Ağustos Güzeldir 17’si Olmasa


Takvim 17 Ağustos 1999; sıradan bir gün olarak başlayan gece saat 03.02’yi gösterdiğinde kara bir gün olarak tarihte yerini aldı. Kocaeli halkı sıradan bir günün sonunda uykuya daldıklarında bambaşka bir hayata gözlerini açtı. Uykularında büyük bir gürültü ile gözlerini açtıklarında kör bir karanlığın kucağında inleyen son umut çağrıları ile buldular kendilerini. Körfezin mavi yeşil rengi ile doğan güneş bu sabah kendini simsiyah bir güne hazırlıyordu. Yıkıntıların arasında son umut sözleri artık tüm körfezde kulaklarda çınlıyordu; ‘’Sesimi duyan var mı?’’. Hem şiddetle unutmak, hem de unutmamak istiyor insan bu sözleri. Hala bazı yüreklerde bu sesler çınlıyor, bazı kabusların bir parçası oluyordu. Yeniden duymak istemediğimiz bu sözler yeniden söylenmesin, boğazlara düğümlenmesin diye Coğrafyamızın kaderi ‘’DEPREM’’ bu yazı dizimizin konusu oldu.

Hemen her coğrafya kendine özgü doğal tehditler barındırmaktadır. Deprem, yaşandığı bölge- de çok yönlü etki meydana getirmektedir. Bu çok yönlü etki; can kaybı ve yaralanmaların doğurduğu fiziksel ve psikolojik etkileri içermenin yanı sıra mal kaybının yaşanmasıyla ekonomik etkileri, tarihsel yapılarda oluşan tahribat ile kültürel etkileri ve uzun dönemde ortaya çıkan toplum davranışları değişikliğine neden olan sosyolojik etkileri olarak görülebilmektedir. Bu nedenle depremi tanımak öncesi ve sonrası için alınabilecek önlemleri uygulamak büyük önem taşımaktadır.

Deprem ve Türkiye

Türkiye’de en sık gerçekleşen doğal afet heyelandır (%45), ikinci sıklıkta yer alan depremler (%18) ise can ve mal kaybı açısından en yıkıcı hasarı oluşturmakta iken AFAD 2020 Doğa kaynaklı olay istatistiklerinde deprem ilk sıraya yerleşmiştir (Şekil 1).

 

 

 

Şekil 1. AFAD 2020 Yılı Doğa Kaynaklı Olay İstatistikleri (Veriler AYDES-Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi’nden derlenmiştir.)

Ülkemiz yaşadığı depremler ile toplam etkilenen insan sayısı açısından beşinci sırada yer alırken, insan kaybı açısından ise dokuzuncu sırada yer almaktadır. Yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmiş tarihimize baktığımızda ülke olarak birçok yıkıcı deprem deneyimlerimiz mevcuttur. Ve bu da maalesef bize ilerde yaşayacağımız deprem gerçeğini hatırlatmaktadır. 1996 yılında yayınlanan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na göre, yurdumuzun toprak bakımından %92’sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu ve nüfusumuzun %95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı,  büyük sanayi merkezlerinin %98’i ve barajlarımızın da %93’ünün deprem bölgesinde bulunduğu ayrıca bilinmektedir. Her yıl yurdumuzda ortalama olarak büyüklüğü 5 ila 6 arasında olan bir deprem yaşanmaktadır.

Yurdumuzda yaşanan son 58 yıl içerisinde meydana gelen depremlerden, 58.202 can kaybı yaşanmış, 122.096 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411.465 konut ve işyeri yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Bu da demektir ki depremlerde her yıl ortalama 1.003 can kaybı yaşanmakta ve 7.094 konut ve işyeri yıkılmaktadır.

En son ‘’2018 Türkiye Deprem Tehlike Haritası’’ AFAD Ulusal Deprem Araştırma Programı tarafından desteklenen ‘’Türkiye Sismik Tehlike Haritasının Güncellenmesi’’ başlıklı proje kapsamında hazırlanmıştır. Daha önce yayınlanan haritalar ‘’ Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’’ olarak yayınlanırken son harita ‘’2018 Türkiye Deprem Tehlike Haritası’’ olarak yayınlanmıştır. Yeni haritada, önceki haritalardan farklı olarak deprem bölgeleri yerine en büyük yer ivmesi değerleri gösterilmiş ve “deprem bölgesi” kavramı ortadan kaldırılmıştır. Deprem tehlike haritası bir RİSK haritası değildir. Tehlike haritası üzerindeki yapıları, yaşayan nüfusun deprem anında etkilenme durumunu, ekonomik kayıpları ve depremin çevreye vereceği zarar sonuçlarını göstermekle ancak bir risk haritası olabilir (Şekil 2)

Şekil 2. Türkiye Deprem Tehlike Haritası (AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı)

Deprem Öncesi, Anı ve Sonrası Alabileceğiniz Önlemleri Biliyor Musunuz?

Günümüzde afet müdahalesinde en önemli kavramlardan biri komuta ve kontroldür. Afet müdahalesini denetleyen ve genel operasyonları, iletişimi, lojistiği, kaynak taleplerini ve dağıtımını, bilgi dağıtımını, arama ve kurtarma ekiplerinin tahsisini kontrol eden merkezi bir otorite olmalıdır. Ülkemizde bu otorite görevi AFAD tarafından yürütülmektedir.

Deprem Öncesı̇ Alınacak Önlemler

Afetlerde yıkımları, hasarı azaltacak en önemli unsur afet öncesi alınacak önlemlerdir. Bu doğrultuda alınacak önlemler;

  • Depremin oluşumunu önleyemeyiz ancak yaşadığımız bölgeyi seçmek, depremde hasarı en aza indirmek elimizde. Bu nedenle yaşayacağımız bölgeyi titizlikle belirlemeliyiz. Kaygan ve ovalık bölgeler iskana açılmamalıdır. Konutlar gevşek toprağa sahip meyilli arazilere yapılmamalıdır.
  • Yapılar deprem etkilerine karşı dayanıklı inşa edilmelidir. Her birey kendi oturduğu binanın depreme karşı dayanıklılığını öngörememekle birlikte, daha önce yüksek ölçekli depreme maruz kalınma öyküsü, taşıyıcı kolonlarda çatlaklar, binanın zemini gibi unsurları göz önünde tutmalıdır. Özellikle 1.kuşak deprem bölgelerinde tercih imkanınız varsa dikey binalardan daha çok az katlı yatay ve kayalık zeminde yapılmış binalar tercih edilmelidir.
  • Dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine bina yapılmamalıdır. Çok kar yağan ve çığ gelen yamaçlarda bina yapılmamalıdır.
  • Mevcut binaların dayanıklılıkları artırılmalıdır.
  • Konutlara deprem sigortası yaptırılmalıdır.

Bu önlemlerin yanı sıra, yapısal olamayan, yani binadan değil de eşyalardan kaynaklanacak hasarlardan korunmak için günlük kullandığımız eşyalarımızın ev içerisine yerleştirilmesinde aşağıda sayılan önlemleri almalıyız:

Dolap üzerine konulan eşya ve büro malzemeleri kayarak düşmelerini önlemek için plastik tutucu malzeme veya yapıştırıcılarla sabitlenmelidir. Dolaplar ve devrilebilecek benzeri eşyalar birbirine ve duvara sabitlenmelidir. Eğer sabitlenen eşya ve duvar arasında boşluk kalıyorsa, çarpma etkisini düşürmek için araya bir dolgu malzemesi konulmalıdır. Rafların önüne elastik bant ya da tel eklenebilir. Küçük nesneler ve şişeler, birbirlerine çarpmayacak ve devrilmeyecek şekilde, kutuların içine yerleştirilmelidir.

Gaz kaçağı ve yangına karşı, gaz vanası ve elektrik sigortaları otomatik hale getirilmelidir.
Binadan acilen çıkmak için kullanılacak yollardaki tehlikeler ortadan kaldırılmalı, bu yollar işaretlenmeli, çıkışı engelleyebilecek eşyalar çıkış yolu üzerinden kaldırılmalıdır.
Geniş çıkış yolları oluşturulmalıdır. Dışa doğru açılan kapılar kullanılmalı, acil çıkış kapıları kilitli olmamalıdır. Acil çıkışlar aydınlatılmalıdır. Karyolalar pencerenin ve üzerine devrilebilecek ağır dolapların yanına konulmamalı, karyolanın üzerinde ağır eşya olan raf bulundurulmamalıdır. Tüm bireylerin katılımı ile (evde, iş yerinde, apartmanda, okulda) “Afete hazırlık planları” yapılmalı, her altı ayda bir bu plan gözden geçirilmelidir. Zaman zaman bu plana göre nasıl davranılması gerektiğinin tatbikatları yapılmalıdır. Bir afet ve acil durumda eve ulaşılamayacak durumlar için aile bireyleri ile iletişimin nasıl sağlanacağı, alternatif buluşma yerleri ve bireylerin ulaşabileceği bölge dışı bağlantı kişisi (ev, işyeri, okul içinde, dışında veya mahalle dışında) belirlenmelidir.

Bireysel olarak alınacak önlemler;

Deprem anında kaosu azaltmanın en önemli unsuru deprem öncesinde bireylerinde deprem anında kendi yaklaşımlarını oluşturmalarıdır. Bulundukları evin konumuna göre kendi afet hazırlık senaryolarını oluşturulmalıdır. Depremin yıkıcı özelliği ortalama 15-20 saniye kadar sürmektedir. Bu doğrultuda deprem öncesi oturdukları binadan dışarı çıkma sürelerini hesaplamaları en önemli unsurdur. Özellikle zemin katta oturanlar depremin yıkıcı etkisi henüz başlamadan binayı boşaltma imkanı varsa tüm önlemler bu doğrultuda alınmalıdır. Yüksek binada oturanlar deprem anında kendileri için yıkılsa da ezilmeyecek olan kolonları belirleyerek kendi hazırlık senaryolarını oluşturmalıdır. Bu doğrultuda tüm aile bireyleri hazırlanmalıdır. Son dönemlerde popüler olan deprem çantaları birçok otorite tarafından önerilmektedir. Büyük anlamda gerekliliği kabul edilmekle birlikte deprem sonrası enkaz altında Robinson Crusoe hayatı yaşanmayacağı da göz önünde bulundurularak ortalama 10-15 kilo olan bu çantaların pratik olmadığı da unutulmamalıdır. Bu doğrultuda daha sadeleştirilmiş az yer kaplayan, pratik kendi çantalarınızın oluşturulması daha uygun olacaktır. Bu doğrultuda yanı başınızda radyo, konserve, ışık kaynakları gibi unsurlar yerine telefon, su ve harici şarj aleti bulundurmak daha etkin olabilecektir.

DEPREM ANINDA YAPILMASI GEREKENLER

DEPREM ANINDA BİNA İÇERİSİNDEYSENİZ;

  • Kesinlikle panik yapılmamalıdır. Sabitlenmemiş dolap, raf, pencere vb. eşyalardan uzak durulmalıdır. Daha önce planladığınız senaryo doğrultusunda yaklaşım gösterilmelidir.
  • Baş iki el arasına alınarak veya bir koruyucu (yastık, kitap vb) malzeme ile korunmalıdır. Sarsıntı geçene kadar bu pozisyonda beklenmelidir. Güvenli bir yer bulup, diz üstü ÇÖK, Başını ve enseni koruyacak şekilde KAPAN, Düşmemek için sabit bir yere TUTUN pozisyonu alınmalıdır.
  • Merdivenlere ya da çıkışlara doğru koşulmamalıdır. Balkona çıkılmamalıdır.
  • Balkonlardan ya da pencerelerden aşağıya atlanmamalıdır. Kesinlikle asansör kullanılmamalıdır.
  • Telefonlar acil durum ve yangınları bildirmek dışında kullanılmamalıdır.
  • Kibrit, çakmak yakılmamalı, elektrik düğmelerine dokunulmamalıdır. Tekerlekli sandalyede isek tekerlekler kilitlenerek baş ve boyun korumaya alınmalıdır.
  • Mutfak, imalathane, laboratuvar gibi iş aletlerinin bulunduğu yerlerde; ocak, fırın ve bu gibi cihazlar kapatılmalı, dökülebilecek malzeme ve maddelerden uzaklaşılmalıdır.
  • Sarsıntı geçtikten sonra elektrik, gaz ve su vanalarını kapatılmalı, soba ve ısıtıcılar söndürülmelidir.
  • Diğer güvenlik önlemleri alınarak gerekli olan eşya ve malzemeler alınarak bina daha önce tespit edilen yoldan derhal terk edilip toplanma bölgesine gidilmelidir.
  • Okulda sınıfta ya da büroda ise sağlam sıra, masa altlarında veya yanında; koridorda ise duvarın yanına hayat üçgeni oluşturacak şekilde ÇÖK- KAPAN-TUTUN hareketi ile baş ve boyun korunmalıdır.
  • Pencerelerden ve camdan yapılmış eşyalardan uzak durulmalıdır.

DEPREM ANINDA AÇIK ALANDAYSANIZ;

  • Enerji hatları ve direklerinden, ağaçlardan, diğer binalardan ve duvar diplerinden uzaklaşılmalıdır. Açık arazide çömelerek etraftan gelen tehlikelere karşı hazırlıklı olunmalıdır.
  • Toprak kayması olabilecek, taş veya kaya düşebilecek yamaç altlarında bulunulmamalıdır. Böyle bir ortamda bulunuluyorsa seri şekilde güvenli bir ortama geçilmelidir.
  • Binalardan düşebilecek baca, cam kırıkları ve sıvalara karşı tedbirli olunmalıdır.
  • Toprak altındaki kanalizasyon, elektrik ve gaz hatlarından gelecek tehlikelere karşı dikkatli olunmalıdır. Deniz kıyısından uzaklaşılmalıdır.

DEPREM ANINDA ARAÇ KULLANIYORSANIZ;

  • Sarsıntı sırasında karayolunda seyir halindeyseniz;
    • Bulunduğunuz yer güvenli ise; yolu kapatmadan sağa yanaşıp durulmalıdır. Kontak anahtarı yerinde bırakılıp, pencereler kapalı olarak araç içerisinde beklenmelidir. Sarsıntı durduktan sonra açık alanlara gidilmelidir.
    • Araç meskun mahallerde ya da güvenli bir yerde değilse (ağaç ya da enerji hatları veya direklerinin yanında, köprü üstünde vb.); durdurulmalı, kontak anahtarı üzerinde bırakılarak terk edilmeli ve trafikten uzak açık alanlara gidilmelidir.
  • Sarsıntı sırasında bir tünelin içindeyseniz ve çıkışa yakın değilseniz; araç durdurulup aşağıya inilmeli ve yanına yan yatarak ayaklar karına çekilip, ellerle baş ve boyun korunmalıdır. (ÇÖK-KAPAN-TUTUN)
  • Kapalı bir otoparkta iseniz; araç dışına çıkılıp, yanına yan yatarak, ellerle baş ve boyun korunmalıdır. Yukarıdan düşebilecek tavan, tünel gibi büyük kitleler aracı belki ezecek ama yok etmeyecektir. Araç içinde olduğunuz takdirde, aracın üzerine düşen bir parça ile aracın içinde ezilebilirsiniz.

METRODA VEYA DİĞER TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINDAYSANIZ:

  • Gerekmedikçe, kesinlikle metro ve trenden inilmemelidir. Elektriğe kapılabilirsiniz veya diğer hattan gelen başka bir metro yada tren size çarpabilir. Sarsıntı bitinceye kadar metro ya da trenin içinde, sıkıca tutturulmuş askı, korkuluk veya herhangi bir yere tutunmalı, metro veya tren personeli tarafından verilen talimatlara uyulmalıdır.

YARALILARIN TIBBİ TEDAVİSİ

Bir depremin hemen ardından yaralıların bakımı,tipik olarak ortopedik ve yumuşak doku travmalarına odaklanır, buna kırık tedavisi de dahildir. Kafa travmalarının yaygınlığı nedeniyle cerrahi prosedürler, cerrahlar ve anestezistler, erken tıbbi müdahalenin önemli bileşenleridir. Ayrıca derin sedasyon ve narkotik ilaçlarla ağrı tedavisi tedavide önemlidir.

Kurtarılsalar bile, genellikle ezilme sendromu ve akut böbrek yetmezliği travma sonrasında görülen en önemli mortalite sebeplerindendir. Geniş vücut yanıklarına veya dumana maruz kalınması ciddi morbidite ve mortaliteye yol açar. Üçüncü bir grup akut ve kronik solunum yolu hastalığına yakalanan hastaların aerosol haline getirilmiş büyük miktarda partikül maddenin solunması da mortaliteyi arttırmaktadır.İklime bağlı olarak koşullar, hipotermi de dikkate alınabilir.

 

ÖNEMLİ HUSUSLAR

  1. Küçük ama kurtarılabilir sayıda insan genellikle bir depremde bina enkazında düşerek mahsur kalır. Köpekler ve yüksek teknoloji ile uygun şekilde eğitilmiş arama ve kurtarma ekiplerinin hızlı bir şekilde konuşlandırılması, bu kişileri bulmak ve kurtarmak için dinleme cihazları gereklidir.
  2. Bir depremde en sık görülen yaralanmalar travmatik yaralanmalardır. Kapalı kafa yaralanması ve ortopedik yaralanmalar dahil olmak üzere baş ve vücut yaralanmaları sık görülmektedir. Afet tıbbi müdahale ekipleri müdahale bu yaralanmalara müdahale etmeye hazır olmalıdır. Ezilme sendromu daha çok

depremlerde diğer afetlerden daha yaygındır. Ekip uygun intravenöz solüsyonlara ve doku kompartman sendromlarını değerlendirebilecek donanıma ve becerilere sahip olmalıdır. Böbrek fonksiyonunu izlemek ve gerekirse diyaliz sağlamak için laboratuvar kapasitesi gereklidir.

3-Depremlerde, özellikle kentsel alanlarda yaygın olarak görülen diğer yaralanmalar, yanıklar, dumandan kaynaklanan solunum  yaralanmaları  ve toz, duman ve döküntülerin solunmasından kaynaklanan astım da dahil olmak üzere kronik veya subakut solunum yolu hastalıklarının alevlenmesidir

4- Depremler altyapıyı büyük ölçüde tahrip ederek hastaneleri ve tıbbi klinikleri çalışmaz ve kullanılamaz hale getirir. Gaz hatları, su şebekeleri, kanalizasyon tesisleri ve elektrik santralleri de dahil olmak üzere temel hizmetler de genellikle harap olur. Afet müdahale ekibi, su, barınma ve enerji gibi bu temel hizmetleri ve ayrıca geçici donanımlı tıbbi tesisleri sağlamaya hazır olmalıdır. Hastaneler ve klinikler depremden sonra ayakta kalsalar bile yapısal olarak kullanılamaz ve girilmesi son derece tehlikeli olabilir.

5-Deprem bölgesi kurtarma görevlileri için oldukça tehlikelidir. Bina enkazı, gevşek teller ve sızıntı yapan gaz, su ve kanalizasyon yaygındır.Arama ve kurtarma operasyonlarını gerçekleştirmek veya gömülü yaralıları ortaya çıkarmak için binalara giren kurtarma görevlileri, binaların yapısal olarak dengesiz olması durumunda genellikle kendilerini riske atmaktadır. Bir depremin ilk etkisinden sonra artçı şoklar yaygındır ve ayakta kalan yapıların çökmesini tetikleyebilir.

6-Barınma sisteminin, etkilenen nüfusun sağlık sonuçları üzerinde de etkisi vardır. Geçici barınaklarda yaşayan insanların bakım arama olasılığı, kalıcı barınaklarda yaşayanlara göre neredeyse 1,7 kat daha fazlaydı. 2010’daki Haiti Depremi, daha kalıcı barınma seçeneklerine duyulan ihtiyacın bir başlıca örneğidir

 

ANAHTAR NOKTALAR

Arama kurtarma operasyonlarını erken uygulamamak, afet öncesinde gerekli hazırlıkları yapmamak deprem sonrasında müdahalenin en önemli kısıtlayıcısıdır. Ağır hafriyat ekipmanına sahip arama ve kurtarma personeli, zamanında harekete geçirilirse ve depremin etkisine yakın bir yerde hazır bulunursa çok etkili olabilir. Bu operasyonlar, molozda mahsur kalan hayatta kalanları keşfetti ve ortaya çıkardı; ancak, afet müdahalesinin bu kısmı çok maliyetlidir ve genellikle kurtarılan kurbanların sayısı, yoğun kısa ve uzun süreli tıbbi bakım gerektiren toplam yaralı sayısına göre küçüktür.

Ezilme sendromu, küçük veya büyük miktarlarda enkaz altında ve uzun süreler boyunca sıkışıp kalan ve sabitlenmiş ekstremitelerin nekrozuna  yol açan hastalarda yaygındır. Kurtarma görevlileri tam olarak eğitilmeli ve potansiyel olarak ezilme sendromu ve yeni başlayan böbrek yetmezliği olan hastalara nasıl düzgün yanıt verileceği konusunda protokoller taşımalıdır. Müdahale ekibinin diyaliz ve nefroloji konsültasyonuna erişimi olmalıdır. Büyük ortopedik yaralanmalar, ezilme sendromu, hemodiyaliz ve diğer önemli tıbbi alt uzmanlık müdahaleleri ilgi çekici ve çoğu zaman medyanın ilgisini çekse de, depremlere tıbbi müdahalenin en önemli kısmı halk sağlığı ve birinci basamak sağlık hizmetleri kapsamındadır. Bir depremden kurtulanların çoğunun karşılaştığı en önemli sorun, su, barınak, gıda, sanitasyon ve temel sağlık tesisleri ile temel sağlık hizmetleri dahil olmak üzere altyapının restorasyonudur. Bu sorunları göz ardı eden herhangi bir yardım çabası, etkilenen nüfusun kısa, orta veya uzun vadeli sağlığı üzerinde herhangi bir kalıcı etki olmaksızın, az sayıda hasta için yalnızca kısa ve pahalı bir etkiye sahip olacaktır. Erken dikkat afetin dayattığı kaygı ve psikolojik stres, TSSB, kronik kaygı ve nüfus üzerindeki depresyon ile ilişkili uzun vadeli engelliliği ve işlevsel kapasitedeki bozulmayı iyileştirebilir. Afet tıbbi müdahale ekipleri, yanıtın en başından itibaren aktif olarak katılmaları için psikologları ve psikiyatristleri görevlendirmek önemlidir.

İnsan doğasının acil bir aktif müdahale gerektirmesine rağmen, bir depreme  karşı en iyi afet tıbbi müdahalesi, bilgi iletişimi ile hızlı ve acil bir değerlendirme gerektirir. Sonuç olarak yaşadığımız Coğrafyada Deprem bir gerçektir ve önlenemez, ancak deprem sonrasında riskleri en aza indirmek gerekli ön hazırlık ile mümkündür.

 

 

 

 

KAYNAKLAR

1-Afet Yönetimi ve Tıbbi Uygulamalar. Serkan Emre Eroğlu; EMA Tıp Yayınevi; Ankara; 2019; 445-459

2-https://www.afad.gov.tr/kurumlar/afad.gov.tr/e_Kutuphane/Istatistikler/ 2020yilidogakaynakliolayistatistikleri.pdf (Erişim Tarihi:01.08.2022)

3-https://www.afad.gov.tr/deprem-oncesi-ani-ve-sonrasi-alabileceginiz-onlemleri-biliyor-musunuz (Erişim Tarihi:01.08.2022)

4-Ciottone’s Disaster Medicine; Gregory R Ciottone; 2015; 572-574

Galeri


Paylaş Paylaş