Afet Komisyonu
  • Afet Tıbbı ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Vizyon ve Misyon
      • Amaç ve Hedefler
      • Görevler
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslar
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Etkinlik Sayfası
  • İletişim
Aidat Ödemesi Bağış
Afet Komisyonu
  • Afet Tıbbı ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Vizyon ve Misyon
      • Amaç ve Hedefler
      • Görevler
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslar
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Etkinlik Sayfası
  • İletişim
  • Üye Girişi
Cuma, 13 Haziran, 2025
Son Yazılar
Afetlerin Epidemiyolojisi ve Araştırma Merkezi (CRED) 2023 Raporu ve CRED’in İşlevi
Afetlerde Yaralıların Kimliklendirilmesi ve Takibi
Afet Lojistiği: İyi Yönetim İyi Kaynaklar İyi Personel
Deprem, İnsan ve Değişmeyenler
Ağustos Güzeldir 17’si Olmasa
Bomba Saldırılarında Hastane Öncesi Tıbbi Organizasyon Ve Yönetim
Sıcak Acilleri
6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve Türkiye’de Yetişkin Acil Tıbbında Afet ve...
Afet Komisyonu
Afet Komisyonu
Aidat Ödemesi
  • Afet Tıbbı ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Vizyon ve Misyon
      • Amaç ve Hedefler
      • Görevler
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslar
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Etkinlik Sayfası
  • İletişim
Copyright 2024 - All Right Reserved
Afet Yazı Dizisi

Sel Kaderiniz Olmasın

by Nimet 1 Mart 2022
written by Nimet

Sel; sürekli bir biçimde yağan yağmurdan ya da eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su olarak tanımlanır. Hidrolik felaketlerden sayılan sel; nehir taşkınları, sel baskını, fırtına dalgası ya da kıyı seli şeklinde farklı mekanizmalarla oluşabilmektedir.

Ülkemizde görülen doğal afetler içinde sel felaketi, depremden sonra en büyük can ve mal kaybına neden olmaktadır. Örneğin 11 Ağustos 2021’de Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz bölümünde etkili olan aşırı yağış sonucu meydana gelen sel, su baskını ve heyelanlar; Kastamonu, Sinop ve Bartın illerini etkileyerek can ve mal kaybına neden olmuştur.

Resim 1. 2021 – Kastamonu (Kaynak:  https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/karadeniz-felaketi-yasiyor)

Resim 2. 2021- Kastamonu sel (Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58187729)

 

Şekil 1. 1940 – 2020 yılları arası görülen sel afetleri (Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

Şekil 2: 1950 – 2019 yılları arasında meydana gelen sellerin il bazında sayıları (Kaynak: AFAD Afet İstatistikleri – 2020)

 

Şekil 3: 2020 yılı doğa kaynaklı olay istatistikleri (Kaynak: AFAD 2020 Yılı Doğa Kaynaklı Olay İstatistikleri)

Şekil 4: 2020 yılında görülen sel afetlerinin aylık dağılımları (Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

Şekil 5: 2020 yılı sel afeti dağılımı (Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

 

Şekil 6: 2020 yılı meteorolojik afetler dağılımı (Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

 

Ülkemizde 2020 yılı içinde en fazla meydana gelen meteorolojik karakterli doğa kaynaklı afet şiddetli yağış/sel olayıdır. 2020 yılı içerisinde toplam 297 adet şiddetli yağış/sel afeti rapor edilmiştir.

Ormansızlaştırma, doğallığın bozulması ve benzeri insan eliyle yapılan uygulamaların, sel oluşumuna etki edebildiği gibi gelişebilecek bir selin boyutunu da arttırabileceği bilinmektedir. Bu bağlamda, sel felaketlerinin önüne geçilmesi ya da olası durumda boyut ve şiddetinin en aza indirgenmesi için devletlere, yerel idarelere önemli görevler düşmektedir. Sadece sel oluşumunu önleyecek faaliyetler değil, izlem faaliyetleri de bu kapsamdadır. İzlem faaliyetleri sayesinde 12 – 36 saat içinde sel olasılığı, oluşumundan 30 dakika öncesinde de felaketin olası boyutu anlaşılabilmektedir.

Diğer pek çok felaket gibi sel felaketinde de etkiler uzun bir süre devam eder. Bu esnada afet müdahale ekipmanları ve su başta olmak üzere ihtiyaçların yeterli oranda afet bölgesinde bulundurulması önemlidir. Afet sonrası dönemde tüm medya araçlarının anlık bilgilendirme yapması ve uyarıları yayabilmesi sağlanmalıdır. Sel bölgesindeki acil sağlık çalışanları afet planlarına sadık kalarak afetle olan mücadelesini uygun lokalizasyonda sürdürmek zorundadır.

15 cmlik bir su akışının insanı düşürebileceğini, 60 cmlik bir su akışının araçları sürükleyebileceği unutulmamalıdır.

SELLERE KARŞI ALINMASI GEREKEN GENEL ÖNLEMLER

  • Her tip meteorolojik afet için, günümüzde yağış alanları ve yağış yoğunluklarının belirlenmesinde oldukça etkili bir biçimde kullanılan radar sistemleri ve uydu verileri ile çalışan erken uyarı birimleri oluşturulmalıdır.
  • Bu uyarı birimi ile koordineli olarak çalışacak il ve ilçelerde kurtarma birimleri oluşturulmalıdır.
  • Bölgesel radyolar herhangi bir tehlike anında halkı bilgilendirerek uygulayacakları yöntemler konusunda uyarıda bulunmalıdırlar.
  • Yerel yönetimler dere yataklarına yerleşim yapılmaması konusunda titizlik göstermeli, buralarda yerleşim önlemelidir.
  • Yerleşim yerleri içinden geçen dere yatakları ve drenaj kanallarında, ayrıca dere ve nehirlerin denizle birleştiği noktalardaki kanallarda zamanla oluşabilecek tıkanmalar düzenli olarak temizlenmeli, drenaj kanallarının sürekli açık olmaları sağlanmalıdır.
  • Yerleşim yerleri içinden geçen dere yatakları ıslah edilmelidir.
  • Çevredeki yeşil alanlar korunarak ve artırılarak erozyon ve sel önlenmelidir.
  • Sel tehlikesi bulunan eğimli yamaçlarda teraslama ve ağaçlandırma yapılmalıdır.
  • Çukur alanlarda, binaların bodrum katlarına su basma tehlikesi yüksek olduğundan, bu türlü yerlerde bodrum yapılmamalı, su basma kotu yüksek tutulmalıdır.
  • Şehir içlerinde yeterince yağmur suyu kanalı olmalı ve bunların sürekli bakımları yapılmalıdır.
  • Bulunduğumuz yerleşim yerlerindeki sel uyarı işaretleri ve uyarı sistemleri öğrenilmelidir.
  • Konutlar diğer afetlerde olduğu gibi sele karşı da sigortalatılmalıdır.

SEL UYARISI YAPILDIĞINDA YAPILMASI GEREKENLER

  • Ani su baskınının oluşabileceğini unutmayın. Böyle bir olasılık baş gösterirse yüksek bir yere çıkmak üzere harekete geçin. Bunun için bir talimat beklemeyin.
  • Dere yatağı, nehir, hendek, vadi ve kanyon gibi yerlerden uzak durun.
  • Her an tahliye olabilecek şekilde hazırlıklı olun; afet ve acil durum çantanızı yanınıza alın.
  • Şebeke suyunun kirlenme ihtimaline karşı evde temiz su bulundurun.
  • Elektrikli ev aletlerini fişten çekin; sigortaları ve vanaları kapatın.
  • Uyarıların yapıldığı tarihlerde, yanınıza değerli eşya ve evraklarınızı da alarak, mümkünse yüksek kesimlerde yaşayan yakınlarınıza kısa süreliğine misafir olun.
  • Komşularınızı ve yakınlarınızı uyarın.
  • Aracınız varsa güvenli yere alın.
  • Evcil hayvanlarınızın güvende olduğundan emin olun.

TAHLİYEYE HAZIRLANIYORSANIZ YAPILMASI GEREKENLER

  • Evinizi emniyete alın. Zamanınız varsa dış mekan mobilyanızı toplayın.
  • Özel eşyalarınızı üst katlara çıkarın.
  • Ana şalter veya vanalardan tüm tesisatları kapatın.
  • Elektrikteki fişleri çekin. Islaksanız veya sudaysanız elektrikli ekipmana asla dokunmayın.
  • Yanınıza afet ve acil durum çantanızı alın. Çantanızda mutlaka bir miktar kuru gıda ve içecek; ilk yardım malzemeleri, ailenizin ihtiyaç duyabileceği veya kullandığı ilaçları bulundurun.

SEL SIRASINDA YAPILMASI GEREKENLER

  • SAKİN OLUN!
  • Pencere ve kapıları korumak için taşınabilir engeller yerleştirilebilir.
  • Suyla sürüklenen enkazın yönü kum torbalarıyla değiştirilerek konutlardan uzak tutulabilir.
  • Bazı durumlarda bütün kapıları açarak suyun binanın içinden akmasına izin vermek çok daha iyidir; böylece su basıncının yapının taşıyıcı sistemine zarar vermesi önlenebilir.
  • Su yatağı ve çukur bölgeler hemen terk edilmelidir.
  • Sel bölgesini hemen terk ederek yüksek ve güvenli bölgelere gitmeli ancak asla sudan karşıdan karşıya geçmeye çalışılmamalıdır, çünkü su aniden derinleşebilir.
  • Elektrik kaynaklarından uzak durulmalıdır, elektrik çarpabilir!
  • Özellikle geceleri, selin tehlikelerini görmek güçleşeceğinden daha dikkatli olunmalıdır.
  • Selden ölümlerin çoğu sel sularına girilmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü ayak bileğimize kadar olan sel suyu bizi; dizimize kadar olan sel suları ise otomobillerimizi sürükleyip götürebilir. SELDEN KAÇMAK İÇİN SEL SULARINA KESİNLİKLE GİRMEYİN!
  • Sel suları ayrıca kanalizasyon ve zehirli kimyasal maddeler de içerirler. Çocukların sel suları ile oynamasına müsaade edilmemelidir.
  • Konutu terk ederken elektrik ve su vanaları kapatılmalıdır.
  • Sel sırasında elektrikleriniz kesilebilir. Binada gaz sızıntısı olduğunu düşünüyorsanız, herhangi bir elektrikli alet ve ışık kullanmayın. Işığa ihtiyacınız olduğunda pilli fener kullanın.
  • Evinizdeki küvet ve bidonları şebeke suyunun kirlenme ihtimaline karşı temiz su ile doldurun.

SEL SIRASINDA ARAÇ İÇİNDEYSENİZ;

  • Asla su ile kaplı yoldan gitmeye çalışılmamalıdır. Ani sellerin meydana getirdiği ölümlerin yarısı araç içindedir. Asla sel sularının bulunduğu bölgelerde araç kullanmayın!
  • Araçta herhangi bir arıza oluştuysa hemen terk edilerek yüksek bir yere çıkılmalıdır. Yollar akan sular tarafından doldurulacağı için eğer araç 60cm yükseklikteki hareket eden suda kalmışsa su onu kaldırıp sürükleyebilecektir.

SEL SONRASINDA YAPILMASI GEREKENLER

  • Sel felaketi suların geri çekilmesi ile sona ermeyebilir. Dolayısı ile otoritelerin geri dönün uyarısı alınmadan ve herhangi bir hasarı olup olmadığı kontrol edilmeden binalara kesinlikle girilmemelidir.
  • Binalar kontrol edilirken su geçirmez ayakkabı ve pille çalışan el fenerleri kullanılmalıdır.
  • Konutların duvarlarında, katlardaki zeminlerde ve pencerelerdeki hasarlar, tavan, sıva vb. malzemelerin dökülmesi riskinin olup olmadığı kontrol edilmelidir.
  • Sigorta işlemleri için zarar gören yerlerin fotoğrafı çekilmelidir.
  • Sel sonrasında da ikincil afet olarak yangınlar çıkabilir. Bu nedenle evde gaz sızıntısı, suyun altında kalmış elektrik aksamı, fırın, ocak ve elektrikle çalışan eşyaların olmadığına emin olun.
  • Sel sırasında evinizde kalmış yiyecekler varsa bunları kesinlikle kullanmayın. (Konserveler de dahil)
  • Konuttaki sel suları binanın daha fazla zarar görmemesi için yavaş, yavaş boşaltılmalıdır.
  • Lağım çukurları, mikroplu tanklar ve atık su sistemleri sel sonrası insan sağlığına zarar vermemeleri için mutlaka yetkililere kontrol ettirilmelidir.
  • Konuta sel sırasında yılan ve benzeri zararlı hayvanlar girebilir. Bu konuda da dikkatli olmak gerekir.
  • Özel ilgiye ihtiyacı olan afetzedelere -yaşlılar, bebekler, engelliler- yardımcı olunmalıdır.

Sel sonrası dönemdeki sağlık sorunları

  • İlk dönem
    • Boğulma
    • Travma
    • Hipotermi
    • Elektrik yaralanması
    • Karbonmonooksit zehirlenmesi
  • Erken dönem
    • Kutanöz infeksiyon
    • Aspirasyon pnömonisi
    • Viral solunum yolu infesksiyonları
    • Gastroenterit
  • Geç dönem
    • Leptospiroz
    • Sivrisinek aracılı infeksiyonlar
    • Atipik mikroorganizmalara bağlı kutanöz infeksiyonlar (mantar, mikobakteri vs)
    • Hepatit A ve E virüs enfeksiyonu
    • Mental durum bozuklukları
    • Kronik hastalık alevlenmeleri ve ilişkili sorunlar

Afetzedeleri Bekleyen Sağlık Sorunları

Sel felaketlerindeki ölümlerin en sık nedeni boğulmadır. Diğer tüm afetlerde olduğu gibi selde de akut dönemde travma ilişkili yaralanmalar ön plandayken; sonraki dönemde sel ilişkili kontaminasyon aracılı enfeksiyon, kaynak yetersizliği ilişkili sağlık durumları ve sivrisinek, böcek ısırıkları ile gelişen enfeksiyonlar öne çıkmaya başlar. Sudaki ya da suda sürüklenmekte olan canlılara ait ısırıklara ait yaralanmalar gerçekleşebilir. Su içine karışan kimyasallarla ilgili sorunlar yaşanabilir. Organik ya da inorganik kimyasalların sulara karışması insan sağlığını tehdit eder.

Afetlere ait genel önemli bir sorun ise kronik hastalıklara sahip afetzedelerin gereksinimi olan ilaç ve ekipmanlara ulaşamamasıdır.

Kurtarıcıları Bekleyen Sağlık Sorunları

Laserasyon, abrazyon benzeri yaralanmalardan gastroenterit, tetanoz, pnömoni gibi enfeksiyonlara; boğulma ve hayatı tehdit edici yaralanmalara kadar geniş bir aralıkta sorunlar ortaya çıkabilir.

Su dışındaki ekiplerin sağlık risklerine ek olarak su altı kurtarma ekipleri için ayrı riskler de vardır. Rutinde kullanılan alışılagelmiş dalgıç takımları dalgıçların burun ağız ve açık yaralarından fekal kontaminasyona maruz kalmalarına engel olamaz. Bu rutin giysiler cilt ve mukozayı koruyamazken kullanılmakta olan regülatörler ortaya çıkardıkları küçük damlacıklar aracılığıyla kontamine suyun inhalasyonuna neden olabilir. Alg ve siyanobakterilerin ürettiği toksinlerden de koruyamaz. Siyanobakteriyel nörotoksinlerle diyare, kramp, kusma, tremor, paralizi ve hatta boğulma gerçekleşebilir. Sitotoksin nedenli karaciğer ve böbrek yetmezliği gelişebilir.

Dalgıçları bekleyen bir diğer tehdit hidrokarbon (solvent, yağ, petrol vb) içeren sularda yaptıkları kurtarma çalışmalarıdır. Hidrokarbon maruziyeti neopren dalgıç kıyafetlerini tahrip ederek dalgıçları dış tehditlere açık hale getirmektedir. Yüksek oranda hidrokarbon varlığı riskinde bu kıyafetler kullanılmamalıdır.

Hem afetzedeleri hem kurtarıcıları etkileyebilecek yaralanma biçimi elektrik yaralanmaları ve jeneratörlere bağlı karbonmonooksit zehirlenmeleridir.

Özellikle afetzedeleri etkileyen anksiyete ve depresyon başta olmak üzere post travmatik stres bozukluğu yine her iki grubun da yaşayabileceği önemli bir sağlık sorunudur.

Olası Sağlık sorunlarının Yönetimi

Hipotermili hastaya iç ve harici ısıtma teknikleri gereksinimi göz önünde bulundurulmalıdır. Arrest hasta yönetimi sırasında tam nörolojik sağkalım açısından, hipotermi saptanan hastaların uzamış kardiyopulmoner resusitasyona cevap verebileceği akılda tutulmalıdır. Bu hastaların vücut sıcaklığı 32 – 35 °C‘ye getirilinceye kadar resusitatif uygulamalara devam edilmelidir.

İçme suyu vb ihtiyaçların eksikliği ve kontaminasyona bağlı sorunların ortaya çıkmaması için belirlenmiş lokalizasyonlarda acil ve yaşamı idame ettirici ihtiyaç maddelerinin geçici ve korunaklı birimler içinde hazır tutulması önemlidir.

Su içi kurtarma faaliyetleri sırasında özellikle yoğun kontaminasyon düşünülen bölgelerde kuru takım (su geçirmez giysi) ile çalışılmalıdır. Herhangi bir nedenle bunun haricinde kıyafetlerle kurtarmaya katılmış olanlar akan su altında temizlenmeli, uygun dezenfektanlarla fekal kontaminasyon/ toksin maruziyeti vb. tehditlerden uzaklaştırılmalıdırlar. Çamaşır suyu ve iodin solüsyonlarının çok etkili olduğu ancak insan cildine zarar verebilecekleri akılda tutulmalıdır.

Laserasyon, abrazyon varlığında cilt enfeksiyonlarından korumak için ilk fırsatta yara yeri akan su ile temizlenmeli ve gerekliyse antibiyoterapi başlanmalıdır.

Cilt enfeksiyonlarının yanı sıra afet bölgesinde grip benzeri hastalıklar, solunum yolu hastalıkları, gastroenteritler, sivrisinek – böcek kaynaklı enfeksiyonlar saptanabilir.

Endemik bölgelerde dışarıdan gelen kurtarıcıların aşılamalarının yapılması önemlidir. Yine tetanoz proflaksisinin yapılması önemli bir noktadır.

 

KAYNAKLAR

  1. Afet Yönetimi ve Tıbbi Uygulamalar Temel Başvuru Kitabı – TATD
  2. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırmaları Enstitüsü Meteoroloji Laboratuarı ( meteoroloji.boun.edu.tr )
  3. Türk Tabipleri Birliği ( ttb.org.tr )
  4. AFAD ( afad.gov.tr ) AFAD Planlama ve Risk azaltma Daire Başkanlığı 2020 Yılı Doğa Kaynaklı Olay İstatistikleri
  5. AFAD Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı 2020 Afet İstatistikleri
  6. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ( mgm.gov.tr ) 2020 Yılı Meteorolojik Afetler Değerlendirmesi
1 Mart 2022 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı DizisiTATDakademik

Afet Tıbbı Yan Dal mı Doktora mı?

by Recep Dursun 15 Şubat 2022
written by Recep Dursun

Afet tıbbı; Afet tıbbı, afet öncesi hazırlık ve planlama, afet sırasında müdahale ve yanıt ile afet sonrası yeniden iyileşme sürecinden oluşan afet yaşam döngüsü boyunca tıbbı olarak liderlik yapan ve afet mağdurlarına sağlık hizmeti sağlayan tıbbi uzmanlık alanıdır. Dünya çapında Acil Tıp, afet tıbbını sırtında taşıyan bir ana bilim dalıdır. Türkiye, coğrafyası dolayısıyla hem doğal afetlerin hem de savaş, göç ve terör sonucu meydana gelen tıbbi sorunların oldukça sık ve yüklü olduğu bir ülkedir.

Yabancı kaynaklarda;  Nuh’un ilk felaket yöneticisi olduğunu belirtmiştir. Potansiyel bir felaketin bilgisini aldıktan sonra bir gemi inşa ederek ve kitlesel bir göçü örgütleyerek tufanın etkilerini azaltmak için plan yapmıştı. Gıda, su, barınak, tıbbi bakım, atık imha ve tüm tahliye edilenlerin diğer ihtiyaçlarını planlamak zorunda kalmıştır.

Dünya da güncel Tokyo metrosunda sârin gazı saldırısı, Amerika da ikiz kulelere yapılan saldırılar başta olmak üzere hemen hemen her gün meydana gelen deprem sel volkanik patlamalar ile sınanmakta Afet tıbbının ve afetlere hazırlıklı olmanın önemi anlaşılmaktadır.

Resim 1. 2020 yılından afet görüntüleri ( https://www.aa.com.tr/tr/dunya/2020de-dunya-dogal-afetlerle-sarsildi/2089949 )

Afetler konusunda ne kadar hazırlıksız yakalandığımızı, ne yazık ki, 1999 yılında yaşadığımız ve yaklaşık 17 bin insanımızı kaybettiğimiz Marmara depremi ile öğrendik. Bu acının hem maddi hem de manevi toparlanması çok uzun yıllarımızı aldı. Bundan sonraki süreçte alınan önlemlerin başında, 2009 yılında Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi (SAKOM) ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) resmi yollardan kurulması oldu. Yapılan iyileştirme ve planlamalara rağmen halen afet konusunda yeterli bir konumda maalesef değiliz. En son yaşadığımız 2011 Van depremi ve 2020 yılında yaşanan Elazığ ve İzmir depremlerinde, 99 yılına göre çok daha hızlı müdahale edildiğini gördük, kaynaklarımız daha fazlaydı ve birçok grup depreme eş zamanlı hazırlandı veya müdahale etti. Buna rağmen görev alan ekipler arasında koordinasyonun yetersiz olması, lokal kaynaklara ulaşım problemi ve triaj uygulamasında aksaklıklar yine karşılaşılan sorunlar oldu.

Afetlerde en çok görev alan sağlık ekipleri, sıklıkla acil ve kritik bakım sağlayan gruplardan oluşmaktadır. Acil tıp hekimlerinin ise hem acil servis gibi savaş benzeri koşullarda çalıştığı hem de triaj uygulamasını rutin olarak yaptığı için, Amerikan Acil Tıp Doktorları Birliği (ACEP) tarafından afetlerde aktif rol oynaması önerilmektedir. Ülkemizde bu konuda ilerlemek isteyen kişiler için doktora (Phd) yapmak dışında başka bir seçenek bulunmamaktadır.

Dünyada ise, afet tıbbının uzmanlık olarak ortaya çıkması 1980’li yıllarda meydana gelmiştir. Acil tıp, halk sağlığı, afet yönetimi ve hastane öncesi acil tıp gibi farklı disiplinlerin ilkelerini birleştirmeyi amaçlamıştır. Dünya da afet tıbbı eğitimi veren üniversitede doktora ve yüksek lisans programları Amerika’da en fazla iken afetlere en sık maruz kalan Asya ülkelerde ise afet tıbbı eğitimi en azdır. Amerika’da Acil tıp uzmanlarının liderlik ettiği uzmanlık sonrası 1 ile 3 yıl arasında süren yan dal eğitimi olarak verilmektedir. ACEP’e göre 17 acil tıp programı afet tıbbı yan dal eğitimi vermektedir. Bu programlarda 1 yıl afet tıbbı eğitimi, 2 yıllık programlarda hastane öncesi acil sağlık hizmetleri (EMS) eğitimi beraber verilmektedir. Bununla birlikte 3 yılık programlar ise Halk sağlığı yüksek lisansı(MPH) eklenerek alınabilmektedir. Tüm bu programlara katılmak için Amerikan Acil Tıp Yeterlilik(ABEM) almış olmak gerekmektedir. Acil Tıp Uzmanları dışında da afet tıbbı doktora ve eğitim programları mevcuttur. Onlarda da yeterlilik almak için belli bri eğitim müfredatından geçmek gerekmektedir. Avrupa ve Türkiye’nin de içinde olduğu birçok üniversitede doktora veya yüksek lisans olarak Afet Tıbbı eğitimi veren kurum bulunmaktadır. Avrupa ülkelerinde verilen eğitim European Master Program in Disaster Medicine (EMDM) müfredatlarına online erişim ile de ulaşılabilmektedir.

Resim 2. European Master Program in Disaster Medicine (EMDM) internet sitesi  ( https://www.vub.be/en/study/disaster-medicine#about )

Son olarak, afet tıbbının ülkemizde hem daha bilimsel hem de daha kapsayıcı olması açısından bir uzmanlık alanı, yani yan dal, olması için acil uzmanları olarak çaba sarf etmek zorundayız. Amerikan modeli gönlümüzden geçen modeldir. Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) başta olmak üzere diğer acil dernekler ininde bu konuda girişimlerinin olduğunu bilmekteyiz. Bu safhada bir yan dal kurulması durumunda diğer ana bilim dallarının dışlanması açısından en iyi sonuç olmayabilir. Ülkemiz koşullarında afet tıbbı önemli bir gereksinimdir. Acil tıbba bağlı veya değil, yan dal veya ayrı bir branş olarak Afet Tıbbına ihtiyaç olduğu ortadadır. Ülke olarak birçok bilim dalını entegre edebilecek ve gerektiğinde bütün birimler arasında (arama-kurtarma, eğitim vb.) koordinasyonu sağlayacak bir afet tıbbına ihtiyacımız vardır.

Resim 3. Türkiye Acil Tıp Derneği Afet Komisyonu tarafından hazırlanan “Afet Yönetimi ve Tıbbi Uygulamalar Temel Başvuru Kitabı”

 

Kaynaklar

  1. Afet Yönetimi ve Tıbbi Uygulamalar Temel Başvuru Kitabı
15 Şubat 2022 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı Dizisi

Çığ: Beyaz Tehlike!

by Mustafa İpek 1 Şubat 2022
written by Mustafa İpek

İki hafta önce sitemizde yayınladığımız afet yazı dizimizin ilk serisi ‘’2020’de Türkiye ve Dünyada En Sık Görülen Doğal Afetler’’ yazımızdan sonra bu hafta siz değerli okurlarımıza Türkiye’de coğrafyanın kaderi olarak her sene genellikle kış aylarında karşımıza çıkan, bazen büyük kayıplara neden olan beyaz tehlikeden, çığ afetinden bahsedeceğiz.

Çığ, genellikle bitki örtüsü olmayan engebeli, dağlık ve eğimli arazilerde, vadi yamaçlarında tabakalar halinde birikmiş olan kar kütlesinin iç ve/veya dış kuvvetlerin etkisi ile başlayan bir ilk hareket sonucu (tetiklenen), yamaçtan aşağıya doğru hızla kayması olarak tanımlanır. En büyük tehlike, yerdeki sıkışmış kar örtüsünün üzerinde tipi sonucu taze kar yığılmasıyla yeni bir tabaka oluşması ve genellikle tipi sonrası gelen sıcak hava akımının bu iki tabaka arasında erime sonucu kaygan bir yüzey oluşturmasıdır.

Şekil 1.  Çığ hareketi (https://www.dunyaatlasi.com/cig-nedir-nasil-olusur)

Şekil 2. Çığ patikasının bölümleri (https://www.afad.gov.tr/afet-istatistikleri)

Çığ gibi meteorolojik afetlerin önceden tahmin edilerek erken uyarılarının yapılabilmesi, deprem vb. diğer doğal afetlerden onları farklı kılan en önemli özelliktir. Dünyada çığ sonucunda ölen kişi sayısının yıllık ortalama 250 kişi civarında olduğu tahmin edilmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde kış sporlarına olan ilginin artması sonucu çığdan etkilenen kişi sayısı da artmıştır.

Şekil 3. 1950-2019 Türkiye’de meydana gelen çığların illere göre dağılımı( https://www.afad.gov.tr/afet-istatistikleri )

Ülkemizde 1950 yılından günümüze meydana gelen çığ olayları incelendiğinde Bingöl 274 olay ile ilk sırada yer almakta iken bunu 265 çığ ile Bitlis, 170 çığ ile Tunceli ve 81 çığ ile Malatya takip etmektedir. Bu dört ilde meydana gelen çığlar, toplam çığların yüzde 49’unu oluşturmuştur. Ayrıca çığ afeti en fazla 2020 yılında rapor edilmiştir(13 olay)

Şekil 4. 1940-2020 Yılları arasında meydana gelen çığ afetinin yıllara göre dağılımı (https://mgm.gov.tr/site/yardim2.aspx?=CIG)

 

Şekil 5. Türkiye’de 2020’de Meydana Gelen Çığ Afetinin İllere Göre Dağılımı (https://mgm.gov.tr/site/yardim2.aspx?=CIG)

2020 yılında çığ afeti tüm afetlerin %1.22’sini oluşturmasına rağmen, Van’ın Bahçesaray ilçesinde 4-5 Şubat tarihlerinde düşen iki çığdan dolayı toplamda 42 kişi hayatını kaybetmiş, 84 kişi ise yaralanmıştır. Türkiye’de son 50 yılda ise en fazla ölümlü çığ afeti 1992 yılında Şırnak’ta 151 kişinin hayatını kaybetmesiyle görülmüştür.

Şekil 6. Van’da 2020’de olan çığ afeti (Anadolu ajansı)

Çığ Altında Kalan Hastaya Yaklaşım

Tamamen gömülü olan çoğu çığ kurbanı boğulma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu hastaların hayatta kalabilmesi esas olarak çığda gömülme sürelerine bağlıdır. Çığ altında kalan hastaları 3 fazda inceleyebiliriz. Ana ölümler travmatik yaralanmaya bağlı ilk fazda oluşur. İkinci fazda asfiksi, üçüncü fazda ise hipotermi, hipoksi ve hiperkapni gelişerek ölüme yol açabilir. Tabi bunları dördüncü bir faz olarak kabul edilebilen uzun süreli hayatta kalma aşaması takip edebilir. İlk 60 dakika tam gömülmeden sonra hayatta kalma şansı dramatik bir şekilde %21’ düşerken, 60 ile 180 dakika arasında 4. fazda ise düşen eğri plato çizebilir. Kardiyak arrest geçiren çığ kurbanlarının hayatta kalma olasılığı düşük olsa da, uzun süre gömülü kalan ve şiddetli hipotermisi olan kurbanlarda tam resüsitasyon ve ekstra korporeal yaşam desteği (ECLS) ile yeniden ısınmasından sonra iyileşme gözlenmiş.

Avrupa Resüsitasyon Konseyi 2021 Kılavuzu çığ altındaki hasta resüsitasyonu için şunları önermektedir:

1- En çok hipoksi nedenli kardiyak arrest olduğu için kardiyopulmoner resüsitasyona 5 ventilasyon ile başla,

2- Çığ altında kalma süresi <60 dakika ise standart ileri yaşam desteği uygulayın,

3- Çığa gömülme süresi >60 dakika olan çığ kurbanları için, hava yolunun tıkanmasına veya ilave kurtarılamaz yaralanmalara dair kanıt olmaksızın, ECLS’yi yeniden ısıtma da dâhil olmak üzere tam resüsitatif önlemler sağlayın.

4- Çığa gömülme süresi >60 dakika olan ve hava yolunun tıkalı olduğuna dair ek kanıtları olan kardiyak arrest hastaya suni teneffüs gereksizdir.

5- Hastanedeki başarılı yeniden ısıtmanın prognozu HOPE (Hypotermia Outcome Prediction after ECLS) skoruna dayanmalıdır. Geleneksel serum potasyum düzeyi ve santral ateş eşik değerleri( sırasıyla 7 mmol/L ve 30 °C) daha az güvenilirdir.

 

Çığ Oluşmadan Önce Alınabilecek Tedbirler

Çığa yatkın bölgelerde veya geçmişinde çığ afeti bulunan bölgelere yapılacak seyahatlerde yükseklik, eğim, bakı, yamaç şekli ve arazi kullanımı (bitki örtüsü) gibi parametreler kullanılarak çığa yatkın bölgelerin çığ duyarlılık haritasını çıkarmak hayat kurtarıcı olabilir.

Eğer Çığa Yakalanırsanız?

Çığ genellikle çok hızlı gelişir ve durma bölgesine gelene kadar hareket eder. Bu yüzden, çığın oluşması fark edildikten sonra mümkün olduğunca seri ve soğukkanlı olunmalıdır. Çığın başlangıç anından sonra, eğer bina içinde değil dışarıda bulunuyor iseniz;

Şekil 7. Çığ altında kalan kişi (https://www.haberler.com/ )

 

-Çığ başladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın genişliğine, etrafta bulunan araçlara ve var olan daha güvenli yerlere (büyük ve sabit kayalar, yamaç aşağı girintiler vb.) bağlı olarak, o alandan çok hızlı bir şekilde ayrılmaya karar vermek gerekir.

-Çığın daha yavaş hareket ettiği ve yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaşmaya çalışmak,

-Bağırarak veya başka ses kaynaklarını (korna, çan, ıslık, siren) kullanarak, diğer insanları uyarmak,

-Eğer çığa yakalanmamız kesin ise veya o anda kayak yapıyor iseniz, kayak sopalarını (bastonlar bileğe bağlı olmamalıdır) ve kayakları çıkarıp atmak, sabit bir ağaç (yeterince güvenilir olmasa da çığın büyüklüğüne göre çare olabilir), kaya veya başka bir cisme tutunmaya çalışmak,

-Kırılmış ağaç ve kaya parçalarından uzak kalmaya veya korunmaya çalışmak,

-Yerden de destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalışmak,

-Ağzı sıkıca kapatmak, eğer mümkünse kafa karın altında kaldığı anda uzun süre nefesi tutmaya çalışmak,

-Çığ akışı sırasında oturma pozisyonu almak. Bu yöntemde bacaklar ve kollar birbirlerine yapıştırılır ve çığ durmadan kısa süre önce, bacaklar ile yeri sertçe iterek (eğer zemin altta ise veya zemin üzerindeki kar sertleşmeye başlamış ise) kalkmaya çalışmak. Çünkü çığ durduktan sonra, betonumsu bir özellik kazanacak olan kar içinde, değil kalkmak parmağımızı oynatmak imkânsız olacaktır!

-Çığ durmadan önce mutlaka bir el yüzün önünde (ağız ve burnu kapatacak şekilde), diğer el de başın üstünde (yüzeye doğru uzatarak) tutmak.

-Kar altında kalınan zaman boyunca bizim için hayati önem taşıyacak olan nefes alınan boşluğu (hava kesesi) genişletmek. Bu hava kesesi, çok küçük olsa bile ağız ve burnun kar ile dolmasını engelleyecektir. Kesenin varlığı, kazazedenin her zaman kurtulma şansının olduğunu ümit etmesini sağlar.

-Bazı araştırmalarda sırt çantası taşıyan insanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma şansları, taşımayanlardan daha fazladır.

Eğer bir aracın içinde bulunuyorsanız;

-Motoru durdurup, ışıkları söndürmeli,

-Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmemeli ve kibrit yakmamalı,

-Eğer telsiz varsa çağrı yapmalı ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutmalı,

-Ses (korna vb.) ve ışık verecek herhangi bir alet (fener vb.) faydalı olabilir,

-Eğer araçta bir çubuk veya benzeri bir alet var ise, bunu kar içine yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini ümit etme şansımız da olabilir

-En son olarak da çevreleyen karı kazmaktır. Ancak, kazarken kişi kendini kesinlikle güvende hissetmiyorsa araç içinde kalmanız daha emniyetlidir.

-Son olarak çığdan sonra eğer yardıma ihtiyacınız varsa mutlaka ulusal acil çağrı merkezi (112) aranıp yardım istemek gerekir.

Olay yeri yönetimi için öneriler;

1- Çığ riski olan arazide seyahat edecek kişiler, eğitim kurslarına katılarak, eğitim kitapları ve videoları kullanarak ve güvenli seyahat ve kurtarma becerilerini düzenli olarak uygulayarak çığ eğitimi almalıdır.

2- Çığa yakalanırsa ve hareket eden kardan kaçamazsa, kazazedeler kayak ve snowboard’larından kurtulmalıdır. Sırt çantası bulundurmak travmayı hafifletmeye yardımcı olabilir

3- Çığ riski olan araziye giren gezginler, çığ hava yastığı kullanmayı düşünmelidir. Hava yastıklarına aşinalık ve düzenli uygulama çok önemlidir

4- Çığın olduğu arazide seyahat ederken kask düşünülmelidir

5- Çığ arazisine giren gezginler Yapay hava cebi cihazları (YHCC) 

kullanmayı düşünmelidir

6- Bir çığ kazası sonrasında, kurtarıcılar ilk olarak bir lider belirlemelidir. Olay yeri emniyete alınmalı; yüzeyde verici sinyali ve probe aramaları yapılmalı ve uygun olduğunda acil durum hizmetlerine haber verilmelidir

7- Çığ tehlikesi olan bir bölgedeki tüm gezginler çığ alıcı-vericileri taşımalı, etkili aramaları nasıl yapacaklarını bilmeli ve bu becerileri düzenli olarak uygulamalıdır

8- Kurtarıcılar, alıcı-vericileri, verici modundayken diğer elektronik ve metal nesnelerden en az 20 cm, alıcı modundayken ise en az 50 cm mesafede tutmalıdır

9- Çığ tehlikesi olan arazide tüm gezginler sonda araması için 3 m’lik katlanabilir bir sonda taşımalı ve nasıl kullanılacağını bilmelidir. Teknik olarak sonda kara dik olarak iletilmeli ve 25 cm’lik aralıklarla tarama yapılmalıdır

10- Çığ arazisindeki tüm yolcular metal bir kürek taşımalı ve nasıl kullanılacağını bilmelidir. Çığ kurtarma dizisi. Kürekle sürme teknikleri, yokuş aşağı kar sürmek için kürek gibi kullanmayı içermelidir. Birden fazla kurtarıcı mevcutsa bir konveyör bant kullanılmalıdır

11- Sınır kontrolü ve sahne işaretleme gibi aktif saha yönetimi teknikleri kullanılmalıdır

12- Sondaj hatları adım başına üç delik yöntemi kullanılarak 1,5 m derinlikle sınırlandırılmalıdır

13- Profesyonel kurtarma ekipleri, açıklanan dezavantajlara rağmen, özellikle mağdur bir alıcı verici takmıyorsa ve ilk arama kurtarma sekansı başarısız olursa, çığa gömülü bir kişiyi aramayı kolaylaştırmak için çığ kurtarma eğitimi almış köpekleri kullanmayı düşünmelidir

14- Profesyonel kurtarma ekipleri, varsa çığdan kurtarma konusunda özel olarak eğitilmiş helikopter ekiplerini kullanmayı düşünmelidir, Kurtarıcılar, helikopter kullanımından önce bir risk değerlendirmesi yapmalı ve katı güvenlik kurallarına uymalıdır.

 

KAYNAKLAR

  1. KADIOĞLU, Mikdat. Sel, Heyelan ve Çığ Đçin Risk Yönetimi. M. Kadıoğlu ve E, 2008.
  2. C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü: https://mgm.gov.tr/site/yardim2.aspx?=CIG
  3. PERKINS, Gavin D, et al. European Resuscitation Council Guidelines 2021: Executive summary. Resuscitation, 2021, 161: 1-60.
  4. KADIOĞLU, Mikdat. Sel, Heyelan ve Çığ için Risk Yönetimi. M. Kadıoğlu ve E, 2008.
  5. AVŞİN, Nurcan; ÇAKI, Dilan Tansu. Çatak-Bahçesaray (Van) Karayolu Üzerindeki Çığa Duyarlı Alanların Belirlenmesi. Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi, 2021, 7: 30-47.
  6. ARPACI, Hande. İlk yardım ve acil müdahale.
  7. C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı: https://www.afad.gov.tr/afet-istatistikleri
  8. EKINCI, Rezzan, et al. Bitlis ilinin doğal afet çeşitliliğinin değerlendirilmesi. Doğal Afetler ve Çevre Dergisi, 2020, 6.1: 1-11.
  9. EIDENBENZ, David, et al. Survival probability in avalanche victims with long burial (≥ 60 min): a retrospective study. Resuscitation, 2021.
  10. https://acilci.net/wms-cig-iliskili-ve-iliskisiz-kar-altinda-kalma-kazalarina-yaklasim-kilavuzu-2017/
1 Şubat 2022 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Afet Yazı Dizisi

2020’de Türkiye ve Dünyada En Sık Görülen Doğal Afetler

by Sarper Yilmaz 15 Ocak 2022
written by Sarper Yilmaz

Dünyada süre gelen doğa olayları, insanların yaşamını önemli ölçüde etkilediğinde bunlar doğa kaynaklı afet olarak nitelendirilmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından doğa kaynaklı afetler, toplumun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel faaliyetlerini önemli ölçüde aksatan, can ve mal kayıplarına neden olan fakat yerel imkânlar ile baş edilemeyen doğa olayları olarak tanımlanmıştır.

Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afetin 28’ini meteorolojik afetlerin oluşturduğu görülür. Doğal afetlerin çeşitleri ve önemi ülkeden ülkeye de değişmektedir. Örneğin, Akdeniz Bölgesinde en sık karşılaştığımız doğal afetler; kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar, donlardır. Ülkemizde ise en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler ise; dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır.

Uluslararası ölçekte en büyük afet veri tabanına sahip olan; Afet Araştırma ve Epidemiyoloji Merkezi (Centre for Research on the Epidemiology of Disasters-CRED) tarafından doğa kaynaklı afetler ise; jeofiziksel, hidrolojik, meteorolojik, klimatolojik, biyolojik ve uzay kaynaklı olmak üzere altı ana grupta sınıflandırılmaktadır (Şekil 1).

Şekil 1. Afet Tiplerine Göre Doğal Afetlerin Sınıflandırılması (https://www.emdat.be/classification)

 

1988 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Belçika Hükümeti’nin ilk desteğiyle oluşturulan CRED’in acil durumlar veri tabanında (Emergency Events Database-EM-DAT) son yirmi yılda (2000-2019) dünya çapında 7348 doğal afet olayının rapor edildiği belirtilmiştir

(Şekil 2).

Şekil 2. Dünya genelinde 1980-1999/2000-2019 yıllarında meydana gelen doğal afetlerin neden olduğu kayıplar (Kaynak: EM-DAT/CRED)

Dünya çapında seller en yaygın görülen afet türü olup bunu fırtınalar izlemektedir. 2000-2019 periyodu içinde Dünya genelinde 3254 (%44) sel, 2043 (%28) fırtına, 552 (%8) deprem, 432 (%6) ekstrem sıcaklık, 376 (%5) heyelan ve 338 (%5) kuraklık olayı meydana gelmiştir (Şekil 3).

Şekil 3. Dünya genelinde 2000-2019 yılları arasında meydana gelen doğal afetlerin afet türlerine göre dağılımları (%) (Kaynak: EM-DAT/CRED

Can kayıplarının büyüklüğü; afetin türü, konumu, süresi, zarar gören nüfusun boyutu ve savunmasızlığı olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. 2000-2019 yılları arasında Dünya çapında yaklaşık 4 milyar insan afetlerden etkilenmiş bunun sonucunda 1,2 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiştir (Şekil 4).

Şekil 4. Dünya genelinde 2000-2019 yılları arasında en fazla can kaybına neden olan 10 büyük doğal afet (Kaynak: EM-DAT/CRED-2020)

2020 yılı, dünyadaki milyonlarca insanı etkileyen, büyük can ve mal kayıplarına yol açan kasırgalar, siklonlar, tayfunlar, fırtınalar, sel felaketleri, orman yangınları ve kuraklık gibi meteorolojik karakterli doğal afetlerin yoğun olarak yaşandığı bir yıl olmuştur. Doğal afetlerden geniş alanlar etkilenmiş, milyonlarca insan yer değiştirmek zorunda kalmıştır (Şekil 5).

Şekil 5. 2020 yılında meydana gelen afetler ve sonuçları(Kaynak: EM-DAT/CRED-2020)

Dünyanın en büyük risk yönetimi ve sigorta şirketlerinden birisi olan Munich Re’nin 2020 yılı doğa kaynaklı afet değerlendirmesinde; Dünya genelinde toplam 980 doğa kaynaklı afetin meydana geldiği, bu afetler sonucunda 8 200 kişinin yaşamını yitirdiği ve 210 milyar ABD doları bir ekonomik kaybın oluştuğu belirtilmiştir.

2020 yılında hem genel kayıplar hem de sigortalı kayıplar önceki yıla göre önemli ölçüde daha yüksekti (2019 yılı küresel ekonomik kayıplar 166 milyar ABD Doları). 2020’deki doğal afet kayıplarının sigortalanmış kısmı yaklaşık 82 milyar ABD Doları (Genel kayıpların %40’ı) oldu. 2020 yılında her biri 1 milyar ABD Dolarından fazla maddi kayıplarla sonuçlanan 50 büyük doğa kaynaklı afet meydana gelmiştir. Büyük çaplı doğa kaynaklı afetler geniş alanları etkilemiş ve önemli zararlar oluşturmuştur (Şekil 6).

Şekil 6. Dünya Genelinde 1992-2020 Periyodunda Meydana Gelen Hava-İklim Kaynaklı En Az 1 milyar ABD Doları Ekonomik Kayba Neden Olan Doğa Kaynaklı Afet Sayıları (Kaynak: Aon. Weather, Climate & Catastrophe Insight, 2020 Annual Report)

“2020 yılındaki can kayıplarının yüksek olmasında; ani taşkın ve sel olayları önemli rol oynamıştır.”

Dünya genelinde tablo böyleyken; ülkeler düzeyinde incelendiğinde 1980’de başlayan ve 2020 ile rekor seviyelere ulaşan ABD’de gerçekleşen 285 hava ve iklim afetleri, toplam hasar maliyetlerinin 1 milyar dolara ulaştı. Bu 285 olayın kümülatif maliyeti 1.875 trilyon doları aştı (Şekil 7).

Temmuz-Ekim aylarında Pakistan’da, mayıs ayında Uganda, Ruanda ve Kenya’da, Haziran ila Ağustos ayları arasında Bangladeş’te ve Ağustos ayında Afganistan’da etkili olan ani taşkın ve sel olayları büyük can kayıplarıyla sonuçlanmıştır. Kasım ayında ABD ve Karayipler’i etkileyen Eta Kasırgası can kaybının yüksek olduğu diğer bir afet olarak sıralamada yer almıştır (Şekil 8).

 

Şekil 7. 2020 yılında ABD’de meydana gelen yüksek maliyetli afetler (Kaynak:Climate.gov)

 

Şekil 8. 2020 Yılında Meydana Gelen En Fazla Can Kaybına Neden Olan Beş Doğal Afet

2020 yılında Çin’de meydana gelen sel olayları; Tayland, Bangladeş, Hindistan ve Sri Lanka’da etkili olan Amphan Siklonu; ABD’de etkili olan Laura Kasırgası, kırsal yangınlar ve ağustos ayında etkili olan konvektif fırtına maddi kaybın en yüksek olduğu afetler olarak bu sıralamada yer almaktadır.

2020 yılında, 1 milyar ABD Doları ve üstü zarara neden olan 50 doğa kaynaklı afet meydana gelmiştir. Özellikle 2010-2020 dönemi, son yirmi dokuz yıl içinde afet kaynaklı ekonomik kayıpların önemli derecede arttığı bir dönem olmuştur (Şekil 9).

Şekil 9. 2020 yılında meydana gelen ve en yüksek ekonomik kayba neden olan beş büyük doğa kaynaklı afet

Dünyada 2020’de afetlerin hasarına baktıktan sonra; Türkiye’deki durumu bakacak olursak, özellikle 2000’li yıllardan sonra meteorolojik afetlerin oluşum sayılarında belirgin bir artış görülmektedir. 2020 yılında ülkemizin farklı kesimlerini farklı ölçülerde etkileyen meteorolojik afetler yaşanmıştır. Ülkemizde, 2020 yılı içerisinde toplam 984 meteorolojik karakterli doğa kaynaklı afet rapor edilmiştir (Şekil 10).

Şekil 10. Türkiye’de 2020 yılında meydana gelen meteorolojik afet dağılımları (Kaynak: 2020 Yılı Meteorolojik Afetler Değerlendirmesi- T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

Uzun yıllar dağılımına bakıldığında 2020 yılı içerisinde meydana gelen meteorolojik afet sayısı 1940-2020 periyodu içerisindeki en yüksek değer olarak kayıtlara geçmiştir (Şekil 11).

Şekil 11. Türkiye’de 1940-2020 Periyodunda Gözlenen Meteorolojik Karakterli Doğa Kaynaklı Afetlerin Yıllık Dağılımları (Kaynak: 2020 Yılı Meteorolojik Afetler Değerlendirmesi- T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

Hem dünya hem de Türkiye COVID-19 pandemisi ile savaşırken doğal afetler bu savaşın en büyük düşmanı olmuşlardır. Geçmiş yıllar ile karşılaştırıldığında artan afet sayıları ve ekonomik kayıplar ve insan etkilenmelerinin azaltılması için dünyanın birçok ülkesi ile birlikte afetlerin küresel bir sorun olduğunun kabullenilmesi ve ortak mücadele odaklarının aratılması gerekmektedir.

Özellikle 2020 yılında COVID-19 pandemisinin toplumlar üzerindeki etkisi ile küresel iklim değişikliğinden ek olarak toplumların kendi payını alması, kırılgan ekonomik yapılar, dünyadaki siyasi hareketler birçok etmen Afet hazırlıklarının önüne geçtiği görülmektedir. Afet halkasına bakıldığında aslında risk yönetiminden oluşturulmuş bir halka olduğu karşımıza çıkmaktadır (Şekil 12).

Şekil 12.Afet Halkası

2019’da Wuhan’da ilk keşfedilen COVID-19 vakasından sonraki süreçte ortaya çıkan tüm afetleri “Afet içerisinde Afet” olarak nitelendirmek ve daha önceki tecrübelerden ayrı değerlendirmek daha etkin ve güvenilir bir yöntem olacaktır.

Afetler ön görülemez midir? Yoksa doğayı daha çok anlamak toplumların afetleri anlama ve tahmin etme de güç mü verir? Bunu anlamak için Şekil 13’e bakmak gerekir.

                               “Bu haritaya bakınca önümüzdeki en büyük afeti tahmin etmek zor mudur sizce?”

Şekil 13.Türkiye’de 2020 Yılı Normalin Yüzdesi İndeksine Göre Kuraklık Haritası(https://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/kuraklik-analizi.aspx?d=yillik#sfB)

 

KAYNAKLAR

  1. Centre for Research on the Epidemiology of Disasters (CRED)
  2. C. Tarım ve Orman Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Meteorolojik Afetler Değerlendirmesi Raporu-2021
  3. 2020 Yılı Afet İstatistikleri
  4. Türk Deprem Araştırma Dergisi
  5. Koenig and Schultz’s Disaster Medicine: Comprehensive Principles and Practices
  6. Journal of ADEM
  7. Türk Deprem Araştırma Dergisi
  8. Doğal Afetler ve Çevre Dergisi
  9. Türk Deprem Araştırma Dergisi
  10. Dijitalleşen Dünyada Akıllı Afet ve Acil Durum Uygulamaları
  11. Türk Kızılay Dergisi
  12. Afet ve Risk Dergisi
  13. Disaster Medicine and Global Public Health
  14. https://www.futurelearn.com/info/courses/humanitarian-action-response-relief/0/steps/60986
15 Ocak 2022 1 comment
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Etkinlik

Türkiye Afet Eğitimi Yılı 2021

by Ozan Konrot 10 Nisan 2021
written by Ozan Konrot
10 Nisan 2021 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Etkinlik

Türkiye Afet Eğitimi Yılı 2021

by Ozan Konrot 15 Şubat 2021
written by Ozan Konrot

PROGRAM

Oturum 1

Moderatör: Dr. Recep Dursun

13:00-13:30

Çağımızda Afet, Afet Tanımı ve Afet Tıbbı

Dr. Serkan Emre Eroğlu

13:30-14:00

Son 10 yılın Türkiye Afet Verileri: Neler Yaşadık?

Dr. Onur Karakayalı

Kahve Molası

Oturum 2

Moderatör: Dr. Serkan Yılmaz

14:30-15:00

Türkiye’de Afet Tıbbı Eğitim Uygulamaları

Dr. Neşe Nur User

15:00-15:30

Dünya’da Afet Tıbbı Eğitimi ve Kaynakları

Dr. Murat Ersel

15:30-16:00

Sorular ve Katkılar

Tüm Eğitmenler

 

15 Şubat 2021 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Newer Posts
Older Posts

Son Yazılar

  • Sahra Hastanesi Tecrübesi
  • 21. Yüzyılda Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) Olaylarına Yaklaşım
  • Türkiye’de Afet Tıbbı Eğitimi ve Afet Tıbbı Yan Dalı
  • İklim Değişikliğinin Acil Servis Üzerine Etkileri
  • Gelecekte Beklenen Afetler

Son Yorumlar

  1. iskender Dölek - Saha Raporlarının Afetlerdeki Önemi
  2. Çığ: Beyaz Tehlike! | Afet Komisyonu | TATD - 2020’de Türkiye ve Dünyada En Sık Görülen Doğal Afetler

Hakkımızda

  • Üyelik Başvuru Formu
  • Kurumsal Kimliğimiz
  • Gizlilik Politikası

Bize Ulaşın

  • Mustafa Kemal Mahallesi Dumlupınar Blv. No:274 Mahall E Blok Daire:18 Ankara
  • Telefon: (0312) 438 12 66
  • Email: bilgi@tatd.org.tr
@2024 – All Right Reserved. Designed and Developed by Themis
Facebook Twitter Instagram Linkedin Youtube Email
Afet Komisyonu
  • Home
    • Home 1
    • Home 2
    • Home 3
  • Contact
Giriş

Çıkış yapana kadar oturumumu açık tut

Şifrenizi mi unuttunuz?

Password Recovery

A new password will be emailed to you.

Have received a new password? Login here