Home Hukuk Köşesi Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mesleki Sorumluluk Sigortası

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mesleki Sorumluluk Sigortası

by İbrahim ALTUNOK
0 comments

Av. Gonca Karakaptan ile bu ayki yazımızın konusu “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mesleki Sorumluluk Sigortası”. Herkes kahvesini eline aldıysa haydi gelin konuşmaya başlayalım : )

Gonca Karakaptan, Çok konuşuyorsun, “sen Avukat ol” lafına inanarak mesleğe adım atmıştır. Yapamazsın diyenlere aldırmadan genç yaşında emsal davaya imza atmıştır, sayesinde artık; kimse, kimsenin vergileriyle maaşını almamaktadır. Haksızlığa gelemez, kolay kolay pes etmez. Kedisinin anası, kendi bürosunun ve de TATD’ nin avukatıdır.

Detaylara girmeden önce, işe zorunlu mesleki sorumluluk sigortasını tanımlamakla başlayalım mı?

Mesleki sorumluluk sigortasını; meslek sahiplerinin, mesleki uygulamalar sırasında oluşabilecek hatalar nedeniyle tazminat ödemeleri gerektiğinde kullanılmak üzere, sigorta şirketleri tarafından sigortalanmaları olarak tanımlayabiliriz.

5947 Sayılı Yasa gereği, 30.07.2010 tarihinden beridir bahsi geçen sigortayı yaptırmak hekimler için zorunluluk taşımaktadır.

Hangi hekimler bu sigortayı yaptırmak zorunda?

Kamu, özel sağlık kurum ve kuruluşları ya da muayenehanesinde mesleğini uygulayan bütün hekimler, dişhekimleri ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, yasa gereği zorunlu mesleki sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Özetle asistan hekimler, uzman hekimler ve diş hekimleri diyerek tüm hekimler bu zorunluluk kapsamında diyebiliriz.

Sigorta yaptırmamanın cezası ne?

5947 Sayılı Yasa madde 8’de hekimlere bu zorunluluk yüklenmiş ve aksi hareketin yaptırımı tanımlanmıştır. Bu Yasa gereğince; sigorta yaptırmak zorunda olduğu halde yaptırmayanlara mülki idare amiri tarafından para cezası verilir. Cezanın miktarı 2010 yılında 5.000 lira olarak belirlenmiştir, her yeni yılla birlikteyeniden değerleme oranlarına göre arttırılmaktadır.

Zorunlu olmasının sebebi ve mantığı ne?

Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile toplumun hak arama özgürlüğü bağlamında bilinçlenmesi ve sağlık hizmetlerinin mahiyeti itibariyle diğer meslek gruplarına göre daha fazla risk arzetmesi sebebiyle uygulamada mesleki sorumluluk sigortası yapılması ihtiyacı doğmuştur.

Zorunlu kelimesi kulağa kötü bir şey gibi gelse de, bu sigortayla hem sigortalıya yani hekime teminat sağlanmış oluyor, hem de zarara uğrayan kişilerin yani hasta/hasta yakınlarının mağduriyeti önleniyor.

Poliçe teminat kapsamı nedir?

Zorunlu Mesleki Sorumluluk Sigortası sigortalının tüm mesleki faaliyetini kapsar. Poliçede mesleki faaliyetin yerinin belirtilmemesi veya eksik belirtilmiş olması poliçe kapsamını etkilemez.

Poliçede teminat altına alınan hususlar; hastaya verilebilecek maddi zararlar, manevi zararlar ve yargılama giderleri(dava sonucuna göre yargılama giderleri  ve avukatlık ücretleri)dir.

Her bir olay için azami teminat tutarı 400.000 TL’dir. Olay sayısının çokluğu halinde sözleşme kapsamında ödenecek toplam tazminat miktarı 1.800.000 TL’yi aşamaz.

Poliçe teminat kapsamı dışında kalan hususlar nelerdir?

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda bu durumlar açıkça belirtiliyor. Okurlarımız için bu durumları açıkça belirtmekte fayda var;

a) Sigortalının, poliçede belirlenmiş ve sınırları hukuk kuralları veya etik kurallar ile tespit edilen mesleki faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri,

b) Mesleki faaliyetin ifası sırasında sigortalı tarafından kasten sebep olunan her tür olay ile davranışları,

c) Sigortalı veya çalıştırdığı kişilerin, poliçede belirtilen mesleki faaliyeti ifa ederken alkol, uyuşturucu ya da narkotik maddelerin tesiri altında bulunması sonucunda meydana gelen olaylar,

ç) İnsani görevin yerine getirilmesi hariç, sigortalının, sigorta primine destek veren kuruluşların sorumluluk alanı dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri

d) İdarî ve adlî para cezaları dahil her tür ceza ve cezai şartlar,

e) Her türlü deneyden kaynaklanan tazminat talepleri.

Poliçenin zaman bakımından kapsamı nedir?

Poliçe, sözleşme tarihinden önceki 10 yıllık dönemdeki veya sözleşme süresi içinde mesleki faaliyet nedeniyle ortaya çıkan zararlara bağlı olarak sözleşme süresi içinde yapılan talep ve giderlere karşı poliçede belirlenen limitler dahilinde teminat sağlar. 10 yıllık dönemin başlangıcı 30 Temmuz 2009’u geçemez ve 1 aydan fazla sigortasız kalınan dönemlerde meydana gelen olaylara bağlı olarak sigortalı dönemlerde yapılan ihbarlar için sigorta koruması yoktur.

Ayrıca sigortalı mesleki faaliyetine son verdi diyelim; geçmişe dönük 10 yıllık dönem halen koruma altında kalmakla beraber, sözleşmenin bitiş tarihinden itibaren geleceğe yönelik 2 yıl sonrasına kadar ortaya çıkabilecek talepler de teminat dahilindedir.

Kamuda çalışan hekimler açısından sigorta primini Devlet mi karşılıyor?

Devletin destek olduğunu söyleyebilirsek de hayır, tamamını Devlet karşılamıyor. Hekim istediği sigorta şirketine yaptırır ve primi bu aşamada kendisi öder. Daha sonra makbuzu sunarak, ödediği primin yarısını, döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçesinden geri alır.

Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan hekimler için bu sistem tersten gidiyor.Yapılacak sigorta sözleşmesinin primleri, işveren tarafından ödeniyor,sonrasında ödenen primin yarısı hekime yansıtılıyor.

Sorumluluğumuz doğması muhtemel bir olayla karşılaştığımızda, bu durumu sigortacıya ne zaman ve ne şekilde bildirmemiz gerekli?

Hekimlerimiz sigorta yaptırmakla tazminat sorumluluğundan tamamen kurtulmuş olmuyorlar. Kendilerine dava yöneltilmesi halinde sigortaya ihbar yükümlülüklerini ihmal etmemeleri gerekli. Aksi takdirde kanun “sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir”demektedir.

Ticaret Kanunu; sigorta ettirenin, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirmesi gerektiğini düzenlemiştir. Genel Şartlar’da yine aynı doğrultuda; “Zarardan dolayı, dava yolu ile veya başka yollarla bir tazminat talebi karşısında kaldığı veya aleyhine cezai kovuşturmaya geçildiği hâllerde, durumdan sigortacıyı derhal haberdar etmek ve tazminat talebine ve cezai kovuşturmaya ilişkin olarak almış olduğu ihbarname, davetiye ve benzeri tüm belgeleri gecikmeksizin sigortacıya vermek” gerektiğini düzenlemiştir.

Görüldüğü üzere belli bir süre şart koşulmamışsa da; risk yaratmamak adına, dava açılacağına yahut açıldığına dair bilgi ulaştığı andan itibaren olaylar ilerlemeden makul süre içerisinde sigortacıya bildirimde bulunulmalıdır.

Genel Şartlar’da bildirim makamı olarak; sigortalının ve sigorta ettirenin bildirimleri, sigorta şirketinin merkezine veya sigorta sözleşmesi yapan ya da yapılmasına aracılık eden acenteye yapılır deniyor. Tabii bence sigorta şirketinin Genel Müdürlüğüne bildirim her zaman daha garanti yol.

Sanırım bu sigorta amaçlanan işlevi yerine getiriyor diyebiliriz?

Evet, hekimlerimizin sigorta sözleşmesi tarihinden önceki 10 yıllık dönemde, sözleşme süresi içinde ve meslek bırakılırsa sözleşme süresinin bitiminden itibaren 2 yıllık sürede, mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara ilişkin kendisine yapılan tazminat talepler ve de bununla bağlantılı yargılama giderleri, faiz ve makul giderlerin de poliçedeki limitler dahilinde teminat altına alınması öngörülüyor. Böylece, hekimlerimiz mesleklerini en azından sigortanın sağladığı mali güvenle yürütebiliyorlar.

Ama tabii negatif yönler de yok değil. Mesela poliçe teminat miktarları yüksek ve bu alanda çok dava oluşu sebebi ile sigorta şirketleri son yıllarda bu sigortayı yapmak istemiyorlar. Bu esasen sigorta şirketlerinin de hatası değil. Sigorta sektörü tarafından bakınca artan tazminat tutarları ve dosya sayıları sektörü zorluyor. Hekimler için mesleki sorumluluk sigortası yaptırmak zorunlu olsa da, poliçe yenilemede zaman zaman, mesleğin başında ilk sigorta yaptırılacağı aşamada ise yüksek oranda güçlük yaşandığını duymaktayız.

Maalesef ki bu hekimlerden bağımsız ancak hekimleri mağdur edebilecek bir işleyiş sorunudur, mağduriyet yaşanmadan Bakanlık ve Hükümet tarafından teminat ve prim oranlarında sorunu giderecek bir denge kurularak bu sorunun giderilmesini umut ediyorum. Bir de hekim arkadaşlardan, sigortanın tam işlevinden faydalanabilmeleri ve herhangi bir zarara uğramamaları için davayı sigortacıya bildirme yükümlülüğünü ihmal etmemelerini rica ediyorum.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz Gonca hanım.

Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Haziran 2021 tarihli 8. sayısında yayımlanmıştır.

You may also like

Leave a Comment