Japonya… Doğan Güneşin Ülkesi…


Yıllardır bende merak uyandıran, gidip görmeyi ve kültürünü tanımayı çok istediğim Japonya’ya gitme kararını aldığımda hiç bu kadar etkilenebileceğimi düşünmemiştim. Hafızamda deprem ve Tsunami gibi ciddi afet olayları yaşadıkları zamanlarda bile halkın birbirine olan saygısını bozmadığı, kilometrelerce uzanan yemek ve yiyecek kuyruklarını sabırla bekleyen ve bu sırada başkalarına saygı ve nezaketi gösterdiklerine televizyonda gördüğümde hayran olduğum bu ülke halkı bende merak ve ilgi oluşturmuştu. Bu yazıda bir haftalık kısa süre içinde görüp gezdiğim Japonya'nın Tokyo, Kyoto ve Osaka şehirleri ve genel anlamda Japonya insanı ve kültürüne dair bazı ilginç izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.. ben gezerken keyif almıştım.. Umarım sizler de okurken keyif alırsınız…☺))

Yıllardır bende merak uyandıran, gidip görmeyi ve kültürünü tanımayı çok istediğim Japonya’ya gitme kararını aldığımda hiç bu kadar etkilenebileceğimi düşünmemiştim. Hafızamda deprem ve Tsunami gibi ciddi afet olayları yaşadıkları zamanlarda bile halkın birbirine olan saygısını bozmadığı, kilometrelerce uzanan yemek ve yiyecek kuyruklarını sabırla bekleyen ve bu sırada başkalarına saygı ve nezaketi gösterdiklerine televizyonda gördüğümde hayran olduğum bu ülke halkı bende merak ve ilgi oluşturmuştu. Bu yazıda  bir haftalık kısa süre içinde görüp gezdiğim Japonya’nın Tokyo, Kyoto ve Osaka şehirleri ve genel anlamda Japonya insanı ve kültürüne dair bazı ilginç izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.. ben gezerken keyif  almıştım.. Umarım sizler de okurken keyif alırsınız…☺))

Ayrıca japonya da caddelere çöp atmanın veya yollara tükürmenin yasak olduğunu.. hatta sokaklarda çöp kutusunun bulunmadığı halde cadde ve sokakların çok temiz olduğunu biliyor muysunuz?.., çalışma saatlerinin çok uzun olduğu ve bu nedenle  japonların mesai saatleri için de uyuklamalarının garip karşılanmadığı aksine bunun çok çalıştıkların bir göstergesi olarak algılandığını, ayrıca birçok şirket çalışanları için sabah egzersizleri organize ettiğini duymuş muydunuz?..

Onun dışında bu ülkeye dair ilginç ve pek bilinmeyen özellikleri sıralamak gerekirse…

1-Ulaşımda çığır açmış bir millettir. Yere değmeden giden ve 500 km’den fazla hızla yol alan trenler vardır.  Dünyanın tam vaktinde gelen trenleri Japonya’da yer alır. Ortalama gecikme süresi 18 saniye dir.

2-Isıtmalı-Müzikli klozetleri vardır.

3-Dünyanın en iyi şehri seçilen Kyoto Japonyadadır. Sadece Kyoto’da 2,000’den fazla tapınak vardır.

4-Yanlış pişirildiğinde insanı öldüren balıkları vardır(Balon balığı).

5-Dünyanın en pahalı eti Japonyadadır(Kobe eti)

6- Dünya’da atom bombası atılan ilk  ülke Japonya’dır. Savaş ve saldırıyı reddeden bir anayasası vardır

7-Şintoizm dini Japonlara özgüdür.

8-En nazik insanlar Japonyadadır.

9-Dünyanın en zengin 2. Ülkesidir.

10- Yaşlı sayısı çok fazladır. Nüfusun %23’ünden fazlası 65 yaş üzeridir. Japonya’da 100 yaşını geçmiş 50 binden fazla insan yaşamaktadır Yetişkinler için satılan bez sayısı, bebekler için satılandan fazladır

11-İlke Geyşa Erkektir.

12-Dünyanın en büyük balık işleme pazarı Tsukji  Tokyodadır. Günde 2,000 Ton balık üretimi yapılmaktadır. Balıkçılıkta en gelişmiş ülke olmasına rağmen, yine de balık ithal eder. Dünyanın en pahalı orkinosu 735,000 dolara satılmıştır. Ancak  ülkede hala balina avı yani katliamı devam eder.

13- Orta boydaki bir karpuz 400 Dolar civarındadır ve  Kare karpuzlar, daha rahat depolanıp taşındığı için Japonya’da geliştirilmiştir .

14-Dünyada üretilen animelerin % 60’ı Japonlar tarafından üretilir.  Çizgi romanlar için harcanan kağıt miktarı, tuvalet kağıdından fazladır. Anime seslendirmesi için 130′ dan fazla okul vardır

15-Karaoke kelimesi Japonlar tarafından bulunmuştur. Japon kökenli olan Kareoke çok meşhurdur ve “orkestrasız” anlamındadır.

16-Bir çok kaplıca ve hamam, dövmesi olan müşterileri  kabul etmez.

17-Elektrik-elektronik ürünler üretiminde dünyada en önde gelen ülkedir.

18-Basaşi (Çiğ at eti) ve suşi (Çiğ balık) bolca tüketilir.Restoranlarda daima sıcak havlular verilir.

19-200’den fazla volkanik dağ vardır.

20-Zen Budizm’i en yaygın Budizm koludur.

21-Jamaika’nın kahve üretiminin %85’ini Japonlar tüketir.

Süprizlerle dolu bu ülkenin özellikleri ve şaşırtıcı yönleri saymakla bitmez….

Japonya’da evcil hayvan sayısı çocuk sayısından fazladır. Japonya’da gece geç  saatler de dans etmek yasaktır. Japonya’da cep telefonlarının %90’ı su geçirmezdir çünkü Japon gençleri duşta dahi telefon kullanmaktadırlar. Japonya’da hem kahve içebileceğiniz hem de kediler ile vakit geçirebileceğiniz mekanlar mevcuttur. Ve Dünyanın aksine Japonya’da kara kedilerin iyi şans getirdiği düşünülür.

Japonlar yaptığı bir hatadan dolayı özür mahiyetinde saçlarını tıraş ederler. Japonya cinayet oranının en düşük olduğu ülkelerden biri olsa da intihar olaylarının en çok yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Japonların intihar için seçtikleri en popüler yer ormanlardır. Hatta intihar ormanları olarak geçen bölgeleri vardır.

Japonya hakkında kısa coğrafi bilgi..

Japonya, Doğu Asya’da bir adalar ülkesidir ve hiçbir ülke ile kara sınırı yoktur. Büyük Okyanus’ta bulunan Japonya Japon Denizi’nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya’nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi’nden güneyde Doğu Çin Denizi’ne ve Tayvan’a kadar uzanır. Japonca adını oluşturan kanji karakterler “güneş” ve “köken” anlamına gelir. (Vikipedi)Başkent: Tokyo ;Alan: 377.972 km²;Para birimi: Japon Yeni;Nüfus: 126,8 milyon (2017) Dünya Bankası;Resmi dili: Japonca

Japonya (Japonca: 日本, Nihon ya da Nippon, resmî adı 日本国, Nihon-koku ya da Bu ses hakkında Nippon-koku (yardım·bilgi)), Doğu Asya’da bir ada ülkesidir. Büyük Okyanus’ta bulunan Japonya Japon Denizi’nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya’nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi’nden güneyde Doğu Çin Denizi’ne ve Tayvan’a kadar uzanır. Japonca adını oluşturan kanji karakterler “güneş” ve “köken” anlamına gelir. Bu nedenle Japonya “Doğan Güneşin Ülkesi” diye de bilinir.

Japonya coğrafî yapısı bakımından 6.852 adadan oluşan bir takımadadır.Bu adaların en büyükleri olan Honshu, Hokkaido, Kyushu ve Shikoku adaları ülkenin %97’sini oluşturur. Adaların çoğu dağlıktır ve bazıları yanardağlardan oluşur. Japonya’nın en yüksek dağı olan Fuji Dağı bir yanardağdır. Japonya 126 milyonluk nüfusuyla dünyanın nüfus açısından onuncu en kalabalık ülkesidir. Honshu’da bulunan Büyük Tokyo Metropolü, fiili başkent Tokyo ve bulunduğu alan çevresinde bulunan prefektörlükler ve şehirlerle birlikte 30 milyonunun üzerindeki nüfusuyla dünyanın en büyük metropoliten alanıdır.

Japonya’da her yıl 1500 civarında deprem yaşanır. Japonya 6,800’den fazla adadan oluşmaktadır.

Yönetim: 1947 yılında anayasanın kabulünden beri Japonya parlamenter monarşi ile yönetilmektedir. Devletin başı Japon imparatoru, hükümetin başı ise başbakandır. Seçimle işbaşına gelen bir parlamentosu vardır.

Japonya Başbakanı

Japonya anayasal monarşi olup İmparator’un yetkileri oldukça kısıtlıdır. Japonya Anayasası’na göre imparator “devletin ve halkın birliğinin simgesidir” ve egemenlik hakkı olmaksızın sadece törensel bir rol oynar. Egemenlik ise Japon halkına ait olup güç Başbakan ve Diet’in diğer seçilmiş üyeleri tarafından esas tutulur. (Vikipedi)

Akihito’nun çekilmesinden sonra tahta çıkan Naruhito, 2019’da bu yana Japonya İmparatoru’dur.

Japonya’nın yasama organı Ulusal Diet çift meclisli bir parlamentodur. Diet her dört yılda bir halkoyuyla seçilen 480 sandalyeli Temsilciler Meclisi, altı yıl görev yapan halk tarafından seçilmiş üyelere sahip 242 sandalyeli Danışmanlar Meclisi’nden oluşmaktadır. 20 yaş üzeri yetişkinlerin gizli oyla tüm seçilebilen makamlar için genel oy hakkı bulunmaktadır.Diette sosyal liberal JaponyaDemokratik Partisi ve muhafazakar Liberal Demokrat Partileri (LDP) hakimdir. LDP 1993 ve 1994 yılları arasında kısa bir 11 aylık dönem ve 2009-2012 yılları dışında, 1955 yılından bu yana sürekli bir seçim başarısı gördü. Parti alt kamarada 294 sandalye ve üst kamarada 83 sandalyeyi elinde bulundurmaktadır. (Vikipedi)

Japonya’da ulaşım: Japonya’da yollar için çok para harcanmıştır. (Vikipedi) 1,2 milyon kilometrelik kaplanmış yol ana ulaşım aracıdır. Japonya’da trafik soldan akar. Yüksek hızlı, bölünmüş, sınırlı erişimli paralı yollardan oluşan bir tek ağ, büyük şehirleri birbirine bağlar ve paralı yol girişimleri tarafından işlenir. Hem yeni hem de kullanılmış arabalar ucuzdur. Enerji verimliliği teşvik etmek amacıyla araba sahipliği ücretleri ve benzin vergileri uygulanır. Japonya’da araba kullanımı G8 ülkeleri arasındaki en düşüğüdür. (Vikipedi)

Şinto Tapınak Girişi

Japonya’da din: Hiroşima yakınlarındaki Itsukuşima Tapınağı torii, Japonya’nın üç manzarası ve UNESCO Dünya Mirası’ndan biridir.

Örneğin düğün törenleri genelde Şinto dininin kurallarına göre de yapılır. Cenazelerde ise genelde Budist törenler uygulanır. Şinto ülkenin yerli dinidir. Ormanlarda, dağlarda, denizlerde, kısacası doğada “kami” denilen ruhların yaşadığına inanılırdı. Doğa ile uyum içinde yaşayan eski topluluklar bu ruhları sayarlardı. Bu inanç Şinto dininin temelini oluşturur. Sonraları bu ruhlara atalar ve kahramanlar da eklendi. Bazı evlerde bu ruhlara yiyeceklerin sunulduğu “tanrı rafı” bulunur. Budizm ise Şinto’dan farklı olarak 6. yüzyılda, Çin ve Kore yoluyla Hindistan’dan gelmiştir. İlk kez 16. yüzyılda Portekizli denizciler aracılığıyla gelen Hristiyanlık ise nüfusun küçük bir kısmınca benimsenmiştir.

Şinto Tapınağı

Japon kültürü: Kimono da Japon kültürünün en önemli unsurudur. Kimono giyen Japonlar adeta sihirli çubukla büyülenmişçesine seremonik ve kibar davranışlar sergilerler. Kimononun da farklılıkları vardır. Evli bayanların kimonolarının kolları kısadır. Bekarların ise uzundur. 20 yaşına basan genç kızlar aile içinde seremoniyle kimono giyer ve 20 yaşını kutlar.

Japonlar seremonilerinde hep dingin bir ruha sahip olup doğayla bir yaşamaya çalışırlar. Kadō (Halk diliyle İkebana da denir) da dünyaca ünlü Japon çiçek süsleme sanatıdır.

Geleneksel Japon kültüründe kadın-erkek ayrımı yoğun olarak vardır. En basitinden Japonca’da ‘erkek dili’ ve ‘kadın dili’ vardır. Erkekler oldukça erkeksi bir dille konuşurken kadınların bu dile ait kelimeleri ünlemleri kullanması pek doğru bulunmaz. Ancak günümüzde Japon kültüründe egemen olan yabancılaşma her alana olduğu gibi dile de etki etmiştir.

Japonya’da spor

Sumo Töreni

Geleneksel olarak, sumo Japonya’nın millî sporu olarak kabul edilir. Judo, karate ve kendo gibi Japon savunma sanatları ülkede izleyiciler yaygın olarak uygulanmakta ve tercih edilmektedir. Meiji Restorasyonu’ndan sonra, bazı Batılı sporlar Japonya’ya geldi ve eğitim sistemi aracılığıyla yayılmaya başladı. Japonya 1964 yılında Tokyo Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yaptı. Japonya 1972 Sapporo ve 1998 Nagano olmak üzere iki kez Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmıştır. (Vikipedi)

Çay töreni

Sadō’nun kurucularından Sen no Rikyu (1522-1591)

“Sadō” (Çay Yolu) veya “Çanoyu” (Çayın sıcak suyu) adı verilen çay töreni 15. yüzyıla kadar geriye gider. Törenin esası, ev sahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır. Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır. Ev sahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı uralarına büyük bir ciddiyetle uyarlar. Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir. Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir. Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir. Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir. Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır. Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar. Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi’nin etkisi görülür. Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir. Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır. Doğallığın yanı sıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni. Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir. Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır.

Çay seremonisinde ipek kimono giyen kadın

Modern kimono, geleneksel kimono kadar karmaşık değildir. Festivaller ve diğer resmî olmayan durumlarda giyilen kimonolar yalnızca iki kattan ya da bir kat ve gizli ikinci yakadan oluşur. Resmî olmayan bu kimonolar basit desenli veya tek renkli obiler ile giyilir. Tam takım resmî kimonolar genellikle gelinler, geyşalar, hostesler tarafından veya çok resmî olaylarda giyilir.

Tipik bir kadın kimonosu on iki ya da daha fazla parçanın kuşanılmasıyla giyildiği için, Japon kadınların çoğu yardım almadan geleneksel kimonoyu giyemeyebilir. Her birinin kendine özgü giyinme ve kuşanma şekli vardır. Özel günlerde profesyonel kimono giyme uzmanları kadınların kimono giymelerine yardım eder. Kimono giydiricileri lisanslı olarak kuaför salonlarında çalışırlar ve evlere de giderler.

Kimono seçimi sembolizm ve ince sosyal mesajlarla yüklüdür. Yapılan seçim kadının yaşına, medeni hâline ve olayın resmiyet derecesine bağlıdır. Azalan resmiyet derecesiyle kimonolar çok çeşitli isimlerle anılırlar..

Ve gezi başlasın…

Aslında mart sonu nisan ayı başlarını kapsayan dönemde (kiraz çiçeği dönemi-Sakura zamanı japonya yı gezmek için en güzel dönemdir. Ancak  bu dönemde  maliyetlerin  ve otel doluluk oranlarının yüksek olması    ayrıca  iş yoğunluğu nedeniyle  gidemedim ve haziran ayında yıllık izin alarak gitme imkanım oldu..

İstanbul dan yaklaşık 10 saatlik bir uçuştan sonra Tokyo Narigata hava limanına ulaştık. İlk dikkatii çeken oldukça modern olan bu havalimanında japonya ya dair özellikli fotoların olduğu pano  ve göstergelerdi.. Ayrıca  havalimanı tuvaletlerindeki müzikli  ve konforu arttıran  özellikdeki   klozetlerin varlığı idi..

Narigata Havalimanı / Tokyo

Tokyo: Tokyo Körfezi kıyısında liman şehri Tokyo, Edo (haliç kapısı) adı ile tanınmıştı. Edo Kalesi 12. yüzyılda güçlü samuray klanı Edo ailesinin yurdu olarak Japon tarihinde meydana çıktı. 1603’te Tokugawa Şogunluğu kurucusu Tokugawa Ieyasu, Edo’yu şogun yönetiminin başkenti yaptı. Şogunluk rejimi altında Edo, Japonya’nın kültürel ve ekonomik, politik alanında merkezine gelişti.

1868’de Şogun yönetimine son veren İmparator Meiji, 3 Eylül 1868 tarihli Edo’yu adlandırarak Tokyo yapmasına dair imparator fermanı ile Kyoto’dan Edo kalesindeki eski şogun sarayına göç edip, eski başkent Kyoto’dan doğuda başkent olduğundan dolayı şehrin adı Tokyo’ya değişti.

Tokyo, 12 Eylül 1923’teki depremden büyük zarar gördü. Depremden sonra şehir yeniden inşa edildi ve bu dönemde çevresinde banliyöler teşekkül etmeye başladı. 20 yıl sonra II. Dünya Savaşı’nda ABD uçakları tarafından ciddi bombardıman edilerek tekrar yıkıldı.

Asakusa (Sensoji) Tapınağı

Tokyo 1950’lerden sonra ülke ekonomisine paralel bir gelişme göstererek hızla büyüdü ve bugünkü seviyesine ulaştı.

Tokyo şehir turunun  ilk durağında ünlü Asakusa Bölgesini ve Sensoji Tapınağını gezerek  başladık. Sabah yağmurlu bir hava bizi karşılasa da bu merak ve gezme enerjimizi azaltmadı.

Asakusa tapınağı diğer adıyla sensoji tapınağı 682 yılında yapılmış olup Tokyo nun ensık ziyaret edilen mekanları arasındadır.

Asakusa (Sensoji) Tapınağı

Ardından Dünya’nın ikinci uzun kulesi Sky Tree ve ihtişamlı Kraliyet Sarayı panoramik olarak görme imkanı yakaladık  . Burada Marvel’e ait birçok fantastik kahramanı ve film stüdyosu tadında gezerken Tokyo’nun panoramik şehir manzarasını görmek mümkün..

Sky Tree Kule Manzarası

Sonrasında  görme imkanı bulduğumuz Tokyo’nun en ünlü caddesi Ginza ve ünlü yaya geçidi ile bilinen Shinjuku’yu en popüler yerleri idi.

Fuji & Hakone bölgesi de oldukça ilgi çekiciydi. Önce eski çağlardan beri Japon halkının kutsal kabul ederek taptığı, 3.776 metre yüksekliği ile Japonya’nın en yüksek dağı olan Kutsal Fuji ’ye gitmek için yola koyulduk. Fuji dağı özellikle tarihte çok ileri yaşlarda olan ve hasta olan Japonların kendilerini inzivaya çekerek ölüme hazırlandıkları dağ olarak da bilinmekteydi.. hatta bu dağa kadınların çıkması uzunca bir dönem yasak olduğunu öğrenmek ilginç geldi.. Dağa ulaşmak için uzunca bir teleferik yolculuğu yaptık .Ancak havanın  bulutlu olması nedeniyle istediğimiz ve hayal ettiğimiz fuji görüntüsüne engel oldu. Ancak fuji afet merkezi müzesinde detaylı bilgi ve görsellerle açıklama aldık..

Bu görkemli dağa yaklaşabileceğimiz uygun noktaya ulaştıktan sonra 1,5 saat uzaklıktaki Hakone’ye vardık. Ashi Gölü’nde yaptığımız tekne gezisinde doğa harikası coğrafyada keyifli vakit geçirip, fotoğraf çekme fırsatı bulduk.

Shinkansen

Tokyo’nun gece hayatı ve renkli anime dünyasının olduğu caddeleri ve sahibini yıllarca bekleyen ünlü Hachico isimli köpeğin durağını gezip, ünlü Macha Çayı ile dinlenerek geçirdiğimiz Tokyo’dan sonra çok özellikli ikinci şehri olan Kyoto’ya en hızlı tren olan Shinkansen ile geçtik.

 

Kyoto (Japonca: 京都市 Kyōto-shi; “başkent başkenti” ya da “başkentlerin başkenti”), Japonya’nın Kyoto prefektörlüğünün merkezi ve en büyük şehridir. Şehrin nüfusu yaklaşık 1,5 milyondur. 794-1868 yılları arasında ülkenin başkenti olup bin yıllık başkent olarak anılmaktadır. Kyoto, Osaka ve Kobe ile birlikte Keihanshin metropolitan alanını oluşturur. Ayrıca Kyoto protokolü de ismini bu şehirden almaktadır.

 

Japonya’nın geleneklerine en bağlı olduğu güzel ve ruhani eski başkent Kyoto, aynı zamanda halkın geleneksel kıyafetlerle dolaştığını görebileceğimiz ender yerlerden biridir. Geçmişte 300 yıla yakın bir süre boyunca Japonya’nın başkentliğini yapmış, bu özelliği sebebi ile de “Başkentlerin Başkenti” olarak da isimlendirilen ve bu tarihi derinliği sebebi ile sayısız kültür mirasını içinde barındıran bir şehirdir.

Shinto Tapınağı / Tokyo

Altından akan suyun kutsal olduğuna inanılan Kiyomizu Tapınağı ve altın rengindeki Kinkakuji Tapınağı göreceğimiz yerler arasındadır.

Bambu Ormanı / Kyoto

Burada dolaşırken alışveriş yapma imkânı da bulduk. Her türlü gıda ürünü, sebze, meyve, et ve balık ürünleri ile kıyafetlerin bulunduğu kapalı semt pazarlarını gezdik. Kyoto gezimiz sonrasında Japonya’nın yemekleri ile ünlü liman kenti Osaka’ya hareket ediyoruz.

Kapalı Pazar Yeri / Kyoto

Osaka (Japonca: 大阪市 Ōsaka-shi), Japonya’nın Osaka prefektörlüğünün merkezi ve Kansai bölgesinin en büyük şehridir. Şehir, Osaka Körfezi’ne dökülen Yodo Nehrinin döküldüğü yerde yer almaktadır. Sıklıkla Japonya’nın ikinci şehri olarak anılan Osaka, ülkenin tarihteki ticari merkezi idi. Osaka, 1 Ocak 2012 tarihi itibari ile yaklaşık 2,6 milyon nüfusu ile Japonya’nın Tokyo ve Yokohama’dan sonraki üçüncü büyük kentidir ve 19 milyon nüfusu ile dünyanın dokuzuncu büyük metropolitan alanı olan Keihanshin’nin kalbidir. Osaka’ya geleneksel olarak “Milletin Mutfağı” (天下の台所, tenka no daidokoro) veya Japonya’nın gurme yiyecekler başkenti gözüyle bakılmaktadır. Osaka’ya geleneksel olarak “Milletin Mutfağı” veya Japonya’nın gurme yiyecekler başkenti gözüyle bakılmaktadır. Osaka sade anlamıyla “Büyük Tepe” ya da “Büyük Bayır” anlamına gelir.

Oseka Şehir Manzarası / Umeda Gök Binası
Osaka

Osaka’da yapacağımız şehir turumuzda öncelikle 16. yüzyılda inşa edilen ve Japon mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan Osaka Kalesi ile başlıyoruz. Kale, 1585-1598 seneleri arasında Japonya’ya hükmeden, ulusal birliği sağlayan “Toyotomi Hideyoshi” tarafından inşa ettirilmiş olup, kalenin inşasında da ortalama 100.000 işçinin çalıştığı bilinmektedir.

Osaka Kalesi

1496’da, Jōdo Shinshū Budist tarikatı, karargâhlarını eski Naniwa imparatorluk sarayının kalıntılarının üstüne, yoğunca sağlamlaştırılmış Ishiyama Hongan-ji’nin içine inşa ettiler. 1570’te Oda Nobunaga, 10 yıl sürecek olan ‘tapınağın kuşatılmasına başladı. Keşişler sonunda 1580’de teslim oldular, tapınak yıkıldı ve Toyotomi Hideyoshi o arazinin üstüne Osaka Kalesi’ni yaptırdı.

Osaka, nüfusunun büyük bir yüzdeliğinin tüccar sınıfına ait olmasıyla uzun bir süre Japonya’nın en önemli ekonomik merkezi oldu. Edo Dönemi (1603-1867) ile, Osaka Japonya’nın büyük şehirlerinden biri oldu; eskideki işlek ve önemli bir liman işlevine geri döndü. Popüler kültürü yakın bir şekilde, Edo’da yaşamın ukiyo-e betimlemeleriyle alakalı idi. Kyoto ve Edo’daki sokak kültüründeki gelişmeye paralel olarak, Osaka’da çeşitli bunraku ve büyük kabuki üretimleri, eğlence bölgeleri ve işlek bir sanatsal toplum gelişmişti.

1837’de, düşük dereceli bir samuray olan Ōshio Heihachirō, kentin bölgedeki pek çok fakir ve çilekeş aileyi desteklemedeki isteksizliğine yanıt olarak bir köylü ayaklanmasına önderlik etti. Shogun memurları ayaklanmayı bastırana ve ardından Ōshio’nun kendini öldürmesine dek, yaklaşık olarak şehrin dörtte biri yerle bir edildi.

Osaka Kalesi sonrası Japonya’nın en eski tapınaklarından birisi olan Shitennoji Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Shitennoji, Japonya nın en eski tapınaklarından birisi olup, 593 senesinde Japon Prensi Shotoku tarafından inşa ettirilmiştir. Bu ziyaretlerimiz sonrasında Osaka’nın çarşılarında serbest zaman ayırıyor, alışveriş ve yeme içme cenneti sayılabilecek bu şehrin lezzet duraklarını keşfetme şansına sahip oluyoruz.

Özetle.. Paylaşımın her türlüsü keyiflidir.. Dostlarla yemeği paylaşmak , iyi ve kötü günleri, dertleri ve mutlulukları  paylaşmak… Ben de Acil Tıbba gönül vermiş tüm dostlarla  Japonya gezime dair anılarımı ve gözlemlerimi paylaştım.. Umarım sizler de okurken keyif almış, bir miktar farklı rotaların dinginliğinde dinlenmişsinizdir..

Sağlıcakla ve sevgiyle kalın…

 

Zeynep Kekeç
Adana’da doğup büyümüş olmanın verdiği enerji ve hareketliliğe sahip olarak bilinir. Renkli ve hareketli yapısının, mesleğini ve hobilerini belirlemesinde etkili olduğu ifade eden sayın  Kekeç, aynı zamanda profesör doktor ünvanını da taşıyan Acil Tıp Uzmanıdır. Akademik kariyer basamaklarını tamamlar iken arada da gezip, görmeyi,  görgüyü, bilgi ve bilimi paylaşmayı ve bunları kitaplarla ve sergilerle paylaşarak üretken olmaya devam etmektedir.
[paragraph –>

Yazar: Zeynep Kekeç

Adana’da doğup büyümüş olmanın verdiği enerji ve hareketliliğe sahip olarak bilinir. Renkli ve hareketli yapısının, mesleğini ve hobilerini belirlemesinde etkili olduğu ifade eden sayın  Kekeç, aynı zamanda profesör doktor ünvanını da taşıyan Acil Tıp Uzmanıdır. Akademik kariyer basamaklarını tamamlar iken arada da gezip, görmeyi,  görgüyü, bilgi ve bilimi paylaşmayı ve bunları kitaplarla ve sergilerle paylaşarak üretken olmaya devam etmektedir.

Yıllardır bende merak uyandıran, gidip görmeyi ve kültürünü tanımayı çok istediğim Japonya’ya gitme kararını aldığımda hiç bu kadar etkilenebileceğimi düşünmemiştim. Hafızamda deprem ve Tsunami gibi ciddi afet olayları yaşadıkları zamanlarda bile halkın birbirine olan saygısını bozmadığı, kilometrelerce uzanan yemek ve yiyecek kuyruklarını sabırla bekleyen ve bu sırada başkalarına saygı ve nezaketi gösterdiklerine televizyonda gördüğümde hayran olduğum bu ülke halkı bende merak ve ilgi oluşturmuştu. Bu yazıda  bir haftalık kısa süre içinde görüp gezdiğim Japonya’nın Tokyo, Kyoto ve Osaka şehirleri ve genel anlamda Japonya insanı ve kültürüne dair bazı ilginç izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.. ben gezerken keyif  almıştım.. Umarım sizler de okurken keyif alırsınız…☺))

Her gezimde olduğu gibi gitmeden önce   Japonya ve Japon kültürünü tanımak için ön araştırmaya  yapmaya başladım… Ve çok ilginç özellikleri olduğunu öğrendim..

Örneğin Japonya da okuma yazma oranının %100’ e yakın olduğu, 18 Nobel ödülü kazanan vatandaş çıkarmış bir ülke olduğu  ve  Japonya’da öğretmenler ve öğrenciler sınıf ve kafeterya alanlarını birlikte temizlediklerini  ve öğle aralarında öğretmenleri ile birlikte yemek yediklerini biliyor muydunuz?.. Bu durumun öğrenciler  arası dayanışma ve işbirliğini geliştirdiğini düşünmekteler..

Ayrıca japonya da caddelere çöp atmanın veya yollara tükürmenin yasak olduğunu.. hatta sokaklarda çöp kutusunun bulunmadığı halde cadde ve sokakların çok temiz olduğunu biliyor muysunuz?.., çalışma saatlerinin çok uzun olduğu ve bu nedenle  japonların mesai saatleri için de uyuklamalarının garip karşılanmadığı aksine bunun çok çalıştıkların bir göstergesi olarak algılandığını, ayrıca birçok şirket çalışanları için sabah egzersizleri organize ettiğini duymuş muydunuz?..

Onun dışında bu ülkeye dair ilginç ve pek bilinmeyen özellikleri sıralamak gerekirse…

1-Ulaşımda çığır açmış bir millettir. Yere değmeden giden ve 500 km’den fazla hızla yol alan trenler vardır.  Dünyanın tam vaktinde gelen trenleri Japonya’da yer alır. Ortalama gecikme süresi 18 saniye dir.

2-Isıtmalı-Müzikli klozetleri vardır.

3-Dünyanın en iyi şehri seçilen Kyoto Japonyadadır. Sadece Kyoto’da 2,000’den fazla tapınak vardır.

4-Yanlış pişirildiğinde insanı öldüren balıkları vardır(Balon balığı).

5-Dünyanın en pahalı eti Japonyadadır(Kobe eti)

6- Dünya’da atom bombası atılan ilk  ülke Japonya’dır. Savaş ve saldırıyı reddeden bir anayasası vardır

7-Şintoizm dini Japonlara özgüdür.

8-En nazik insanlar Japonyadadır.

9-Dünyanın en zengin 2. Ülkesidir.

10- Yaşlı sayısı çok fazladır. Nüfusun %23’ünden fazlası 65 yaş üzeridir. Japonya’da 100 yaşını geçmiş 50 binden fazla insan yaşamaktadır Yetişkinler için satılan bez sayısı, bebekler için satılandan fazladır

11-İlke Geyşa Erkektir.

12-Dünyanın en büyük balık işleme pazarı Tsukji  Tokyodadır. Günde 2,000 Ton balık üretimi yapılmaktadır. Balıkçılıkta en gelişmiş ülke olmasına rağmen, yine de balık ithal eder. Dünyanın en pahalı orkinosu 735,000 dolara satılmıştır. Ancak  ülkede hala balina avı yani katliamı devam eder.

13- Orta boydaki bir karpuz 400 Dolar civarındadır ve  Kare karpuzlar, daha rahat depolanıp taşındığı için Japonya’da geliştirilmiştir .

14-Dünyada üretilen animelerin % 60’ı Japonlar tarafından üretilir.  Çizgi romanlar için harcanan kağıt miktarı, tuvalet kağıdından fazladır. Anime seslendirmesi için 130′ dan fazla okul vardır

15-Karaoke kelimesi Japonlar tarafından bulunmuştur. Japon kökenli olan Kareoke çok meşhurdur ve “orkestrasız” anlamındadır.

16-Bir çok kaplıca ve hamam, dövmesi olan müşterileri  kabul etmez.

17-Elektrik-elektronik ürünler üretiminde dünyada en önde gelen ülkedir.

18-Basaşi (Çiğ at eti) ve suşi (Çiğ balık) bolca tüketilir.Restoranlarda daima sıcak havlular verilir.

19-200’den fazla volkanik dağ vardır.

20-Zen Budizm’i en yaygın Budizm koludur.

21-Jamaika’nın kahve üretiminin %85’ini Japonlar tüketir.

Süprizlerle dolu bu ülkenin özellikleri ve şaşırtıcı yönleri saymakla bitmez….

Japonya’da evcil hayvan sayısı çocuk sayısından fazladır. Japonya’da gece geç  saatler de dans etmek yasaktır. Japonya’da cep telefonlarının %90’ı su geçirmezdir çünkü Japon gençleri duşta dahi telefon kullanmaktadırlar. Japonya’da hem kahve içebileceğiniz hem de kediler ile vakit geçirebileceğiniz mekanlar mevcuttur. Ve Dünyanın aksine Japonya’da kara kedilerin iyi şans getirdiği düşünülür.

Japonlar yaptığı bir hatadan dolayı özür mahiyetinde saçlarını tıraş ederler. Japonya cinayet oranının en düşük olduğu ülkelerden biri olsa da intihar olaylarının en çok yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Japonların intihar için seçtikleri en popüler yer ormanlardır. Hatta intihar ormanları olarak geçen bölgeleri vardır.

Japonya hakkında kısa coğrafi bilgi..

Japonya, Doğu Asya’da bir adalar ülkesidir ve hiçbir ülke ile kara sınırı yoktur. Büyük Okyanus’ta bulunan Japonya Japon Denizi’nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya’nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi’nden güneyde Doğu Çin Denizi’ne ve Tayvan’a kadar uzanır. Japonca adını oluşturan kanji karakterler “güneş” ve “köken” anlamına gelir. (Vikipedi)Başkent: Tokyo ;Alan: 377.972 km²;Para birimi: Japon Yeni;Nüfus: 126,8 milyon (2017) Dünya Bankası;Resmi dili: Japonca

Japonya (Japonca: 日本, Nihon ya da Nippon, resmî adı 日本国, Nihon-koku ya da Bu ses hakkında Nippon-koku (yardım·bilgi)), Doğu Asya’da bir ada ülkesidir. Büyük Okyanus’ta bulunan Japonya Japon Denizi’nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya’nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi’nden güneyde Doğu Çin Denizi’ne ve Tayvan’a kadar uzanır. Japonca adını oluşturan kanji karakterler “güneş” ve “köken” anlamına gelir. Bu nedenle Japonya “Doğan Güneşin Ülkesi” diye de bilinir.

Japonya coğrafî yapısı bakımından 6.852 adadan oluşan bir takımadadır.Bu adaların en büyükleri olan Honshu, Hokkaido, Kyushu ve Shikoku adaları ülkenin %97’sini oluşturur. Adaların çoğu dağlıktır ve bazıları yanardağlardan oluşur. Japonya’nın en yüksek dağı olan Fuji Dağı bir yanardağdır. Japonya 126 milyonluk nüfusuyla dünyanın nüfus açısından onuncu en kalabalık ülkesidir. Honshu’da bulunan Büyük Tokyo Metropolü, fiili başkent Tokyo ve bulunduğu alan çevresinde bulunan prefektörlükler ve şehirlerle birlikte 30 milyonunun üzerindeki nüfusuyla dünyanın en büyük metropoliten alanıdır.

Japonya’da her yıl 1500 civarında deprem yaşanır. Japonya 6,800’den fazla adadan oluşmaktadır.

Yönetim:

1947 yılında anayasanın kabulünden beri Japonya parlamenter monarşi ile yönetilmektedir. Devletin başı Japon imparatoru, hükümetin başı ise başbakandır. Seçimle işbaşına gelen bir parlamentosu vardır.

Japonya Başbakanı

Japonya anayasal monarşi olup İmparator’un yetkileri oldukça kısıtlıdır. Japonya Anayasası’na göre imparator “devletin ve halkın birliğinin simgesidir” ve egemenlik hakkı olmaksızın sadece törensel bir rol oynar. Egemenlik ise Japon halkına ait olup güç Başbakan ve Diet’in diğer seçilmiş üyeleri tarafından esas tutulur. (Vikipedi)

Akihito’nun çekilmesinden sonra tahta çıkan Naruhito, 2019’da bu yana Japonya İmparatoru’dur.

Japonya’nın yasama organı Ulusal Diet çift meclisli bir parlamentodur. Diet her dört yılda bir halkoyuyla seçilen 480 sandalyeli Temsilciler Meclisi, altı yıl görev yapan halk tarafından seçilmiş üyelere sahip 242 sandalyeli Danışmanlar Meclisi’nden oluşmaktadır. 20 yaş üzeri yetişkinlerin gizli oyla tüm seçilebilen makamlar için genel oy hakkı bulunmaktadır.Diette sosyal liberal JaponyaDemokratik Partisi ve muhafazakar Liberal Demokrat Partileri (LDP) hakimdir. LDP 1993 ve 1994 yılları arasında kısa bir 11 aylık dönem ve 2009-2012 yılları dışında, 1955 yılından bu yana sürekli bir seçim başarısı gördü. Parti alt kamarada 294 sandalye ve üst kamarada 83 sandalyeyi elinde bulundurmaktadır. (Vikipedi)

Japonya’da ulaşım: Japonya’da yollar için çok para harcanmıştır. (Vikipedi) 1,2 milyon kilometrelik kaplanmış yol ana ulaşım aracıdır. Japonya’da trafik soldan akar. Yüksek hızlı, bölünmüş, sınırlı erişimli paralı yollardan oluşan bir tek ağ, büyük şehirleri birbirine bağlar ve paralı yol girişimleri tarafından işlenir. Hem yeni hem de kullanılmış arabalar ucuzdur. Enerji verimliliği teşvik etmek amacıyla araba sahipliği ücretleri ve benzin vergileri uygulanır. Japonya’da araba kullanımı G8 ülkeleri arasındaki en düşüğüdür. (Vikipedi)

Japonya’da din: Hiroşima yakınlarındaki Itsukuşima Tapınağı torii, Japonya’nın üç manzarası ve UNESCO Dünya Mirası’ndan biridir.

Örneğin düğün törenleri genelde Şinto dininin kurallarına göre de yapılır. Cenazelerde ise genelde Budist törenler uygulanır. Şinto ülkenin yerli dinidir. Ormanlarda, dağlarda, denizlerde, kısacası doğada “kami” denilen ruhların yaşadığına inanılırdı. Doğa ile uyum içinde yaşayan eski topluluklar bu ruhları sayarlardı. Bu inanç Şinto dininin temelini oluşturur. Sonraları bu ruhlara atalar ve kahramanlar da eklendi. Bazı evlerde bu ruhlara yiyeceklerin sunulduğu “tanrı rafı” bulunur. Budizm ise Şinto’dan farklı olarak 6. yüzyılda, Çin ve Kore yoluyla Hindistan’dan gelmiştir. İlk kez 16. yüzyılda Portekizli denizciler aracılığıyla gelen Hristiyanlık ise nüfusun küçük bir kısmınca benimsenmiştir.

Japon kültürü: Kimono da Japon kültürünün en önemli unsurudur. Kimono giyen Japonlar adeta sihirli çubukla büyülenmişçesine seremonik ve kibar davranışlar sergilerler. Kimononun da farklılıkları vardır. Evli bayanların kimonolarının kolları kısadır. Bekarların ise uzundur. 20 yaşına basan genç kızlar aile içinde seremoniyle kimono giyer ve 20 yaşını kutlar.

Japonlar seremonilerinde hep dingin bir ruha sahip olup doğayla bir yaşamaya çalışırlar. Kadō (Halk diliyle İkebana da denir) da dünyaca ünlü Japon çiçek süsleme sanatıdır.

Geleneksel Japon kültüründe kadın-erkek ayrımı yoğun olarak vardır. En basitinden Japonca’da ‘erkek dili’ ve ‘kadın dili’ vardır. Erkekler oldukça erkeksi bir dille konuşurken kadınların bu dile ait kelimeleri ünlemleri kullanması pek doğru bulunmaz. Ancak günümüzde Japon kültüründe egemen olan yabancılaşma her alana olduğu gibi dile de etki etmiştir.

Japonya’da spor

Sumo Töreni

Geleneksel olarak, sumo Japonya’nın millî sporu olarak kabul edilir. Judo, karate ve kendo gibi Japon savunma sanatları ülkede izleyiciler yaygın olarak uygulanmakta ve tercih edilmektedir. Meiji Restorasyonu’ndan sonra, bazı Batılı sporlar Japonya’ya geldi ve eğitim sistemi aracılığıyla yayılmaya başladı. Japonya 1964 yılında Tokyo Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yaptı. Japonya 1972 Sapporo ve 1998 Nagano olmak üzere iki kez Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmıştır. (Vikipedi)

Çay töreni

Sadō’nun kurucularından Sen no Rikyu (1522-1591)

“Sadō” (Çay Yolu) veya “Çanoyu” (Çayın sıcak suyu) adı verilen çay töreni 15. yüzyıla kadar geriye gider. Törenin esası, ev sahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır. Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır. Ev sahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı uralarına büyük bir ciddiyetle uyarlar. Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir. Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir. Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir. Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir. Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır. Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar. Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi’nin etkisi görülür. Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir. Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır. Doğallığın yanı sıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni. Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir. Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır.

Çay seremonisinde ipek kimono giyen kadın

Modern kimono, geleneksel kimono kadar karmaşık değildir. Festivaller ve diğer resmî olmayan durumlarda giyilen kimonolar yalnızca iki kattan ya da bir kat ve gizli ikinci yakadan oluşur. Resmî olmayan bu kimonolar basit desenli veya tek renkli obiler ile giyilir. Tam takım resmî kimonolar genellikle gelinler, geyşalar, hostesler tarafından veya çok resmî olaylarda giyilir.

Tipik bir kadın kimonosu on iki ya da daha fazla parçanın kuşanılmasıyla giyildiği için, Japon kadınların çoğu yardım almadan geleneksel kimonoyu giyemeyebilir. Her birinin kendine özgü giyinme ve kuşanma şekli vardır. Özel günlerde profesyonel kimono giyme uzmanları kadınların kimono giymelerine yardım eder. Kimono giydiricileri lisanslı olarak kuaför salonlarında çalışırlar ve evlere de giderler.

Kimono seçimi sembolizm ve ince sosyal mesajlarla yüklüdür. Yapılan seçim kadının yaşına, medeni hâline ve olayın resmiyet derecesine bağlıdır. Azalan resmiyet derecesiyle kimonolar çok çeşitli isimlerle anılırlar..

Ve gezi başlasın…

Aslında mart sonu nisan ayı başlarını kapsayan dönemde (kiraz çiçeği dönemi-Sakura zamanı japonya yı gezmek için en güzel dönemdir. Ancak  bu dönemde  maliyetlerin  ve otel doluluk oranlarının yüksek olması    ayrıca  iş yoğunluğu nedeniyle  gidemedim ve haziran ayında yıllık izin alarak gitme imkanım oldu..

İstanbul dan yaklaşık 10 saatlik bir uçuştan sonra Tokyo Narigata hava limanına ulaştık. İlk dikkatii çeken oldukça modern olan bu havalimanında japonya ya dair özellikli fotoların olduğu pano  ve göstergelerdi.. Ayrıca  havalimanı tuvaletlerindeki müzikli  ve konforu arttıran  özellikdeki   klozetlerin varlığı idi..

Narigata Havalimanı / Tokyo

Tokyo: Tokyo Körfezi kıyısında liman şehri Tokyo, Edo (haliç kapısı) adı ile tanınmıştı. Edo Kalesi 12. yüzyılda güçlü samuray klanı Edo ailesinin yurdu olarak Japon tarihinde meydana çıktı. 1603’te Tokugawa Şogunluğu kurucusu Tokugawa Ieyasu, Edo’yu şogun yönetiminin başkenti yaptı. Şogunluk rejimi altında Edo, Japonya’nın kültürel ve ekonomik, politik alanında merkezine gelişti.

1868’de Şogun yönetimine son veren İmparator Meiji, 3 Eylül 1868 tarihli Edo’yu adlandırarak Tokyo yapmasına dair imparator fermanı ile Kyoto’dan Edo kalesindeki eski şogun sarayına göç edip, eski başkent Kyoto’dan doğuda başkent olduğundan dolayı şehrin adı Tokyo’ya değişti.

Tokyo, 12 Eylül 1923’teki depremden büyük zarar gördü. Depremden sonra şehir yeniden inşa edildi ve bu dönemde çevresinde banliyöler teşekkül etmeye başladı. 20 yıl sonra II. Dünya Savaşı’nda ABD uçakları tarafından ciddi bombardıman edilerek tekrar yıkıldı.

Asakusa (Sensoji) Tapınağı

Tokyo 1950’lerden sonra ülke ekonomisine paralel bir gelişme göstererek hızla büyüdü ve bugünkü seviyesine ulaştı.

Tokyo şehir turunun  ilk durağında ünlü Asakusa Bölgesini ve Sensoji Tapınağını gezerek  başladık. Sabah yağmurlu bir hava bizi karşılasa da bu merak ve gezme enerjimizi azaltmadı.

Asakusa tapınağı diğer adıyla sensoji tapınağı 682 yılında yapılmış olup Tokyo nun ensık ziyaret edilen mekanları arasındadır.

Asakusa (Sensoji) Tapınağı

Ardından Dünya’nın ikinci uzun kulesi Sky Tree ve ihtişamlı Kraliyet Sarayı panoramik olarak görme imkanı yakaladık  . Burada Marvel’e ait birçok fantastik kahramanı ve film stüdyosu tadında gezerken Tokyo’nun panoramik şehir manzarasını görmek mümkün..

Sky Tree Kule Manzarası

Sonrasında  görme imkanı bulduğumuz Tokyo’nun en ünlü caddesi Ginza ve ünlü yaya geçidi ile bilinen Shinjuku’yu en popüler yerleri idi.

Fuji & Hakone bölgesi de oldukça ilgi çekiciydi. Önce eski çağlardan beri Japon halkının kutsal kabul ederek taptığı, 3.776 metre yüksekliği ile Japonya’nın en yüksek dağı olan Kutsal Fuji ’ye gitmek için yola koyulduk. Fuji dağı özellikle tarihte çok ileri yaşlarda olan ve hasta olan Japonların kendilerini inzivaya çekerek ölüme hazırlandıkları dağ olarak da bilinmekteydi.. hatta bu dağa kadınların çıkması uzunca bir dönem yasak olduğunu öğrenmek ilginç geldi.. Dağa ulaşmak için uzunca bir teleferik yolculuğu yaptık .Ancak havanın  bulutlu olması nedeniyle istediğimiz ve hayal ettiğimiz fuji görüntüsüne engel oldu. Ancak fuji afet merkezi müzesinde detaylı bilgi ve görsellerle açıklama aldık..

Bu görkemli dağa yaklaşabileceğimiz uygun noktaya ulaştıktan sonra 1,5 saat uzaklıktaki Hakone’ye vardık. Ashi Gölü’nde yaptığımız tekne gezisinde doğa harikası coğrafyada keyifli vakit geçirip, fotoğraf çekme fırsatı bulduk.

Shinkansen

Tokyo’nun gece hayatı ve renkli anime dünyasının olduğu caddeleri ve sahibini yıllarca bekleyen ünlü Hachico isimli köpeğin durağını gezip, ünlü Macha Çayı ile dinlenerek geçirdiğimiz Tokyo’dan sonra çok özellikli ikinci şehri olan Kyoto’ya en hızlı tren olan Shinkansen ile geçtik.

Kyoto (Japonca: 京都市 Kyōto-shi; “başkent başkenti” ya da “başkentlerin başkenti”), Japonya’nın Kyoto prefektörlüğünün merkezi ve en büyük şehridir. Şehrin nüfusu yaklaşık 1,5 milyondur. 794-1868 yılları arasında ülkenin başkenti olup bin yıllık başkent olarak anılmaktadır. Kyoto, Osaka ve Kobe ile birlikte Keihanshin metropolitan alanını oluşturur. Ayrıca Kyoto protokolü de ismini bu şehirden almaktadır.

Japonya’nın geleneklerine en bağlı olduğu güzel ve ruhani eski başkent Kyoto, aynı zamanda halkın geleneksel kıyafetlerle dolaştığını görebileceğimiz ender yerlerden biridir. Geçmişte 300 yıla yakın bir süre boyunca Japonya’nın başkentliğini yapmış, bu özelliği sebebi ile de “Başkentlerin Başkenti” olarak da isimlendirilen ve bu tarihi derinliği sebebi ile sayısız kültür mirasını içinde barındıran bir şehirdir.

Shinto Tapınağı / Tokyo

Altından akan suyun kutsal olduğuna inanılan Kiyomizu Tapınağı ve altın rengindeki Kinkakuji Tapınağı göreceğimiz yerler arasındadır.

Bambu Ormanı / Kyoto

Burada dolaşırken alışveriş yapma imkânı da bulduk. Her türlü gıda ürünü, sebze, meyve, et ve balık ürünleri ile kıyafetlerin bulunduğu kapalı semt pazarlarını gezdik. Kyoto gezimiz sonrasında Japonya’nın yemekleri ile ünlü liman kenti Osaka’ya hareket ediyoruz.

Kapalı Pazar Yeri / Kyoto

Osaka (Japonca: 大阪市 Ōsaka-shi), Japonya’nın Osaka prefektörlüğünün merkezi ve Kansai bölgesinin en büyük şehridir. Şehir, Osaka Körfezi’ne dökülen Yodo Nehrinin döküldüğü yerde yer almaktadır. Sıklıkla Japonya’nın ikinci şehri olarak anılan Osaka, ülkenin tarihteki ticari merkezi idi. Osaka, 1 Ocak 2012 tarihi itibari ile yaklaşık 2,6 milyon nüfusu ile Japonya’nın Tokyo ve Yokohama’dan sonraki üçüncü büyük kentidir ve 19 milyon nüfusu ile dünyanın dokuzuncu büyük metropolitan alanı olan Keihanshin’nin kalbidir. Osaka’ya geleneksel olarak “Milletin Mutfağı” (天下の台所, tenka no daidokoro) veya Japonya’nın gurme yiyecekler başkenti gözüyle bakılmaktadır. Osaka’ya geleneksel olarak “Milletin Mutfağı” veya Japonya’nın gurme yiyecekler başkenti gözüyle bakılmaktadır. Osaka sade anlamıyla “Büyük Tepe” ya da “Büyük Bayır” anlamına gelir.

Oseka Şehir Manzarası / Umeda Gök Binası
Osaka

Osaka’da yapacağımız şehir turumuzda öncelikle 16. yüzyılda inşa edilen ve Japon mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan Osaka Kalesi ile başlıyoruz. Kale, 1585-1598 seneleri arasında Japonya’ya hükmeden, ulusal birliği sağlayan “Toyotomi Hideyoshi” tarafından inşa ettirilmiş olup, kalenin inşasında da ortalama 100.000 işçinin çalıştığı bilinmektedir.

Osaka Kalesi

1496’da, Jōdo Shinshū Budist tarikatı, karargâhlarını eski Naniwa imparatorluk sarayının kalıntılarının üstüne, yoğunca sağlamlaştırılmış Ishiyama Hongan-ji’nin içine inşa ettiler. 1570’te Oda Nobunaga, 10 yıl sürecek olan ‘tapınağın kuşatılmasına başladı. Keşişler sonunda 1580’de teslim oldular, tapınak yıkıldı ve Toyotomi Hideyoshi o arazinin üstüne Osaka Kalesi’ni yaptırdı.

Osaka, nüfusunun büyük bir yüzdeliğinin tüccar sınıfına ait olmasıyla uzun bir süre Japonya’nın en önemli ekonomik merkezi oldu. Edo Dönemi (1603-1867) ile, Osaka Japonya’nın büyük şehirlerinden biri oldu; eskideki işlek ve önemli bir liman işlevine geri döndü. Popüler kültürü yakın bir şekilde, Edo’da yaşamın ukiyo-e betimlemeleriyle alakalı idi. Kyoto ve Edo’daki sokak kültüründeki gelişmeye paralel olarak, Osaka’da çeşitli bunraku ve büyük kabuki üretimleri, eğlence bölgeleri ve işlek bir sanatsal toplum gelişmişti.

1837’de, düşük dereceli bir samuray olan Ōshio Heihachirō, kentin bölgedeki pek çok fakir ve çilekeş aileyi desteklemedeki isteksizliğine yanıt olarak bir köylü ayaklanmasına önderlik etti. Shogun memurları ayaklanmayı bastırana ve ardından Ōshio’nun kendini öldürmesine dek, yaklaşık olarak şehrin dörtte biri yerle bir edildi.

Osaka Kalesi sonrası Japonya’nın en eski tapınaklarından birisi olan Shitennoji Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Shitennoji, Japonya nın en eski tapınaklarından birisi olup, 593 senesinde Japon Prensi Shotoku tarafından inşa ettirilmiştir. Bu ziyaretlerimiz sonrasında Osaka’nın çarşılarında serbest zaman ayırıyor, alışveriş ve yeme içme cenneti sayılabilecek bu şehrin lezzet duraklarını keşfetme şansına sahip oluyoruz.

Özetle.. Paylaşımın her türlüsü keyiflidir.. Dostlarla yemeği paylaşmak , iyi ve kötü günleri, dertleri ve mutlulukları  paylaşmak… Ben de Acil Tıbba gönül vermiş tüm dostlarla  Japonya gezime dair anılarımı ve gözlemlerimi paylaştım.. Umarım sizler de okurken keyif almış, bir miktar farklı rotaların dinginliğinde dinlenmişsinizdir..

Sağlıcakla ve sevgiyle kalın…

Zeynep Kekeç

Galeri


Paylaş Paylaş