1868’de Şogun yönetimine son veren İmparator Meiji, 3 Eylül 1868 tarihli Edo’yu adlandırarak Tokyo yapmasına dair imparator fermanı ile Kyoto’dan Edo kalesindeki eski şogun sarayına göç edip, eski başkent Kyoto’dan doğuda başkent olduğundan dolayı şehrin adı Tokyo’ya değişti.
Tokyo, 12 Eylül 1923’teki depremden büyük zarar gördü. Depremden sonra şehir yeniden inşa edildi ve bu dönemde çevresinde banliyöler teşekkül etmeye başladı. 20 yıl sonra II. Dünya Savaşı’nda ABD uçakları tarafından ciddi bombardıman edilerek tekrar yıkıldı.
Tokyo 1950’lerden sonra ülke ekonomisine paralel bir gelişme göstererek hızla büyüdü ve bugünkü seviyesine ulaştı.
Tokyo şehir turunun ilk durağında ünlü Asakusa Bölgesini ve Sensoji Tapınağını gezerek başladık. Sabah yağmurlu bir hava bizi karşılasa da bu merak ve gezme enerjimizi azaltmadı.
Asakusa tapınağı diğer adıyla sensoji tapınağı 682 yılında yapılmış olup Tokyo nun ensık ziyaret edilen mekanları arasındadır.
Ardından Dünya’nın ikinci uzun kulesi Sky Tree ve ihtişamlı Kraliyet Sarayı panoramik olarak görme imkanı yakaladık . Burada Marvel’e ait birçok fantastik kahramanı ve film stüdyosu tadında gezerken Tokyo’nun panoramik şehir manzarasını görmek mümkün..
Sonrasında görme imkanı bulduğumuz Tokyo’nun en ünlü caddesi Ginza ve ünlü yaya geçidi ile bilinen Shinjuku’yu en popüler yerleri idi.
Fuji & Hakone bölgesi de oldukça ilgi çekiciydi. Önce eski çağlardan beri Japon halkının kutsal kabul ederek taptığı, 3.776 metre yüksekliği ile Japonya’nın en yüksek dağı olan Kutsal Fuji ’ye gitmek için yola koyulduk. Fuji dağı özellikle tarihte çok ileri yaşlarda olan ve hasta olan Japonların kendilerini inzivaya çekerek ölüme hazırlandıkları dağ olarak da bilinmekteydi.. hatta bu dağa kadınların çıkması uzunca bir dönem yasak olduğunu öğrenmek ilginç geldi.. Dağa ulaşmak için uzunca bir teleferik yolculuğu yaptık .Ancak havanın bulutlu olması nedeniyle istediğimiz ve hayal ettiğimiz fuji görüntüsüne engel oldu. Ancak fuji afet merkezi müzesinde detaylı bilgi ve görsellerle açıklama aldık..
Bu görkemli dağa yaklaşabileceğimiz uygun noktaya ulaştıktan sonra 1,5 saat uzaklıktaki Hakone’ye vardık. Ashi Gölü’nde yaptığımız tekne gezisinde doğa harikası coğrafyada keyifli vakit geçirip, fotoğraf çekme fırsatı bulduk.
Tokyo’nun gece hayatı ve renkli anime dünyasının olduğu caddeleri ve sahibini yıllarca bekleyen ünlü Hachico isimli köpeğin durağını gezip, ünlü Macha Çayı ile dinlenerek geçirdiğimiz Tokyo’dan sonra çok özellikli ikinci şehri olan Kyoto’ya en hızlı tren olan Shinkansen ile geçtik.
Kyoto (Japonca: 京都市 Kyōto-shi; “başkent başkenti” ya da “başkentlerin başkenti”), Japonya’nın Kyoto prefektörlüğünün merkezi ve en büyük şehridir. Şehrin nüfusu yaklaşık 1,5 milyondur. 794-1868 yılları arasında ülkenin başkenti olup bin yıllık başkent olarak anılmaktadır. Kyoto, Osaka ve Kobe ile birlikte Keihanshin metropolitan alanını oluşturur. Ayrıca Kyoto protokolü de ismini bu şehirden almaktadır.