. 2004;11(11):1229-1236. doi:10.1197/j.aem.2004.08.018

32.Ganz A, Xunyi Yu, Schafer J, et al. DIORAMA: Dynamic information collection and resource tracking architecture. In: 2010 Annual International Conference of the IEEE Engineering in Medicine and Biology. IEEE; 2010:386-389. doi:10.1109/IEMBS.2010.5628007

33.Charles Stewart MKS. Patient-Tracking Systems in Disasters. In: Ciottone GR, ed. Disaster Medicine. Second edition. Elsevier; 2016:344-350.

15 Haziran 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı DizisiGenel

Afet Lojistiği: İyi Yönetim İyi Kaynaklar İyi Personel

by Mustafa YAZICIOĞLU 6 Haziran 2024
written by Mustafa YAZICIOĞLU

Kısaltmalar:

  • AFAD: Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
  • EM-DAT: Acil Durum Olayları Veri Tabanı
  • OCHA: Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi
  • UNISDR: United Nations Office for Disaster Risk Reduction (Birleşmiş Milletler Afet Riski Azaltma Ofisi)
  • TAMP: Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu
  • INFORM: Avrupa Komisyonu Risk Yönetimi Endeksi
  • UMKE: Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri
  • EMT: Emergency Medical Teams (Acil Sağlık Ekipleri)

1.Giriş:

Şehrinizdeki acil durum sisteminin tıbbi saha direktörüsünüz. Bulunduğunuz şehir merkezinde deprem oldu, ilçeler ve köylerin de etkilendiğini haber aldınız. Gelen ilk haberlere göre, yüzlerce binanın yıkıldığını, devlet hastanesinin hizmet veremez hale geldiğini öğrendiniz. Olası bir afette hastane binası olarak kullanabileceğiniz kamu binalarını önceden planlamış mıydınız? Tüm nüfusa hizmet verecek büyüklükte ve donanımda çadırlardan oluşan sahra hastaneniz olduğu için bina gereksiniminiz yok mu? Hastanede çalışan sağlık personelinin büyük bir kısmı afetzede olduğu için, hangi çevre illerden personel desteği geleceğini daha önce planlamış mıydınız? Hastane dışında çalışan sağlık personeli bakım hizmeti vermek için yeterli olduğu için dışardan gelecek personele ihtiyacınız yok mu? Tıbbi ilaç ve tıbbi malzeme ihtiyacı mevcut depolardaki stok ile karşılanabilecek mi? Malzeme desteği için hangi kurumlarla görüşeceksiniz? İl afet koordinatörü ile görüşerek eksiklerinizi tamamlayabilecek misiniz? Şehrin iki önemli karayolu da hasar gördüğü için ilk saatlerde çevre illerden karayolu ile destek gelemeyeceğini öğrendiniz, çevre illerden destek gelebilmesi için havayolu ulaşımına ihtiyacınız var. Mekanik ventilatörler ve diyaliz cihazları gibi önemli ama büyük hacimli malzemeleri helikopterlerle nasıl ulaştıracaksınız. Elektrik şebekesinde ve telefon altyapısında da hasar var. Enerji ve haberleşme için alternatif planlarınız var mı, çevre illerden destek mi bekleyeceksiniz? Yol, enerji, haberleşme, su ve gıda temini, geçici barınaklar, tıbbi bakımın dışında konular bunlarla da mı ben ilgileneceğim, diyebilir misiniz? Bu şehrin afet planı yok mu?

2.Lojistik:

Lojistik, kelime kökeni olarak mantık ve hesap kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Bir ürünün, (müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak için) üretim noktasından tüketim noktasına ulaşımına kadar verimli bir şekilde hareket etmesini sağlayan mekanizmanın adıdır. Lojistik, doğru ürünün minimum maliyetlerle doğru yer ve zamanda optimum tedarik zinciri içerisinde gerçekleştirilen tüm hareketlerini (imalat hariç) kapsamaktadır. Lojistik kavramı, ülkemizde daha çok taşımacılık ve depolama kavramlarıyla bilinir. Bunun en önemli nedeni ise; lojistik faaliyetlerin içerisinde en önemli faaliyetin taşımacılık olması ve önceden Türkiye’de lojistik hizmetlerini nakliyecilik yapan firmaların gerçekleştiriyor olmasıdır.1Lojistik, madde ve malzeme akışını ve depolanmasını, üretimdeki stokları, tamamlanan mamulleri, bunlarla ilişkili hizmetleri ve bilgileri, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, üretim noktasından tüketim noktasına planlayan, uygulayan ve etkinliği kontrol eden bir süreçtir.2

Fotoğraf 1. Kaynak AFAD

3.Güncel Afet Verileri:

Acil Durum Olayları Veri Tabanı (EM-DAT) 2023 yılında doğal afetlerle ilgili toplam 399 afet kaydetti. Bu olaylar 86.473 ölümle sonuçlandı ve 93,1 milyon insanı etkiledi. Ekonomik kayıplar 202,7 milyar ABD dolarını buldu. 2023 yılında Türkiye ve Suriye’ de yaşanan deprem, 56.683 ölüm ve 42,9 milyar ABD doları değerindeki hasarla, ölüm ve ekonomik hasar açısından yılın en yıkıcı olayı oldu. Bu deprem, her iki ülkede toplam 18 milyon insanı etkileyerek etkilenen bireyler açısından en etkili ikinci olay oldu. Endonezya’da 2023’ de yaşanan kuraklık Haziran’dan Eylül’e kadar 18,8 milyon insanı etkiledi. 3Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA)’ya göre, Uluslararası insani yardım kuruluşları, 2011 ile 2020 arasında katlanarak artan bir yardım ihtiyaç talebi ile karşılaştı, yardım için hedeflenen insan sayısı bu sürede 59 milyon arttı, yalnızca 2020-2022’ de ise 74 milyon daha arttı. İklim değişikliği, çatışma, ekonomik kriz, eşitsizlik ve pandemiler yeni sorunlar olmasa da yardım ihtiyacını arttırıcı etkenlerin yoğunlaşması, önümüzdeki on yıl boyunca insani yardım operasyonlarının daha karmaşık hale geleceğini gösteriyor. Tüm bu sorunlar etkileşimleri öngörülemeyen ve artan ölçüde geri dönülmez hale gelen yollarla birbirleriyle etkileşiyorlar. 4 Geçmişten günümüze yaşanan depremler istatistiksel açıdan değerlendirildiğinde; Türkiye’de ortalama olarak beş yılda bir geniş çapta can ve mal kaybına neden olan büyük bir depremin yaşandığı görülmektedir. Bu depremler nedeniyle yılda ortalama olarak yaklaşık 1.000 kişinin hayatını kaybettiği ve 2.100 kişinin de yaralandığı; yine ortalama 7 binden fazla binanın depremler nedeniyle yıkıldığı ya da ağır derecede hasar gördüğü raporlanmıştır.5

6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye saati ile 04:17’de ve 13:24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerinde iki deprem meydana gelmiştir. 20 Şubat 2023 tarihinde de Türkiye saati ile 20:04’te merkez üssü Hatay Yayladağı olan 6.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Yaşanan depremler sonucunda 48 binden fazla insan hayatını kaybetmiş, yarım milyondan fazla bina hasar görmüş, iletişim ve enerji alt yapısı zarar görmüş ve önemli maddi kayıplar oluşmuştur.6

Fotoğraf 2. Kaynak: AFAD

4.Afet Yönetimi:

UNISDR (United Nations Office for Disaster Risk Reduction) 2004 yılında yayınladığı raporunda  ilk kez, afet riskinin azaltılması için, önleme, azaltma ve hazırlık ilkelerini tanımlamıştır.7 Uluslararası Afet Risklerini Azaltma Çerçevesinin 2005’te kabul edilmesiyle birlikte, devletlerin, bu terimlerin program ve kurum geliştirme, operasyonlar, araştırma, eğitim müfredatı ve kamu bilgilendirme programlarında kullanılmak üzere geniş çapta uygulanması için güncellenmesini talep ettiği belirtilmiştir. Terimler, yasal nitelikte olmasa da yönetim üzerinde önemli etki oluşturmayı amaçlamıştır. 2009’da yenilenen terimler, 2017’de tekrar güncellenmiştir. Güncellenmiş terimlerde, önleme, mevcut ve yeni afet risklerinden kaçınma faaliyetleri ve önlemleri olarak tanımlanmıştır. Azaltma, tehlikeli bir olayın olumsuz etkilerini azaltma veya en aza indirme olarak tanımlanmıştır. Hazırlık, hükümetler, sivil toplum kuruluşları, toplumlar ve bireyler tarafından etkili bir şekilde beklenen, yakın veya mevcut afetlerin etkilerine yanıt vermek ve yeniden iyileşmek için geliştirilen bilgi ve kapasite olarak tanımlanmıştır.8 Kurumlar arası eşgüdümü sağlamak, yetki karmaşasını ortadan kaldırmak amacıyla, Türkiye Cumhuriyeti afet yönetim sisteminde ve teşkilatında 2009 yılında değişikliğe gidilmiştir. Bu çerçevede Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) 29.05.2009 5902 sayılı Kanun’la kurulmuştur. AFAD önleme, azaltma ve hazırlık terimlerinin yer aldığı “bütünleşik afet yönetimi” anlayışını benimsediğini yayınladığı raporlarında belirtmektedir (Şekil 1.).

Şekil 1.  Bütünleşik afet döngüsü (Kaynak AFAD)

AFAD’ın yayınladığı istatistik yıllığında Avrupa komisyonu Risk Yönetimi Endeksi (INFORM) raporu sonuçlarına göre Türkiye’yi; tehlike ve maruz kalma bakımından çok yüksek riskli; buna karşın zarar görebilirlikte orta ve baş etme kapasitesi bakımından düşük riskli bir ülke olarak nitelendirmenin doğru olacağı yorumu yapılmıştır.9 2011 yılında Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu (TAMP) kurulmuştur. Platformla, afet ve acil durumlara ilişkin ülke düzeyinde tehlikelerin önlenmesi, toplumun afetlere duyarlılığının artırılması, risk azaltma çalışmalarının sürekliliğinin sağlanması, risk azaltmanın her düzeyde plan, politika ve programlara entegrasyonun sağlanması amaçlanmıştır. Platform, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, özel sektör, medya temsilcilerinden oluşan 73 kişilik üst düzey üyeden oluşmaktadır. TAMP, tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, gönüllü sosyal hizmet kuruluşu olan Kızılay’a beslenme ve kan temini hizmetlerinin ana sorumluluğunu vermiştir. Barınma, insani yardım, sağlık gibi diğer alanlarda da bu kurum destek kuruluş niteliğindedir. Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) 1999 yılında Kocaeli depreminden sonra, kurtarılan insanlara sahada tıbbi bakım hizmetine başlanabilmesi amacıyla kurulmuştur. Afet sonrası sahra hastaneleri kurabilen, ekipman ve sağlık personeli sağlayan UMKE, Dünya Sağlık Örgütünün Acil Sağlık Ekibi (EMT) Tip 2 standartlarına kabul edilmiştir.

5.Dayanıklılık:

Dayanıklılık, İngilizce “resilience” kelimesinden çevrilmiştir. “Resilience” kelimesi ise bir maddenin büküldükten, gerildikten sonra ilk şekline geri dönmesi anlamına gelir. Afet alanında dayanıklılık kavramının ilk kullanımı, Timmerman tarafından “Kırılganlık, Dayanıklılık ve Toplumun Çöküşü” başlıklı makalede iklim değişikliği ele alınarak yapıldı. Bu yazıda, bir toplum, birikmiş stoklara veya rezervlere sahipse, altyapı tasarımında yedek kapasite bulunuyorsa, kaynakları, ulaşımı, teknolojisi ve afetlerin etkileriyle mücadele etmek için birikmiş zenginliği varsa, daha etkili bir şekilde toparlanabileceğine değinildi.10

Dayanıklılık, bir toplumun afetlerden ve şiddet ve ekonomik durgunluklar gibi diğer sorunlardan iyileşme kapasitesi ve gelecekteki olumsuz olaylara daha iyi dayanabilecek şekilde güçlenme kapasitesi olarak tanımlanabilir. Kaynakların sınırlı olduğu göz önüne alındığında, acil durum sonrası yardım gelene kadar toplumların kendi başlarına kalabileceği ve bu nedenle acil durumdan önce dayanıklılık inşa etmesi gerektiği daha iyi anlaşılmaktadır. Dayanıklılık ayrıca, bir acil durum sonrasında uzun kurtarma sürelerini azaltma yeteneği açısından kritik önemdedir, aksi halde ulusal ve yerel düzeyde önemli ölçüde zaman ve kaynak gerekebilir. Toplum dayanıklılığının afetin stresine dayanma ve azaltma yeteneği olarak tanımlandığına dair genel bir fikir birliği olmasına rağmen, kesin dayanıklılık inşa süreci konusunda daha az netlik bulunmaktadır. Başka bir deyişle, değiştirilebilecek bileşenler veya toplumların daha hızlı iyileşmesini sağlayan eylemlerin hangileri olduğu konusunda sınırlı bilgiye sahibiz.11Dayanıklılık, yalnızca afetlerin anlık etkilerinden kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda gelecekteki olaylar için hazırlık düzeyini artıracak şekilde yeniden inşa etmeyi de içerir. Bu, altyapıyı yeniden kurmak, etkilenen bireylere ve topluluklara destek sağlamak, gelecekteki benzer afet riskini azaltacak önlemleri uygulamak anlamına gelir. Dayanıklı toplumlar, değişen koşullara uyum sağlayabilir, bu zorlukların etkilerini hafifletebilir ve altta yatan sorunları ele almak için yenilikçi çözümler bulabilir.

6.Hastaneler:

Acil servisler, bir afette hastaların erken yönetiminde kritik rol oynar. Acil Servis personeli eğitim ve tatbikatlar yoluyla bu zorluğa karşı hazır olmalıdır. Sağlık sistemindeki rolü gereği, acil servis afetlere yanıtta öncü konumdadır. Son 20 yılda dünya çapındaki sosyal huzursuzluk, savaş ve iklim değişikliği gibi felaketlerin artışı, uzmanlık alanının bilgi birikimini, hazırlığını ve kitlesel yaralanmalara yanıtını geliştirme ihtiyacını artırmıştır. Acil servis çalışanları, değişen iş yüklerine ve ani artışlara hızlı bir şekilde uyum sağlamaya alışkındır. Bu esneklik, kitlesel yaralanma olaylarına uyum sağlama sürecinin, diğer uzmanlık alanlarına göre daha az dramatik hale gelmesini sağlar.12 Afet dışı zamanlarda, hastanelerimizin mevcut yatak kapasitesinin yeterli olmaması, acil muayene ve tedavisi yapılan, yatarak tedavi edilmesi gereken hastaların acilden yoğun bakım ve servislere yatırılarak tedavisinin başlanmasında gecikmeye yol açmaktadır (Tablo 1, Şekil 2, Şekil 3). Bu durum acil servis kalabalıklığının da önemli nedenlerinden biridir.

  • Halihazırda yetersiz olan yatak sayımızı, afet olduğunda nasıl arttıracağız?
  • Elektif cerrahi operasyonları iptal ederek, normal zamanda taburcu etmeyeceğimiz ama durumu çok ciddi olmayan hastaları taburcu ederek istediğimiz kadar yatak elde edebilir miyiz?

Kalabalık acil servislerde, afet sahalarında çalışmış tecrübeli acil hekimleri kaos ile karşılaştıklarında doğaçlama çözümler üretme konusunda deneyimli olsalar da hasta bakı alanı ve ekipman yetersizliklerinin hasta bakım kalitesini azaltacağı aşikardır. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca depremden 6 ay sonra basına verdiği açıklamada Hatay Eğitim Araştırma Hastane binası ile ilgili olarak ‘’ 2016’da açılan bu binanın yıkılacağını ve aynı yere hastane yapılmayacağını söyledi, nedenini ise yeri doğru değil. Bu bina kullanılamaz. Yıkılması gerekiyor. Zemini sıkıntılı. Yeni bir riskli durum oluşturmak istemiyoruz” diyerek açıkladı. Stratejik öneme sahip hastane binalarının önce doğru zemine, depreme dayanıklı inşa etmemiz gerektiğini, yedeğin de yedeğinin olması gerektiğini, yaşadığımız kötü deneyimle öğrendik. Beş yılda bir büyük afet ile karşılaşan bir ülkenin önemli ölçüde yedek kapasite ihtiyacı vardır. Önce büyük depremleri düşünerek farklı afet türlerine uygun senaryolar oluşturarak afetlerde acil servis kapasitesi, servis yatağı, yoğun bakım ünitesi yatağı, tıbbi ekipman ve sarf malzemesi ihtiyaçlarını mümkün olduğunca yerel imkanlarla karşılayacak şekilde planlamalıyız.

Mehmet Şükrü Sever Van Depremi sonrası yazdığı makalesinde , pek çok faktöre bağlı olarak değişkenlik göstermesine rağmen, genelde depremlerde ölü/yaralı oranının 1/3 oranında gerçekleştiğini, ezilme sendromunun tüm yaralıların %2 ile %5’inde ortaya çıktığını, Marmara, Bingöl ve Van depremlerinin rakamlarının bu oranlar ile kaba bir benzerlik gösterdiğini,  bundan sonra oluşacak depremlerde bu rakamların geçerli olacağını öngördüğünü ve  lojistik yönden personel ve malzeme teminini bu rakamlara göre planlanmaya devam edeceğini belirtmiştir.13Nepal, standartları düşük binalara ve altyapıya sahip ve depremlere karşı en savunmasız ülkelerden biridir. 2015 yılında Nepal, Richter ölçeğine göre 7.8 ve 7.3 büyüklüğünde iki deprem yaşadı. Toplamda, yaklaşık 9,000 kişi hayatını kaybetti, 22,000 kişi yaralandı ve 2,000,000 kişi evsiz kaldı. Etkilenen bölgelerdeki sağlık tesislerinin yaklaşık %90’ı yıkıldı veya ciddi şekilde hasar gördü. İşlevsel olan sağlık tesisleri aşırı yüklendi ve tıbbi malzeme kıtlığı yaşandı. Sonuç olarak, felaketten etkilenen bölgelerde sağlık hizmeti gereksinimlerine yanıt verme yeteneği zayıfladı.14

Tablo 1. Dallara Göre Hastane ve Yatak Sayıları, 2022

Şekil 2. 10.000 kişiye düşen hastane yatağının uluslararası Karşılaştırılması, 2021

Şekil 3. Türkiye ve Sektörlere Göre Yoğun Bakım Yatak Sayıları ve Dağılımı, (%) 2022


7.Strateji:

Wassenhove’a15 göre, planlama stratejisi beş kritik unsuru içerir:

  1. İnsan kaynakları dağıtımı; afet durumunda koordinasyon ve müdahaleyi yönetecek ve yapacak kişilerin seçimi ve eğitimi
  2. Bilgi yönetimi; önceki olaylar hakkında bilgiyi depolama, kodlama ve kullanma, böylece önleme ve destek stratejilerini geliştirme,
  3. Operasyon yönetimi; yardım toplama merkezlerinin ve barınakların konumu, destek kaynakları için dağıtım rotaları ve çeşitli senaryolar altında tahliye rotaları,
  4. Mali kaynaklar; yardım operasyonlarını dağıtmak için parasal kaynakların tahsisi
  5. İş birliği; afet durumunda çeşitli aktörleri (hükümet, özel kuruluşlar, STK’lar ve toplum) tanımlamak ve katılımcılar arasında insani lojistik çabasını koordine etmek.

 

Yazarın Son Sözü:

Farklı tipte afetlere göre hazırlanmış senaryolara dayanan, önceden ciddi tatbikatları yapılmış afet operasyon ve yeniden iyileştirme planları yapmalıyız.  Afetlerde dayanıklılığımızı arttırmak için gereken kapasite artışlarını gerçekleştirmeliyiz. Önce büyük depremleri düşünerek farklı afet türlerine uygun senaryolar oluşturarak afetlerde acil servis kapasitesi, servis yatağı, yoğun bakım ünitesi yatağı, tıbbi ekipman ve sarf malzemesi ihtiyaçlarını mümkün olduğunca yerel imkanlarla karşılayacak şekilde planlamalıyız. Daha önce yaşadığımız afetlerde yaptığımız hataları, düzeltilmesi gereken eksiklerimizi konuşmalı ve tartışmalıyız. Ancak bu şekilde aynı hataları yapmamızı engelleyebiliriz.

Kaynaklar:

  1. Türkiye Ekonomisinde Lojistik Logistics In The Turkish Economy, İbrahim Halil OĞUZ, Demet OĞUZ, Uluslararası İşletme ve Ekonomi Çalışmaları Dergisi Yıl: 2019, Cilt: 1, Sayı: 2
  2. Demir, V. (2008). Lojistik yönetim sisteminde maliyet hesaplaması. Nobel Yayıncılık:İstanbul
  3. Centre for Research on the Epidemiology of Disasters (CRED)
  4. OCHA’s Strategic Plan 2023-2026: Transforming Humanitarian Coordination
  5. AFAD 2011 Van Depremi Raporu
  6. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu 2024
  7. UNISDR , Living with Risk: A Global Review of Disaster Reduction Initiatives , vol. II: Annexes ( Geneva :  UN , 2004 )
  8. Aronsson-Storrier, (2019) Exploring the foundations: the principles of prevention, mitigation, and preparedness in international law, role of international law in disaster risk reduction. In: Samuel, K. L. H., Aronsson-Storrier, The Cambridge Handbook of Disaster Risk Reduction and International Law. Cambridge University Press.
  9. Türkiye’de Afet Yönetimi ve Doğa Kaynaklı Afet İstatistikleri AFAD 2018
  10. Vulnerability. Resilience and the collapse of society: A review of models and possible climatic applications. Peter Timmerman, Environmental Monograph No. 1, Institute for Environmental Studies, University of Toronto, 1981
  11. Chandra, A.; Acosta, J.; Howard, S.; Uscher-Pines, L.; Williams, M.; Yeung, D.; Garnett, J.; Meredith, L.S. Building community resilience to disasters: A way forward to enhance national health security. Rand Health Q. 2011
  12. Ciottone’s Disaster Medicine; Gregory R Ciottone; Third Edition 2024
  13. Van Depremi’nin Ardından: Yine Yeniden Deprem Once More – Still Another Disaster: The Van Earthquake Mehmet Şükrü Sever Rümeyza Kazancıoğlu Turk Neph Dial Transpl 2012; 21
  14. Impact of 2015 earthquakes on a local hospital in Nepal: A prospective hospital-based study Samita Giri, et al. Published: February 2, 2018,
  15. Van-Wassenhove LN (2006) Humanitarian aid logistics: supply chain management in high gear. J Oper Res Soc 57(5):475–489. https://doi.org/10.1057
6 Haziran 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı DizisiGenelHaber ve DuyuruTATDakademik

Afetlerin Epidemiyolojisi ve Araştırma Merkezi (CRED) 2023 Raporu ve CRED’in İşlevi

by SEMA BELEK 29 Mayıs 2024
written by SEMA BELEK

Kısaltmalar;
CRED: Afetlerin Epidemiyolojisi Araştırma Merkezi olan (Centre for Research on the Epidemiology of Disasters)
EM-DAT: Acil Durum Olayları Veri tabanı (Emergency Disaster Database)
BHA/USAID: ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın İnsani Yardım Bürosu
DALYs: Afetler Nedeniyle Engelliliğe Göre Uyarlanmış Yaşam Süresi

CRED Nedir?

CRED, Louvain Üniversitesi’nin bir araştırma birimidir. Belçika’nın Brüksel şehrindeki UClouvain Brussels Woluwe kampüsünde bulunan Halk Sağlığı Okulu’nun bir parçasıdır. ¹
50 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren CRED, afetler ve acil durumlar alanında referans kurum olarak tanınır. CRED’in ana araştırma konusu doğal afetlerdir. Bu merkez, sağlıkla ilgili veriler sağlayarak afetlere hazırlığı ve afetlerin müdahalesini geliştirmeyi amaçlamaktadır. CRED doğal ve teknolojik afetlerin insani ve ekonomik etkilerini ölçerek EM-DAT veri tabanını yönetir. ²
CRED, afetlerin küresel etkisine ilişkin kesin ve güvenilir bilgiler sağlamak için uluslararası ortaklarla iş birliği yapmaktadır. Merkez, Birleşmiş Milletler kuruluşları, hükümetler arası ve hükümet kurumları, sivil toplum kuruluşları, araştırma enstitüleri ve diğer üniversitelerle yakın iş birliği içinde çalışmaktadır. CRED, afetlere hazırlık, zarar azaltma ve hasarı önleme alanında uluslararası görünürlükten yararlanmaktadır.
CRED’in devam eden iki projesi mevcuttur.
1- EM-DAT projesi: 1999 yılından bu yana BHA/USAID tarafından finanse edilen proje, farklı faaliyetlere öncülük ederek, hizmet ve ürünleri de dahil olmak üzere EM-DAT veri tabanını geliştirmeyi amaçlamaktadır. Proje 3 ana eksene odaklanmaktadır;
• Veri tabanı bakımı, yönlendirme ve geliştirme
• Yerel düzeyde afet etkisini saptamak için iş birliklerini arttırma
• Spesifik alanlarda veri iyileştirmesi : salgın hastalıklar, sıcak hava dalgaları ve ekonomik kayıplara ait veriler
Başlangıç: Ekim 2020
Bitiş: Eylül 2025


2- Afetler Nedeniyle Engelliliğe Göre Uyarlanmış Yaşam Süresi: Afetlerin Sağlık Yükü, bir nüfusun sağlığı üzerindeki afetlerin etkisini kapsamlı bir şekilde ölçen bir gösterge olup, ulusal düzeyde küresel karşılaştırmaların yapılabilmesine imkan tanıyacağı ve farklı tehlikeler için farklı göstergeleri göz önüne alacağı düşünülmektedir. Global Hastalık Yükü için önerilen bir gösterge olmasına rağmen, afetlerin etkisi DALYs terimiyle daha önce hiç ölçülmemiştir. Afetlerin sağlık yükü, EM-DAT veri tabanının incelenmesi ile zenginleştirilen DALYs mortalite ve morbidite verilerine dönüştürülecektir. Ekonomik, sosyal ve sağlık değişkenlerinden kaynaklanan nüfus problemlerinin yanında, vaka çalışmaları sağlık sisteminin kapasitesine Tedarik Zinciri Yönetimi açısından bakarak , afetlerin toplumdaki sağlık etkisinin yeni bir belirteci olacaktır.
Başlangıç: Ekim 2023
Bitiş: Aralık 2024³


EM-DAT Hakkında

EM-DAT, 1988 yılından bu yana CRED tarafından sürdürülmekte olup, önemli afetleri arşivlemeyi ve gelecekteki afet risk azaltma stratejilerinin oluşturulmasını desteklemeyi amaçlamaktadır. EM-DAT, ulusal ve uluslararası düzeyde insani yardım faaliyetlerini destekleyen bilgileri sağlar ve afet hazırlıklarında daha sağlıklı karar verilmesine destek olur.
EM-DAT veri tabanı, toplulukların afetlere karşı kırılganlığını ve hazırlığını değerlendirmek için kanıta dayalı bilgiler sunar ve böylece politikacıların önceliklerini belirlemesine yardımcı olur. EM-DAT, 1900’den günümüze kadar doğal ve teknolojik tehlikelerle ilgili 26.000’den fazla afetin oluşması ve etkileri hakkında bilgi içerir. Bu bilgiler Birleşmiş Milletler ajansları, ulusal hükümetler, Sivil Toplum Kuruluşları, araştırma enstitüleri ve medya dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan derlenmiştir. Kaynaklar, güvenilirliklerine göre önceliklendirilir ve kullanılır.
EM-DAT’a göre bir afet, “yerel kapasiteyi aşan, ulusal veya uluslararası düzeyde dış yardım talep edilmesini gerektiren; beklenmeyen ve çoğu zaman ani gerçekleşen büyük hasar, yıkım ve insan acısı yaratan” bir durum veya olay olarak tanımlanır. Yazımızın konusu olan yıllık rapor, biyolojik ve dış dünya kaynaklı tehlikeler hariç, doğal tehlikelere atfedilen afetleri içerir ve EM-DAT’ta bulunan teknolojik tehlikeleri kapsamaz. Bir afetin EM-DAT’a dahil edilebilmesi için aşağıdaki kriterlerden en az birini karşılaması gerekir:

  • 10 veya daha fazla kişinin ölmesi
  • 100 veya daha fazla kişinin etkilenmesi
  • Acil durum ilan edilmesi
  • Uluslararası yardım çağrısı yapılması
    Bu raporda kullanılan veriler, USAID/BHA tarafından uzun vadeli desteklerle sürdürülmektedir. Bu yıllık rapor, CRED’de Damien Delforge, Regina Below, Valentin Wathelet, Joris Van Loenhout ve Niko Speybroeck tarafından derlenmiştir.
    Bu raporda yer alan veriler, yeni bilgi kaynakları mevcut olduğunda değişebilir. ⁴

Bu yazımızda EM-DATE tarafından yayınlanan ‘Sayılarla 2023 felaketleri’ raporunu sunuyoruz.


Yönetici Özeti

2023 yılında EM-DAT tarafından doğal afetlerle ilgili toplam 399 afet kaydedilmiştir. Bu afetlerin 86,473 ölüme yol açıp 93,1 milyon kişiyi etkilemiştir. Ekonomik kayıplar 202,7 milyar ABD doları olarak hesaplanmıştır.

2023 Türkiye- Suriye Depremi 56,683 bildirilen ölüm ve 42,9 milyar dolarlık ekonomik hasar ile yılın en yıkıcı olayı olarak öne çıkmıştır. Bu deprem, toplamda 18 milyon kişiyi etkilemiş ve bu olay etkilenen kişi sayısı açısından ikinci en önemli afet olarak kaydedilmiştir. İlk sırada ise 2023 yılından haziran ve eylül ayları arasında 18,8 milyon kişiyi etkileyen 2023 Endonezya Kuraklığı yer almaktadır.

İncelenen yılda 86,473 ölüm sayısı ile yüksek sayıda afet ölümleri yaşanmıştır. Bu sayı 20 yıllık ortalama değer olan 64,148 ölüm sayısını önemli ölçüde aşmıştır. Bu artışın en önemli sebebi Şubat 2023’te yaşanan Türkiye-Suriye depremleridir. 2023 EM-DAT ölüm verilerinin üçte ikisini bu deprem oluşturmaktadır.

2023 yılında afetlerden etkilenen kişilerin sayısı 93,1 milyon ile 2003-2022 yıllık ortalaması olan 175,5 milyonun altında kalmıştır. Bu farkın sebebi, esas olarak yeni başlayan ve önemli etkileri olan kuraklık sayısının göreceli olarak düşük olmasıdır. Bazı olayların hala devam ettiğini ve bu nedenle kuraklık raporlarının eksik olabileceğini, dolayısıyla mevcut istatistiklerin geçici olabileceğinin göz önünde bulundurulması önemlidir.


Yapılan yıllık analizde 2023’te başlayan mevsimsel kuraklıklar vurgulanmakta olup Afrika Boynuzu’ndaki şiddetli ve uzun süreli çok yıllık kuraklık ve benzer daha önceden başlamış kuraklıkları dahil etmemiştir. Ayrıca, raporun 2023’teki sıcak dalgalarından kaynaklanan ölümleri ve sıcak dalga olaylarının sayısını hafife aldığı düşünülmektedir. Henüz netlik kazanmadığından, 2023 Avrupa sıcak dalgaları için EM-DAT doğrulaması olmayıp, konuyla ilgili yüksek ölümlü olaylar atlanmış olabilir. Bu sorun, raporun ilerleyen kısmında bu konuya ayrılmış bir bölümde ele alınmaktadır.

Bu rapor ekonomik kayıplar açısından incelendiğinde, bildirilen 202,7 milyar dolar tutarı, EM-DAT 2003-2022 yıllık ortalaması olan 196,3 milyar dolardan biraz daha yüksektir. Bu raporda 2003-2022 dönemi için ele alınan afetlerden kaynaklı ekonomik zararın sadece üçte biri belgelenmiş olup Afrika için bu zararı belgeleme ve bildirme oranı dikkate değer derecede düşük olup %12 ’dir. Bu fark, afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıp verilerinin değerlendirilmesi, raporlanması ve yayınlanmasında küresel olarak çabaların artırılmasının kritik önemini bir kez daha vurgulamaktadır.

Türkiye’de, 6 Şubat’ta meydana gelen 7.8 Mw ve 7.5 Mw büyüklüğündeki deprem serisinin 50,783 can kaybına ve yaklaşık 9,2 milyon kişinin etkilenmesine yol açtığı belirtilmiştir. Suriye Arap Cumhuriyeti’nde, bu afetten kaynaklı 5900 ölüm olduğu ve 8,8 milyon kişinin etkilendiği bildirilmiştir. Toplam ekonomik zararın şu anda en az Türkiye için 34 milyar dolar ve Suriye için 8,9 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir.


Yıl içinde gerçekleşen en ölümcül 10 felaket arasında yer alan iki sismik olay daha mevcuttur. Fas’ta yer alan Marrakeş’in güneybatısındaki Yüksek Atlas Dağları Bölgesi’nde 8 Eylül’de meydana gelen 6.8 Mw büyüklüğündeki deprem, 2,946 can kaybına ve 7 milyar dolar olarak tahmin edilen ekonomik zarara neden olmuştur. Batı Afganistan’da, Herat vilayetinde 7 Ekim’de meydana gelen deprem ise 2445 ölümle sonuçlanmıştır.


Şiddetli fırtına olaylarına gelince, Eylül ayında Libya’yı vuran Daniel fırtınası, 12352 can kaybına – 8000 kayıp kişi dahil – ve 6,2 milyar dolar ekonomik zarara yol açan sellere sebep olmuştur. Bu olay Türkiye ve Suriye Depremi’nden sonra 2023’ün ikinci en ölümcül afeti olarak kaydedilmiştir. Yılın daha erken bir döneminde, Freddy siklonu; Madagaskar, Mozambik ve Malavi üzerinden geçmiştir. En büyük yıkım Malavi’de görülmüş; 1209 ölüme ve 2,3 milyon kişinin etkilenmesine neden olmuştur. Temmuz sonunda meydana gelen Doksuri tayfunu, Filipinler’i ve ardından Çin’i etkilemiştir, bu afetin ekonomik kayıplarının 25 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir ve bu da bu olayı 2023’ün en çok ekonomik zarar veren ikinci afeti yapmaktadır. Ayrıca, aralık başında Hindistan’da Michaung siklonu nedeniyle meydana gelen şiddetli seller 4,4 milyon kişiyi etkilemiştir. Amerika kıtasında, iki fırtına da önemli ekonomik etkilere neden olmuştur. Mart ayının başında, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Tornado salgınlarına, şiddetli rüzgarlara ve sellere neden olan bir fırtına meydana gelmiştir. Bu fırtına tahmini olarak 6 milyar dolar ekonomik zarara neden olup 13 ölümle sonuçlanmıştır. Son olarak, Ekim ayında Meksika’da Otis tropikal fırtınası bir milyon kişiyi etkilemiş olup bu afet 104 ölümle sonuçlanmış ve 12 milyar dolar değerinde hasara neden olmuştur bu da onu Meksika tarihinin en fazla ekonomik hasara uğratan fırtına afeti yapmıştır.


En önemli sellerle ilgili olarak; Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde mayıs ayında Güney Kivu bölgesinde şiddetli yağışlar nedeniyle ciddi sel ve heyelanlar yaşanmıştır. Ölüm sayısı ile ilgili kesin bir veri bulunmamakla beraber 470 kesinleşmiş ölü sayısı ve binlerce kayıpla beraber toplamda 2.970 ölü sayısı olduğu tahmin edilmektedir. Kuzeydoğu Nijerya’da Ekim ayında yaşanan seller 275 can kaybına yol açmıştır. Aralık ayında Somali’de yağış mevsiminde şiddetli yağışlar yaşanmış ve bu yağışlar yaklaşık 2,5 milyon kişiyi etkilemiştir, Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti’nde yaşanan bir sel ise 2,9 milyon kişiyi etkilemiştir. Ocak ayında Filipinler’de, ülke genelinde sel ve heyelanlar meydana gelmiştir, bu afetler 52 ölü sayısı ile sonuçlanmış ve 2,1 milyon kişiyi etkilemiştir. Muson selleri Nisan ayından Temmuz ayına kadar Pakistan ve Hindistan’ı etkilemiştir. Hindistan Haziran ve Eylül 2023 arasında en az 1529 ölü sayısı ve 10,2 milyon kişinin etkilendiğini kaydetmiştir. Ayrıca, Yemen Mart ve Eylül 2023 arasında uzun ve yoğun bir yıllık yağış mevsimi yaşamış olup bu dönemde 248 ölüm bildirilmiştir. Guatemala’da Mayıs ayından itibaren yaşanan şiddetli yağışlar önemli sel ve heyelanlara yol açmış olup bu afet 4,4 milyondan fazla kişiyi etkilemiş ve 78 ölüme neden olmuştur. Avrupa’da, Emilia-Romagna bölgesindeki Mayıs ortası selleri 15 can kaybına yol açmış ve bu afet 2023’ün en pahalı selleri arasında yer almıştır, oluşan ekonomik zarar 9,8 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir.


Kuraklıkla ilgili afetler incelendiğinde, Endonezya’nın Mayıs’tan Ekim’e kadar süren kurak mevsimi yaklaşık 18,8 milyon kişiyi ciddi şekilde etkilemiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Güney ve Ortabatı bölgeleri önemli bir kuraklık yaşanmış ve bununla aynı zamanda oluşan bir sıcak hava dalgası, 2023 yılında ABD’deki en fazla ekonomik hasar veren afeti olarak kaydedilmiştir, ekonomik zarar 14,5 milyar dolar olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, ağustos ayında, Hawaii’deki Maui Adası’nda yaşanan Lahaina Orman Yangınında, ekonomik kayıpların 5,5 milyar dolara ulaşarak yılın en pahalı 10 afetinden biri olarak belirlenmiştir.


2023 Avrupa Sıcak Dalgaları: Düzenlenmiş Veriler Bekleniyor

Avrupa’daki sıcak hava olayları, meydana gelmemelerinden dolayı değil, etki raporlarının hala netlik kazanmamış olmasından dolayı EM-DAT 2023 İlk 10 afet sıralamasında yoktur.Bu durum sıcak hava olaylarının gerçekleşmemesinden değil bu afetin etki raporlarının hala ön aşamada olmasından kaynaklanmaktadır. Geçen yıl, 2022 Avrupa sıcak dalgaları için EM-DAT rakamları, kapsamlı bir Avrupa çalışmasına dayanarak yenilenmek zorunda kalınmıştı, bu da 2022 EM-DAT raporunda başlangıçta yayınlanan verilere kıyasla önemli bir artışa yol açmıştı. Sıcak hava dalgalarını izleme ve değerlendirme konusunda şüphesiz ilerleme kaydedilmiş olsa da konsolide ve düzenlenmiş verilerin elde edilmesi hala zaman almakta ve hala veri analizi yapılması konusunda sayısız zorluklarla karşılaşılmaktadır.


Geçen yıl, EM-DAT 2022 yıllık raporu, Avrupa’daki sıcak dalgaları nedeniyle 16,305 ölüm kaydetmişti, bu veriler ön aşamadaki verilere dayanıyordu. 2022 Avrupa sıcak dalgalarından bir yıl sonra, Temmuz 2023’te yayınlanan bir çalışmadan gelen revizyonlar, 2022 yılındaki sıcaklıkla ilgili ölüm sayısını 61,570 olarak güncellemiş ve Avrupa kıtasının daha tutarlı bir değerlendirmesini sunmuştur. Bu güncelleme, sıcaklıkla ilgili ölümlerin izlenmesindeki devamlı değerlendirmelerin önemini, başlangıçtaki rakamlar ile sonraki kapsamlı değerlendirmeler arasındaki belirgin gecikme ve farklılıkları, aynı zamanda yıllık raporlarda sıcaklıkla ilgili ölümlerin tanınmasındaki artışı vurguluyor. İklim değişikliği ile ilişkili olarak sıcak dalgalarının sıklığında ve şiddetinde beklenen artış ve sıcak dalgası etki izleme teknikleri ve girişimlerindeki potansiyel iyileştirmeler göz önüne alındığında, zamanla sıcaklıktan kaynaklı bu tür olayların hem önemi hem de bildirilen etkisinin artacağı tahmin edilmektedir.


2022’de Avrupa’da yaşanan duruma benzer şekilde, 2023 yazında rekor kıran sıcaklıklar, uzun süreli ve şiddetli sıcak stresi ve hazirandan eylüle kadar tekrarlanan sıcak dalgaları, sırasıyla kuzey ve güney Avrupa ile diğer Akdeniz bölgelerini etkilemiştir. Kapsamlı bir yeniden değerlendirme henüz yapılmamış olsa da, Avrupa Ölüm İzleme (EuroMOMO) portalından alınan ön veriler, özellikle 65 yaş ve üzeri bireyler arasında, birkaç Avrupa ülkesinde 2023 yazında artan ölüm oranlarını göstermektedir. Bu ülkeler, önemli orman yangınları ve ardından hava kirliliği yaşayan Yunanistan, İtalya, Malta ve İspanya’yı içermektedir. Örneğin İspanya’da, Sıcaklıkla İlişkilendirilen Yaz Ölümleri (MACE) çevrimiçi uygulaması, aşırı sıcaklardan dolayı tahmini 5,028 ölüm ve ılıman sıcaklıklardan dolayı ek olarak 6,137 ölüm bildirmiştir. Sıcaklıkla ilgili ölüm rakamlarının, metodolojik kriterlere ve incelenen dönemlere göre değişebileceğini belirtmek önemlidir. Çok ülkeli analizlerin daha tutarlı tahminler sağlaması bekleniyor.⁴

Kaynaklar:

1. https://en.wikipedia.org/wiki/Centre_for_Research_on_the_Epidemiology_of_Disasters
2. https://uclouvain.be/en/research-institutes/irss/cred-center-of-research-on-the-epidemiology-of-disasters-0.html
3. https://uclouvain.be/en/research-institutes/irss/projets-ti.html
4. CRED. 2023: Sayılarla Felaketler. Brüksel: CRED, 2024.

29 Mayıs 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı Dizisi

İkinci Basamak Sağlık Kuruluşlarında Afet Yönetiminin Zorlukları

by Ayşegül SAVRAN 2 Mayıs 2024
written by Ayşegül SAVRAN

Kısaltmalar:

  • AFAD: Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
  • ASH: Acil Sağlık Hizmetleri
  • ASM: Aile sağlığı merkezi
  • CABG: Koroner arter by-pass greft
  • CK: kreatin kinaz
  • DSÖ: Dünya Sağlık Örgütü
  • FAST: Travma için Odaklanmış Değerlendirme Sonografisi (Focused Assesment Sonography for Trauma)
  • GSM: Global System for Mobile Communications
  • HAP: Hastane Afet ve Acil Durum Planı
  • ISMEP: İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi
  • KBB: Kulak Burun Boğaz
  • KBRN-e: Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer saldırılar ve patlamalar
  • SGK: Sosyal Güvenlik Kurumu
  • SALT: Sıralama, Değerlendirme, Hayat Kurtarma, Müdahaleler, Tedavi ve Nakil (Sort, Assess, Lifesaving, Interventions, Treatment and Transportation)
  • START: Basit triyaj hızlı yönetim (Simple Triage and Rapid Treatment)
  • TAMP: Türkiye Afet Müdahale Planı
  • TSM: Toplum sağlığı merkezi
  • UMKE: Ulusal Tıbbi Kurtarma Ekipleri
  • USG: Ultrasonografi

Giriş

Afet tıbbının asıl hedefi, afetlerin toplum sağlığına verdiği zararı en aza indirgemek, hatta mümkünse tamamen önlemektir[1]. Bu kapsamda, afetler sırasında sağlık sistemlerinin etkin bir şekilde yaralılara müdahale etmesini sağlamak, sağlık koşullarını afet öncesi seviyelere geri döndürebilmek ve sağlık hizmetlerini korumak veya yeniden inşa etmek önceliklidir.

Afet tıbbı konusunda bilimsel çalışmalar yaklaşık 50 yıl önce başlamıştır[2]. Uluslararası Afet Tıbbı Derneği ve Dünya Afet ve Acil Tıp Derneği (WADEM) hastane öncesi ve acil sağlık hizmetleri, halk sağlığı ve benzeri konularda küresel çalışmalar geliştirmek amacıyla daha sonra meslek birlikleri olarak 2 Ekim 1976’da kurulmuştur.[3]. WADEM, tıp, hemşirelik, acil durum yönetimi, akademi, askeriye, veterinerlik, psikoloji ve sosyoloji alanlarında 55 farklı ülkeden resmi veya sivil toplum üyesi olan en eski afet tıbbı organizasyonudur[4].

Afet tıbbı sadece bir deprem için değil birçok insan eliyle ve doğal kaynaklı ortaya çıkan birçok afeti inceler. Bu nedenle, multidisipliner bir hiyerarşiye sahiptir ve arama kurtarma ekipleri, acil sağlık hizmetleri, acil tıp, afet yönetimi ve halk sağlığı gibi birçok tıbbı halkanın dinamik yönetimini gerektirir (Şekil 1). Bu kavramları daha da somutlaştırmak için yazımız özelinde özellikle sismik bir olay sonrası ortaya çıkan ve birçok yapıya zarar vererek içerisindeki insanların yaralanması ve ölmesi başta olmak üzre birçok etkiye sahip olan deprem üzerinden ilerleyeceğiz.

Şekil 1.Afet tıbbının temel komponentleri ve dağılımı

Afet halkaları incelendiğinde afetlere güçlü ve tam cevap verebilmenin anahtarı afetlere hazırlık aşamasıdır[5]. Ülkemizde 1999 Marmara depreminin ardından afet risklerinin azaltılması amacıyla İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) başlatılmıştır[6]. Afet tıbbı alanında İSMEP’te 48 hastane binası ile 59 poliklinik ve sağlık merkezi binası depreme karşı güçlendirilmiş, İstanbul’un en büyük hastanelerinden üçü tamamen yıkılıp sismik izolatör teknolojisiyle yeniden inşa edilmiştir. Bu proje kapsamında ek olarak Ulusal Tıbbi Kurtarma Ekipleri (UMKE) için aşı, kan ürünleri taşıma aracı, çeşitli tıbbi ilk müdahale ekipmanları, forkliftler, mobil jeneratör, ışık kuleleri, soğuk hava depoları, mobil iletişim aracı, analog radyo bölgesel vericileri ve merkez üniteleri gibi birçok yatırım yapılmıştır. İyi bir hazırlık,

Afet sonrası erken bir cevap için kritik öneme sahiptir. Dünya genelinde yaşanan doğal afet verilerine bakarsak Ermenistan’da deprem sonrası verilere göre ilk 3 saatte yaralıların yüzde 90’ı, ilk 6 saatte ise yüzde 50’si kurtarılmış. Depremden sonraki ilk 72 saat, kurtarma çalışmalarının altın saatleri olarak nitelendirilir[7].

Sağlık hizmeti basamakları

Gelişmiş ülkelerde geniş kapsamlı sağlık sistemi içinde, sağlık bakımı uygulamalarının çeşitli düzeyleri veya alanları vardır. Genellikle, kademeli branşlaşmış ve donanımı yeterli kademelerini temsil eden, genellikle artan bakım maliyetleriyle birlikte, üç veya bazen dördüncü basamak sağlık hizmetinden oluşan piramit şeklinde bir yapı olarak tanımlanırlar[8]. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), temel birinci basamak sağlık hizmetinin sağlanmasını, kapsayıcı bir birinci basamak sağlık hizmeti stratejisinin ayrılmaz bir bileşeni olarak nitelendirmekte ve birinci basamak sağlık hizmeti yaklaşımının aşağıdaki üç bileşeni içermesi gerektiğini önermektedir:

Bunlar:

  1. İnsanların yaşamları boyunca sağlık ihtiyaçlarının karşılanması;
  2. Çok sektörlü politika ve eylem aracılığıyla sağlığın daha geniş belirleyicilerinin ele alınması
  3. Bireyleri, aileleri ve toplulukları kendi sağlıklarının sorumluluğunu üstlenmeleri için güçlendirmek. 

Birinci basamak sağlık hizmetleri, kişinin yaşamı boyunca fiziksel, zihinsel ve sosyal refahı da dahil olmak üzere sağlık ihtiyaçlarının çoğunu karşılayan, hastalık merkezli olmaktan ziyade insan merkezli bir hizmettir[9]. Birinci basamak sağlık hizmeti genellikle hastaların tıbbi endişeleri veya ihtiyaçları olduğunda aldıkları ilk bakım düzeyidir ve sağlığın geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi, tedavi, rehabilitasyon ve palyatif bakımı içeren bir bütün-toplum yaklaşımını benimser. Birinci basamak sağlık hizmetinde kişinin sağlık hizmeti sağlayıcısı aynıdır (aile hekimleri gibi, ancak sistemde geriatri uzmanları, pediatristler de birincil sağlık hizmetini uygun hasta gruplarında devam ettirmektedir.) Yeni bir semptom/hastalık varlığında, soğuk algınlığı, grip veya başka bir enfeksiyon durumunda, akut travmaya bağlı kırık dahil yaralanmalarda ve diğer basamaklara sevk durumunda hastaların öncelikli başvurduğu sağlık hizmeti basamağıdır.

İkinci basamak sağlık hizmeti; birinci basamaktan hastayı spesifik uzmanlık dalına sevki ile başlar. Bu durum koroner arter hastalıkları ile kardiyoloğa sevki, kronik metabolik hastalıklar için endokrinoloji, kronik böbrek yetmezliği ile nefrolojiye sevki gibi durumları gerektirir. Birinci ve ikinci basamaktaki hekimler de hasta için yine iletişim halinde kalmaktadır.

Üçüncü basamak sağlık hizmeti de yine ikinci basamaktan daha özelleşmiş branş uzmanlarına hastanın yönlendirilmesi/sevki ile başlar.  Organ nakilleri, koroner arter by-pass greft (CABG) veya estetik ameliyatlar gibi özelleşmiş cerrahi branşlar, beyin cerrahi için üçüncü basamak sağlık merkezlerine sevki gerçekleştirilerek sağlık hizmeti sürdürülmektedir.

Dördüncü basamak sağlık hizmetleri ise daha özelleşmiş branşları barındırmakta ancak çok özellikli durumlarda gerekmektedir. Üçüncü basamağın bir uzantısı olarak kabul edilir. Bu nedenle de her hastanede ya da tıp merkezinde bulunmamaktadır.

Türkiye’de sağlık hizmetleri 

Kamu ve özel sağlık hizmetlerinin her ikisinin de devamı ve birlikteliği ile oluşmaktadır. İlgili mevzuatlarındaki tanımlara uygun olarak birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları mevcuttur. İlk iki basamak hastaların ayaktan veya yataklı teşhis ve tedavilerinin yapıldığı sağlık kuruluşlarıdır.

Türkiye, Genel Sağlık Sigortası sistemi kapsamında evrensel sağlık hizmetlerine sahiptir. Bu sistem kapsamında, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) kayıtlı tüm vatandaşlar, SGK ile sözleşmeli hastanelerde muayene, tetkik hakkı ve tedavi alabilmektedir. Ülkemizde; birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri mevcuttur.

Birinci basamak sağlık hizmet sunucuları şunlardır:

  • Bünyesinde birinci basamak sağlık kuruluşu bulunan ilçe sağlık müdürlüğü. 
  • Toplum sağlığı merkezi (TSM).
  • Aile sağlığı merkezi (ASM).
  • Halk sağlığı laboratuvarı (L1ve L2). 
  • Kurum tabipliği.
  • 112 Acil sağlık hizmeti
  • Evde bakım hizmetleri
  • İşyeri sağlık ve güvenlik hizmeti sunulan birimler.
  • Belediyelere ait poliklinikler.
  • Özel poliklinikler.
  • Ağız ve diş sağlığı hizmeti veren özel sağlık kuruluşları.
  • Üniversiteler bünyesindeki mediko-sosyal birimler.
  • Türk Silahlı Kuvvetlerinin birinci basamak sağlık üniteleri.
  • 18/12/1953 tarihli ve 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun kapsamında serbest faaliyet gösteren eczaneler.
  • Muayenehaneler

İkinci basamak sağlık hizmet sunucuları şunlardır:

  • Eğitim ve araştırma hastanesi olmayan devlet hastaneleri ve dal hastaneleri ile bu hastanelere bağlı semt poliklinikleri.
  • Entegre ilçe hastanesi.
  • Bakanlığa bağlı ağız ve diş sağlığı merkezleri
  • Kamu kurumlarına ait olup bakanlıkça ruhsatlandırılmış olan hastaneler, tıp merkezleri ve dal merkezleri.
  • Özel hastaneler.
  • Özel tıp merkezleri ve dal merkezleri.
  • Diyaliz merkezleri, üremeye yardımcı tedavi merkezleri, hiperbarik oksijen tedavi merkezleri, tıbbi laboratuvarlar gibi müstakil olarak ruhsatlandırılan tanı ve tedavi merkezleri.    
  • İkinci basamak sağlık hizmet sunucularına ait faaliyet izin belgelerine; ilgili birim tarafından açılış onayı alınmış, alkol ve madde bağımlılığı tedavi ve eğitim merkezi, çocuk ergen madde bağımlılığı tedavi merkezi, diyaliz merkezi, gebe okulu, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulama birimi, obezite merkezi, toplum ruh sağlığı merkezi, üremeye yardımcı tedavi merkezi, semt poliklinikleri, ek hizmet binaları ve benzeri birimler bağlı birim olarak eklenir.

Üçüncü basamak sağlık hizmet sunucuları ileri tetkik ve tedavi gerektiren hastalıklar için yüksek teknoloji içeren ve/veya eğitim ve araştırma hizmetlerinin verilebileceği altyapıya sahip üst düzey sağlık hizmet sunucularıdır.  Üçüncü basamak sağlık hizmet sunucuları, kurum harici veya il dışından üçüncü basamak sağlık hizmeti ihtiyacı için sevkle gelen hastaların kabulünü yapar ve sağlık hizmeti ihtiyaçlarını karşılar.  Üçüncü basamak sağlık hizmet sunucularına ait faaliyet izin belgelerine; ilgili mevzuatı ve bakanlık planlama ilkeleri çerçevesinde açılış onayı alınmış, bağımlılık arındırma merkezi, bağımlılık rehabilitasyon merkezi, çocuk izlem merkezi, toplum ruh sağlığı merkezi, diyaliz merkezi, gebe okulu, obezite merkezi, üremeye yardımcı tedavi merkezi, semt poliklinikleri, ek hizmet binaları ve benzeri birimler de ilgili mevzuat çerçevesinde bağlı birim olarak eklenebilir[10].

06 Şubat 2023 tarihinde, Türkiye saatiyle 04:17’de ve aynı gün içerisinde 13:24’te, merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) ve Elbistan (Kahramanmaraş) olan, sırasıyla 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir[11]. Türkiye Afet Müdahale Planı’na (TAMP) göre Türkiye’de yaşanması olası afetlerde arama-kurtarma çalışmalarından ve koordinasyonundan sorumlu kurum olan AFAD’ın verilerine göre 11 şehirde (Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Elâzığ, Kilis, Osmaniye, Adana, Diyarbakır) ağır yıkım ve can kaybı ile sonuçlanan bu depremde “resmi” verilere göre 53.537 kişi hayatını kaybetmiştir.

Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) 20 Mart 2015 tarihli ve 29301 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ardından, HAP Hazırlama Kılavuzu’nun Aralık 2015 tarihinde yayınlanmasıyla önemli bir eksik tamamlanmıştır. Süreç içerisinde geri dönüşler ve dünyadaki güncel gelişmeler değerlendirilerek HAP Kılavuzu’nun güncellenerek yayınlanması uygun bulunmuştur. Devamında yeni HAP Uygulama Yönetmeliği 18 Mart 2020 tarih 31072 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. Daha önceki kılavuz ise yürürlükten kaldırılmıştır. Söz konusu yönetmelikte HAP’ların amacı “ülke genelindeki tüm hastanelerin, afetlere yönelik risklere yönelik tedbir almalarını, yurt içinde meydana gelen afet ve acil durumlarda sunulacak sağlık hizmetleri konusunda gerekli hazırlıkları önceden yapmalarını ve ilk 72 saat boyunca hastane dışından hiçbir yardım almadan da kendi kendine yeterli olmalarını sağlayabilmek” olarak ifade edilmektedir[12].

Afet durumunda ilk yapılması gereken afetin büyüklüğü ve özelliğine göre hastane afet planı aktivasyonudur[13]. Fiziki alanlar hazırlanırken şu soruların yanıtlanması organizasyonu belirleyip kolaylaştırmak adına büyük önem taşır[14]:

  1. Afet durumunu oluşturan olayın boyutu ve niteliği nedir?
  2. Olay merkezinin hastaneye uzaklığı ve hastaneyi fiziksel ve işlevsel olarak etkileme riski nedir, etkilenmiş ise hasta bakımını ne boyutta etkilemiştir?
  3.  Acil serviste mevcut hizmeti engelleyecek fiziki veya işlevsel hasar var mıdır?
  4. Olaydan etkilenen nüfus ve başvurabilecek yaralı sayısı kaçtır?
  5. Kontamine yaralı başvurma olasılığı var mıdır? (Dekontaminasyon? Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer saldırılar ve patlamalar [KBRN-e]?)
  6. Hastanenin yataklı servislerinde, yoğun bakımlarda boş yatak sayısı nedir? Mevcut yatan hastalardan kaçı birkaç saat içinde taburcu edilebilir?
  7. Mevcut yatak kapasitesinin üstüne kabul edilebilecek yaralı sayısı kaçtır?
  8. Çalışabilecek ameliyathane ve elektif olup ertelenebilecek ameliyat sayısı kaçtır?
  9. Aktif çalışan personel sayısı (özellikle cerrahi birimlerde) ve takviye gelecek personel sayısı kaçtır?
  10. Kan bankası, radyoloji, laboratuvar gibi destek birimlerinde kapasite artışı için rutin işlemlerin ertelenmesi ve hizmetlerin afet durumuna yöneltilmesi gerekecek midir?
  11. Güvenlik, beslenme ve transport hizmetleri için personel sayısı yeterli mi, ek personele ihtiyaç var mıdır?

Afet durumunda triyajın ana ilkesi “en fazla sayıda yaralı için en büyük faydayı” sağlamaktır. START (Simple Triage and Rapid Treatment) ve SALT (Sort, Assess, Lifesaving, Interventions, Treatment and Transportation) afet durumunda en fazla kullanılan ve kullanılması önerilen 4 basamaklı triyaj sistemleridir[15,16]. Kırmızı, Sarı, Yeşil ve Siyah olarak kullandığımız olay yerindeki triyajda “siyah” sağlık kurumuna götürülmeyecek ve olay yerinde müdahale edilmeyecek ölü ya da kurtarılma imkânı olmayan hastalar içindir. “Kırmızı” en öncelikli hastaneye götürülmesi ve müdahale edilmesi gereken hastalar için olup “sarı” kodlu hastalar bekleyebilecek hastaları tanımlar. “Yeşil” renk hastalar için ambulans kullanılmaksızın kendi imkanlarıyla sağlık kurumuna başvurabilecek hastaları tanımlar. Acil servisteki düzende kırmızı ve sarı alanların düzenlemesi yapılırken özellikle afet durumunda yeşil alanların acil servis fiziki yapılanması içinde olmaması tercih edilmelidir. Yeşil alanlar için uygun ve kabul edilebilir seçim hastane bahçelerinde belirli bir alanın buna ayrılmasıdır.

Yaşanan afet sonrası görevlendirme çıkmaksızın yardım amaçlı acil servise gelen sağlık personellerinin düzenlenmesi ve organizasyonu oldukça önemlidir. Acil serviste ne yapması gerektiğini bilmeden kaotik kalabalığı oluşturan ve her işin her hasta bakımının yarıda kalmasına neden olacak karmaşalar yaşanabilir. Doğal afetten etkilenimin ne kadar süreceği bilinmiyor ise başta oluşan fazla sayıdaki gönüllü sağlık çalışanının uzun sürede devamlılığını sağlamak gerekir. Kimlerin hangi alanda kaçar saat çalışacakları belirlenmelidir.

Şanlıurfa’da deprem gecesi ne yazık ki nöbetçiydim. Deprem sonrası ilk beş on dakika yakınlarımıza ulaşmaya çalışıp sedyeleri acil servis önüne alıp triyaja geçtik. İkinci basamak olan Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi’nde hastanemizin yıkılmaması ve çalışanlarımızın yaralanmaması, deprem nedenli can kaybı olmaması gibi avantajlarımız vardı ve bunlarla övünüyor muyuz buna da pek emin değilim açıkçası. Acil serviste önce doktorlu etkin triyaj ile hastaların alanlarını ayırdıktan sonra mevcut nöbetçi olan ve destek amaçlı acil servise gelen eski hekimlerimiz dahil geniş bir ekip ile çalışmaya başladık. Ortopedi, beyin cerrahi, genel cerrahi, anestezi, radyoloji, dahiliye ve KBB branş uzmanlarımızın hastaneye: hızla gelmesi üzerine ilk müdahaleler ve yatışlar, ameliyatlar hızla gerçekleştirildi. Fazla sayıda doktor hemşire sağlık personelinin oluşturduğu kaosu yaşamadık, çünkü her gelen hekim bize “ne yapabilirim?” sorusunu sordu. Radyoloji hekimimiz geldikten sonra tomografideki diğer acil uzmanımızdan görevi devralıp bilgisayarlı tomografiye geçip o an çekilen bütün tomografilerin patolojik bulgularını hasta dosyalarına yazmaya başladı. Kırmızı alanda kritik CRUSH yaralanmalı ve resüsitasyon gereken hastalara bakılıp sarı alanda majör yaralanması olmayan görüntüleme tetkiki için hastalar kabul edildi. Yeşil alanlar kapatıldı. Cerrahi branşlar acil operasyonlara hastaları ile çıkarken radyoloji uzmanı ile bilgisayarlı tomografide acil sözel görüntüleme raporlamaları yapıldı ve bu da aslında süreci oldukça hızlandırdı. İlk üç gün il içindeki deprem mağdurlarının değerlendirmesi yapıldıktan sonra yakın ve çevre illerden aldığımız sevkler ile deprem sürecini devam ettirdik.

Operasyon ya da yatış endikasyonu bulunmayan hastaları CRUSH sendromu ve rabdomiyoliz takibi açısından yüksek kreatin kinaz (CK) düzeyleri mevcut hastalar ise (Evet, CK dahil bütün tetkik ve görüntüleme sistemlerimiz altyapı sorunu olmaksızın çalıştı) dahiliye tarafından yatışı yapılıp akut böbrek hasarı gelişmeden tedavi ile taburculukları yapıldı. İkinci günün bitiminde artık yeşil alan ihtiyacının artması nedenli tekrar yeşil alanı açtık.

Depremi takip eden günlerde ise; anksiyete bozukluğu, havanın soğuk olması ve buna bağlı yanlış ısınma yöntemi teknikleri nedenli karbonmonoksit zehirlenmeleri, solunum yolu ve gastrointestinal enfeksiyonlar ile panik bozukluklar- baş dönmeleri, acil servise başvuruların majör sebepleri oldu. Bu hastaları depremden direkt olarak değil dolaylı etkilenim olarak değerlendirdik. Şubat ayı kış mevsimi nedenli çadırda ya da minibüs gibi büyük araçlarda barınan özellikle sığınmacıların dışarıda ateş yakması ve köz halinde barınma alanlarına ısınma için getirmesi nedenli her nöbet geceleri en az 30-40 hastamız karbonmonoksit zehirlenmesi nedenli tetkik ve tedavilerini aldı. En yakın il olması nedenli Adıyaman’dan bolca sevk alınıp Adıyaman’da enkazdan çıkarılıp yakın ilçe olan Şanlıurfa/Bozova Devlet Hastanesine başvuran hastalar da görüntüleme ve ileri tetkik tedavi amaçlı sevklerini kabul ettik.

Deprem süreci boyunca genel cerrahi beyin cerrahi ve ortopedinin bu kadar çok vaka almasına rağmen hastanemizin ikinci basamak olması nedenli kompartman sendromlu fasyotomili ya da özellikli branş ve üçüncü basamak hastane gereksinimi olan vakaların kabulü ve sevki ile ilgili normalde olduğundan çok daha fazla sorun yaşadık ancak elimizden geldiğince tolere etmeye çalıştık. Depremin merkezi olan illerde; hastanelerin yıkılıp sağlık çalışanlarının hayatlarını kaybettiği bir durumda olsaydık biz de bu kadar başarılı olamayabilirdik.

Bu yazının sonu için deprem bölgesinin merkezinde Adıyaman Kahta Devlet Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Ayşegül İşlek Yüksel ile depremde yaşadıklarını konuştuk. Yıkımın boyutu arttıkça öneriler ve kılavuzlar yetersiz kalıyor, biz hastanemizde triyaj doktor dağılımı ve branşlarla iş birliği ile kapasiteyi aşmadan döngüyü hızlıca sürdürerek Şanlıurfa’da depremi yönetebildik. Ancak sistemler çalışıyor, internet gitmemiş, altyapılar bozulmamış ve binamız da ağır hasar almamışken bu bizi hiç zorlamadan hasta bakmaya odaklanmamızı sağladı. Değerli katkıları için Dr. Ayşegül İşlek’e teşekkürlerimi iletiyorum, dilerim bir daha böyle bir afet yaşanmaz. Dilerim zarar görmeden işimizi yapmaya devam edebiliriz. İyi okumalar dilerim.:

  • Depremin boyutu hastanenizde nasıldı? Hastanenin fiziki yapısı ve işleyişin aksamasına yol açacak personel yaralanmaları ve can kaybınız oldu mu?

Adıyaman devlet hastanesi önünde kilometrelerce kuyruk vardı. Biz saat 09:30 gibi Kahta’ya vardık. Kahta da on bina bile yıkılmamıştı. Hastane hafif hasarlı idi. Polikliniklerde fiziki hasar mevcuttu ancak acil serviste hasar yoktu. Alt yapı yoktu. İnternet olmadığı için hastaneye giriş açılamıyordu. Telefonlar çekmiyordu. 112 ye götürün buradan çıkarın diyorduk, Adıyaman merkeze değil en yakın Şanlıurfa olur ilçesi Siverek olur en yakın yere götürmeye çalışıyordu majör yaralanmalı depremzedeleri. Şanlıurfa ya da Antep bize zorluk çıkarmadı durumun farkındaydılar. Öğlen 13:15’te de ikinci depreme hastanede yakalandık. Hiçbir altyapı olmadığı ve telefonlar çekmediği için üç tane çocuğumu bıraktığım komşuma dahil ulaşamadım. Hastanemiz yıkılmamıştı ancak Adıyaman merkezde ağır yıkım ve doktor personel kaybı da mevcuttu. Merkezde hastane otoparkında sıralı ölüler yatıyordu.

  • Kayıtları nasıl tuttunuz? Görüntülemeleri nasıl yaptınız? Tetkikleri yapma imkânınız oldu mu? Konsültasyon ve sevkleri nasıl yaptınız?

İnternet, telefon, Global System for Mobile Communications (GSM) operatörleri, her şey gitmişti. Haberleşmenin dahi mümkün olmadığını düşünün. Ortopedisti arayıp hastayı anlatamadığınızı görüntüsünü yollayamadığınızı düşünün. Telefonlar çekmediği için 112’yi de arayamıyorduk sevk açmak için. Gelen ambulanslara sevk için hasta vermeye başladık bu kez. Yakın neresi varsa, Şanlıurfa’ya götürüyorlardı çoğunlukla. Karşı hastanelerden de hiçbir sorun çıkmadı. Çünkü herkes neler yaşadığımızı aşağı yukarı tahmin ediyordu. Kimliği olmayan tanınacak halde olmayan insanlar ölü ya da yaralı getiriliyordu ve kayıtlarını başvurdukları gün ve saat olarak vermeye başladık. 6 Şubat saat 14:30’da gelen hasta 061430 diye numaralandırılıyordu. A4 kağıdına kayıtları tutup fotoğraflarını telefonumuza çekiyor ve başhekime yolluyorduk. Kayıtları bu şekilde tuttuk. Eşim radyoloji uzmanıydı ve hastalarla beraber bilgisayarlı tomografiye (BT) gidip görüntüyü o anda çekip yorumunu kâğıda yazıp tekrar hastayla gönderiyordu. Sadece hemogram, kan gazı ve kan grubu çalışabiliyorduk ve o da sisteme kaydı olmaksızın direkt cihazdan aldığımız sonuca bakabiliyorduk*. İki tane ultrasonografi (USG) kırmızı alana çektik, gelen kritik hastaların Focused Assesment Sonography for Trauma (FAST) USG bakısını mutlaka yapıyorduk. Ortopedi uzmanımız acilden çıkmamıştı. Bütün uzmanlar canla başla çalıştık Kahta’da.

  • Triyajı nasıl yaptınız?

Etkin triyajın olay yerinde yapılması çok mümkün olmadı tabii ki. Ambulans yaralıları getirdiğinden daha fazla enkaz altından ölü çıkan insanı da getiriyordu ve insanlar bir ölüm belgesi alabilmek için getiriyordu acile ölmüş yakınlarını. Ex torbasını dahi bulamayıp siyah büyük poşetlerle sarılan insanlar vardı. Yeşil alanı kapatıp ventilatöre bağlı hastaları da oraya almaya başladık. Hafif yaralılara 5. günden sonra bakabilme imkânımız oldu.

  • Resüsitasyon alanınız yeterli miydi? İlaç ve malzeme eksiğiniz oldu mu?

Ayrı bir resüsitasyon alanım yok ne yazık ki 4 yataklı kırmızı alanım var sadece, ama elbette yeterli olmadı. 3 tane defibrilatörüm var ancak ne yazık ki o da yeterli değildi. Sadece resüsitasyon alanı değil elbette, morgun kapasitesi de yeterli değildi. İlaçlarımız yeterliydi ancak atelimiz yeterli değildi.

  • Ne zaman rutine dönebildiniz? Siz bununla nasıl baş ettiniz?

Mart ayından itibaren rutin düzenine dönmeye başlayıp altı ayda da tamamen rutine dönüldü. Acilci olduğumuz için sanırım ölümle yaşam arasındayız sürekli, o kadar da ağır etkilenmedim gibi geliyor ancak elbette profesyonel yardım aldık. Ortalama altı ayı buldu toparlanmamız. Bundan sonra böyle bir afet bugün bir başka yerde olsa, hepimiz koşarak gideceğiz biliyorum. Dilerim bir daha böyle bir afet yaşanmaz.

Kaynaklar:

[1] H. KOCAK, K. KINIK, C. CALISKAN, K. ACIKSARI, The Science of Disaster Medicine: From Response to Risk Reduction, Medeni Med J 36 (2021) 333–342. https://doi.org/10.4274/MMJ.galenos.2021.50375.

[2] E.K. NOJI, Advances in disaster medicine, European Journal of Emergency Medicine : Official Journal of the European Society for Emergency Medicine 9 (2002) 185–91. https://doi.org/10.1097/00063110-200206000-00019.

[3] Keim: Managing health in disasters – Google Akademik, (n.d.). https://scholar.google.com/scholar_lookup?journal=Lancet.&title=Managing+health+in+disasters&author=M+Keim&volume=362&publication_year=2003&pages=2029& (accessed April 30, 2024).

[4] Association Overview, WADEM (n.d.). https://wadem.org/about/association-overview/ (accessed April 30, 2024).

[5] Disaster Phases, Center for Disaster Philanthropy (n.d.). https://disasterphilanthropy.org/resources/disaster-phases/ (accessed April 30, 2024).

[6] İsmep, (n.d.). https://istanbul.afad.gov.tr/ismep (accessed April 30, 2024).

[7] E.K. Noji, G.D. Kelen, H.K. Armenian, A. Oganessian, N.P. Jones, K.T. Sivertson, The 1988 earthquake in Soviet Armenia: a case study, Ann Emerg Med 19 (1990) 891–897. https://doi.org/10.1016/s0196-0644(05)81563-x.

[8] Medicine | Definition, Fields, Research, & Facts | Britannica, (n.d.). https://www.britannica.com/science/medicine (accessed April 30, 2024).

[9] Primary health care, (n.d.). https://www.who.int/health-topics/primary-health-care (accessed April 30, 2024).

[10]10 Şubat 2022 PERŞEMBE, (n.d.). https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/02/20220210-1.htm (accessed April 30, 2024).

[11] S. Yılmaz, O. Karakayali, S. Yilmaz, M. Çetin, S.E. Eroglu, O. Dikme, A. Özhasenekler, M. Orak, Ö. Yavaşi, F.K. Akarca, M.G. Eneyli, B. Erbil, H. Akoğlu, Emergency Medicine Association of Turkey Disaster Committee Summary of Field Observations of February 6th Kahramanmaraş Earthquakes, Prehospital and Disaster Medicine 38 (2023) 415–418. https://doi.org/10.1017/S1049023X23000523.

[12] Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzu, (n.d.). https://www.saglik.gov.tr/TR,1789/hastane-afet-ve-acil-durum-plani-hap-hazirlama-kilavuzu.html (accessed April 30, 2024).

[13] Emergency Preparedness—Planning and Management – PMC, (n.d.). https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7152024/ (accessed April 30, 2024).

[14] Afet Yönetimi ve Tıbbi Uygulamalar Serkan Emre Eroğlu, https://www.kitapbankasi.com/ (n.d.). https://www.kitapbankasi.com/afet-yonetimi-ve-tibbi-uygulamalar (accessed April 30, 2024).

[15] M.C. Bhalla, J. Frey, C. Rider, M. Nord, M. Hegerhorst, Simple Triage Algorithm and Rapid Treatment and Sort, Assess, Lifesaving, Interventions, Treatment, and Transportation mass casualty triage methods for sensitivity, specificity, and predictive values, Am J Emerg Med 33 (2015) 1687–1691. https://doi.org/10.1016/j.ajem.2015.08.021.

[16] P. Halpern, S.A. Goldberg, J.G. Keng, K.L. Koenig, Principles of Emergency Department facility design for optimal management of mass-casualty incidents, Prehosp Disaster Med 27 (2012) 204–212. https://doi.org/10.1017/S1049023X12000623.

2 Mayıs 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı Dizisi

Arama – Kurtarmada Medikal Ekiplerin Önemi ve Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) Birimlerinde Acil Uzmanı Olmak

by Mustafa ULUSOY 15 Nisan 2024
written by Mustafa ULUSOY

Afet bir toplumu ve ülkeyi fiziksel, ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyerek kayıplara neden olan olaylar olarak adlandırılır. Afetlerde etkilenen bölgenin yaşanan olayla başa çıkma kapasitesi aşılmış, insani faaliyetler kesintiye uğramış ya da durmuştur. Türkiye Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı arasında deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak sık sık deprem yaşamakta ve ne yazıkki bunların bazıları kitlesel ölümlere neden olmaktadır. 1900-2000 yılları arasında 5 Mw ve üzerinde 72, 2000 yılından günümüze dek ise 55 adet deprem yaşanmıştır (1). 6 şubat 2023 yılında Kahramanmaraş Pazarcıkta saat 04:17 de yaşanan 7.8Mw lik deprem ve Kahramanmaraş Elbistanda Yaşanan 7.5Mw lik depremler sonrası 53537 kişi Türkyede, 8476 kişi de Suriyede olmak üzere toplam 62013 kişi hayatını yitirmiştir. Yine ülkemizde değişen iklim şartları, küresel ısınmanın etkisi gibi nedenler şiddetli yağmurlara, sel ve su baskınlara neden olabilmektedir. 2000 yılından sonra ülkemizde 6 adet sel felaketi yaşanmıştır. 2009 Marmara sel felaketinde 31 kişi ölmüş 9 kişi kaybolmuştur. 2020 Dereli sel felaketinde 8 kişi, 2021 Batı Karadeniz Sel felaketinde 97 kişi, 2022 Ankara sel felaketinde 6 kişi, 2023 Adıyaman-Şanlıurfa sel felaketinde ise 21 kişi hayatını kaybetmiştir. 2015 yılında Bodrumda metrekareye 230 kg yağış düşmesine rağmen can kaybı yaşanmamış ancak büyük çaplı maddi hasar meydana gelmiştir. Yine çığ düşmesi, yangınlar gibi daha az sıklıkta gördüğümüz can kaybına yol açan diğer afetler ülkemizde hayatımızın bir gerçeği olarak karşımıza çıkmaktadır. 2015 yılında yapılan bir çalışmada son 30 yılda dünyamızda doğal afetlerden etkilenen insan sayısının 1 milyar, hayatını kaybeden insan sayısının ise 800.000 civarında olduğu bildirilmektedir (2).

Afeterle başa çıkabilmek için ülkelerin afet ve acil durumlara hazırlık, risklerin belirlenmesi ve önlenmesi, afet sonrası müdahale ve iyileştirme aşamalarını içeren kendi coğrafyalarına, iklimlerine ve insanlarına yönelik Acil durum ve Afet yönetim planlarının olması gereklidir. Ülkemizde ilk olarak 03 Ocak 2014 tarihinde yürürlüğe giren ve düzenlemeler yapılarak 15.09.2022 tarih ve 31954 Sayılı Resmi Gazete’de  yayınlanan Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) ile afet ve acil durumlarda görev alacak grup ve koordinasyon birimlerinin görev tanımları ve sorumlulukları belirlenmiştir. TAMP’ın bünyesinde ulusal düzeyde 25, yerel düzeyde 23 grup yer almaktadır. TAMP tarafından bir afet oluştuğunda ilk olarak hangi düzeyde müdahale gerektirdiğini bildiren bir seviyelendirme yapılır.

  • S1: yerel imkânların yeterli olduğu,
  • S2: ise; bir ilde meydana gelen afet ve acil durumun büyüklüğü göz önüne alınarak, o ilin imkanları yetersiz kaldığı durumlarda destek illerin takviyesine ihtiyaç duyulduğu,
  • S3: ulusal düzeyde desteğe ihtiyaç duyulduğu,
  • S4: uluslararası desteğe ihtiyaç duyulduğu seviyedir.

6 Şubat depremi sonrasında S4 seviyelendirme yapılarak uluslararası destek istenmiştir. Ülkemize ilk arama kurtarma ekibi gönderen ülkeler Azerbaycan, İsrail, Meksika, Yunanistan ve ABD’dir. Birinci hafta sonunda ülkemize desteğe 72 ülkeden 10336 personel gelmiştir (3).  Bu ülkelerden Fransa, Belçika,Rusya,İspanya, İsrail, Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri sahra hastanesi kurarak sağlık hizmeti vermeye başlamıştır.

Acil Tıp ekipleri (Emergency Medical Team-EMT) Dünya Sağlık Örgütü tarafından doğal afetten etkilenen nüfusa özellikle sağlık hizmeti sağlamayı amaçlayan, kendi ülkelerinin dışındaki sağlık profesyonelleri ve destek personeli grupları olarak tanımlanır (4). EMT ler büyüklükleri, sağladıkları bakım türü ve yeteneklerine göre 3 sınıfa ayrılırlar.

  • Tip 1, acil hastane dışı bakım sağlar
  • Tip 2, yatan ve yatan olmayan cerrahi acil bakım sağlar
  • Tip 3, karmaşık yüksek düzeyde cerrahi ve tıbbi bakım sağlayan yatan hasta sevk ekipleridir.

Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) 2020 yılında EMT-2 verifikasyonu aldı ve ülkemiz dünyada EMT-2 verifikasyonuna sahip 30. ülke oldu. Afetler sonrası ilk 72 saat hayati öneme sahiptir. Bu sürecin nasıl yönetildiği sonraki sonuçlar için belirleyicidir.  EMT lerin sahadaki başarılarını etkileyen faktörlerin başında ekipler arası koordinasyonun başarılı şekilde sağlanması gelmektedir. Afet bölgesine etkin bir koordinasyon merkezi kurulması ve bölgeye gelen EMT lerin bu koordinasyon merkezinin yönlendirmesiyle hareket etmesi başarı şansını arttıracaktır. EMT ekipleri sahada olsalar bile operasyonel hale gelmeleri zaman alabilir. 2010 Haiti depremine birçok EMT’nin katılımına rağmen, kötü koordinasyon, ekipler arası iletişim kopukluğu ve uyum eksikliği nedeniyle fırsat kayıpları yaşandığı belirtilmiştir (5). Ekiplerin uygun ekipmana sahip olmaları, haberleşme ağının sağlanması, olay ve bölge hakkında yeterli bilginin sağlanması operasyonel kabiliyet kazanma hızını yükseltecektir. EMT birliklerinin bölgeye hızla intikal etmelerini ve daha koordine biçimde çalışarak daha etkin hareket etmelerini sağlamak amacıyla 1988 Ermenistan Spitak Depremine müdahale eden uluslararası arama kurtarma ekiplerinin girişimleriyle 1991 yılında Türkiyeden de birçok resmi ve sivil arama kurtarma ekibinin de üyesi olduğu Uluslararası Arama Kurtarma Danışma Grubu (International Search And Rescue Advisory Grou- INSARAG) kurulmuştur (6). Ardından 2024 yılında Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) ve Avrupa Komisyonu tarafından Küresel Afet Alarm ve Koordinasyon Sistemi (Global Disaster Alert and Coordination System-GDACS) kurulmuştur (7). Ani başlayan bir felaket durumunda uyarı bildirimleri sağlayan ve devam eden felaketler sırasında gerçek zamanlı bilgi güncellemeleri ve koordinasyon sağlayan GDACS uluslararası yardım çabalarının koordinasyonunu iyileştirmeyi amaçlamaktadır.

Medikal kurtarma arama kurtarma faaliyetleri içerisinde medikal müdahaleye ihtiyaç duyan afetzedelere olay yerinde ya da yakınında yer alan tıbbi uç noktalarda tıbbi yardımda bulunarak gerekli hallerde afetzedelerin güvenli şekilde daha kapsamlı tedavi alabilecekleri üst merkezlere nakledilmesi olarak tanımlanır. 1999 marmara depremi sonrası göçük altından yaralıların kurtarılmasında gerek yaralıyı taşıma tekniği, gerek crush sendromunun önlenmesi gerek ise travmaya eşlik eden hipotermi, hipoglisemi v.b. gibi ikincil durumlarla mücadelede tıbbi usul ve esasların uygulanabilmesi açısından arama kurtarmalara sağlık profesyonellerinin eşlik etmesinin sağkalıma pozitif etkisi nedeniyle arama kurtarmaya ek olarak medikal kurtarma ihtiyacı doğmuştur. Ülkemizde 2004 yılında kurulan ve tamamı gönüllü sağlık profesyonellerinden oluşan özel donanıma ve özel eğitime sahip Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) ulusal ve uluslar arası düzeyde medikal arama kurtarma konusunda en yetkin resmi kuruluştur. Şuanda 30 bölgede toplamda 16.000 üzerinde gönüllü personel ile hizmet vermektedir (8). Afet ve acil durumlar dışında KBRN olayları, yangın ve patlamalar, büyük trafik kazaları, toplumsal olaylar, toplu göç ve büyük nüfus hareketleri, ulusal ve uluslararası spor müsabakaları, tehlikeli ve salgın hastalıklar vb. olaylarda da görev almaktadır. İhtiyaç halinde askeri bölgeleri desteklemek amacıyla kurulan çadır hastanelerde sağlık hizmeti sunmaktadırlar. Personelin tamamı kritik olan ilk 72 saat kendi kendine yetebilecek düzeyde eğitime ve barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını kendi kendilerine idame ettirebilecek ekipmana sahiptirler. Bir UMKE timi genellikle bir tanesi doktor olmak üzere toplam 5 elemandan oluşur ve ekip liderinin yönetimi ile hareket eder. Daha çok sahada olay yerinde görev almaktadırlar ancak ihtiyaç halinde kurdukları çadır hastanelerde de görev yapmaktadırlar. Sağlık tesislerinin kapasitesinin aşılması ya da afetten etkilenerek kullanılamaz hale gelmesi durumunda UMKE birlikleri hızlı bir şekilde çadır hastane kurup EMT-2 düzeyinde hizmet verebilmektedir. Göçük altında yaralıya ulaşıldığı anda aynı zamanda ekibin medikal lideri olan doktorun hastayı yönetmesi beklenir. Hastanın ilk muayenesi doktor tarafından yapıldıktan sonra damar yolu ihtiyacı olup olmadığı var ise hangi sıvıların ya da ilaçların gideceği, hastanın stabillenmesi, travma tahtasına alınması, amputasyon gerekip gerekmediği gibi konular değerlendirilmektedir.

14 yıllık UMKE geçmişimde aklımda en fazla yer eden afetleri saymam gerekirse 13 mayıs 2014 yılında gittiğim 301 madencinin hayatını yitirdiği Soma Maden Kazası ve 6 şubat 2023 yılında gittiğim Kahramanmaraş depremi benim için unutamadığım anlardı. Somada hissettiğim çaresizliğin aynısını görevli gittiğim Hatayda da hissettim. Bir çok şey yapmak istiyorum ancak yapamıyorum. Nereye yetişeceğim bilemiyordum. Ancak bunlardan bahsetmek yerine dikkatinizi başka konulara çekmek istiyorum.

6 şubat depremlerinde İzmirden sabah 08:45 de görevli olarak bölgeye gitmek üzere görevlendirildim. Askeri uçakla Adanaya iner inmez ekip sorumlumuz sağlık kordinasyon merkezine (SAKOM) bölgeye geldiğimizi ve başta uzman hekimlerimiz olmak üzere personellerimizin sayısı ve niteliğini bildirdi görevlendirme istedi. SAKOM ihtiyaç duyulan personellere göre hangi hastaneye kaç kişinin gitmesi gerektiğini bildirdi ve Adanadan otobüslerle görevlendirildiğimiz hastanelere dağıldık. Ben Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesine görevlendirilen ekipteydim. Acil servise varmadan önce ekip içerisinde iş dağılımını yaptık ve acile girer girmez herkes görevli olduğu yere dağıldı. Ertesi gün hastaneye çok sayıda gönüllü sağlık çalışanı geldi ancak bir süre sonra ihtiyacımızın üzerinde personelimiz olmuş oldu. Çünkü yardıma koşan gönüllüler en yakın sağlık kuruluşuna baş vurup ellerinden geleni yapmak istiyorlardı. Herkes merkeze dağılıyordu bu da ilçelere giden gönüllü sayısının az olmasına neden oldu. Örneğin hastanemizde yaklaşık 19 gönüllü genel cerrah vardı Samandağ bölgesinde ise birkaç tane genel cerrah olduğunu öğrendik. Yine hastanemizde 9 gönüllü beyin cerrahı vardı ancak bazı ilçelerde hiç beyin cerrahı yoktu. 2 UMKE personeli acil uzmanı olarak hastanenin işleyişi yürütüyorduk. Hastanelerin ihtiyacına göre hekimlerin dağılımını sağlamaya çalıştık ve ihtiyaç olan hastanelere yönlendirmeler yaptık. Koordinasyonun önemini bir kez daha görmüş olduk.

Yine hastanemiz her ne kadar kullanılabilir durumda olsa da tekrar bir deprem olma olasılığına karşın hastane bahçesine toplam 6 çadırdan oluşan bir çadır hastane kurduk ve kullanıma hazır hale getirdik. 20 şubat 2023 yılında Hatayda yaşanan 6.6 Mw lık deprem sonrası hiçbir hasta mağdur olmadan tüm hastanede yatan hastaları bahçeye kurduğumuz çadır hastanelere taşıdık ve sağlık sisteminde bir aksama yaşanmadan hizmet vermeye devam ettik.

Acil servise ilk girdiğimiz andan itibaren bilgi işlemin çalışmaması nedeniyle manuel şekilde bütün gelen hastaların kayıtlarını tuttuk. Konuşabilenlerin adı ne, T.C. kimlik numarası ne, nereden geldi, neyi var ve nereye sevk oldu. Hastanenin ilk 2 günkü tek kayıt verileri UMKE nin tutuğunu verilerdir.

Hastaneden yapılan bütün hava nakillerini UMKE olarak biz yaptık. Hem telsiz kullanım eğitimimiz olması, hem triaj bilgimiz, hem SAKOM iletişim deneyimimiz, hem de acil uzmanı olarak hastaların uçup uçamayacağı, helikopterde yatarak mı oturarak mı gidebileceği gibi kararlar vererek yeri geldi tek seferde askeri helikopterlerle 10 hasta sevk ettiğimiz oldu.

Depremin 3. Günü artık hastanede acil uzmanı ihtiyacı kalmayınca sahaya çıkmaya ve göçük altında ulaşılan hastalara müdahale etmeye başladım. Hiç unutamadığım bir enkaz görevini depremin 5. Günü yaşadım. Cebrail mahellesinde bir göçükten ses duyulduğu ihbarı alarak bir enkaza yönlendirildim. İstanbul itfaiyesi kazı çalışmaları yapıyordu gittiğimizde ve içeriden bir ses geldiğini belirttiler. Birkaç saat sonra yaralıya ilk temas sağlandı ve arama kurtarma ekip sorumlusu UMKE yi enkaz başına çağırarak yaralıya ulaştıklarını içeri girip kontrol etmemizi istedi. İçeri girdiğimde yaklaşık 40 cm yükselikte bir alanda üzerinde oğlunun ceseti bulunan sol kolu omzundan kolon altında kalmış bir kadın ile karşılaştım. Kadının sadece ayaklarını görebiliyordum. Kadınla konuştum ve sakinleştirmeye çalıştım. Damar yolu açmaya çalıştım koluna yetişemiyordum. Ayaklarından denedim ancak o kadar dehidrateydi ki ayaklarından açamadım. Ardından oğlunun üzerinden sürünerek biraz ilerledim ve damar yolunu açabildim. Ardından enkazdan çıktım. Arama kurtarma sorumlusunun ilk sorduğu soru “Kolu ampute edecek misin hocam? Yoksa kolonu kırmaya çalışalım mı? Ama içeri büyük alet sokacak kadar yer yok kırmak 3-4 saat sürer.” oldu. Hayır kolonu kıralım ben ara ara kontrol edeceğim dedim. Nitekim defalarca enkaza girip çıkarak hastaya hem hipotermi hem crush sendromu tedavisini imkanlarımız el verdiği kadarı ile göçük altında başlayarak hastanın kolunu kolon altından kurtardık ve perde kornişinden yaptığımız atel ile sağ salim dışarı çıkartabildik.

Sözün özü acil uzmanları acilleri, kaosu yönetmeye alışıklar. Bu konuda deneyimliler. Ancak sahada çalışmak ayrı bir deneyim. Triajda siyah kodun devreye girdiği anda acilin işleyişi değişiyor. Tıbbi konuları çok iyi biliyor olsak da afet ortamlarında çadır hastane nasıl kurulur, SAKOM nedir nasıl çalışır, telsiz nasıl kullanılır, helikoptere nasıl yaklaşılır gibi konuları biliyor olmamız bizi afetlerde sağlık hizmetleri konusunda avantajlı hale getirecektir. Hem UMKE nin gelişmesi, daha etkin ve nitelikti hizmet vermesi hem de afetlerle yaşamayı öğrenmemiz gereken ülkemizde afetlere hazırlık için daha fazla acil tıp uzmanının UMKE gönüllüsü olması gerekmektedir.

Afetsiz günler dilerim.

Kaynaklar

  1. https://deprem.afad.gov.tr/event-instrumental
  2. Peiris S, Buenaventura J, Zagaria N (2015) Is registration of foreign medical teams needed for disaster response? Findings from the response to Typhoon Haiyan. Western Pac Surveill Response J 6(Suppl 1):29–33
  3. https://www.bbc.com/turkce/articles/cje12j5xny3o
  4. Foreign Medical Team Working Group (2013) Registration and coordination of foreign medical teams responding to sudden onset disasters: the way forward. World Health Organization & Health Clusters, Geneva
  5. Levie F, Burke CM, Lannon J (2017) Filling the gaps: an investigation of project governance in a non-governmental organisation’s response to the Haiti earthquake disaster. Int J Proj Manag 35(5):875–888
  6. https://vosocc.unocha.org/USAR_Directory/MemberCountriesOverview.asp
  7. De Groeve, Tom & Peter, Thomas & Annunziato, Alessandro & Vernaccini, Luca. (2006). Global Disaster Alert and Coordination System. Proceedings of the 3rd International ISCRAM Conference.
  8. https://ashgmafetacildb.saglik.gov.tr/TR-80255/ulusal-medikal-kurtarma-ekibi-birimi-umke.html
15 Nisan 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
EtkinlikGenelHaber ve DuyuruTATDakademik

6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve Türkiye’de Yetişkin Acil Tıbbında Afet ve Toplu Yaralanmalı Olaylarda Triyaj Yönetim Algoritmaları: Tecrübelerimizin Işığında Bir Derleme

by Mehmet Türk 14 Nisan 2024
written by Mehmet Türk

Türkiye Acil Tıp Derneği Afet Komisyonu olarak, derneğimizin saygın yayın organı Turkish Journal of Emergency Medicine dergisi için kapsamlı ve derinlemesine bir deprem yönetimi algoritması üzerine yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. Bu derlemede, hem geçmişte yaşanan afetlerden elde ettiğimiz bilgileri ve tecrübeleri hem de son deprem sırasında öğrendiğimiz dersleri ve araştırmalarımızı, mevcut afet yönetimi literatürü ile harmanlayarak bir araya getirdik. Derlememizde, tıbbi arama kurtarma sürecinin başlangıcından itibaren, hastane öncesi hazırlıklar ve acil servis süreçlerine kadar olan geniş bir yelpazeyi ele alıyoruz. Bu süreçte, ülkemizdeki acil tıp uzmanlarının, sahadan elde ettikleri zengin tecrübeleri, bilimsel araştırmalarla birleştirerek afetlerin ardında sıkça gözden kaçırılan ancak kritik öneme sahip “hasta tanımlama”, “etkin nakil” ve “hedefe yönelik triyaj” gibi konular üzerinde özellikle durmaya gayret gösterdik.

Bu çok katmanlı yönetim algoritmasındaki temel amacımız, afet tıbbına ısınmakta olan kişilere temel kavramlarla tanışıklık kazandırmak ve bu konuda zaten belli bir tecrübeye sahip olan profesyonellere, geçtiğimiz bir yıl içerisinde ülkece yürüttüğümüz araştırmaların ışığında, dışarıdan bakıldığında önemsiz gibi görünebilen ancak aslında hayati öneme sahip olabilecek detaylara ilişkin farkındalık yaratmak ve yeniden değerlendirme fırsatı sunmak oldu.

Bu derlemenin oluşturulması sürecinde, ekip olarak harcadığımız uzun saatler ve gösterdiğimiz büyük çaba, acil tıp alanında derin bir boşluğu doldurma potansiyeline sahip olduğumuzu göstermektedir. Bu alanda geniş kapsamlı bir kaynak kitabının yazılmasının gerekliliği konusunda birleşen görüşlerimiz, özellikle afet anlarında kritik kararlar alınırken dayanak noktası olabilecek bir rehberin önemini ortaya koymaktadır. Umarız ki, böyle bir kaynağa başvurmak zorunda kalmayız; ancak, afetlerle mücadelede daha hazırlıklı olabilmek adına, bu önemli çalışmanın yazımına mümkün olan en kısa sürede başlamayı hedefliyoruz.

Yazı linki:

https://journals.lww.com/tjem/fulltext/2024/24020/february_6th,_kahramanmara__earthquakes_and_the.2.aspx

14 Nisan 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı Dizisi

HASTANE ÖNCESİNDE AFET YÖNETİMİ

by TURHAN SOFUOĞLU 1 Nisan 2024
written by TURHAN SOFUOĞLU

Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin günümüzdeki tanımı, acil hastalık ve yaralanma hallerinde, konusunda özel eğitim almış ekipler tarafından, tıbbi araç ve gereç desteği ile, olay yerinde ve hastaneye nakil sırasında verilen tüm sağlık hizmetlerini kapsamaktadır. (1) Bu amaçla ülke düzeyinde organize olmuş acil çağrıların karşılandığı, değerlendirildiği ve ekiplerin yönetildiği merkezler, iletişim araçları, özel eğitim görmüş ekipler, olay yerine en kısa sürede tıbbi müdahalede bulunmak üzere konuşlanmış kara, hava ve deniz sağlık araçları (ambulanslar), bunlarla ilgili yasal düzenlemeler ve eğitim programları bir ülkedeki hastane öncesi acil sağlık sisteminin temelini oluşturur.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Afeti “İnsanlar için can ve mal kayıplarına neden olan toplumu fiziksel, psikolojik ve ekonomik yönleriyle etkileyen ve yerel imkanlar ile baş edilemeyen her türlü doğa veya insan kaynaklı olaylar” şeklinde tanımlanmıştır. (2)

Afetlerde Sağlık Hizmetleri ise afetlere ve acil durumlara hazırlıklı olmak, afet ve acil durum oluştuktan sonra hızlı ve doğru müdahale ile, ölüm, yaralanma ve sakatlıkların önlenmesi, hasta ve yaralıların tedavisi, ikincil hastalıkların önlenmesi, olağan halk sağlığı hizmetlerine en kısa sürede dönülmesi, bozulan sağlık hizmetleri alt yapısının düzeltilmesi ile ilgili tüm sağlık kurum ve kuruluşlarınca yapılan çalışmaları olarak tanımlanmaktadır. (3)

Halen Sağlık Bakanlığı bünyesinde Sağlık Bakan Yardımcısına bağlı olarak görev yapan Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, ülkedeki acil durum ve afetlerde sağlık hizmetlerinden birinci derecede sorumludur. Genel Müdüre bağlı 6 farklı Daire Başkanlığı bulunmaktadır (Şekil 1). Genel Müdürlüğün başlıca görevleri; afetlerde ve acil durumlarda ülke genelinde sağlık hizmetlerini planlamak ve yürütmek, hastane öncesi acil sağlık hizmetlerine ait birimleri kurmak ve işletmek, gerektiğinde hastane acil servisleri ile entegre etmek, ilgili birimlerin faaliyetlerini izlemek, değerlendirmek, hasta nakil ve sevk koordinasyonunu sağlamaktır. Bunların yanında toplumun ilk yardım bilgi ve becerisinin geliştirilmesi ve hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinde çalışan personel için gerekli eğitim programlarının hazırlanması görevi de vardır. (4)

Şekil 1: Sağlık Bakanlığı ASH Genel Müdürlüğü Organizasyonu (5)

Genel Müdürlüğün, afetlere yönelik Ulusal Medikal Kurtarma Ekiplerinin (UMKE) kurulması, yönlendirilmesi, afet bölgesinde seyyar hastanelerin kurulması, personel ve lojistik desteğin sağlanması, KBRN (Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler) olaylarına müdahale, ilkyardım, KBRN ve HAP (Hastane Afet ve Acil Durum Planı) eğitimlerinin planlanması yanında hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinde çalışan personel için gerekli eğitim programlarının hazırlanması görevleri vardır. (6)

İllerde acil durum ve afetlerde sağlık hizmetleri, İl Sağlık Müdürlükleri bünyesinde yürütülmektedir. İl Sağlık Müdürüne bağlı Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Başkanlığı ve İl Ambulans Servisi Başhekimliği birimleri bulunmaktadır. İl Ambulans Servisi Başhekimliği, 112 Ambulans Servisinin yasa ve yönetmelikler çerçevesinde işleyişinden birinci derece sorumlu olup, servisin nüfusa ve çağrı sayısına göre yeterli sayıda istasyon, ambulans, malzeme ve personel ile hizmet verebilmesi için idari, eğitim, insan kaynakları, mali ve bilgi işlemden sorumlu başhekim yardımcıları ile birlikte görev yapmaktadır. İl Ambulans Servisi Başhekimliği bu görevlerini şu ana birimler ile birlikte yürütür: 112 Acil Çağrı Merkezi ve ambulans istasyonları. (1) 

Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre ambulanslar, ulaşım şekillerine göre kara, hava ve deniz ambulansları (Şekil 2,3,4,5); kara ambulansları da kullanım amaçlarına göre acil yardım ambulansı, hasta nakil ambulansı, yoğun bakım ambulansı ve özel donanımlı ambulanslar olarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma, ambulansların içinde bulunan personel yapısı, tıbbi ekipman ve teçhizata göre yapılmaktadır. (7)  

Resim 1: Kara Ambulansı                              

Resim 2: Hava ambulansı (Helikopter)

Resim 3: Deniz Ambulansı                                  

Resim 4: Hava Ambulansı (Uçak)           

AFETLERDE SAĞLIK YÖNETİMİ

Afetleri biz genel olarak doğa ve insan kaynaklı olarak ikiye ayırıyoruz. Afetlere müdahale şekilleri her ikisinde de benzerlikler taşımakla birlikte, personel yetenekleri, kullanılan malzeme ve araçlar, müdahale şekilleri ve süresi bakımından farklılıklar olmaktadır. Doğa ve insan kaynaklı afetlerin her ikisinde de ilk 24-48 saat ve günlerde yaralıların kurtarılması, erken tedavi ve tahliye hayat kurtarıcı iken şekil ve süre olarak farklı yaklaşımlar olabilir. Buna örnek vermek istersek, doğa kaynaklı deprem ve sellerde kullanılacak ekipman ve uygulamalar ile ulaşım kazaları, savaş ve terör saldırıları ile orman yangınlarında farklı uygulama ve yaklaşımlar vardır. Yine aynı şekilde gece ve gündüz, iklim koşulları, kent merkezleri ve kırsal alanlarda kullanılan malzeme ve uygulamalar farklı olmak zorundadır. Depremlerden sonra yıkılan binaların altında kalanların canlı olarak kurtarılma işlemleri günler hatta haftalara yayılabilir. İzmir ve Hatay depreminin ikinci haftasında enkaz altında canlı çıkarılan afetzedeler vardır.

Doğa kaynaklı (sel, deprem, volkanik olaylar, kasırga ve tufanlar) bazı afetler çok hızlı bir şekilde ortaya çıkarken, kuraklık ve pandemi gibi bazı afetlerde günler, aylar içerisinde ortaya çıkar. Afetin yaşandığı ülkenin kültürel yapısı ve gelişmişlik düzeyi afetlere müdahalede göz ardı edilmemelidir. Toplumların gelişmişlik düzeyi ve afete hazırlık derecesine göre afet sonrası müdahale değişebilir. İşte bu nedenlerle afete müdahalede amaçlı dış yardımlarda, başka bir ülkeye giden ekiplere, o bölgenin toplumsal ve kültürel yapısını iyi bilen kişi ve kuruluşların rehberlik etmesi gerekmektedir.

Şimdi doğa veya insan kaynaklı afetlere müdahalede ilk 24-72 saatte yapılması gerekenlere kısaca bir göz atalım. (8)

1. Yönetim

Afetlerde sağlık yönetimin başarılı olması için afete müdahalenin son derece iyi yönetilmesi gerekir. Ülke içi ve ülke dışından yardımlar gelene kadar İl Sağlık Müdürü afet bölgesindeki sağlık yönetiminin birinci sorumlusudur. Eğer İl Sağlık Müdürü ve ailesi afete maruz kalmış ise bu görevi yardımcıları üstlenebilir. Sağlık Bakanlığı afetten sonraki ilk 24 saat içerisinde bölgeye acil sağlık ve afetlerde deneyimli bir koordinatörü görevlendirmesi gerekir.

2. İletişim ve Veri Değerlendirmesi

Afetin sonra alınan ilk bilgiler son derece önem taşır. Çağımızda iletişim yolları oldukça çeşitlenmiştir. Erken uyarı sistemlerinden uydu teknolojilerine, görsel medyadan sosyal medyaya kadar çok çeşitli iletişim yolları bu amaçla kullanılmaktadır. 112 acil çağrı merkezleri, her türlü afette çalışır durumda olmalıdır. Eğer telefon sistemi çalışmıyorsa telsiz ile tüm ekipler sahaya yönlendirilip olaylara müdahale etmeleri istenmelidir. Afetin meydana geldiği yer, etkilediği alan, can ve mal kaybı, afetten etkilenen nüfus, afete ilk müdahale edecek ekiplerin son durumu hızlıca değerlendirilmeli ve ona göre bir müdahale şekli geliştirilmelidir.

3. Tıbbi Müdahale ve Koordinasyon

Büyük afetlerde bölgede ulusal ve uluslararası düzeyde çok sayıda profesyonel ekip görev yapabilir. Ayrıca gönüllüler ve destek birimleri de görev alabilir. Bu kadar farklı birimler yetenekleri olan ekipler arasında etkili bir koordinasyonun sağlanması müdahalenin başarı şansını artıracak önemli bir aktördür. Afet bölgesine hangi ekiplerden ne kadar yönlendirileceği, onların ulaşım yolları ve bölgedeki buluşma noktaları tıbbi müdahalenin başarı oranını artırır. Özellikle depremlerde alt yapı ve ulaşım yolları zarar görebileceğinden hava yolu (helikopterler) bölgeye hızlı ulaşımı sağlar.  

4. Triyaj ve Tıbbi Tedavi

 Afetlerde olay yerinde çok sayıda yaralının olması, kaynakların daha etkili kullanımı için olay yerinde triyaj ve yaralının etkilenme durumuna göre uygun hastane seçimini öne çıkarır. Bu amaçla drone, sensör ve giyilebilir teknolojilerin kullanıldığı uluslararası projeler üzerinde ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Olay yerinde UMKE ekipleri tarafından kurulacak Tıbbi Uç Nokta (TUN) bu amaçla kullanılabilir.

5. Hasta Sevki

Afet bölgesindeki hasta ve yaralıların triyaj sonrası hızla sağlık kuruluşlarına sevkleri gerekmektedir. Hasta/yaralıların olay yerinde 112 acil sağlık ve UMKE ekipleri tarafından triyaj kodlarının belirlenmesi, sabit veya mobil sağlık kuruluşlarına bu şeklide nakledilmeleri hayat kurtarıcıdır. Hasta sevkleri için Sağlık Bakanlığına ait ambulanslar yanında başta askeriye ve diğer kurum ve kuruluşlara ait kara, hava ve deniz ulaşım araçları kullanılabilir. Bu araçlar bir yandan hasta nakillerini geçekleştirirken diğer yandan bölgeye personel ve tıbbi malzeme sevkini de yapabilirler.  

6. Afetlerde Sağlık Ekiplerinin Yerleşimi

Ülkemizde geçmişte yaşanmış afetlerde sağlık ekiplerinin bölgeye intikali ve yerleşimi konularında oldukça önemli deneyimler kazanılmıştır. Özellikle büyük depremlerden sonra bölgeye ulaşan sağlık ekiplerinin öncelikle stadyumlarda konuşlandırılmaları taktiksel açıdan önemlidir. Stadyumlar sahra hastanelerinin kurulması için sağlık ekipleri için mükemmel yerleşim yerleridir. Aynı zamanda askeri ve sivil helikopterlerin afet bölgesinden hava köprüsü kurması, hasta/yaralıların çevredeki güvenli hastanelere kısa sürede ulaştırılması için son derece stratejik yerlerdir. 1999 Marmara depreminde Sakarya, Yalova ve Kocaeli illerinde bu amaçla kullanılmışlar ve başarılı olmuştur. 2023 yılında ülkemizde yaşanan depremlerde ise askeri helikopterlerin geç müdahalesi ve stadyumların AFAD tarafından barınma amaçlı olarak kullanılması nedeniyle çok önemli bir avantaj kaybedilmiştir. (Resim 5,6)

        

Resim 5: Sakarya stadyumu                             

Resim 6: Kahramanmaraş stadyumu    

7. Afet Bölgesinde Güvenlik

Afetlerden sonra bölgede  çalışan sağlık ve kurtarma ekiplerinin güvenliği genellikle ihmal edilir. Özellikle depremler, seller, terör  ve Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) olaylarında bu çok daha da önem kazanmaktadır. Sağlık ekipleri olay yeri güvenliği sağlandıktan sonra triyaj ve tıbbi tedavi işlemlerine başlamalıdır. Bu amaçla giyilebilir teknolojiler ve cihazlardan yararlanılması gerekir.

8. Personel ve Lojistik

Afet bölgesinde yeterli sayıda personel, tıbbi malzeme ve aracın temin edilmesi ve planlanması gerekmektedir. Afet bölgesine gereğinden fazla personel ve malzemenin sevk edilmesi, işlerin etkili olarak yürütülmesi önündeki en büyük engellerden birisidir. Yine görevlendirilen personellerin afet öncesi dönemde görev yaptıkları alanlarda çalıştırılmaları konusu son derece önemlidir. Örneğin birinci basamakta görev yapan sağlık personeli bu alanda, hastane personeli bölgedeki sabit ve mobil hastanelerde görevlendirilmelidir. Bu operasyonun başarısı şansını artırır. Bölgeye görevlendirilen sağlık personellerinin lojistik malzemeleri de onlarla birlikte gönderilmelidir. Diğer önemli bir konuda sağlık personellerin yedekli olarak planlanması konusudur. Afet bölgesine görevlendirilen ambulanslarda iki sürücü, ikişer sağlık personeli olmak üzere altı personel olmalıdır. Bu şekilde ilk saatlerde hizmet aralıksız olarak sürdürülebilir.

9. Uluslararası Yardımlar

Afetlerde uluslararası yardımlar afetin yaşandığı ülkenin talebi üzerine yapılabilir. Afete uğrayan ülkenin hükümeti, gelen uluslararası ekiplerin karşılanması, ihtiyaçlarının giderilmesi için tercüman ve destek elemanlarının sağlanması yanında bölgeye ulaşmaları, çalışma alanlarının belirlenmesi ve güvenlikleri konularında birinci derece yetkili ve sorumludur.

Afetler ve büyük çaplı acil durumlarda olayın yönetebilmesi için üç düzeyde hazırlık gerekmektedir. Bunlar dıştan içe doğru halkalar olarak tanımlanabilir. (Resim 7)

  • STRATEJİK (Altın): Bu düzeyde olayın genel yönetimi, koordinasyonu, yaralıların hastanelere sevk işlemi ve destek ekiplerinin olay yerine ulaştırılması söz konusudur. Bu düzeyde Bakanlık Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi (SAKOM), Valilik Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi, 112 Acil Çağrı Merkezi bu düzeydedir. Hastaneler, diğer kurumlar, hayatta kalanlar ve basınla ilişkiler de bu düzeyde yönetilmelidir.
  • TAKTİKSEL (Gümüş): Bu düzeyde önceliklerin uygulanması, olay yeri  yönetimi ve koordinasyonu ile ilgili kararlar alınır. Olayla ilgili hayati kararlar bu düzeyde alınır. Olay yeri yönetim merkezi, triyaj ve tedavi alanları, lojistik alan, ambulans toplanma ve sevk alanları, ölü toplama alanları bu düzeyde yer alır.
  • OPERASYONEL (Bronz): Bu düzey, arama ve kurtarma, güvenlik ve sağlık ekiplerinin bulunduğu ve görev yaptığı alandır. Bu alana yetkisiz ve görevli olmayan kişilerin girmesi önlenmelidir. Kişisel koruyucu ekipmanların kullanımı bu düzeyde hayati öneme sahiptir.

Resim 7: Stratejik, Taktik ve Operasyonel Yönetim

Taktiksel ve operasyonel düzeydeki yerleşim ve uygulamaların etkili ve sağlıklı olması için iç ve dış güvenlik halkaları (şeritleri) emniyet ekipleri tarafından en kısa sürede çekilmeli ve dış halkadan ambulansların giriş çıkış yapabilmeleri için iki ayrı güvenlik kapısı oluşturulmalıdır. Bu üç düzeydeki yönetimin iletişim ve birbiri ile koordinasyonu operasyonun başarısını belirler. (9) 2006 yılında Papa 16. Benedikt ve beraberindeki ekibin İzmir Efes Meryemana ziyaretinde acil sağlık organizasyonu bu şekilde yönetilmiştir. (Resim 8,9 )

Resim 8: Stratejik Organizasyon                   

Resim 9: Operasyonel Organizasyon

AFETLERDE OLAY YERİ YÖNETİMİNDE KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER

  • Bilgi Kirliliği: İlk günlerde afet bölgesinden gelen bilgiler yanlış, eksik ve abartılı olabilir. Bilgilerin sosyal medya ve farklı kaynaklardan doğrulanması gerekir.
  • Ulaşım: Afetin etkisi ile karayolları, köprüler zarar görebilir, özellikle şehir merkezlerinde trafiğe çıkan araç sayısının artmasına bağlı olarak ulaşım güçleşebilir. Demiryolları ve metro hatlarında hasar meydana gelebilir. Büyük depremler ve meteorolojik afetlerde kara ve deniz yolları kullanılamayabilir. Uçakların iniş kalkış pistleri zarar görebildiğinden hava yolları da kullanılamayabilir.
  • Afetin Türü: Doğa ve insan kaynaklı afetlerin (deprem, sel, yangın, terörist saldırılar vb.) oluş şekline göre hastane öncesi sağlık ekiplerinin (ambulans, UMKE) operasyona müdahale şekli ve etkisi değişir.
  • Afetin Yeri ve Zamanı: Gece ve gündüz, kırsal ve kentsel alan, dağlık ve deniz kıyısı gibi alan ve coğrafik yapılar sağlık ekiplerinin görevlerini güçleştirebilir.
  • Hava Şartları: Aşırı sıcak ve soğuk iklim, yağmur ve kar çalışan personelin motivasyonunu azaltır ve görevi zorlaştırır.
  • İletişim: İletişim alt yapısının çökmesi, 112 acil sağlık merkezi ile sahadaki ekipler arasında iletişimin sağlanamaması görevi güçleştirir.
  • Yönetim: Çok başlılık ve hatalı kararlar, planlama ve bilgi eksikliği, afete müdahale eden ekip sayısının aşırı fazlalığı veya eksikliği operasyonun başarısını ve sonuçlanma zamanını olumsuz yönde etkiler.
  • Koordinasyon: Afete müdahale eden farklı kurum ve kuruluşlar arasında önceden belirlenmiş kural ve uygulamaların olmaması, özellikle yurt dışından gelen ekiplerle iletişimin sağlanamaması büyük sorunlara yol açabilir.
  • Halkın Beklentileri: Afetzedelerin yakınlarına yeterli bilginin verilmemesi, göçük altında kalan kişilerin kurtarılması ve taşınması konularında problem yaşanabilir.
  • Barınma ve Lojistik: Uzun süreli operasyonlarda eldeki stokların tükenmesi ve lojistik desteğin gecikmesi, uygun barınma alanlarının oluşturulamaması personelin moral ve motivasyonunu bozar ve hizmet sunumunda yetersizliklere yol açar.
  • Araç Bakımı ve Akaryakıt: Ambulans ekipleri araçlarının bakımını düzenli yaptırmalıdır. Akaryakıt yetersizliği, ambulans ve tıbbi cihaz arızaları ekibin devre dışı kalmasına neden olur.
  • Sağlık Sisteminin Yetersizliği: 112 acil çağrı merkezlerinin devre dışı kalması, hastaların sevk edileceği sağlık kuruluşlarının hasar görmesi veya yetersizliği, olay yerindeki tedavi alanında ve hasta acil servislerinde gecikmelere ve yığılmalara yol açar.
  • Gönüllülerin Kullanımı: Gönüllü kişi ve kuruluşların eğitim ve bilgi eksiklikleri, olay yerinde kontrol altına alınamaması hizmeti zorlaştırabilir.
  • Medya ve Tanıtım: Yazılı ve görsel basın ve sosyal medyada yer alan haberler, olay yerinde basının yoğun ilgisi çalışmaları güçleştirebilir.

AFETLERDE OLAY YERİ YÖNETİMİ (AMBULANS EKİPLERİ İÇİN)

Ambulans Servisi Yönetim Merkezi; “112 Sağlık Komuta Merkezi”

1.Olayı doğrulamak,

  • Olay hakkında bilgi toplamak, (Yer, zaman, hacim, etkilenen bölgenin alanı, etkilenen insan sayısı, etkilenme biçimi, ulaşıma yolları neler vb.)
  • Olayla ilgi görevlendirilecek ambulans sayısını ve çeşitlerini belirlemek, yönlendirmek,
  • Olayın tipine göre ambulans ekipleri dışında harekete geçmesi gereken diğer kurumları belirlemek, olay hakkında bilgi vermek, yönlendirmek ve koordine etmek,
  • Olayın ayrıntılarını üst yöneticilere bilgi vermekle görevlidir.

Olayın olduğu an ile Ambulans Servisine bilginin ulaştığı an arasında geçen zaman hasta ve/veya yaralılar için kaybedilen zamandır.  Ambulans ekipleri için olay süreci haber alma ile başlar. Olayı haber alan 112 Sağlık Komuta Merkezi hızla olayı değerlendirmeli ve reaksiyon zamanının olabildiğince kısa olması ve olaya etkin müdahalenin sağlanması için gerekli işlemleri gerçekleştirip sürdürmelidir. Olay yerine ilk ambulans ekibi ulaşana kadar olay yeri yönetimi (OYY) 112 Merkezinin sorumluluğundadır. Ülkemizde 112 Acil Çağrı Merkezleri İçişleri Bakanlığına bağlı ve her türlü acil çağrının karşılandığı bir merkez durumunda olduğu için sağlık çağrılarının değerlendirilmesi ve yönetilmesinde bazı güçlükler yaşanmaktadır.

2.Operasyon aşaması

  • İlk ambulans ekibinin olay yerine ulaşması ile başlar ve ilk ambulans ekibi görevi devredinceye kadar OYY’ni üstlenir.
  • OYY, olayın oluş şekli, büyüklüğü ve eldeki imkanlara göre oluşturulmalıdır.
  • Olayın büyük ise birden fazla OYY ekibine ihtiyaç duyulacaktır.
  • Tüm olaylarda hızlı ve en basit OYY ile başlanmalı olayın süre, biçim ve hasta/yaralı sayısına göre geliştirilmelidir.
  • OYY karmaşık bir organizasyondur. Olay Yeri Sağlık Alanını kurmak, organize etmek ve yönetmek üzere “Olay Yeri Yönetim Ekibi” oluşturulur.

2.1. Olay Yeri Yönetim Ekibi; Aşağıda görevleri açıklanan sorumlulardan oluşturulur. Olayın büyüklüğüne göre bu ekip genişletilir veya küçültülür. Ekip küçültüldüğünde, ekip üyeleri birden fazla görevlinin sorumluluğunu üzerlerine alır.

  • Olay Yeri Yöneticisi; Acil sağlık hizmetlerinin olay yerindeki sorumlusudur.Tıbbi tedavi , sevk ve kurtarma işlerini koordine eder.Gerektiğinde ek acil sağlık ekibi gereksinimini belirler.Olay yerindeki diğer ekiplerle koordinasyonu sağlar.Sağlık personelinin güvenliğinden sorumludur.Olayları kronolojik bir sırayla kayıt altına alır.Olayla ilgili üst yöneticilere bilgi ve değerlendirmelerini iletir.
  • İletişim Sorumlusu; olay yerindeki tüm ekipler ve üst yönetim arasındaki iletişimin kesintisiz olarak sağlanmasından sorumludur.
  • Lojistik ve Tıbbi Alan Sorumlusu; olay yerinde görevli tüm sağlık ekiplerinin lojistik ihtiyaçlarını sağlamakla ve olay yeri tıbbi alanının tümünün düzenini sağlamakla sorumludur.
  • Triyaj Sorumlusu; olay yerine en yakın güvenli bölgede hasta/yaralıların tedavi önceliklerini belirlemek için triyaj alanı oluşturmak ve triyaj işlerinden sorumludur.
  • Tedavi Sorumlusu; triyaj alanına yakın bir yerde Tıbbi Uç Nokta (TUN) oluşturulması ve gelen tüm hasta/yaralıların ilk tedavilerinin yapılmasından sorumludur.
  • Hasta Sevk Sorumlusu; tedavileri yapılan hasta/yaralıların uygun hastanelere kara, hava ve deniz yolu ile ambulanslar ile sevkleri, Ambulans Toplanma ve Sevk Alanından sorumludur.

2.2. Olay Yerindeki Sağlık Hizmet Alanları;

  • Sağlık Komuta Merkezi: Olay yerindeki tüm sağlık ekiplerini yönetmek ve koordine etmek içingüvenli bir bölgede kurulan mobil komuta merkezidir. Bu amaçla önceden her türlü donanımı sağlanmış bir araç, çadır veya konteyner kullanılabilir.
  • Lojistik Alan: Olay yerinde görev yapan sağlık ekiplerinin ihtiyacı olan ekipman ve malzemenin toplandığı, saklandığı ve dağıtıldığı yerdir. Bu amaçla konteyner veya olay yerindeki mevcut bir bina kullanılabilir.
  • Triyaj Alanı: Olay yerine en yakın güvenli bölgede oluşturulan alandır. Hasta/yaralıların triyajının yapıldığı yerdir. Olayın büyüklüğüne göre birden fazla yerde kurulabilir. Her triyaj alanının ayrı bir ekibi ve sorumlusu vardır. Triyajı yapılan hasta ve yaralılar aldıkları triyaj koduna gör yere serilmiş renkli bezler veya işaretlenmiş yerlerde bekletilir.
  • Tedavi Alanı: Triyaj alanının yakınında hasta/yaralıların tedavilerinin yapıldığı yerdir. Tıbbi Uç Nokta (TUN) diye adlandırılan şişme UMKE çadırları buna en iyi örnektir. Kırmızı kodlu hasta ve yaralılar öncelikle bu alana taşınır. Mümkünse bu alanda kendi içinde kırmızı, sarı ve yeşil diye ayrılır.
  • Hasta Sevk Alanı: Ambulansların toplandığı, hasta/yaralıların hastanelere nakledilmek üzere ambulanslara yerleştirildiği alandır.
  • Ambulansların Toplanma Alanı: Olay yerine gelen ambulansların düzenli ve göreve hazır şekilde beklediği yerdir. Kara ambulansları yanında helikopter ve uçak ambulanslar için ayrı ayrı alanlar belirlenir.
  • Ölü Toplama Alanı: Geçici morg alanı olarak da adlandırılabilir. Olay yerinden veya triyaj alanından gelen cesetlerin topluca bekletildiği yerdir. Bu alanın sorumluluğu varsa adli ve güvenlik personelinin sorumluluğundadır. Adli Tıp Uzmanı daha sonra bu ekibe katılır. Özellikle kimlik tespiti yapılamayan durumlarda (maden kazası, patlama ve yangın) bu alanın güvenliği ve cesetlerin korunması daha bir önem kazanır.
  • Rehabilitasyon Alanı: Olay yerinin en gerisinde kurulan, olay yerinde görev yapan personelin dinlendirildiği alandır. Uzun süreli çalışmalarda kurulur. Fiziksel ve ruhsal olarak etkilenen sağlık personellerinin dinlendirildiği alanlardır. Gürültüden ve afetin sonuçlarından en az etkilenebilecek bir alanda oluşturulur.

Resim 10: Olay Yeri Sağlık Hizmet Alanları

SONUÇ

            Hastane öncesinde afet ve acil durumların yönetimi, afetlere müdahale aşamasındaki başarıyı belirleyen bir durumdur. Bu aşamada yapılan yanlışlıklar ve eksiklikler sabit ve mobil hastanelerdeki başarıyı da doğrudan etkiler. Afet sonrası hasta ve yaralıların tıbbi öncelikleri belirlenmeden yapılan rastgele hasta sevkleri, hastane önlerinde yığılmalara, kurtarılabilecek hastaların kaybedilmesine veya durumlarının daha da ağırlaşmasına neden olabilir. İşte tüm bu nedenlerle, hastane öncesi afet yönetimi konusunda hazırlıklı olmak için hastane afet ekipleri ile birlikte düzenli eğitim ve tatbikatların yapılması gerekmektedir. Afetsiz günler dileğiyle.

KAYNAKLAR

1. Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmî Gazete, 25412, 24 Mart, 2004

2. International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies (2020). World Disaster Report 2020. [Cited 23 December 2020]. Available from: https://media.ifrc.org/ifrc/wpcontent/uploads/2020/11/20201116_World-Disasters_Full.pdf

3. Afetlerde ve Acil Durumlarda Sağlık Hizmetleri Yönetmelik, Resmî Gazete, 31491, 25 Mayıs, 2021

4. Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevlerine Dair Yönerge, Sağlık Bakanlığı, Ankara, 2011

5. Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat Şeması https://acilafet.saglik.gov.tr/TR-4185/ teskilat-semasi.html

6. Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevlerine Dair Yönerge, Sağlık Bakanlığı, Ankara, 2011

7. Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği, Resmî Gazete, 26369, 07 Aralık, 2006

8. Afetler ve Halk Sağlığı, (2023)., Hipokrat Yayınevi, Basım sayısı:1, ISBN:978-625-6429-24-6

9. NHS National Ambulance Service Command Control Guidance, 2012

10. Ambulans Ekipleri için Olay Yeri Yönetimi El Kitabı, İzmir 112 Ambulans Servisi, 2014

1 Nisan 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı Dizisi

Yine Yeniden: Siber Afet ve Sağlık

by Mehmet Türk 1 Mart 2024
written by Mehmet Türk

Türkiye Acil Tıp Derneği Afet Komisyonu olarak her yıl yazıp paylaşımda bulunduğumuz “Afet Yazı Dizisi”nin 2024 yılı için ilk yazısı ile karşınızdayız. Afetsiz ve akademik bir dönem için şimdiden iyi okumalar diliyorum.

GİRİŞ

Bugün üç milyardan fazla kişinin kullandığı internet 1960 yılında bilgi paylaşmak amacı ile kurulmuştur. İlerleyen zamanlarda internetin bu denli yaygınlaşacağı beklenmediğinden ve insanların sisteme zarar verebilecekleri düşünülmediğinden güvenlik geri planda bırakılmıştır. Teknolojik gelişmeye paralel olarak altyapıların bilişim sistemlerine bütünleşme çabaları artmış, küreselleşme ve getirdiği iş kolaylığı gibi nedenlerden ötürü bu geçiş hızlanmıştır. Dünyada ortaya çıkan bu yeni durum ekonomik, siyasal ve sosyal olarak uluslararası alanda yeni bir yapı yani küreselleşmeyi meydana getirmiştir. Bundan dolayı küreselleşmeye yön verebilmek için bilgi teknolojileri önemli bir aktör olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar teknolojisi sayesinde internet dünyası dediğimiz yeni görünmeyen sanal bir kıta keşfedilmiştir. Böylece bilgi teknolojileri ve iletişim sistemleri ile küreselleşme hız kazanmış, ülke sınırları küçülmüş, rekabet ortamı şiddetlenmiş, bölgesel gruplaşmalar başlamış ve bugün için ülkelerin fiziksel alan dâhil tüm etki alanları siber alandaki yetkinliklerine göre sınırlanmıştır. Ülkemizde ve dünyada yaşanan tüm bu bilgi toplumuna geçiş süreci ile birlikte, bu sürece karşı olarak kişisel, ticari ve politik motivasyonlar barındıran zararlı yazılımların oranında büyük artış meydana gelmiş; ülkelerin kurum ve kuruluşları siber saldırıların hedefi olmuştur.(1)

Elektronik sistemlerde olduğu gibi, sağlık hizmetleri teknolojisi de güvenlik açığına yol açan yazılım ve donanım kusurlarıyla doludur.(2) Bu güvenlik açıklarından kötü niyetli aktörler tarafından yararlanılması maalesef sağlık sektöründe yaygın hale geldi ve teknolojiye olan bağımlılığımız artmaya devam ettikçe muhtemelen hızlanarak önümüze çıkacaktır.(3)

Sağlık ve Teknolojik Bağımlılık

Modern sağlık sistemleri birbirine bağlı ve  bağımlı teknik sistemlerdir ve sayısız yazılım, donanım, tıbbi cihaz ve ağ ürününden oluşur. Bilgisayarlı sistemlere yapılan saldırılar, genellikle kötü niyetli aktörün amacına ve becerisine bağlı olarak, etki, gelişmişlik ve ölçek açısından büyük ölçüde farklılık gösterir. Geleneksel olarak, bu saldırılar “CIA üçlüsü” tarafından tanımlanmıştır.(4) Bu model, saldırıları gizlilik, bütünlük ve kullanılabilirlik olmak üzere 3 kategoriye ayırır ( Şekil 1 ). 

  • Gizlilik, yetkisi olmayan kişilerden veri erişiminin korunmasını içerir. Örneğin, bilgisayar korsanları hastaların adları, adresleri ve ilaç listeleri gibi korunan sağlık bilgilerini ifşa ederse, bu bir gizlilik saldırısı olarak sınıflandırılır.
  • Bütünlük, bir konumdan depolanan veya iletilen verilerin yetkisiz değişiklikten arınmış olduğunun güvencesidir. Bir veri tabanındaki laboratuvar testlerinin değerlerini anormalden normale değiştiren veya bir hastanın kritik ilaç alerjilerini elektronik tıbbi kayıttan silen bir saldırı, bütünlük saldırısı olarak sınıflandırılır.
  • Bilgisayarlı sisteme sürekli erişimin sağlanması veya işlevinin korunması, kullanılabilirlik olarak adlandırılır. Bir bilgisayar korsanı, eczane sistemine, eczacılara veya doktorlara erişilemezlik ile sonuçlanan bir saldırı başlatırsa, buna erişilebilirlik saldırısı denir.

Şekil 1 Sağlık hizmetleri örnekleriyle siber güvenlik saldırı sınıflandırması.

Kötü amaçlı yazılım olarak bilinen bilgisayar programları, son 20 yılda çoğaldı. Saldırgana finansal bir ödeme yapılıncaya kadar verileri erişilemez hale getiren programlar olan fidye yazılımları, yakın zamanda yüzlerce sağlık sistemine bulaştı. Bu olayların belki de en yıkıcısı, Mayıs 2017’de, WannaCry fidye yazılımının 80’den fazla Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmeti hastanesindeki sistemlere bulaştığı ve bazı acil servislerin (ED’ler) kapatılmasına, ameliyatların iptal edilmesine ve ayakta tedavi gören klinik bakımın kesintiye uğramasına neden oldu.(5)

Birçok bağlantılı tıbbi sistem, inme, travma, kalp arrest ve sepsis gibi zamana bağlı durumların klinik tedavi iş akışları için hayati öneme sahiptir. Bu sistemlerden birinin bile başarısız olması hasta için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Örneğin, bir görüntülemenin, bilgisayarlı tomografi (BT) tarayıcısının işletim sisteminin bir bilgisayar virüsü nedeniyle rapor edilememesi, inme tanısını uzatabilir, hastayı trombolitik tedavi süresini etkileyebilir veya kafa içi kanamanın beyin cerrahisi müdahalesini geciktirebilir. Bir hastanenin dijital sınırlarının dışındaki teknik sistem arızası bile hasta bakımını etkileyebilir; örneğin, Allscripts’in güvenlik ihlali nedeniyle yüzlerce virüslü hastane ve kliniği hasta kayıtlarını görüntüleyemez veya ilaç yazamaz hale getiren 2018 Allscripts fidye yazılımı saldırısı.(6)

Hastaneler ayrıca, klinik bakımı etkileyebilecek geniş bağlantılı cihaz ve sistem ağlarını da kullanırlar. Örneğin, bir hastane çağrı sistemine veya telefon sistemine yapılan bir hizmet reddi saldırısı, hızlı iletişimin hayati önem taşıdığı miyokard enfarktüsünde uzman müdahalesini geciktirebilir.(7)

Siber Afet Tıbbı

Doğal afetler, salgınlar ve kitlesel olaylara hazırlık ve tıbbi yönetim, acil tıp ve yan dal afet tıbbının birincil sorumlulukları arasındadır. Siber saldırılar, ilk bulaşma veya ilerleme için öngörülebilir bir model izlemez ve genellikle geniş bant İnternet hızında ayrım gözetmeksizin yayılır. Kasırgalar veya depremler gibi birçok doğal afetin coğrafi bir tercihi ve tarihsel bir emsali vardır ve bu da belirli bölgelerdeki hastanelerin sağlam afet müdahale planlarına hazırlanmalarına ve bunları test etmelerine olanak tanır. Ancak, kötü amaçlı yazılımlar veya diğer siber saldırılar, internet bağlantısı olan her yere yayılabilir ve her türlü felaketten izole edilmiş bölgeleri etkileyebilir. Bir hastaneden diğerine hızla yayılma riski, tüm sağlık sistemine hızla bulaşabileceği ve yüzlerce hastanenin klinik bakımını etkileyebileceği anlamına gelir.(8)

Olay komuta sistemi, bir afetle ilgili belirli talepleri karşılamak için standartlaştırılmış bir yönetim aracı sağlar. Operasyonlar, planlama, lojistik ve finans gibi afet müdahalesinin tüm ana bileşenleri için liderlik yapısını, işbölümünü ve buradaki sorumlulukları ana hatlarıyla belirtir. Doğal afetler veya terör eylemleri için çok uygulanabilir olmasına rağmen, bu model bir siber saldırıyı etkili bir şekilde yönetme yeteneği bakımından sınırlıdır. Hasta bakımında aksamalardan kaçınmaya çalışırken teknoloji kusurlarını ele almanın zorlukları gerçekten de farklıdır. Siber afetlere müdahale için standartlaştırılmış en iyi uygulamaların geliştirilmesi, muhtemelen hibrit bir yaklaşım gerektirecektir.

Organize bir afet müdahalesinin yaygın uygulaması, mümkün olduğunca çok sayıda eğitimli profesyoneli hızla olay yerine göndermek ve onlara belirli görevler vermektir. Ancak bir siber saldırı durumunda kaynak ihtiyaçları çok farklıdır. Artan hasta talebini karşılamak için insan gücü ve malzemeleri sağlamak yerine, ortaya çıkması en muhtemel sorunlar, hasta akışını ve tedavisini sürdürmek için alternatif, bilgisayarsız sistemleri uygulamaya hazır bilişim uzmanları ve önceden eğitilmiş bireyler gerektirecektir.  Bu nedenle, acil tıp eğitimcileri, bir hastane afet proğramından farklı bir tehlike olarak dahil edilebilecek siber saldırı planları oluşturmaya çalışmalıdır.

Hastaneler, sağlık hizmetlerine yönelik siber saldırıların azaltılması, hazırlık, müdahale ve kurtarma konularında Ulusal Acil Durum Yönetim Ajansı’nın acil durum yönetimi aşamalarının ilkelerini uygulayabilir ( Şekil 2 ). 

“Mitigation-Hafiletme” sürecine klinisyenlerin dahil edilmesi, sınırlı kaynakları güvence altına almak için en yüksek öncelikli klinik sistemleri ve cihazları belirlemede sağlık hizmetlerinin güvenlik durumunu iyileştirebilir. 

Şekil 2 Siber acil durum yönetiminin aşamaları.

“Preparedness-Hazırlık”, bilgi teknolojisi sistemlerinin yanı sıra acil durum yönetimini de içermelidir, bilgi teknolojisinin olay müdahalesini ve geleneksel sağlık olayı komutasını uyumlu hale getirmek için birlikte çalışmalıdır.

Siber afetlere gerçek zamanlı “Response-Müdahale”, diğer afet müdahalelerinden benzersiz prosedürler gerektirir ve genellikle 3 hedefi içerir. 

  • Birincisi, sürekli güvenli klinik bakımı sağlamak için dijital klinik iş akışlarını manuel süreçlerle değiştirmek. 
  • İkinci amaç, belirli siber tehdidi belirlemek ve yayılmasını ve ağ üzerindeki etkisini sınırlamaktır. 
  • Üçüncü amaç, ayrıcalıklı Sağlık Bilgi Paylaşımı ile içişleri bakanlığı ve diğer sağlık kuruluşları gibi ilgili kurum ve kuruluşlarla iletişim kurmaktır.

Tıbbi siber felaketlerden “Recovery-Kurtarmak” da bazı benzersiz hususları gerektirir. Saldırıdan etkilenen klinik sistemleri yeniden başlatırken, bilgi teknolojisi ekiplerinin saldırılara izin veren güvenlik açıklarının kapatıldığından emin olması gerekecek; aksi takdirde, sistemden yararlanan aynı virüs, kötü amaçlı yazılım veya saldırgan, sistemler yeniden başlatılır başlatılmaz geri dönebilir.

Öneriler

Siber afetlere hazırlık için özel önerileri şu şekilde sunabiliriz.

  • Uygulanacak ilk şey, tüm dijital sistemlerin teknik arızasını simüle eden düzenli acil servis ve hastane çapında siber afet tatbikatlarıdır. 
  • Hazırlık hedeflerinizi daha da hızlandırmak için teknik, klinik ve organizasyonel liderliği içeren bir siber afet görev gücü oluşturun ve geliştirin. 
  • Daha sonra en iyi uygulamaları diğer sağlık hizmeti sunan kuruluşlarla paylaşabilirsiniz. Bir siber güvenlik tehdidi hastanenizi etkiliyorsa, Sağlık Bilgi Paylaşımı ve Analiz Merkezi gibi mevcut uluslararası mekanizmaları kullanarak sağlık hizmetleri organizasyonlar arası tehdit paylaşımına katılın. 
  • Son olarak, bir acil servis doktorunun hastanesini siber bir tehditten koruyabilmesinin en basit yollarından biri, iyi bir siber programı uygulamaktır. 
  • Sözlüklerde bulunan bir parola yerine daha uzun benzersiz parola ifadeleri oluşturun.
  • Parolaları paylaşmayın.
  • Birden fazla hesap ve hizmet için aynı parolayı veya parolayı kullanmaktan kaçının.
  • Güvenlik sorularını yanıtlamak için kullanılabilecek bilgileri sosyal medyada paylaşmaktan kaçının.
  • Çok faktörlü kimlik doğrulamayı dağıtın.
  • Kötü niyetli e-postaları açmaktan kaçının.
  • Hileli flash sürücüleri klinik ortamlara bağlamaktan kaçının.
  • Dijital veri depolamayı şifreleyin.
  • Yetkili kullanıcıları taklit ediyor olabilecek doğrulanmamış kişilere gizli bilgileri ifşa etmekten kaçının.

Kaynaklar

  1. Orak M. Sağlıkta Korkutan Gelecek Siber Afetler, https://tatd.org.tr/afet/afet-yazi-dizisi/saglikta-korkutan-gelecek-siber-afetler/
  2. Nigrin DJ. When “hacktivists” target your hospital. N Engl J Med. 2014;371:393-395.
  3. Gordon WJ, Wright A, Aiyagari R, et al. Assessment of employee susceptibility to phishing attacks at US health care institutions. JAMA Netw Open. 2019;2:e190393. 8. Blumenthal D. Launching HITECH
  4. Schabacker DS, Levy L-A, Evans NJ, et al. Assessing cyberbiosecurity vulnerabilities and infrastructure resilience. Front Bioeng Biotechnol. 2019;7:61
  5. National Audit Office Investigation: WannaCry cyber attack and the NHS—National Audit Office (NAO) report. (Available at:) https://www.nao.org.uk/report/investigation-wannacry-cyber-attack-and-the-nhs/ Date accessed: June 21, 2019
  6. Healthcare IT News. Allscripts sued over ransomware attack, accused of “wanton” disregard. Available at: https://www.healthcareitnews. com/news/allscripts-sued-over-ransomware-attack-accused-wantondisregard. Accessed June 21, 2019.
  7. Wired. The highly dangerous “Triton” hackers have probed the US grid. Available at: https://www.wired.com/story/triton-hackers-scan-uspower-grid/. Accessed June 21, 2019
  8. Collier R. NHS ransomware attack spreads worldwide. CMAJ. 2017;189:E786-E787.
1 Mart 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Newer Posts
Older Posts

Son Yazılar

  • Sahra Hastanesi Tecrübesi
  • 21. Yüzyılda Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) Olaylarına Yaklaşım
  • Türkiye’de Afet Tıbbı Eğitimi ve Afet Tıbbı Yan Dalı
  • İklim Değişikliğinin Acil Servis Üzerine Etkileri
  • Gelecekte Beklenen Afetler

Son Yorumlar

  1. iskender Dölek - Saha Raporlarının Afetlerdeki Önemi
  2. Çığ: Beyaz Tehlike! | Afet Komisyonu | TATD - 2020’de Türkiye ve Dünyada En Sık Görülen Doğal Afetler

Hakkımızda

  • Üyelik Başvuru Formu
  • Kurumsal Kimliğimiz
  • Gizlilik Politikası

Bize Ulaşın

  • Mustafa Kemal Mahallesi Dumlupınar Blv. No:274 Mahall E Blok Daire:18 Ankara
  • Telefon: (0312) 438 12 66
  • Email: bilgi@tatd.org.tr
@2024 – All Right Reserved. Designed and Developed by Themis
Facebook Twitter Instagram Linkedin Youtube Email
Afet Komisyonu
  • Home
    • Home 1
    • Home 2
    • Home 3
  • Contact
Giriş

Çıkış yapana kadar oturumumu açık tut

Şifrenizi mi unuttunuz?

Password Recovery

A new password will be emailed to you.

Have received a new password? Login here