Japon kültürü: Kimono da Japon kültürünün en önemli unsurudur. Kimono giyen Japonlar adeta sihirli çubukla büyülenmişçesine seremonik ve kibar davranışlar sergilerler. Kimononun da farklılıkları vardır. Evli bayanların kimonolarının kolları kısadır. Bekarların ise uzundur. 20 yaşına basan genç kızlar aile içinde seremoniyle kimono giyer ve 20 yaşını kutlar.
Japonlar seremonilerinde hep dingin bir ruha sahip olup doğayla bir yaşamaya çalışırlar. Kadō (Halk diliyle İkebana da denir) da dünyaca ünlü Japon çiçek süsleme sanatıdır.
Geleneksel Japon kültüründe kadın-erkek ayrımı yoğun olarak vardır. En basitinden Japonca’da ‘erkek dili’ ve ‘kadın dili’ vardır. Erkekler oldukça erkeksi bir dille konuşurken kadınların bu dile ait kelimeleri ünlemleri kullanması pek doğru bulunmaz. Ancak günümüzde Japon kültüründe egemen olan yabancılaşma her alana olduğu gibi dile de etki etmiştir.
Japonya’da spor
Sumo Töreni
Geleneksel olarak, sumo Japonya’nın millî sporu olarak kabul edilir. Judo, karate ve kendo gibi Japon savunma sanatları ülkede izleyiciler yaygın olarak uygulanmakta ve tercih edilmektedir. Meiji Restorasyonu’ndan sonra, bazı Batılı sporlar Japonya’ya geldi ve eğitim sistemi aracılığıyla yayılmaya başladı. Japonya 1964 yılında Tokyo Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yaptı. Japonya 1972 Sapporo ve 1998 Nagano olmak üzere iki kez Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmıştır. (Vikipedi)
Çay töreni
Sadō’nun kurucularından Sen no Rikyu (1522-1591)
“Sadō” (Çay Yolu) veya “Çanoyu” (Çayın sıcak suyu) adı verilen çay töreni 15. yüzyıla kadar geriye gider. Törenin esası, ev sahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır. Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır. Ev sahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı uralarına büyük bir ciddiyetle uyarlar. Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir. Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir. Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir. Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir. Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır. Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar. Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi’nin etkisi görülür. Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir. Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır. Doğallığın yanı sıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni. Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir. Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır.
Çay seremonisinde ipek kimono giyen kadın
Modern kimono, geleneksel kimono kadar karmaşık değildir. Festivaller ve diğer resmî olmayan durumlarda giyilen kimonolar yalnızca iki kattan ya da bir kat ve gizli ikinci yakadan oluşur. Resmî olmayan bu kimonolar basit desenli veya tek renkli obiler ile giyilir. Tam takım resmî kimonolar genellikle gelinler, geyşalar, hostesler tarafından veya çok resmî olaylarda giyilir.
Tipik bir kadın kimonosu on iki ya da daha fazla parçanın kuşanılmasıyla giyildiği için, Japon kadınların çoğu yardım almadan geleneksel kimonoyu giyemeyebilir. Her birinin kendine özgü giyinme ve kuşanma şekli vardır. Özel günlerde profesyonel kimono giyme uzmanları kadınların kimono giymelerine yardım eder. Kimono giydiricileri lisanslı olarak kuaför salonlarında çalışırlar ve evlere de giderler.
Kimono seçimi sembolizm ve ince sosyal mesajlarla yüklüdür. Yapılan seçim kadının yaşına, medeni hâline ve olayın resmiyet derecesine bağlıdır. Azalan resmiyet derecesiyle kimonolar çok çeşitli isimlerle anılırlar..
Ve gezi başlasın…
Aslında mart sonu nisan ayı başlarını kapsayan dönemde (kiraz çiçeği dönemi-Sakura zamanı japonya yı gezmek için en güzel dönemdir. Ancak bu dönemde maliyetlerin ve otel doluluk oranlarının yüksek olması ayrıca iş yoğunluğu nedeniyle gidemedim ve haziran ayında yıllık izin alarak gitme imkanım oldu..
İstanbul dan yaklaşık 10 saatlik bir uçuştan sonra Tokyo Narigata hava limanına ulaştık. İlk dikkatii çeken oldukça modern olan bu havalimanında japonya ya dair özellikli fotoların olduğu pano ve göstergelerdi.. Ayrıca havalimanı tuvaletlerindeki müzikli ve konforu arttıran özellikdeki klozetlerin varlığı idi..
Tokyo: Tokyo Körfezi kıyısında liman şehri Tokyo, Edo (haliç kapısı) adı ile tanınmıştı. Edo Kalesi 12. yüzyılda güçlü samuray klanı Edo ailesinin yurdu olarak Japon tarihinde meydana çıktı. 1603’te Tokugawa Şogunluğu kurucusu Tokugawa Ieyasu, Edo’yu şogun yönetiminin başkenti yaptı. Şogunluk rejimi altında Edo, Japonya’nın kültürel ve ekonomik, politik alanında merkezine gelişti.