Home Mercek Liderlikte Kadın Etkisi

Liderlikte Kadın Etkisi

by İbrahim ALTUNOK
0 comments

14. dönem TATD Yönetim Kurulu tarafından kurulan TATD Kadın komisyonu katkılarıyla 7.Avrasya ve 17. Türkiye Acil Tıp Kongresi’nde gerçekleştirilen “Liderlikte Kadın Etkisi” başlıklı panel gerek konukları gerek de katılımcıları sayesinde kongrenin en ses getiren etkinliklerinden biri oldu.

Tıp eğitimi hakkındaki bilgisi, deneyimi ve toplumda cinsiyet eşitliği hakkında çalışmalarıyla ülkemizin önemli kadın akademisyenlerinden Prof. Dr. Yeşim Şenol ve tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın renkli kişiliği ve engin bilgi birikimi ile toplumumuzda kadının yeri ve liderlik rolleri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Panele TATD Kadın komisyonunda aktif görev alan Dr. Serpil Yaylacı ve Dr.Sevilay Ünver’in açılış konuşmaları ile başlandı ve dinleyicilerle interaktif katılım ile ilerleyen panel sonunda katılımcılara İlber Ortaylı’nın birer kitabı hediye edildi.

Öncelikle orada olamayanlar için değerli konuşmacılarımız hakkında kısa bilgiler vermek isterim.

Prof. Dr. Yeşim Şenol, 1994 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra kariyerine Akdeniz Üniversitesi Halk Sağlığı anabilim Dalı’nda devam etmiş. 2009 yılında Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Eğitim Yönetimi ve Denetimi Yüksek Lisans programını tamamladıktan sonra aynı yıl Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamış. Tıp Eğitimini Geliştirme Derneği’nde 2014- 2016 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapmış. Halen Türk Tıp Eğitimi Derneği Yönetim Kurulu üyesi olarak görevine devam etmektedir. Prof. Dr. İlber Ortaylı’yı zaten çoğumuz tanıyoruz. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin tarih bölümünü bitirdikten sonra Viyana Üniversitesi Slavistik ve Orientalistik Bölümü’nde öğrenim görmüş. Chicago Üniversitesi’nde Prof. Dr. Halil İnalcık ile birlikte yüksek lisans çalışmasını tamamladıktan sonra 1974 yılında doktor ünvanını ve 1979’da doçent ünvanını almış. Dünya’nın pek çok yerindeki üniversitelerde misafir öğretim üyesi olarak çalışmış. Halen Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Türk Hukuk Tarihi derslerini vermektedir

Lider kimdir?

Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse”

Panelin ilk konuşmasında – ki ilk konuşmacı olma gururunu yaşadım – liderlik tanımı ve özellikleri üzerine konuştuk. Toplumda erkek liderlerin daha çok kabul görüldüğü klişesinden ve aslında kadınların iletişim güçlerinin daha yüksek olmasından dolayı liderlik özelliklerini daha iyi taşıdıklarından bahsettik.

Kadınlar ne yazık ki; geçmişten günümüze kadar Dünya genelinde nüfusun yarısını oluşturmasına rağmen; ekonomik aktiviteler olsun çalışma yaşamı olsun hiçbir platformda erkeklerle aynı oranlarda temsil edilmemişlerdir. Gerek ülkelerin gerekse şirketlerin yönetiminde, özellikle üst düzeylere     çıkıldıkça kadınların sayısının azaldığını fark etmekteyiz. Kadının ekonomik anlamda çalışma yaşamına girişi, sanayi devrimi ile birlikte olmuştur. İlk zamanlarda kadının ücretli olarak işgücüne katılımı çok sınırlı iken; İkinci Dünya Savaşı ile birlikte artan iş gücü gereksinimi ve erkek nüfusundaki azalma nedeniyle işgücündeki kadın sayısında belirgin bir artış gözlenmiştir.

Günümüzde, özellikle son yirmi yıl içinde iş dünyasının yaşadığı belki de en büyük devrim, kadınların yoğun biçimde iş yaşamına girmesidir. Ancak, çalışan kadın sayısındaki artışa ve iş dünyasında kadınların ağırlığının artmasına rağmen üst düzey yönetici ve liderler arasında kadınların sayısı halen çok fazla değildir.

Cinsiyet klişeleri ve cinsiyete göre belirlenmiş işler, çalışma yaşamında kadınlar için engeller yaratmakta ve kadınları bazı kalıplara koymaktadır. Kadınlar istihdamda fırsat eşitliği yaratmada başarılı olmak bakımından bu engellere karşı koymak durumundadırlar”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit katılması

Panelin ikinci konuşmacısı Dr. Serpil Yaylacı; kendisinin de içinde olduğu Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması’ndan bahsetti. Toplumlardaki cinsiyet eşitsizliğinin bir gerçek olduğunu vurguladı. Bir kadının veya bir erkeğin nasıl olması, nasıl davranması gerektiği konusunda hepimizin aklında belirli düşünce kalıpları olduğundan ve kişileri bunlara göre yargılamanın toplumda çok yaygın olduğundan bahsetti.

Özellikle ataerkil toplumlarda karar verme mekanizmalarında daha çok erkekler söz sahibi ve kadınların aleyhine makas her geçen gün giderek açılıyor. Kadınlar erkeklere nazaran daha büyük engellerle karşılaşmakta, engelleri aşarak belli bir noktaya gelen kadınlar da başardıkları zaman yetenek ve performanslarıyla genellikle değerlendirilmemektedir.

Cam tavanların kırılması: kadınlar zirveye ulaşabilir mi?

Prof. Dr. Yeşim Şenol bunu şöyle açıklıyor; “Cam Tavan Sendromu” kadınların ve azınlıkların bir kuruluş içindeki üst düzey pozisyonlara yükselmelerini engelleyen yapay bir engele atıfta bulunan bir metafor.

Kadının yükselmesini engelleyen sebepler toplumdaki davranışsal veya örgütsel ön yargılardır. Yani ne yaparsan yap daha fazlasına ulaşamazsın. Toplumda kadınlar erkeklerden daha fazla çocuk bakımı ve ev işlerini üstlenirler, bu onlara bir nevi “annelik cezasıdır”. Çocuğu olan kadınların daha az ücret aldıkları, terfi edilme olasılıklarının daha az olduğu ve babalara, çocuksuz erkeklere ve çocuksuz kadınlara göre daha az yetkin olduğu algısı daha yüksektir.

Devlet, eğitim, bireyin kendisi, işverenler, akademik kurumlar bu tavanın kırılmasında rol oynayan birçok faktörden sadece bir kaçıdır. 2021 Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi sıralamasına göre toplumsal cinsiyet eşitliğinde Türkiye 156 ülke içerisinde 133. sırada yer almaktadır. COVID-19 salgını da Küresel Cinsiyet Uçurumunda kadın ve erkek arasındaki farkı arttırdı. Ne yazık ki, uçurumun kapatılması için tahmini süre 99,5 yıldan 135,6 yıla yükseldi. Eğitim ve sağlık alanındaki cinsiyet uçurumu kapanırken, siyasette liderlik pozisyonlarındaki iş gücüne katılımda 2020 yılına göre geriye gidiş saptandı.

Türkiye’de kadınların ve erkeklerin iş gücü istihdamına katılım oranlarına baktığımızda; her 100 erkekten 72’si iş gücüne katılırken; kadınlarda bu oran yalnızca %32 ile sınırlı kalmaktadır. OECD verilerine göre Türkiye’deki kadın doktor oranı %40’tır.

Sağlık sektörü kadın istihdamının fazla olduğu sektörlerin başında geliyor. Kadın hekimlerin uzmanlık alanı seçiminde ve kariyer planlama sürecinde cinsiyete dayalı ayrımcılık yaşadıkları gözlenmektedir. Hastanede çalışan kadınların özel yaşamlarında iş kaynaklı oluşan olumsuz etkilerin benzer konumdaki erkeklere göre daha fazla olduğu da gösterilmiştir.

Liderlik ve Kadın genel bakış açısı

Kadınların lider olmasına engel olan nedir? Duygusal, zayıf ya da aşırı hırslı olmaları mı? İşkolik olmaları mı? veya Çocuklarının ve bir ailelerinin olması mıdır?

Oysa liderlik cinsiyetten bağımsızdır. Bu nedenle, cinsiyet ayrımcılığına yönelik ortak tavır almak, “Kadınların kardeşliği” bakış açısını savunmak, evlilik ve çocuk bakımında ortak sorumluluk almak, yasal hakların arkasında durmak, talep etmek, vizyon sahibi olmak gerekiyor…

“Liderlik özelliği kadınların doğasında var; kadınlarımızın bu öğrenilmiş çaresizliğini nasıl öğrenilmiş iyimserliğe dönüştürebiliriz?İnsan kendi kendine nasıl liderlik eder? Liderlik figürünün bir cinsiyeti var mıdır? Kadın lider anlayışının erkek lider anlayışından bir farkı var mıdır? Kadınlarımız kitleleri etkilemek için kadın zarafetinden ödün vermeli midir?” panelin ikinci yarısında tüm bu sorulara yanıt arandı.

Panele çevrim içi bağlanan İlber Ortaylı’ya konu hakkındaki görüşlerini sorduk. İlber Ortaylı konuşmasında ülkemizde kadınların temsiliyetindeki asıl sorunun ekonomik özgürlüğü olan çalışan kadınlardan ziyade alt gelir grubu çalışmayan kadınlarda olduğunu, ülkemizin Cumhuriyet dönemi kazanımları ile beraber çok önemli mesafeler kat ettiğini, özellikle sağlık alanında kadınların temsiliyet oranının yüksek olduğunu ifade etti.

Sorunu tüm Dünya’da paralel olduğunu, kadınların önündeki engellerin benzer ve liderlik potansiyelini etkileyen konulardan birinin cinsiyet farklılıklarının insan davranışlarına etkisi olduğundan bahsetti. Ve “Aslında kadın kendi kendinin lideridir” sözüyle konuşmasını bitirdi.

Yazımı burada bitirirken, büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü sizlerle paylaşmak isterim.

“Kadınlarını geri bırakan toplum, geride kalmaya mahkumdur.”

TATD Kadın komisyonu olarak cinsiyet ayrımcılığı üzerine bir farkındalık yaratmak için daha fazla organizasyonlarda yer almak ümidiyle.

Sağlıcakla kalın…

Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Ocak 2022 tarihli 10. sayısında yayımlanmıştır.

You may also like

Leave a Comment