Yaşamak İçin İdeal Bir Şehir: Lyon


Fransızlara karşı olan önyargıyı hepimiz biliyoruz, ne kadar somurtkan olabileceklerini ve turistlere karşı nasıl davrandıklarını görmezden gelemeyiz. Lyon uçağında yanımda oturan kişi ile konuştuklarımız bunlardı. Uzun seneler Paris’te yaşamış biri olarak kendisine katılmaktan başka şansım yoktu. Fakat daha Lyon havaalanına gelir gelmez aşırı samimi ve Paris’ten çok daha farklı bir hava estiğini farkettim. Sanırım Dünyanın her neresi olursa olsun, ekvatora yakın yaşamak insanları daha rahat ve huzurlu yapıyor. 

“Dünya’nın gelişen turizm destinasyonu ödüllü şehri”

Fransa’nın en büyük üçüncü şehri olan Lyon, 2021 Dünya Seyahat Ödülleri’nde (World Travel Awards, Turizmin Oscarları bir nevi…) “Dünyanın Gelişen Lider Turizm Destinasyonu” ödülüne layık görülmüş.

Havaalanından şehir merkezine gelirken şehrin iki nehir arasında konumlanmış olması insanın dikkatini çekiyor ve inanılmaz iyi hissettiriyor. Şehrin merkezinin yarımadaya benzetilmesi nedeniyle bu bölgeye “Presqu’ile” adı verilmiş, yani “ada’ya ramak kala”. 

“Fransa’nın gastronomik düzeyde en önemli metropolleri arasında”

Tabiki, şehrin en canlı yerleri de bu bölgede konumlanıyor; popüler kafeler, nehrin kenarında tekne barlar, ve “bouchon” restoranlar. Ama maalesef, pandemi ve sosyal kısıtlamalar (7 ay boyunca kafe restoranlar kapalı kaldı) tad duyularımızın gelişmesine engel oldu ve maalesef bu yazıda yeme-içme mekanlarından bahsedemeyeceğim (Sırf bouchon restoranlar için tekrar ziyaret edilmesi gereken şehirler arasına Lyon tekrar yazıldı).

“Romalılar döneminden kalan tarihi yapılar arasında gezinmek oldukça keyifli”

1998 yılında şehrin merkezi Vieux Lyon (Eski Lyon) UNESCO tarafından Dünya Miras Alanı ilan edilmiş. İster yürüyerek ister füniküler ile şehrin tepesinde konumlanmış görkemli Notre Dame Bazilikası’na ulaşabilirsiniz. Fourvière Bazilikası’nın çan kulesinde, muhteşem yaldızlı bronz Meryem Ana heykelini daha yakından görebilirsiniz. 5,60 metre ve 3 tondan fazla olan bu dev heykele yaklaştığınızda tamamen orantısız olduğunu fark edersiniz. Elleri ve yüzü vücuduna göre çok büyüktür. Bu heykeltıraş Fabisch’in hatası değil, tam tersine heykele aşağıdan bakıldığında ideal ölçülerde görünmesini sağlamış dehasıdır.  Bu sayede 300 metreden fazla yükseklikte, kolları açık şekilde, şehri zarif bir şekilde izleyen bu heykel şehrin koruyucusu olarak bilinir.

“Napoléon’un aşık olduğu şehir”

Saône ve Rhône nehirleri arasında konumlanmış olan Lyon, askeri bir gezi sırasında Napoléon Bonaparte’ın da dikkatini çekiyor. Napoléon, şehrin aşığı olarak kraliyeti boyunca, eski Galya’nın başkenti olan şehrin, ipeğin ve matbaanın başkenti olarak anılmaya başlanmasına ve hem ekonomik hem de kültürel anlamda gelişmesine katkı sağlamıştır.

Presqu’ile içinde gezmek, yürüyüş yapmak, bisiklete binmek insanı mutlu hissettiriyor. Şehrin göbeğinde bu kadar geniş alanların halk için ayrılmış olması da bir taraftan insanı şaşırtıyor. Nehrin sınırlarında haftanın belirli günleri pazar kurulurken, bazı günler kitapçıların standları yer alıyor. Yine nehrin kenarında kaykay parkları, belediye işletmesine ait olan halı saha alanları ve açık yüzme havuzlarında zaman geçirebilirsiniz. Ayrıca, koşmak, yürüyüş yapmak ve bisiklete binmek için kilometrelerce özel parkurlar ayrılmış. 

“Parc de la Tete d’Or şehir ortasında bir vaha gibi…”

Lyon’da yaşayanlar, büyükşehir kaosundan kentin merkezinde yer alan Parc de la Tete d’Or’a uğrayarak kolayca kurtulabiliyor. Le Parc de la Tete d’Or, Fransa’nın en büyük kentsel parkıdır, adeta bir Central Park (zaten aynı yılda inşa edilmiş-1857), 120 hektar üzerine kurulmuş ve şehrin göz bebeği ziyaret noktalarından biridir. İçerisinde hayvanat bahçesi, botanik bahçeleri, göl, tren yolu ve çok daha fazlasına ev sahipliği yapıyor. Rahatlamak, dinlenmek, arkadaşlar ile buluşmak, spor yapmak, piknik yapmak için mükemmel bir yer. Görkemli kapısından adım attığınızda, geniş arazisi insanı gerçekten büyülüyor. 

“Burada da en çok kullanılan ulaşım aracı Bisiklet tabii ki:)”

Birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi bisiklet kullanımı bu kentte de oldukça yaygın. Bisikleti ulaşım aracı olarak kullandıkları için sabahları araba trafiğinden çok, bisiklet trafiği oluyor. Bisiklet kazaları ise acil başvuruların arasında ön sıralarda yerini alıyor.

Lyon ile bağdaşan ikonik kişiler “Fresque des Lyonnais” ismi verilen bir binanın cephesine boyanmış sanatsal bir duvar resminde buluşturulmuş. Bu freskte Lyon ve Dünya tarihinin şekillenmesine yardımcı olan toplam 30 figür sergilenmiş. Bunlardan bazıları; küçük prens ve yazarı Antoine de Saint Exupery, Lumiere kardeşler ve yüzyılın şef ödülünü alan, 3 Michelin yıldızı olan şef Paul Bocuse

“Gizli geçitler ile define avına çıkabilirsiniz”

Lyon şehrini gizemli kılan bir diğer yapı ise, gizli geçitleri (traboule). Bunlar binaların avlularından geçen iki sokak arasındaki gizli geçiş yollarıdır. 2. Dünya Savaşı ve canut isyanı sırasında halka büyük hizmetlerde bulundular. “Traboule”ların keşfi için aplikasyon indirip define avına çıkmışcasına bu parkurlarını takip ederek keyifli bir gün geçirebilirsiniz. 

“Lyon doğumlu Antoine de Saint-Exupéry şehrin gurur kaynağı”

Küçük Prens’in ünlü yazarı Antoine de Saint-Exupéry, tabii ki doğduğu şehirde gururlu bir isim, öyle ki 2000 yılında ona adanmış bir anıt inşa edilmiş. Bu anıt, doğumunun yüzüncü yılı anısına ünlü Bellecour meydanına dikilmiş (tam olarak 29 Haziran 1900). Yazarın yanında küçük prens ona eşlik ediyor, anıtın altında ise Küçük Prens kitabından alıntı bulunuyor: “Ölmüş gibi görüneceğim ve bu doğru olmayacak”.

“1643’deki veba salgınına ithafen yapılan Işık Festivali tam bir görsel şölen”

Ziyaretinizi her yıl aralık ayında yapılan Işık Festivali’ne denk getirmenizi tavsiye ederim. Bu festival, veba salgını zamanlarından kalan bir miras. Rivayete göre 1643 yılında tüm Avrupa’yı saran veba, halkın Bakire Meryem’e duaları sayesinde, Lyon’dan tek bir can bile almadan gitmiş. Bazilika’ya Ana heykel inşa edildikten sonra, teşekkür amacıyla ışık festivali geleneği başlatılmış. Pandemi nedeniyle 2020 yılında yapılamadığı için bu görsel şölene şahit olamadım. Teknoloji sayesinde bu festival çok farklı bir boyut kazanmış ve her yıl aralık ayında Dünya’nın her yerinden turistler festival için şehre akın etmeye devam ediyor.

“Saone nehri kıyısında heykelleri görmeden gelmeyin” 

Saone nehri kenarında yürüyüş yapma fırsatı yakalarsanız, yol boyunca çeşitli sanat eserleri ile karşılaşırsınız. Saone kıyısını hareketlendirmek için, uluslararası 13 sanatçı ve tasarımcıdan oluşan bir ekip, bir araya gelerek harika bir çalışma çıkartmış. Aralarında en popüler ve dikkat çekici heykel ise Elmgreen ve Dragse’nin eseri. Heykel, kollarında birini boğulmaktan kurtarmış bir adam gibi görünsede, aslında kendini kucaklamış bir adamı tasvir ediyor ve iki karakterin de yüzleri aynı. “Kendi öz ağırlığı” isimli bu çalışma, sivil ve bireysel sorumluluğu simgeliyor. Adalet Sarayı’nın tam önünde yer alması ise bir tesadüf değil.

Fransa denilince akla öncelikle Paris gelse de, Lyon Avrupa şehirleri arasında mutlaka görülmesi gerekenler listesinde üst sıralarda yerini almalıdır. Pandemi nedeniyle yapılamayan tüm kültür, sanat aktiviteleri, müze ziyaretleri, ışık festivali ve gastronomi için tekrar ziyaret edilmeyi hak eden bir şehir.

Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Ekim 2022 tarihli 12. sayısında yayımlanmıştır.

Paylaş Paylaş