Acil Tıp Bülteni
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
      • Önsöz
      • Yayın İlkeleri
    • Künye
      • Dergi Ekibi
    • İletişim
  • Gündem
  • Hobi
  • Röportaj
  • Seyahat
  • Sizden Gelenler
  • Sayılar
  • İletişim
Aidat Ödemesi Bağış
Acil Tıp Bülteni
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
      • Önsöz
      • Yayın İlkeleri
    • Künye
      • Dergi Ekibi
    • İletişim
  • Gündem
  • Hobi
  • Röportaj
  • Seyahat
  • Sizden Gelenler
  • Sayılar
  • İletişim
  • Üye Girişi
Perşembe, 28 Ağustos, 2025
Son Yazılar
Sağlıkta Şiddet Yasası
Güzel Şehir Van
Ocak 2025 sayımız çıktı. İyi okumalar.
’Bilimin Işığında’ Projesi Devam Ediyor
Bol Sosyal Programlı Özlenen Kongre
Acil Tıp Bülteni
Acil Tıp Bülteni
Aidat Ödemesi
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
      • Önsöz
      • Yayın İlkeleri
    • Künye
      • Dergi Ekibi
    • İletişim
  • Gündem
  • Hobi
  • Röportaj
  • Seyahat
  • Sizden Gelenler
  • Sayılar
  • İletişim
Copyright 2024 - All Right Reserved
TATD 22:00 Toplantıları
Acil TıpGündemHaber ve DuyuruTanıtım

TATD instagram canlı yayınları

by Mehmet Alp Akın 19 Mayıs 2020
written by Mehmet Alp Akın

Türkiye Acil Tıp Derneği çalışma grupları online olarak sizlerle buluşmaya ve eğitime devam ediyor.

Covid-19 ile etkin mücadele kapsamında pek çok kurum ve kuruluş evden çalışma kararı alırken, okullar da uzaktan eğitim dönemine geçti. Bu süreçte hepimizin alışması gereken en önemli yenilik uzaktan eğitim ve toplantı planlamaları oldu.

TATD çalışma grupları ve komisyonları etkin ve dinamik eğitimlerini internet üzerinden canlı yayın, online toplantı ve sempozyumlarla sürdürüyor.

Birbirinden değerli hocalarımız tüm Mayıs ayı boyunca COVİD-19 sürecinde yaşananlar, güncel kılavuzlar, yeni uygulamalar, tedavi ve bilgiler ile saat 22:00’de TATD instagram canlı yayınında sizlerle buluşmaya devam edecek…

  • TATDOĞA ÇG instagram canlı yayın görseli
  • ATAK ÇG instagram canlı yayın görseli
  • tatd instagram canlı yayın görseli
  • Toksikoloji ÇG instagram canlı yayını görseli_1
  • tatdus instagram canlı yayın görseli
  • sağlıklı yaşam çg instagram canlı yayın görseli
  • hastane öncesi komisyonu instagram canlı yayın görseli
  • geriatri çg instagram görseli
  • afet çg instagram görseli
  • ATAK ÇG instagram canlı yayın görseli
19 Mayıs 2020 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor bayramı
Kutlama ve Anma

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.

by Mehmet Alp Akın 19 Mayıs 2020
written by Mehmet Alp Akın
19 Mayıs 2020 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
teraryum oluşturmak
Hobi

Eğer çiçek bakımına ilginiz varsa iyi haberlerim var!

by Mehmet Alp Akın 19 Mayıs 2020
written by Mehmet Alp Akın

Sukulentler tam bize göre…

Burcu Azapoğlu Kaymak

Yazar: Burcu Azapoğlu Kaymak 1985 yılında Malatya’da doğmuş. Tıp fakültesinde okurken babasının ani bir kalp krizi sonucu acil servise kaldırılması ve yapılan başarılı resusitasyon müdahalesi Acil tıbbı seçmesindeki en önemli noktaymış. İstanbulda uzmanlık eğitiminin ardından, Şırnak’ta mecburi hizmet ve tekrar İstanbul’a geri dönüş yapmıştır. Halen Fatih Sultan Mehmet EAH’de çalışmaktadır. Acilin en tatlı ablası, ultrason sevdalısı … Kedisi köpük, köpeği Maya ve sayısız sukulent bitkisi ile zaman geçirmekten büyük zevk alır.

Bitkilerle aranız nasıl? Hiç çiçek bakmayı denediniz mi? Peki parlak renklerine heveslenip aldığınız çiçekleri bir nöbet çıkışı gelip solmuş halde bulunca çok üzüldünüz mü?

Çalıştığımız kalabalık acil servislerin dev metropollere benzeyen dinamiğinin, hızlı döngüsünün aksine küçük ve sakin bir arka bahçe hissi uyandıran teraryumlarda sukulent ve kaktüslerin 6 ayda bir çıkaracağı yaprağı sabırla takip etmek, yılda bir açacağı çiçeğin yolunu gözlemek biz acilcilere kontrast yaratarak değişik bir huzur veriyor diye düşünüyorum. Bitkilere az da olsa ilgisi olan herkesi yaprakları mini birer su yastığına benzeyen çiçeklerle dolu huzurlu bir bahçe sahibi olmaya davet ediyorum.

Sukulent kelimesi etli ve sulu anlamına gelmektedir. Su fıçısı gibi görünen bu etli yapraklı bitkilerin tarihi çok eskilere dayanır. Bundan 50 milyon yıl önce okyanuslar dağların oluşumuyla geri çekilirken dağlarla çevrili çöller oluştu ve aslında nemli ortama alışkın bitkiler yapraklarına ve saplarına su depolayarak yeni kurak, susuz doğa şartlarına adapte oldu ve şimdiki görünümlerini kazandı.  Sukulentlerin kalın ve etli yaprakları mumsu ince bir tabakayla ya da tüycüklerle kaplıdır, bu özellik sukulentlere ilgi çekici görüntülerini vermekle birlikte içindeki suyun buharlaşmasını önler.

Sukulent grubunun en bilindik üyeleri kaktüsler ve kozmetik alanında çok meşhur olan aloevera olsa da grubun üreme şekilleri, verdikleri çiçekler, yaprak renkleri açısından birbirinden ilginç üyeleri bulunmaktadır. 

Yaklaşık 10 cm’lik bitkimizin parlak yapraklarının büyümesini izlerken düşen bir yapraktan yeniden başlayan bir hayat döngüsüne şahit olacağımız bir ortam olan teraryumların hazırlanışı ve sukulentlerin bakımının detayları için yazının devamına bekliyorum.

Keyifli okumalar.

Continue Reading

Sayfalar: 1 2 3

19 Mayıs 2020 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Sizden Gelenler

COVID19 Kahramanlarına Ünlülerden Mesaj… İyi ki varsınız!

by Mehmet Alp Akın 17 Mayıs 2020
written by Mehmet Alp Akın
17 Mayıs 2020 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
covid19
Acil Tıp

Online Sempozyum Yapıldı…

by Mehmet Alp Akın 17 Mayıs 2020
written by Mehmet Alp Akın

Kuruluşundan bu yana 25 yılı geride bırakan Türkiye Acil Tıp Derneği, COVID19 ile mücadelenin sürdüğü bugünlerde önemli bir adım atarak “online sempozyum” gerçekleştirdi.

Pek çok konuşmacının yer aldığı panellerde, COVID19 ilişkili başlıklar altında önemli konulara değinildi.

1700’ün üzerinde online katılımcıya ulaşılan sempozyumda; teknik konulara ilişkin çözüm ortağının Zbox firması olduğu, Sanofi ve Sanofi Pasteur’ün de koşulsuz katkı ile destek verdiği bildirildi.

17 Mayıs 2020 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
E-Dergi

Yeni yılın ilk Bülten’i dağıtımda…

by Mehmet Alp Akın 1 Şubat 2020
written by Mehmet Alp Akın

2020 yılının ilk Bülten dergisi, tüm Türkiye’ye dağıtılmakta.. Dergiyi sizler için e-Dergi olarak da paylaşıyoruz.
İyi okumalar….

1 Şubat 2020 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Hukuk Köşesi

Bir Emsal Dava; “Benim Param ile Maaş Alıyorsun”

by Mehmet Alp Akın 18 Aralık 2019
written by Mehmet Alp Akın

Ali Kaan Ataman, Acil Tıp Uzmanı, Koyu Beşiktaşlı, Teknoloji tutkunu. Hayvansever, Sualtı sevdalısı… Adını bilmeyenlerin “o sakallı bey var ya” diye tanımladığı bu birey, aynı zamanda; idealisttir, her türlü bilgiye kafa göz dalar, yer-yutar. Dokuz Eylül Ün.’den mezun olup uzmanlığını da aynı hastaneden alan Kaan, Doktor Öğretim Üyesi olarak Okan Üniversitesinde çalışmaya devam etmektedir...

Gonca Karakaptan, Çok konuşuyorsun, “sen Avukat ol” lafına inanarak mesleğe adım atmıştır. Yapamazsın diyenlere aldırmadan genç yaşında emsal davaya imza atmıştır, sayesinde artık; kimse, kimsenin vergileriyle maaşını almamaktadır. Haksızlığa gelemez, kolay kolay pes etmez. Kedisinin anası, kendi bürosunun ve de TATD’ nin avukatıdır.

BÜLTEN: Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

2014 yılı Başkent Hukuk mezunuyum. Sağlık hukukuna olan ilgim sebebi ile bu alanda ilerlemenin gerekliliğine hep inanmıştım. Ne var ki, 2014’te Ankara’da Sağlık Hukuku eğitimi veren üniversite yoktu ve yine Türkiye’de sadece 3 üniversitede bu alan açılmıştı. Yeri gelmişken, maalesef 5 yıllık süreçte de hak ettiği düzeye ulaştığı söylenemez.

Sonuç olarak, 2014’te Sağlık Hukuku’nun peşine takılıp İzmir’e taşındım. İzmir Üniversitesi & Dokuz Eylül Üniversitesi iş birliğinde Sağlık Hukuku Yüksek lisans eğitimi aldım. Kendi büromu da burada açmamla birlikte İzmir’e yerleştim. 2018’den beridir de TATD ile hukuki iş birliği içindeyiz.

BÜLTEN: Sağlık hukukuna yönelmenizin sebebi ne idi?

Henüz fakültede öğrenciyken mezun olduğumda spesifik bir alanda uzmanlaşma hayalim vardı. Sağlık hukukuna ilişkin sempozyumlara denk geldiğimde alanın ilgimi çektiğini fark ettim, hekim olan ablamın da teşvikiyle bu alana yönelip birçok eğitim programına katıldım ve yüksek lisans eğitimi aldım.

Hakim, Savcılar ve meslektaşlarım dahil olmak üzere herkes hastaneye hasta olarak gittiği için, “olaya hasta gözüyle bakmak kolay, zor olan; hekimi anlamak”. İçerden görmeyenler, hekim akrabası olmayanlar, hekimlerin idealistliğini, ne denli zor ve yoğun şartlarda çalıştığını, nasıl bir muameleye maruz kaldığını görmüyor. Bu sebeple hekimlerle empati kurup mahkemede onları doğru biçimde yansıtabilmeye çaba gösteriyorum.

BÜLTEN: Bir Emsal davanız vardı… “Benim vergilerimle maaş alıyorsun” …  Bu dava sonucu ile hakikaten emsal olurken, büyük de ses getirmişti. “Benim vergilerimle maaş alıyorsun” sözü, kazandığınız davaya dek hukuken ne olarak tanımlanıyor idi?

Bence bu sözü söyleyen herkesin muhatabını aşağılama, alt konumda hissettirme amacı gütmesine rağmen; hukuken onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta olmadığı, ağır eleştiri niteliğinde olduğu kabul ediliyordu. Maalesef ki mahkemeler beraat veriyordu, mahkeme bir ihtimal ceza verdiğinde de Yargıtay bu cezayı bozuyordu ve yine sonuç alınamıyordu.

BÜLTEN: Bu söz, sizce neden bugüne kadar hakaret sayılmamıştı?

Meslektaşlarımın bir kısmı bu sözün hakaret olmadığı kanaatinde, bir kısmı ise hakaret olduğunu düşünse de yerleşik içtihatlara göre bu söz hakaret sayılmıyor diye baştan kaybedilmiş dava gözüyle bakıyor ve uğraşmıyordu.

Ben mesleğimde, öğrenilmiş çaresizliğe yer olmadığına inanıyorum. Her davada, bence %1 bile olsa; pozitif bir ihtimal, mümkündür. Size gelen müvekkile dürüstlük ve şeffaflık çerçevesinde, artı eksi ihtimalleri açıkladıktan sonra, müvekkil arzusuna göre o noktada %1’lik de olsa, olumlu ihtimalin peşine düşmek hukukta bazı dengeleri değiştirebilir.

BÜLTEN: Siz bu davayı üstlenirken bu sonucu bekliyor muydunuz?

Açıkçası, elimde destekleyici hiçbir örnek olmadığından ötürü, olumlu sonuç almayı çok küçük bir ihtimal olarak görüyordum; ama dediğim gibi bu sözün hakaret olduğuna inanıyor, bu rutinin değişmesini istiyor ve çıkan olumsuz kararlara hayret ediyordum.

Bir davada hakimin bakış açısı, avukatın olaya yaklaşımı ve savunma stratejisi, müvekkilin davaya ve avukatına inanması, tanık beyanları gibi birçok değişken vardır. Eğer ki bunların doğru şekilde birleşmesini sağlayabilirseniz baştan kaybedilmiş dava diye bir şey olduğuna inanmıyorum.

Hukuk da tıp gibi sürekli gelişen, değişen, geniş vizyon gerektiren bir alan. Bu sebeple Yargıtay ya da mahkeme kararları olumsuz yönde diye pes etmedim. Müvekkilim bana güvendi, sonuna kadar götürdük ve başardık.

 BÜLTEN: Peki, Mahkeme’yi hakaret olduğuna nasıl ikna ettiniz?

Söyleyemem, meslek sırrı (gülüşmeler). Şaka bir yana, kelimelerin alt metnine çok dikkat ederim ve bu sözün son derece aşağılayıcı olduğuna inanıyorum. Bir düşünce, barındırdığı niyete göre benzer ancak çok farklı şekillerde dile getirilebilir.

Örneğin, “ben vergilerini ödeyen bir vatandaşım, hizmet görmeyi hak ediyorum” cümlesi isyan ve sitem içeriyor iken, “benim paramla maaş alıyorsun, bana bakmak zorundasın” cümlesi açıkça küçümseme, aşağılama niyeti barındırıyor.

Ayrıca davalarda genellikle sadece ne söylendiğine dikkat edilse de; söylenen sözün barındırdığı niyet, söyleniş tarzı ve beden dilinden de kısmen yorumlanabilir. Hakimin sadece söze bakmaması, niyeti anlamak için etraflıca yorumlaması ve avukatın da bu detaylara özellikle dikkat çekmesi gerekir.

Sanığın bu sözü kötü niyetle sarf ettiğini, bu bakış açısıyla ve olay görüntülerindeki agresif beden dilini vurgulayarak savunduğumdan olacak sanıyorum ki, hakimi ikna etmem mümkün oldu.

BÜLTEN: Emsal davaya meslektaşlarınızın tepkisi ne oldu?

Bu cümleye maruz kalan insanlar bıkmışlar. Bu sebeple sadece tıp camiası değil, sağolsun her meslek grubundan tebrik ve destek aldım. Maalesef ki, meslektaşlarımın bir kısmından aynı olumlu tepkiyi göremedim. Yukarıda bahsettiğim üzere, ne yazık ki bazıları bu sözü kendi kafasında normalleştirmiş, mahkemenin şans eseri veya yanlışlıkla böyle bir karar verdiğine inandıklarına dair mesajlar attılar bana. Oysa ki avukatlık mesleği hiçbir şeyi kanıksamamayı, haksızlıklara baş kaldırmayı içerir. Hiçbir hakaret, hiçbir haksızlık normalleştirilmemeli diye düşünüyorum.

BÜLTEN: Emsal davadan itibaren bu söze ilişkin tüm davalar kabul görecek mi?

Maalesef ki her dava değil, ama biz bir kapı açmış olduk. Bugüne kadar bu söz kesinlikle hakaret olarak kabul edilmiyordu. Biz bu davayla bu durumu “hukuken tartışmalı” konuma getirmiş olduk. Bugüne kadar cevabı “kesinlikle hayır” olan bir duruma ilişkin “acaba” şüphesi yaratmış olduk, hukukçuları düşünmeye sevk ettik bu açıdan mutluyum. İsteyen herkes baro iletişim bilgilerimden bana ulaşıp kararın kopyasını alabilir, bu kararın tek bir emsal olarak kalmayıp yaygınlaşması beni mutlu eder.

BÜLTEN: Hakaret ve tehdit davaları, neye göre “kabul” neye göre “red” görüyor?

Aşağılama, rencide amacı gütmeyen sözler hakaret değildir. Bu sözler Yargıtay tarafından eleştiri sınırında kabul edilir. Ki bugüne kadar Yargıtay kararlarında “benim paramla maaş alıyorsun” sözü de eleştiri olarak kabul ediliyordu. Yine aynı şekilde beddualar da hakaret değildir.

Bir sözün tehdit olarak kabulü içinse mağdurun, gerçekleşme ihtimali olan bir zararla korkutulması gerekmektedir. Mesela bahsettiğimiz davada sanık “seni çok pis yaparım” demişti. Haberi okuyup bu sözden niye ceza almamış diye soranlar oldu. Seni çok pis yaparım sözü altı çok boş bir laftır. Ne yapmakla korkuttuğu belli değildir.

İlginizi çekecek bir örnek daha vereyim, “doktor, çocuğum o ameliyattan sağ çıkmazsa sana gününü gösteririm” sözü kulağa açık ve net bir tehdit gibi gelse de, her durumda tehdit olmayabilir. Örneğin, hekim bu sözü duyduğunda beyaz kod vermiştir, operasyon başarılı geçmiştir, şarta bağlı olan bu tehdidin unsurları oluşmadığı için bu söz artık somut ve gerçekleşmeye elverişli bir tehdit olarak kabul görmeyecektir.

Bahsettiğim gibi hukuk birçok farklı unsura, birçok değişkene bağlı olarak ilerler. Bu sebeple, “baştan kaybedilmiş dava” umutsuzluğu yanlış yaklaşım olduğu gibi, “havada karada kazanılır bu dava” rahatlığını göstermek de bence yanlıştır.

18 Aralık 2019 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Spor

Basketbol Acil Ligi 3. Maçları Tamamlandı.

by Mehmet Alp Akın 16 Aralık 2019
written by Mehmet Alp Akın

Ülkemizin tıp alanındaki kliniklerini buluşturan tek resmi basketbol ligi BAL, bugün oynanan 3. ay maçları ile devam etti. Türkiye Acil Tıp Derneği tarafından organize edilen ve Kadıköy Moda’da Caferağa Spor Kompleksinde oynanan maçları Türkiye Basketbol Federasyonu hakemleri yönetti.

Çekişmeli geçen 6 maç sonunda alınan sonuçlar şu şekilde idi.

Sadece Acil Tıp hekimlerinin katılabildiği ligin 4. maçlarının ise 9 Ocak 2020 ‘de yine aynı saha ve saatlerde oynanacağı BAL Koordinatörlüğünce açıklandı.

Acil Tıp ailesinin birbiri ile kenetlendiği, acil hekimlerinin yaşamlarında farklı bir soluk olan bu projeye emek veren Türkiye Acil Tıp Derneği ve takımlarında ter döken tüm hekimlerimizi tebrik eder, başarılı bir sezon geçirmelerini dileriz.

16 Aralık 2019 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Portre

Zeynep Kekeç ile Gezmek, Görmek ve Fotograflamak Üzerine…

by Mehmet Alp Akın 15 Aralık 2019
written by Mehmet Alp Akın

Zeynep KEKEÇ, Adana’da doğup büyümüş olmanın verdiği enerji ve hareketliliğe sahip olarak bilinir. Renkli ve hareketli yapısının, mesleğini ve hobilerini belirlemesinde etkili olduğu ifade eden sayın  Kekeç, aynı zamanda profesör doktor ünvanını da taşıyan Acil Tıp Uzmanıdır. Akademik kariyer basamaklarını tamamlar iken arada da gezip, görmeyi, görgüyü,bilgi ve bilimi paylaşmayı ve bunları kitaplarla ve sergilerle paylaşarak üretken olmaya devam etmektedir. 

Bir Acil Tıp uzmanı olarak yoğun ve stresli çalışma temposuna ara verdiğim zamanlarda; dünyanın farklı yerlerinde gözlemlediğim güzellikleri kareleyip kalıcı hale getirdim. Bu karelerin bana yaşattığı  güzel izlenimleri ve duyguları sizlere de yaşatma; bakma ile görme arasındaki ince farkı yakalama olanağı sunmayı umuyorum.

Gezmek ve yeni kültürler tanımak her zaman ilgimi çeken, bana cazip gelen hatta yaşam enerjimi yükselten bir etkinlik olmuştur. Sadece gezmek değil, gezdiğim ve  kültürünü tanımaya çalıştığım ülke ve şehirlerin özelliklerini ve güzelliklerini görmek bana keyif vermekteydi. Ancak özelliklerini bildiğim ve gezdiğim yerlerde gördüklerimi paylaşmak ve başka kişilerinde benim gözümden görmelerine fırsat vermek, asıl heyecan verici olan işte buydu…

Aslında bu maceraya başlama hikayem oldukça ilginç. Kısa bir temel fotoğrafçılık eğitim kursu sonrası aldığım bir fotoğraf makinası ile  yıllar içinde çektiğim fotoğraflar bir dost sohbeti sırasında kahve içerken sevgili arkadaşım İlker Gül‘e bilgisayar ekranında gösterirken bir öneriyle başladı.. Heyecanla bazı ülkeleri ziyaretim sırasında fotoğraflarını çektiğim özellikli bina, doğa, kültür ve insan manzaralarını anlatarak, ofisimdeki bilgisayar ekranından gösterirken başlayan bu sohbette, güzel sanatlar fakültesi grafik bölümü öğretim görevlisi olan İlker hoca, “Fotograf çok güzel neden bir sergi açmayı düşünmüyorsunuz hocam” dedi. Bir Acil Tıp Uzmanı olarak bunun zor bir iş olacağı ve yeterli zaman ve deneyimim olmadığını ifade ettim. Aynı zamanda kendisi aile dostumuz olan İlker Gül hoca ben size elimden desteği veririm dedi. Aslında o zamana kadar sadece kendim için çektiğim ve ara ara anılarımı canlandırmak amacıyla harici hafıza disketini takarak bilgisayardan baktığım fotoğraflarını sergileme kararı aldım.. 

Sonuçta nasıl olacağını ve sergiyİ hazırlayıp hazırlayamayacağımı merak ederek İlker hoca ile çalışmaya başladık. Mesai sonrası veya  boş zamanlarda bir araya gelerek yaklaşık 2 yıl süren ince bir çalışmayla binlerce fotoğraf arasından sergi fotoğraflarını hazırladık.

Acil tıbba gönül vermiş bir Acil Tıp uzmanı olarak bu çalışmanın ilk ürünlerini Adana HiltonSA oteli fuaye alanında; 12. Acil Tıp Asistan Sempozyumu sırasında sergilemeye karar verdim. Bu etkinlik ev sahipliğini Çukurova Üniversitesi Acil Tıp Asistanlarının yaptığı sempozyuma katılan genç arkadaşlara fotoğraf sanatı konusunda ilham vereceği düşüncesindeydim ve benim küratörlüğünü (sergiye hazırlama)  Sn İlker Gül ile yaptığım ilk kişisel fotoğraf sergim oldu. Gezip gördüğüm yerleri paylaşmak ayrıca keyif verdi. Sergilenen fotoğrafları gezip gören katılımcı ve otel müşterileri hatta şehirden bazı kişilerin beğenileri bana bundan sonraki sergilerime ilham kaynağı oldu.

İlk kişisel sergimden sonra titiz bir çalışma ile yaklaşık 15 yıllık bir süre içinde çeşitli vesilelerle (kongre, toplantı, yıllık izin vb) gitme, gezme, görme ve  dolayısı ile fotoğraflama şansı bulduğum fotoğraflardan seçtiğimiz eserleri hazırlamaya başladık. İlk sergiye katılma imkanı bulamayan öğretim üyelerinin ve hastane yönetiminin ısrarı ve desteği ile 100 fotoğraftan oluşan ikinci kişisel sergimi hippokrat salonu fuaye alanında açtık. Bunun benim için ayrı bir önemi ve anlamı vardı.. Kadın Hekim gözünden dünyadan kareler isimli bu sergi 8  Mart Dünya kadınlar gününde açıldı ve 14 Mart Tıp bayramı haftasını da içeren hafta da dahil 3 hafta boyunca ilgilenenlerin beğenisine sunuldu.

Üniversitemiz, Adana ve çevre illerden ziyaretçiler olumlu geri bildirimleriyle memnuniyet verdi. Bu arada ilk baştan beri destek vererek fotoların seçimi, hem katalog çekimleri hem de  askı sistemleriyle serginin hazırlanmasında ideal bir sunum oluşturulmasında büyük emeği olan küratörüm Öğr. Gör. İlker Gül hocaya teşekkürü minnettarlığımı bir borç bilirim. İşini iyi yapanlarla yola çıkıldığında ortaya çıkan ürünler de beğeni topluyor. Bu yıl 8 Mart kadınlar günü kapsamında 3. Kişisel Fotoğraf sergimizi açtık. Sergimiz daha öncekilerde olduğu gibi özellikle  yerel basınında yer aldı. Üç kişisel fotoğraf sergisine olan ilgi Çukurova Üniversitesi Tıp fakültesinde fotoğraf sanatıyla ilgilenen hatta benden çok daha deneyimli hocalarım ve arkadaşlarıma da ilham verdi ve hep birlikte karma sergi yapmaya karar verdik. Bu yıl 14 Mart Tıp bayramında açılışını yaptığımız ve 15 gün boyunca açık kalacak olan Karma Fotoğraf sergimizi açtık. Keyifli bir çalışma ile fotoğrafçılıkla  ilgilenen ve katkı diğer öğretim üyeleriyle güzel bir paylaşım ortamı yaşama fırsatımız oldu…

Özetle   Bir dost sohbeti sırasında bir öneriyle başlayan maceramız.. Son üç yıl içinde 3‘ü kişisel; biri karma fotoğraf sergisi olmak üzere 4 fotoğraf sergisi ile devam etti. Bu konuda çok deneyimli ve profesyonel çekimleri olduğunu bildiğim Acil Tıp Uzman ve asistanlarının fotoğraflarındaki güzel karelerini paylaşmalarını ve imkanları olursa bunları sergilemelerini tavsiye ederim. Ben  fotoğraf sergilerimin her birinde yoğun, yorucu ama oldukça keyifli anlar yaşadım. Belki sergi fotoğraflarım eşliğinde gezi deneyimlerimi de bültenin diğer sayılarında sizlerle paylaşırım. Bir çok paylaşımın ve kişiler arası iletişimin azaldığı günümüzde, özellikle iyi şeylerin ve güzelliklerin paylaşılması; bakmak ve görmek arasındaki farkı daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

15 Aralık 2019 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Spor

Basketbol Acil Ligi Maç Günü 16 Aralık… Yer Caferağa Spor Kompleksi

by Mehmet Alp Akın 14 Aralık 2019
written by Mehmet Alp Akın

Acil Tıp hekimlerinin resmi Basketbol Ligi TATD BAL’da heyecan giderek artıyor. Üçüncü ay müsabakalarında birbirinden zevkli 6 maç, basketbolseverlerce izlenebilecek.

Maçlara ait program ve puan durumunu, BAL Koordinatörlüğünden sizler için aldık…

Şimdiden Ankara, İzmir ve İstanbul takımlarına başarılar…

14 Aralık 2019 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Newer Posts
Older Posts

Hakkımızda

  • Üyelik Başvuru Formu
  • Kurumsal Kimliğimiz
  • Gizlilik Politikası

Bize Ulaşın

  • Mustafa Kemal Mahallesi Dumlupınar Blv. No:274 Mahall E Blok Daire:18 Ankara
  • Telefon: (0312) 438 12 66
  • Email: bilgi@tatd.org.tr
@2024 – All Right Reserved. Designed and Developed by Themis
Facebook Twitter Instagram Linkedin Youtube Email
Acil Tıp Bülteni
  • Home
Giriş

Çıkış yapana kadar oturumumu açık tut

Şifrenizi mi unuttunuz?

Password Recovery

A new password will be emailed to you.

Have received a new password? Login here