Günümüzde Marvel karakterlerinin hepsi ile ilgili seri tarzda filmler çekildiği herkes tarafından bilinmektedir. Bunun üzerine aklımda bir fikir belirdi ve bu yazı satırlara döküldü. Acil servis bir Marvel serisi olsaydı; nasıl olurdu? Esas kadın ve esas erkek kim olurdu?
Acil servis kaos, kargaşa, aciliyet, aksiyon içeren, sürekli – değişken ortam ve kişilerden oluşan bir aksiyon film seti gibi… Sürekli olarak yaşadığınız aksiyon ile hayatınızı biraz renklendirmeye ne dersiniz?
Acil servis bir Marvel Film Seti olsaydı; erkek karakterimiz Clark KENT kimliğine gizlenen Superman, kadın karakterimiz ise Prenses Diana kimliğindeki Wonder Woman olurdu bence. Bilmem hiç dikkat ettiniz mi bahsettiğim karakterlerin aslında diğer Marvel Karakterlerinden farklı olarak aslında doğuştan kahraman olmalarıdır.
Sonradan süper güce sahip olmuyorlar. Onların kahraman olması için radyoaktif örümceklere, demir kostümlere, yarasa kostümlerine ihtiyaç yok. Onların kahramanlıkları için bir deney sonucu kontrolsüz güç patlamasının olmasına da ihtiyaç yok.
“Onlar varoluşlarından beri kahramanlar”
Bu bana acil hekimlerini hatırlatıyor. Bizim kahraman olmamız için yeni bir ameliyat prosedürü icat etmemize, yapılmamış yeni bir işlemi yapmamıza, yeni ilaçlar ya da genetik çalışmalar yapmamıza gerek yok (yaparsak kahramanlık derecemiz artar tabi ki). Zaten halihazırda yapılan acil hasta yönetimini (KPR , Akut Koroner Sendrom, Nörojenik aciller, Dahili aciller, Cerrahi aciller, travma yönetimi gibi…) en kahraman şekilde yapmak yeterli. Ve bunun için yan dala, yeni uzmanlığa da gerek yok.
“Bu yetenek acil servise başladığımız an itibariyle genetiğimize yükleniyor”
Ev hayatımızda, aile ve çocuklarımızın yanında bir Clark Kent, Prenses Diana oluyoruz ki; acil hekimi kimliğimizi herkes anlamasın. Aslında bu role bürünürken Clark’ın sadece gözlük takması, Diana’nın sadece normal giyinmesi gibi; biz de scrubslarımızı çıkartıyoruz ve steteskopları, USG problarını hastaneye bırakıyoruz. Buradaki amacımız yakın çevremizin yıllanmış şikayetlerini acil gibi tekrar tekrar bize anlatmalarını engellemek ve acil servis yeşil alanda maruz kaldığımız toksik yeşil alan anamnezinden korunmaktır.
Peki acil servis hekimi olunca, resusitasyona ya da kırmızı alana geçince bize ne oluyor? Superman gibi taytımızın üzerine iç çamaşırımızı giymiyor, Wonder woman gibi mini etek, kalkan veya kement almıyoruz elbette. Scrubslar giyiliyor, bir elimize USG prob, diğerine steteskop alıyoruz. Hızlıca kendimize gelmek için zevkimize göre sabah kahvelerimizi çayımızı içiyoruz. Daha 112 sireni ikinci kez bile çalmadan Superman içgüdüsüyle hareket edip gelecek hastanın ne olduğunu tahmin ediyoruz.
Wonder woman’ın doğruluk kementi gibi iyi anamnez vermeyen hasta yakını varsa onlara doğruları söyletebiliriz. Tabi ki olası kişisel sözel ve fiziksel şiddete karşı Superman’in kırmızı lazer ışıklı bakışlarına ve Wonder Woman’ın hızına ve gücüne sahip oluyoruz. Çünkü bunlar genetiğimizde var. Yorulmak nedir bilmiyoruz. Hep bir sonraki aksiyona ve hastaya hazırız.
“Erken tanı, hızlı ve güçlü müdahale bizim işimiz”
Yılmıyoruz. Yer yokmuş, konsültasyona uygun cevap gelmemiş, sevk edemiyor oluşumuz umrumuzda değilmişçesine işimize aşk ile devam ediyoruz. Çünkü biz bu işi yapacak son savaşçılar, Kripton Gezegeni’nin son kralı, amazonların son prensesi biziz…
Bazen acil serviste yaptıklarımız hor görülüyor gibi olsa da; bu işi bizden başka kimse yapamaz gibi devam ediyoruz. Nöbet devri geldiğinde ise elimizdeki bayrağı bir sonraki ekibe – yeniden aynı hastaları devralmamak ümidiyle – gururla devrediyoruz. Çünkü biz acil hekimleri olayları acilen çözmeliyiz, takip işi – kontrol işi bize göre değil. Süper güçlerimizle hemen tanıyı koyar (suçluyu yakalar); tedaviye başlarız (adalete teslim ederiz).
İşte acil hekimi budur: Kahramanlıklara doymayan, en ön saflarda savaşan, doğuştan (ya da acil hekimliğine başlar başlamaz) süper gücü olan kahramandır. On iki yıllık hekimlik hayatımın çoğunu acil servislerde geçirmiş, bir çok diğer branşlarda kısa süreli de olsa asistan hekimlik yapmış, hatta bir kez acil tıp asistanlığından istifa edip yeniden hiç düşünmeden acil tıp asistanlığına geri dönmüş birisi olarak söylüyorum; acil bizi özgür kılar, acil bizi biz yapar ve acil aşk işidir.
Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Ekim 2022 tarihli 12. sayısında yayımlanmıştır.