Hayalin Ötesi: BALİ Adası


Tanrılar Adası olarak da bilinen Bali Adası milattan önce 2000 yılından beri varlık gösteren bir geçmişe sahip ve Endonezya’nın 18 bin adasından biri.  %90’ı Müslüman bir ülkede Bali adası Hinduizmin baskın olduğu tek ada. Sanatçı ve entelektüel kesim Bali’de harika tapınaklar ortaya çıkarmış. Hindu inanışına göre; burada ölmek yok, cennet, cehennem yok, ruhlar yaşıyor. Reenkarnasyon inancına göre, başka bir bedende tekrar dünyaya gelineceğine inanılıyor. Her sokakta, dükkân, ev önlerinde, arabaların içinde mutlaka göreceğiniz dua sunuları var. Bunlara “Cenang Sari” deniyor.  Ada halkının tanrı için, her sabah muz yaprağından oluşan bir tabak içine çiçekler, meyveler ve tütsü ile hazırlanan hediyeleri.

Bali; Ülkemizde turizm sektörü tarafından balayı adası diye lanse edilip, lüks tatil köylerinden oluşan Nusa Dua bölgesine götürülerek işte burası deniliyor. Bali ve balayı; ilk üç harf benzerliği dışında aynı cümle içinde kullanılmamalı bence. Zira tropikal doğası, pirinç terasları, şelaleleri, tapınakları, meşhur masajı, pek çok spiritüel deneyimler ve yoga seansları, güzel yemekleri ve kaliteli hizmeti ile çok daha fazlası. Aslına bakarsanız deniz tatili için Bali’ye gitmek hayal kırıklığı bile yaratabilir. Çünkü sahiller genelde yüzmeye değil sörf yapmaya elverişli. Sahillerinde sörf öğrenebilir, muhteşem günbatımlarına şahit olabilir, gel git ile çekilmiş, sonunu göremediğiniz plajlarda yürüyüş yapabilirsiniz.

“Bali, Nusa Dua’dan ibaret değil

Efektif bir gezi için Bali’nin birkaç farklı bölgesinde konaklamayı düşünmelisiniz. Ben Kuta’da dört, Ubud’da iki gün kaldım. Fakat Bali’de mesafeler uzak, yollar kötü. Hem araç hem de kamikaze motorlardan dolayı trafik çok sıkışık. Yani sözün özü; ulaşım ciddi vakit alıyor ve altı gün yetmiyor. Siz gidecek olurdanız dört gün Seminyak, 4 gün Ubud yapın derim. Hatta daha fazla vakit ayırabilirsiniz çünkü burada anlattıklarımdan çoookkk daha fazlası var.

 Şoförlü araç kiralama…

Trafik soldan aktığı için ve yukarıda anlattığım keşmekeşten dolayı araç kullanmak bizim için çok zor. Burada şoförlü araç kiralamak çok yaygın ve konforlu. Ben 3.5 sene önce günlüğü 500 rupiye (10 dolardan daha az), havaalanından araba kiralamıştım. Günde 10 saatlik bir kiralamaya istediğim yere götürüyor (benzin bize ait değil), yeme içme molalarında bekliyor, üstüne üstlükte rehberlik yapıyor. Bu şekilde aracı internetten kiralayacağınız gibi gidince hava alanından da bulabilirsiniz. Uçaktan iner inmez etrafınızı pak çok taksici kaplıyor. Gözünüzün kestiği biri ile direk para ve süre pazarlığına girebilirsiniz. 

En çok vakit geçirdiğim bölgeler…

Kuta, uzun sahil şeridinin olduğu sörfçülerin mekânı. Çok turistik bir yer. Barların, restoranların çok olduğu bir bölge. Geceleri arabamız olmayacağı için merkezi bir yer diye, bu bölgede konaklamayı seçtim. Ama Seminyak’ı görünce hata yaptığımı anladım. Yaş ortalaması oldukça genç bir bölge olmasının yanı sıra yaya olarak her ihtiyaca cevap verebilir.

Seminyak, okyanus kıyısında Bali’nin en elit semti. Sonunu göremediğiniz sahil şeridi, hele de gelgit ile sular çekildikten sonra müthiş oluyor. Gün batımında suların çekildiği plajda yansımalar oluşuyor ve harika fotoğraf kareleri yakalıyorsunuz. Mutlaka burada uzun bir yürüyüş yapmak için vakit ayırın. Konsept kafelerin, sunset barların bol olduğu, çok keyifli bir ortam. Ben La Plancha plajında renkli şemsiyelerin altında vakit geçirmeyi tercih ettim. Tropikal yağmur birden bastırınca tüm plaj kapalı mekânlara geçti. La Plancha’ın çok güzel bir ortamı var. Kavanozda sunulan kokteylleri, plaj şemsiyeleri gibi rengarenk ve çok güzel görünmenin ötesinde bir o kadar da lezzetli. Ayrıca porsiyonları oldukça büyük ve hesaplı. Yanında enfes bir balık tabağı almıştım, tavsiye ederim. Yağmur dinince yansımalar veren plajda uzun bir yürüyüş yapıp, fotoğraflar çektim.

Canggu, ise son zamanların popüler yeri. Kafeler, gün batımı barları hepsini burada da bulmak mümkün. Canggu, Seminyak’dan daha ufak bir bölge.

Ubud, bence Bali’nin kalbi ve mistizmi. Ada’nın dağlık bölgesinde, Ayung Nehri’nin kıyısında bulunan kasaba; Ubud ormanının içinde, lokal hayatın en iyi deneyimleneceği yer aslında. Ubud, tapınakların çok olduğu, pirinç tarlaları arasında muhteşem bir doğaya sahip. En iyi konsept otellerin ve Bali ile anılan sonsuzluk havuzlarının olduğu büyülü bir yer. Buraya yoganın belki de dünyadaki merkezi diyebiliriz. Gelmişken yoga eğitimi alabilir ya da birkaç seansa katılabilirsiniz. Bali’ye özel geleneksel olan her şeyi bulabileceğiniz bir yer burası. Ubud’da gezerken öğlen yemeğinizi Bebek Batutu restorana denk getirin. Çok güzel bir bahçesi olan restoranın en geleneksel menüsü bebek (ördek) craks, seçiminizden dolayı pişman olmayacaksınız.

Jimbaran, sahil şeridinde sıralanmış balık restoranları ile meşhur bir bölge. Gün batımı muhteşem oluyor. Gece sahilin ışıklandırması da güzel fotoğraf veriyor. Ama en önemlisi deniz ürünleri, özellikle kabuklu deniz mahsulleri çok leziz ve hesaplı. Mutlaka gün batımında gidin ve ne var ne yok hepsinden tatmak için sipariş verin. Benim kulaklarımı çınlatmayı da unutmayın.

Bali Tapınakları…

Yirmi binden fazla tapınağın olduğu adada herkes tanrılarını, atalarını kutsuyor ve onlara dua ediyor. Tapınak ziyaretlerinde, girişlerde cinsiyet fark etmeksizin giymeniz için ücretsiz Sarong (peştamal) veriliyor. Tapınaklar adası Bali’ye gelmeden önce hangi tapınakları görmeliyim diye çok çalıştım. Aşağıda olmazsa olmaz tapınakları yazdım ama bu işin sonu yok.

Tanah Lot Tapınağı, Bali’nin en ikonik tapınağı. Denizdeki kara anlamına geliyor. Her akşam gelgitle su yükseldiğinde bir adaya dönüşüyor. Sular çekildiğinde, tapınağa yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Gelgitin iki halinde de görebilme şansınız varsa görün derim. Bir kez gidebilirim diyorsanız suların çekildiği ve Hinduların en güzel kıyafetleri ve sunakları ile tapınağa yürürken görmenizi isterim. Halk “hacı” olmak için bu tapınağı ziyaret ediyor ve ibadet edenlerin dışında kimsenin girmesine izin verilmiyor. Tapınağın altındaki mağaralarda bulunan yüzlerce yılanın tapınağı koruduğuna inanılıyor. Fotoğraflarını görmüş olduğunuzu tahmin ettiğim denizin içindeki kayadan tünelin üzerine kurulu Batu Bolong Tapınağı da aynı bölgededir.

Uluwatu Tapınağı, büyüleyici falez manzaralarına sahip. Bali’nin en popüler noktalarından. Bence çok etkileyici bir tapınak değil ama manzara görmeye değer. Manzaraya nazır yürüme alanında pek çok yaramaz maymun var. Burası, akşam saatlerinde geleneksel ateş dansı olan Kacak dansını izleyebileceğiniz yerlerden. Fakat çok kalabalık oluyor ve beklemek gerekiyor. Dans da açıkçası çok yavaş seyrediyor ve pek çok kişi 10dk sonra sıkılıp uzaklaşıyor. Bence gün batımını burada ziyan etmeyin.

“Bali’de gün batımı kaçmaz”

Maymun Ormanı ve Tapınakları, Ubud’un ortasında yer alan Monkey Forest’da 3 tapınak var. Ormanda bine yakın maymun yaşıyor. Burada kendinizi film setinde hissediyorsunuz. Yeşil yosunlar tapınakları, köprüleri kaplayarak fantastik bir ortam yaratmış. İllaki gidilip görülesi bir yer. Fakat maymunlara dikkat. Şapka, gözlük, çanta, yemek poşeti, elinizde ne varsa almaya çalışıyorlar. O kadar agresifler ki ben doğru düzgün fotoğraf bile çekemedim.

Pura Tirtha Empul, Kutsal su tapınağı anlamına geliyor. En önemli özelliği, şifa getirdiğine inanılan kaynak suyunun aktığı 12 çeşmesi. Ritüele gelen Hindular bu çeşmelerde yıkanıp, dualarını ediyor. Yani modern şifacı olan bizlerin gidip, görmesi şart. Ben tabi ki ritüelleri yerine getirdim. Tapınak, upuzun tropik ağaçlarıyla yemyeşil bir bölgede yer alıyor.

Goa Gajah (Fil Mağarası), eğitim tanrısı olan Goa Gajah’a adanan tapınak, Bali Adası’nın en eski tapınaklarından birisi ve Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Hindu ve Budist olmak üzere 2 farklı kısmın bulunduğu bu tapınağı mutlaka görmelisiniz.

Bali Adası’nın dikkat çekici eserlerinden biri olarak kabul edilen Fil Mağarası’nın (Elephant Cave) kapısı da bu tapınak sınırları içerisinde yer alıyor. En çok etkilendiğim tapınaklardan biri.

Pura Gunung Kawi,Bali’nin “Krallar Vadisi” devasa 11. Yüzyıl kral ve kraliçe anıtları ile öne çıkıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse Gunung Kawi bir tapınak değil ancak yine de kutsal bir yer olarak kabul ediliyor. Unutulmaz bir deneyim için mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ben çok etkilendim. Fil mağarasına da oldukça yakın.

Saraswati Tapınağı (Ubud Plus Sarayı) etrafı üzerinde sayısız nilüferler bulunan gölle çevrilmiş durumda. Bu görkemli kraliyet sarayı Ubud’un kalbinde yer alıyor. İlginç heykeller, geleneksel kapı ve huzur veren yemyeşil bahçesi ile Ubud Sarayı mutlaka görülmesi gereken yerlerin başını çekiyor. Bazı geceler saray bahçesinde yerel dans gösterileri ve müzik dinletilerinin yapıldığı da oluyormuş.

Taman Ayun Tapınağı oldukça yüksek olacak şekilde inşa edilmiş. Bu da yerel halkın inancına göre tapınağın sahip olduğu kutsal değerlerin ve buraya verilen önemin bir göstergesi. Oldukça büyük ama bence diğerleri kadar etkileyici değil. Gene de ulaşımı çok kolay olduğu için görebilirsiniz.

Besakih Tapınağı,“Mother Temple” (ana tapınak) olarak da adlandırılan bu tapınak, Agung Dağı’nın güneybatı yamaçlarında bulunuyor. Bu tapınak bulunduğu yükseklikten ötürü ziyaretçilerine harika görseller sunuyor.

Pura Ulan Danu Bratan Tapınağı,adanın kuzey tarafında yer alıyor. Bratan Gölü’nün oldukça yakınında bulunuyor. Konum itibariyle dağların arasında oluşu tapınağın ilgi çekici bir manzaraya sahip olmasınaneden oluyor.

Batuan Tapınağı, kraliyet ailesinin ikamet etmesi amacıyla inşa edilmiş bir yer. Pek çok dini törene ev sahipliği yapan bu kutsal tapınakta aynı zamanda 1000 yıldan fazla süredir ünlü sanatçıların ve zanaatkârların da barındığı biliniyor.

Lempuyang Tapınağı, Bali’nin en büyük 6 tapınağından biri olarak karşımıza çıkıyor. Aktif bir yanardağ olan Lempuyang Dağı’nın karşısında bulunan bu tapınak Bali’de gitmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Fotoğrafları çok heybetli.

Gelelim Bali şelalelerine …

Bali şelalelerden yana çok zengin bir ada. Hatta ne kadar tapınak varsa o kadar şelale vardır deniliyor. Ama maalesef ben zamansızlıktan hiçbirini göremedim. Bir dahaki Bali gezimde mutlaka şelaleleri ziyaret edeceğim. Bedugul bölgesi şelalelerin en çok kümelendiği bölge ve buraya pek çok günübirlik tur düzenleniyor.

Pirinç terasları…

Tagalalang ve Jatuliwuh’daki pirinç tarlaları, ikisi de Ubud’da bulunuyor. Pirinç tarlalarının kıvrımlı yeşil manzaraları nefes kesici. Birbirine yakın tarlalarda pirinç yetiştiren çiftçiler sulama ihtiyacını karşılamak için “Subak” isimli su kanalları geliştirerek ortak bir su kaynağını kullanıyorlar. Bali’de bu verimli “Subak” sistemi Unesco tarafından koruma altına alınmış. Ben daha yakın olduğu için yalnızca Tagalalang pirinç terasını gidebildim. Vadi, merdiven şeklinde teraslardan oluşan görsel bir şölen sanki. Manzaraya karşı olan restoranlardan birinde oturup yerel lezzetleri tatmayı da unutmayın. Kalabalıktan kaçmak için sabahın erken saatlerde ziyaret etmekte fayda var. Bali’ye gittiğim dönemde Tagalalang’da olmayan ama şu anda instagramda fenomen olan Bali salıncağı ve sky-bike burada deneyimleyebileceğiniz aktiviteler arasında. 

Ormana Bakan Sonsuzluk Havuzları…

Bali’de sayısız sonsuzluk havuzu var ama Ubud’dakiler efsane. Yoganın kalbi olarak bilinen Ubud’da sabah seremonisinin sesi, incecik bir serinlik, yatak odanızdan kişisel sonsuzluk havuzunu ve manzarayı seyretmek yapmanız gerekli deneyimlerden bence.

İşte hayalin ötesi dediğim yer kesinlikle burası.

Ben iki gün Chapung Se Bali’de kaldım. Çok büyük bir alana kurulu, yalnız yedi tane birbirinden bağımsız villadan oluşan, muhteşem bir sonsuzluk havuzuna sahip, ormanın içinde efsane bir yer. Ubud’daki konsept oteller, sonsuzluk havuzları, ekolojik mimariye ilgi duyanlar için acayip cezbedici yerler. Yarım günü gene Ubud’daki Hanging Gardens’e ayırdım ki burası görmeyi çok istediğim yerlerdendi. Oldukça özel bir sonsuzluk havuzuna sahip. Kokteyllerimizi alıp, ortamı keşfettik ve hoş vakit geçirdik. Ben gidemedim ama Viceroy Bali’ye de zaman ayırmanızı öneririm. Tamamen doğayla içiçe olmuş özel bir mekân ve harika bir havuza sahip. Eğer bütçeniz, buralarda konaklamaya el vermiyorsa sadece bir şeyler içmek için de gidebilirsiniz. Bir başka seçenek de Ubud’daki Jungle Fish adlı bir beach bar olabilir. İsmine aldanmayın, ortada kumsal adına ne deniz ne de kum var. Ama barın yemyeşil ormana bakan harika bir sonsuzluk havuzu var.

Ekolojik ve sürdürülebilir mimari ile ilgilenenler için Bali müthiş ilham verici bir yer.

Bambu Indah hotel ve masalsı ortamı ile Permata Ayung Private Estate spa görülesi mekânlar arasında sayılabilir.

Bali’de günbatımı ve plajlar…

Bali’de günün en büyük olayı, günü batırmak. Akşam saatlerine doğru herkes en iyi manzarayı yakalayabilmek için gün batımı mekânlarına gidiyor. Bu mekânların Çeşme, Bodrum plaj barları ile alakası yok. Kimse kasmıyor, gürültülü müzik falan yok, acayip rahat ortamlar. Parmak arası terlik, salaş kıyafetler yeterli anlayacağınız. 

Güney Bali’de (Uluwatu ve Jimbaran arasında) bir sürü gün batımı barı var ve sırf gün batımını izlemek için tekrar tekrar Bali’ye gidilir.

“Gezi programınızı gün batımlarını yakalayacak şekilde ayarlamak bu tatilin püf noktası

Yeterli vaktiniz varsa güney sahillerinde de 1 gün konaklayabilirsiniz.  Benim favori günbatımı mekânım Blue Point oldu. Teras teras denize doğru balkonlar yapılmış. Güneşin batmasına yakın herkes yer kapma yarışına başlıyor. Aman geç kalmayın. 

Single Fin en meşhur günbatımı barlarından ve pek hoş bir yer. Buradaki plajlar alışık olduğumuz düz Ege plajları gibi değil. Genelde kayalardan merdivenle aşağılara iniliyor, büyük kaya kütlelerinin arasından denize ve beyaz kumsala çıkılıyor. Yani çok gizli ve fantastik yerler keşfedebilirsiniz. Tüm Dünya’da ses getiren Eat, Pray, Love (Ye, Dua Et, Sev) filminin meşhur plaj sahnesinin çekildiği yer Padang Padang sahili. Özel bir plaj ama çok bakımsız ve pis buldum ben. İtiraf edeyim hayal kırıklığı oldu.

Hemen kendimizi bir diğer meşhur Finn’s Beach’e attık. Yerel yemeklere çok güzel modern yorumlar getirmişler. Burada hem falezlerin üzerinde hem de finiküler ile inilen sahil bölümünde yarım gün kaldık ve yine günü batırdık. Suluban plajı bir diğer gizli ve özel plaj. Bence Padang Padang’dan çok daha güzel. Karma Kandra’da manzarası ve hizmeti ile öne çıkan plajların sayısı çok fazla. Ben gidemedim ama Ayana Resord’un rock barında günbatımını izlemek de enfes oluyormuş. Diğer tavsiye edilen noktalar Canggu’da The Lawn, Kerobokan’da Potato Head.

Efsaneler bitmiyordu. Volkanda hiking ve okyanusta scuba diving…

Bali yalnızca şelaleleri ile değil bir o kadar da aktif volkanları ile meşhur bir ada. Ve gene yalnızca gün batımları değil, gündoğumu da bir o kadar meşhur.

Volkanik bir dağ olan Batur Dağı’na çıkıp, gün doğumunu izleyebileceğiniz pek çok tur var. Ben gene burada sonraki sefere diyerek pas geçmek zorunda kaldım. Ama scuba diving brövem de olduğu için bir dalış yapmadan dönmedim. Dalış öncesi de daha önce hiç yapmadığım sea walking denedim. 3-4 metre derinliğe eski usul dalış başlıkları ile indirip bir tırabzana tutunarak yürüyüş yaptırıyorlar ve balıkları besliyorsunuz. Bu sırada artistik pek çok fotoğrafınız çekiliyor. Çok özel bir tecrübe değil ama scuba yapmayı bilmiyorsanız deneyin derim. Tabi ki Bali çiçeğimi takarak pozumu da verdim.

Bali Masajı…

 Masajı ile dünyaca ün yapmış bir yerdesiniz. Mutlaka randevu alarak güzel bir yerde tüm vücut masajı yaptırın. Ülkemizde çok pahalı olan bu masaj, burada oldukça makul fiyatlarda. Pek çok Balili kadının maddi gelir amaçlı yurtdışına, hatta ülkemize Bali mesajı yapmak için geldiğini biliyoruz. Şoförümüzün eşi de işte bu bayanlardan ve Side’ye gideli yalnız üç gün olmuş. Hatta yaşadığı bir sorunu Türk yöneticisi ile konuşarak yardımcı olduk. Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir cümlesini de yâd ettik böylece. Gece ise uyumadan önce kuaför salonlarına benzeyen ve ayak masajı yapan salonlardan birinde günü sonlandırmanızı tavsiye ederim. Hiç kapalı görmediğim bu salonlar sanırım 7/24 açık.

Bali’de alışveriş…  

Özellikle Ubud Marketi (Pazar yeri) gezerken tropikal meyveler ve el yapımı hediyelik eşya satan dükkânların yanında, ahşap ile ilgili çok fazla dükkân olduğu hemen fark ediliyor. Ahşap oymacılığı buranın milli sanatı. En güzel kokulu sandal ve manolya ağacı, tanrı ve tanrıça heykelleri yapmak için kullanılıyormuş. Pazar yerinde dolaşırken dondurma yemeyi ve tropikal meyvelerden kendinize ziyafet çekmeyi unutmayın

Kopi Luwak kahvesi…   

Namı değer Kaka Kahvesi. Misk kedisi, kahve ağacının meyvelerini yiyor, sindirim sisteminde yedikleri fermente oluyor ve bu ona bir aroma katıyor. Sonra yediği kahve çekirdekleri, hayvanın dışkısının içinde aranıyor, bulunuyor, öğütülüyor ve ortaya dünyanın en pahalı kahvesi çıkıyor. Ben çok beğenmedim ama bir denemek lazım tabi.

Son söz…

Sizlere ağırlıklı olarak yaptığım, gördüğüm, tattığım, sevdiğim şeyleri yazmaya çalıştım. Ama inanın bir o kadar da yapamadığım şey vardı ki.

O yüzden Bali’ye tekrar tekrar ve tekrar gidilebilir. Daha da önemlisi Bali’de insanlık, merhamet, sevgi, hoşgörü var ve bu özellikler her şeyin önünde. Burası bambaşka bir yer…

Dünyada her şeyi tüketen insan, Bali’de öyle bir şey bilmiyor. Bencillik yok, öfke yok. Farklı bir boyutta yaşıyorlar hayatı. Hayalin de ötesinde bir yaşam var burada…

Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Mayıs 2022 tarihli 11. sayısında yayımlanmıştır.

Galeri


Paylaş Paylaş