14.10.2022 saatler 18.15’i gösterirken yer altında büyük bir patlama ile hayat bir kez daha durdu. Yürek sızımızın adresi bu sefer Bartın Amasra maden ocağı. Soma’dan sonra yüreklerimiz hala kömür karası iken bugün Amasra’da güneş yine karanlığa doğdu. Emeğin, alın terinin simsiyah olduğu emekçilerimiz yer altında ki o büyük patlama ile karanlıkta kaldı. Türkiye’nin dört bir yanında; Balıkesir Odaköy, Zonguldak Kozlu, Edirne Keşan, Şırnak Dağkonak, Karaman Ermenek, Siirt Madenköy, Manisa Soma ve bugünde Bartın Amasra ile yine yüreklerimiz bir kez daha yandı. Yazımıza tüm emekçilerimize başsağlığı dileyerek başlıyoruz. Kelimeler zor dökülürken kalemimizden bugün onları anmak ve gelecekte önlenebilir maden kazalarında olay yeri yönetimi üzerine sizlerleyiz.
Doğal afetler Ülkemizin önlenemez kaderi ancak maden kazalarını tam olarak doğal afet olarak sınıflandırmamak gerekli. Grizu patlaması gibi kısmi önlemez durum olsa da birçok önlem ile maden kazalarını azaltmak elimizde.
Madenlerdeki tehlikelerin başında patlamalar gelmektedir. Metan, etan, propan, bütan ile hidrojen, karbonmonoksit gibi bütün yanıcı gazları bünyesinde bulunduran hava patlayıcı özellik gösterir. Bunların en önemlisi hidrokarbonlar ve özellikle metan olup, metan ile havanın karışımı madencilikte “grizu” olarak isimlendirilir. Metanın tek başına yanması (metan patlaması) sırasında karbonmonoksit oluşmaz. Ancak metanın yanması kömür tozunun bulunduğu ortamda meydana gelirse, son aşamada kömür tozu patlaması olur ve bol miktarda karbonmonoksit oluşur.
Kömür madenlerindeki kömür damarlarından metan gazı açığa çıkabilmektedir. Bu nedenle madenlerde metan gazı dedektörleri bulunmakta ve metan gazı seviyesi belli bir değerin altında tutulmaya çalışılmaktadır. Madenlerin havalandırılması, metan gazı yoğunluğunun belirli bir seviyenin altında tutulması ve oksijen miktarının belirli bir seviyenin üzerinde tutulması açısından yaşamsal önem taşımaktadır. Madenlerde metan gazı birikmesini engellemek için kullanılan bir diğer yöntem metan drenajlarıdır. Metan drenajı, kömür ocaklarında tabakalardan ocak atmosferi içine nüfuz eden grizunun çalışma alanı dışına atılmasında kullanılan bir yöntemdir.
Kısa Bir Madencilik Tarihi
İnsanoğlu hayati ihtiyaçlarını karşılayabilmek için varoluşunun başından beri tarım ve madenciliğe yönelmiştir. Bu sebeple madenciliğin tarihi insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Bilinen ilk madencilik faaliyetlerinin kesin bir tarih olmamakla birlikte M.Ö.’ye dayandığı ve bu tarihte insanoğlunun silah ve çeşitli araç gereç yapımı için sileks, çakmaktaşı ve obsidiyen çıkarmaya ihtiyaç duyduğu belirtilmektedir. 1960’lı yıllara kadar kayıtlara geçen ilk madencilik faaliyetinin Sina Yarımadası’nda gerçekleştirilen turkuaz madenciliği olduğu öne sürülmekteydi ancak, 20. Yüzyılın ortasında yapılan keşifler sonucunda ilk madencilik faaliyetinin Svaziland’daki hematit ocağı olduğu ve M.Ö. 43.000 yılında işletildiği sonucuna varılmıştır
Öte yandan Dünya tarihinde oldukça önemli bir yer tutan ülkemizin de içinde bulunduğu Anadolu topraklarında da madenciliğin oldukça eskilere dayandığı bilinmektedir. 1970 yılında gerçekleştirilen Diyarbakır yakınlarındaki Çayönü tepesi arkeolojik kazılarının sonucunda bulunan, bakırdan yapılmış olan araç gereçlerin M.Ö. 6000 yıllarına ait olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda Anadolu’da madencilik faaliyetlerinin M.Ö 6000’li yıllara dayandığı ihtimali düşünülebilirse de kesin olarak işletildiği belirlenen ilk maden işletmesi Tokat Erbaa’daki Kozlu Eski Gümüşlük Madenidir.
Olayın Tanımı
Yirminci yüzyılın ilk yarısındaki maden felaketleri, her kazada yüzlerce ölüme neden oldu. Maden teknolojisi vegüvenliğindeki ilerlemeler, ilk günlerden beri yer altı mesleklerinin tehlikesini büyük ölçüde azalttı, ancak tehlikeyitamamen ortadan kaldırmadı. Daha 2010 yılında, Batı Virginia’daki Upper Big Branch Madeninde meydana gelen kömür tozu patlamasında 29 madenci öldü. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nde son 40 yıldaki en kötü madencilik felaketiydi.Çin şu anda madencilik ölümlerinde dünyaya öncülük ediyor; 2009 yılında maden kazalarında 2631 madenci öldü, bu sayı sadece 2002’de 6995 idi.
Bir maden kazasının hemen ardından, mahsur kalan madencilerin ilk önceliği kurtarılana kadar hayatta kalmaktır. Hayatta kalmanın önündeki engeller, zayıf iletişim, aşırı karanlık, kapalı alan, hipotermi, toksik atmosfer ve yaralanmaları içerir. Kapana kısılmış madenciler için solunabilir hava, su, yiyecek ve sıhhi tesisler sağlayan şişirilebilir güvenlik odalarının geliştirilmesi gelecekte birçok hayat kurtarabilir.
Herhangi bir kurtarma operasyonunun en zorlu yönlerinden biri, hayatta kalanların varlığını, yerini ve durumunubelirlemektir. Bir afet durumunda maden iletişim sistemleri genellikle hasar görür veya ulaşılamaz. Düşük frekanslı radyodalgaları kayaları delebilir ve mayın çapında alarm ve iletişim cihazları için umut verebilir. Sismik konum belirleyicilerbazı durumlarda kapana kısılmış madencilerin ürettiği titreşimleri algılayabilir.
Ateşleme kaynaklarını yangın veya patlamaları azaltmak için elektriği kapatmak, genellikle bir maden kazasındansonraki ilk eylemdir. Mutlak karanlığa gömülen madenciler, sınırlı süreli, pille çalışan kask ışıklarına güvenmek zorunda kalıyor ve bu da hayatta kalma çabalarını daha da zorlaştırmaktadır.
Soğuk ortam sıcaklıkları, maden operasyonlarından, akiferlerden, yağmurdan veya selden gelen su ile birleştiğinde ıslanan madenciler için büyük bir sorun oluşturur. Suya daldırma, iletken ısı kaybını beş kata kadar artırarakhipoterminin başlamasını hızlandırır. Uyarlanabilir hayatta kalma mekanizmaları (örneğin, titreyen termojenez) metabolik ısı üretimini iki ila beş kat artırır, ancak aynı zamanda oksijen tüketimini ve karbondioksit üretimini önemli ölçüde artırır, küçük, hava geçirmez alanlarda büyük bir sorundur. Hipotermi merkezi sinir sistemini baskılar, yargıyı bozar ve uygun hayatta kalma eylemlerinin gerçekleştirilmesini engeller.
Bir madendeki atmosfer birçok gazdan oluşur. İlk madenciler kanaryaları biyolojik atmosfer monitörleri olarak kullandılar çünkü kuşlar nispeten az miktarda zararlı gazlar veya rutubetlere yenik düşüyorlardı. Başlangıçta “sis” veya “buhar” anlamına gelen Almanca dampf kelimesinden türetilen nemli kelimesi, bir yeraltı madenindeki, genellikle zehirli veya oksijen eksikliği olan herhangi bir gaz karışımını tanımlamak için kullanılan madencilik dilidir. Anoksik bir ortamdakömür veya diğer karbonlu maddelerin ayrışması ve havada %5 ila %15 konsantrasyonlarda bulunduğunda patlayıcıdır.En eski algılama cihazlarından biri olan Davy emniyet lambası, %1’e kadar düşük konsantrasyonları algılar. Alev rengi ve yüksekliği mevcut metan miktarını gösterir. Düşük oksijen seviyeleri alevi tamamen söndürür. Artık özel kolorimetrik dedektörler kullanılmaktadır.
Afterdamp, bir patlamanın ürettiği gazdır. Neredeyse her zaman, akciğerlerde nitrik asit oluşturabilen nitrojen dioksit cinsinden rapor edilen, tehlikeli miktarlarda karbon monoksit ve nitrojen oksitleri içerir. Stinkdamp veya hidrojen sülfür gazı, karakteristik keskin bir çürük yumurta kokusuna sahiptir. Organik ayrışmanın yan ürünü, maden asidinin kükürt mineralleri üzerindeki etkisi veya kara barut veya dinamit gibi kükürt içeren patlayıcıların yanması, sudaçözünür ve bir maden havuzu çalkalandığında serbest bırakılabilir. Son derece zehirlidir ve siyanüre benzer bir etki mekanizmasına sahiptir.
Yüksek konsantrasyonlar, sadece birkaç nefesle bilinç kaybı, nöbetler ve ölüme neden olur.
Diğer gazlar arasında pil şarj istasyonlarından gelen yüksek derecede patlayıcı hidrojen gazı; akciğerlerde sülfürik asit oluşturan kükürt dioksit; ve düşük oksijenli bir atmosferde ısıtılan metandan veya kalsiyum karbürün suile etkileşiminden kaynaklanan asetilendir.
Madenlerde Meydana Gelen İş Kazaları
Madencilik sektörü iş kazaları ve meslek hastalıklarının en fazla görüldüğü sektörlerdendir. Ülkemizde maden kazaları denildiğinde öncelikle yeraltı kömür madenlerinde yaşanan kazalar akla gelmektedir (Tablo 1). Ölümcül yaralanmaların yaygın nedenleri arasında çatı çökmesi, kaya düşmeleri, yangınlar, patlamalar, gaz zehirlenmesi, mobil ekipman kazaları ve elektrik çarpması yer alır. Patlama tehlikesi taşımaları, oksijen tüketmeleri ve duman, gaz ve ısı üretmeleri nedeni ile madenlerdeki yangınlar özellikle tehlikelidir. Kömür madenlerindeki patlamaların en sık nedeni metan gazı, kömür tozu veya ikisinin birleşimidir. Maden kazaları ile meydana gelen ölümler dışında, kazalar ve meslek hastalıkları sonucunda sürekli iş göremez duruma gelen kişilerin sayısı da oldukça fazladır.
Tablo 1. Başlıca maden kazası türleri. |
• Grizu patlaması
• Kömür tozu patlaması • Göçük • Ocak yangınları • Su baskını • Şev kaymaları |
- Grizu Patlaması
Grizu, metan gazı ile hava karışımı olarak tanımlanır. Metan gazının havadaki kontrasyonu %5.4 ile %14.8 arasında olduğunda patlayıcı hale gelir. Genellikle en şiddetli patlama %9-10 arasındaki metan konsantrasyonunda meydana gelir. Grizu yeraltı kömür işletmeleri için en büyük riski oluşturan etmendir.
- Kömür Tozu Patlaması
Yeraltı kömür işletmelerinde sık karşılaşılan bir diğer kaza türüdür. Kömür taneciklerinin boyutunun 0.3 mm altında olması kömür tozu olarak tanımlanır. Kömür tanecikleri sadece yanıcı özelliğe sahipken kömür tozu tutuşmaya ve patlamaya yatkındır. Havada asılı şekilde olan ya da yerde birikmiş olan kömür tozlarının ateşlenmesini sağlayacak bir ısı kaynağının olması durumunda kömür tozu patlaması meydana gelebilir.
- Göçük
Tahkimatın yetersizliği veya taşıma gücünü kaybetmesi sonucu tavanın çökmesi durumu olarak tanımlanır.
- Ocak Yangınları
Kömür ya da maden ocağı içindeki yanıcı özellikteki malzemelerin alev alması sonucu meydana gelir. Kontrol altına alınamaması durumunda grizu patlamalarına neden olabilir. Kömürün kendiliğinden yanması sonucu ortamda oluşan gazlar zehirlenme ve patlamalara yol açarak birçok madencinin ölümü ile sonuçlanan kazalara neden olmuştur.
- Su Baskını
Yeraltında inşa edilen boşlukların su ile dolması beraberinde göçük riskini de getiren ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda birçok can kaybına neden olabilen maden kazalarından biridir. Su ile temas eden madencilerde hipotermi ve buna bağlı bilişsel değişikler ile su baskını nedenli yeraltı maden ocaklarına ulaşım yollarının kapanması kurtarma sonuçlarını olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
- Şev Kaymaları
Doğal olarak bulunan ya da madencilik gibi çeşitli alanlarda kullanılmak amaçlı yapay olarak oluşturulan eğimli ya da inişli yamaçlar şev olarak tanımlanır. Şev stabilitesinin bozulması durumunda şevi oluşturan malzemeler aşağı yönde hareket eder ve sonuçta şev kayması ile sonuçlanır.
Maden Kazalarının Yönetimi
Büyük felaketler nispeten nadirdir, ancak ortaya çıktıklarında, kurtarma ekibinden beklenen pratik beceri seviyesi oldukça yüksektir. Maden kazalarında yeraltında bulunan, etkilenen ve/veya yaralanan vakaları tahliye etmek ve tedavi etmek, tüm kurtarma organizasyonları için bir sorundur ve bu tür olaylara yönelik iyi bir planlama yapılmasını gerektirir. Maden kazaları ve kurtarma operasyonları olay öncesi, sırası ve sonrasındaki birçok faktörden etkilenebilmektedir (Tablo 2).
Tablo 2. Maden kazalarına etki eden faktörler. | ||||
İnsan Faktörleri | Teknik Faktörler | Çevresel Faktörler | ||
Fiziksel | Sosyoekonomik | |||
Olay öncesi | · Bilgi / Tecrübe
· Hazırlıklı olma |
· Makinelerin özellikleri ve kondisyonları
· Koruyucu ekipmanlar |
· Kaya özellikleri
· Coğrafik durum · Yapı ve güvenlik planı |
· Havalandırma güvenliği
· Yerüstü ve yeraltı hazırlıklar |
Olay anı | · Koruyucu araçların kullanımı
· Stres yönetimi |
· Yaralamayı önleyici teknoloji ve otomatik koruma cihazları | · Kayanın stabilitesi
· Yangın, su baskını, göçük ve gaz tehditi |
· Kaza koruyucuların akut işletilebilirliği |
Olay sonrası | · İlk yardım malzemelerine ulaşma
· Psikolojik sağlamlık |
· Yangın söndürme ve etkilerini azaltma
· Ventilasyon ve pompa kontrolü · Kurtarıcı ekipman ve odalar |
· Madene ulaşım kolaylığı
· Madenden tahliye kolaylığı |
· Kurtarma organizasyonunun işletilebilirliği |
Olaydan sonraki ilk birkaç saat en kritik olan zaman dilimini oluşturur. İletişim ekipmanı, yeraltı şemaları ve yerel alan haritalarını içeren komuta merkezi, maden kurtarma operasyonlarının merkezidir. Kurtarma operasyonlarının başarılı şekilde sonlanması için tıbbi hizmet ekibinin komuta merkezi ve kurtarma ekipleri ile tam entegrasyonu gereklidir. Maden kurtarma ekipleri oluşturulurken, hangi takımın arama ekibi, hangilerinin yedek ve destek ekip olacağını belirten bir rotasyon programı hazırlanır. Kurtarma ekipleri için yolların açık tutulması ve çevredeki meraklı insanların kurtarma çalışmalarını engellemelerini veya yaralanmalarını önlemek amaçlı çevre güvenliğinin sağlanması gereklidir. Afet bölgesinde bir basın merkezi kurulmalı ve haber medyasının bilgi aldığı tek alan burası olmalıdır. Eldeki bilgilerin bir kamu yetkilisi tarafından doğruluğu ve kesinliği kontrol edilip düzenlendikten sonra açıklanması önemlidir. Aile bekleme alanı, kurtarma faaliyetinin yapıldığı alandan ve medya merkezinden uzakta olmalıdır.
Maden arama kurtarma operasyonu, yer altı koşullarını değerlendirme ve madencilerin yerini tespit etme sürecidir. Madene giden en güvenli rota, yeraltına girmeden önce belirlenmelidir. Yeraltına gitmeden önce, her takım madende hangi koşulların mevcut olduğu hakkında bilgilendirilmelidir. Ekipmanlı yedek ekipler, kurtarma operasyonu sırasında hazır bulunmalıdır. Maden kuyusu gaz, duman veya su varlığı açısından test edilir. Gaz analizi sonucunda zararlı veya patlayıcı gazların veya oksijen eksikliğinin varlığı tespit edildiğinde veya dumanla karşılaşıldığında arama operasyonuna ara verilir. Koşulların aramaya izin vermediği noktada taze hava odaları kurulur.
Maden kazalarında genellikle haberleşme sistemleri hasar görmekte ve işlevsiz kalmaktadır. Bu nedenle herhangi bir kurtarma operasyonunun en zorlu yönleri hayatta kalanların varlığını, yerini ve durumunu belirlemektir. Maden kazası sonrasında bir madencinin kurtarılıncaya kadar geçen sürede önündeki engeller arasında aşırı karanlık, kapalı alan, zayıf iletişim, hipotermi, toksik bir atmosfer ve yaralanmalar sayılabilir. Maden kazasından sonra ateşleme kaynaklarının yangın veya patlamaya neden olmasını engellemek için elektriğin kesilmesi, aynı zamanda aşırı karanlık bir ortam oluşturmakta ve bu durum madencinin hayatta kalma mücadelesini oldukça zorlaştırmaktadır. Soğuk hava ortamı ile birlikte akiferlerden, yağmurdan veya taşkınlardan gelen su ıslanan madenciler için önemli bir sorun oluşturmaktadır. Su ile temas hipoterminin başlangıcını hızlandırarak iletken ısı kaybını beş kat artırır. Hipotermi ise merkezi sinir sisteminde depresyon ile bilinç bozukluğuna neden olarak kişinin sağkalım eylemlerini önler. Bu durum aynı zamanda küçük ve hava geçirmez alanlarda önemli bir sorun olan oksijen tüketimini ve karbondioksit üretimini de önemli ölçüde artırır.
Günümüzde kurtarma ekipleri madencileri bulmak için modern gaz algılama ve iletişim ekipmanlarını, sismik konum belirleyicilerini, jeofonları ve diğer cihazları kullanmaktadır. Maden kurtarma ekipleri, madencilere ulaşmak için yüzeyden sondaj delikleri ile küçük çaplı bir hayatta kalma deliği açarak, madencilerin yerini tespit etmek, durumlarını belirlemek ve mikrofonları, ışıkları ve kameraları madene indirebilirler. Tipik maden kurtarma ekipmanları arasında gaz dedektörleri, oksijen göstergeleri, haberleşme cihazları, termal görüntüleme cihazları veya ısı algılama cihazları, bağlantı hattı, harita kartı ve işaretleyici, ölçekleme çubuğu, baston, sedye, ilk yardım çantası, yangın söndürücü araçlar, battaniyeler ve solunum cihazları yer alır. Yeraltında ve keşif devam ederken kurtarma ekibinin güvenliğini sağlamak için ana fandaki basınç farkı yakından takip edilmeli ve değişiklikler sadece komuta merkezi tarafından yapılmalıdır.
Madencilerin bir patlama, göçük, su baskını veya yangın sonrası yeraltında mahsur kaldığı veya yaralanmaların meydana geldiği felaket durumlarında geçici bir tıbbi tedavi tesisi kurulmalıdır (Şekil 1). Kurtarma organizasyonlarının acil durumlarda hızlı, etkili bir yanıt vermesi ve bu yönde çaba sağlaması beklenir. Acil sağlık hizmetleri personeli arasında madencilik olaylarına ilişkin yapılan anketin sonuçları personelin bu konuda ki hazırlık seviyesinin düşük olduğunu ve ek eğitime ihtiyaç olduğu sonucunu göstermiştir. Felaket durumunda acil sağlık hizmetlerinin hazırlıkları, etkilenen kişilerin bakımı için gerekli olan tüm çalışmaları ve felaketin fiziksel ve psikolojik sonuçlarını en aza indirmeyi içerecek şekilde planlanmalıdır. Mesleki sağlık mevzutlarındaki ilerlemelere rağmen, kazalar meydana geldiğinde akut tıbbi müdahale anlayışı ile ihtiyaç arasında boşluklar olduğu saptanmıştır. Bu nedenle kurtarma operasyonlarının planlanması aşamasında tıbbi yönlere odaklanmaya ağırlık verilmeli ve kurtarma operasyonlarının hazırlık aşamasına entegre edilmelidir.
Zehirli gazlar, hipotermi ve yetersiz beslenmenin sinerjik etkilerinin yanı sıra kontamine yaralar ve ezilme yaralanmaların tedavisindeki gecikmeler maden kazası kurbanlarının tıbbi yönetimini önemli ölçüde etkiler. Uzun süre yeraltında mahsur kalanlarda dekontaminasyon esastır. Karbonmonoksit zehirlenmesi hiperbarik oksijen tedavisi gerektirebilir. Dikkatle değerlendirilen ve ilk tıbbi uygulamaları yapılarak stabil hale getirilen hastalar kara veya hava ambulansları ile uygun merkezlere nakil edilir. Takip ve tedavisi ayaktan düzenlenebilecek hastalara olay yerinde kurulmuş olan geçici tıbbi tesislerde gerekli tedaviler uygulanabilir ve takipleri yapılabilir. Madenden çok sayıda ceset çıkartılması durumunda geçici morg ihtiyacı olacaktır.
Kurtarma personelinin beslenmesi ve ihtiyaçlarının sağlanması için gerekli önlemler alınmalıdır. Yiyecekler yakındaki lokantalardan sağlanabilir. Uyku alanları için yakındaki moteller ya da mevcut değilse, kurtarma alanına kurulacak olan çadırlar kullanılabilir. Yeterli hijyen alanlarının sağlanması, kurtarma personeli arasında bulaşıcı hastalık salgınlarını önlemede kritik öneme sahiptir.
Özel Durumlar
Maden işçilerinde farklı birçok hastalık saptanmakla birlikte bazı hastalıklar daha sık görülmektedir (Şekil 2) .
- Mekanik Yaralanmalar
Kömür madeni kazalarında madencilerin maruz kalabilecekleri belirli yaralanma tipleri arasında ekstremite ve pelvis yaralanmaları (ezilme şeklinde yaralanmalar, kesi, yumuşak doku yaralanması, kırık ve çıkıklar), bir veya daha fazla uzuv kaybı, beyin ve kafa yaralanmaları (travmatik subaraknoidal kanama, intrakraniyal kanama, skalp kesisi, kafatası ve kafa tabanı kırıkları), servikal ve spinal kord yaralanmaları, batın ve toraks yaralanmaları (hemotoraks, pnömotoraks, kot fraktürleri, yelken göğüs) ile diğer kemik kırıkları bulunmaktadır.
- Termal Yaralanmalar
Maden kazalarındaki yangınlarda her dereceden yanıklar meydana gelebilir. Yanıklar genellikle el, yüz ve boyun gibi açık temasta olan vücut alanlarında yerleşim gösterir. Yüksek derece sıcaklığa maruz kalan madencilerde ciddi dehidratasyon ve sıcak çarpmalarına bağlı klinik bulgular saptabilir.
- Zehirli Gaz ve Solunum Sistemi İlişkili Yaralanmalar
Yeraltındaki madenlerde bulunan tehlikeli gazların etkileri maruz kalınan gazın tipi, havadaki konsantrasyonu, maruz kalınma süresi ve ortamda bulunan oksijen miktarına göre değişim göstermektedir. Oda sıcaklığında, deniz seviyesinde solunan havanın %21’i oksijendir. Argon, nitrojen, hidrojen, helyum, metan, etan ve karbondioksit normalde hava içeriğinde bulunabilir ancak belirli bir yoğunluğa ulaştıklarında havadaki oksijen hacmi azalır. Solunulan havadaki oksijen azaldığında, alveollerdeki kısmi oksijen basıncı ve dolayısıyla dokulara olan oksijen sunumu azalır. Sonuçta oksijen miktarı ile ilişkili farklı birçok semptom ve klinik bulgu ortaya çıkar. Havadaki oksijen miktarının giderek azalması takipne (%15-17), taşikardi, yorgunluk, bulantı, kusma, baş ağrısı (%9-15), senkop, bilinç kaybı ve ölüme (<%8) neden olabilir. Yeraltı maden ortamında %19’dan düşük oksijen konsantrasyonunda çalışmak yasaktır.
3.1. Karbonmonoksit
Bu renksiz, tatsız, kokusuz gaz hemoglobin bağlama bölgeleri için oksijen ile rekabet eder ve yaklaşık 220 kat daha fazla bir afinite ile bağlanır. Oksihemoglobin dissosiyasyon eğrisini sola kaydırır ve şeklini sigmoidal görünümden hiperbolik görünüme çevirir. Kronik sigara içen kişilerde düzey %10’a kadar yükselebilir, sigara içmeyen kişilerde %3 ve üstü düzeyler toksik kabul edilir. Karbonmonoksit düzyi %20’nin üzerine çıktığında ciddi zehirlenme bulguları ortaya çıkmaya başlar. Bu değer %40’lara ulaştığında semptomlar şiddetlenir ve %60’ın üzerindeki değerler ölümle sonuçlanabilir. Yüksek oksijen ihtiyacı olan dokular (beyin ve kalp) ilk etkilenenler arasındadır. Yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, hipotansiyon, senkop, nöbet, bilinç kaybı ve ölüme neden olabilir. Karbonmonoksit için çalışma ortamlarında izin verilen üst sınır değeri 8 saatlik bir çalışma için %0.005’dir (50 ppm).
3.2. Karbondioksit
Havadan daha ağır, renksiz ve kokusuz bir gazdır. Havadan ağır olması nedeni ile dipte toplanır. Solunum ve karbon içeren maddelerin tam olarak yanması sonucu oluşur. Patlayıcı veya yanıcı etkisi yoktur. Çalışma ortamında izin verilen azami konsantrasyonu %0.5’dir (5000 ppm). Havadaki miktar ve maruz kalınan süreye göre etkileri farklılık gösterir. Karbondioksit düzeyi %10 ve üzerindeki değerlerde nefes darlığı, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma, görme bozukluğu, titreme, kulak çınlaması, terleme, kan basıncında yükselmeye neden olurken, %20 ve daha yüksek değerlerde ise hipotansiyon, solunum sayısında azalma, bilinç kaybı, koma ve ölüme neden olabilir.
3.3. Hidrojen Sülfür (Kükürtlü Hidrojen)
Kimyasal yolla asfiksi oluşturan zehirli gazlardan biridir. Renksiz, havadan ağır, bozuk yumurta kokusuna benzeyen kötü kokulu, kara barut patlaması ve sülfatlı madenlerin patlatılması sonucu ortaya çıkar. Ortamda %4.4–44.5 arasında bulunduğunda patlayıcıdır. Çalışma ortamında izin verilen azami konsantrasyonu 10 ppm’dir. Havadaki konsantrasyonu 20 ppm olduğunda klinik etkileri başlamakla birlikte 100 ppm ve üzerinde klinik bulgular daha da belirginleşir. Mukozadaki irritan etki sonucu kornea ve konjonktivada yüzeyel inflamasyona, nörotoksik etkiye bağlı koku duyusunda azalmaya, düşük çözünürlüklü olması sonucu akciğer ödemine, yoğun maruziyet sonucu akut merkezi sinir sistemi toksisitesine bağlı gelişen reversible bilinç kaybına ve daha yüksek konsantrasyonlarda nöbet ve ölüme neden olabilir.
3.4. Sülfür Dioksit (kükürt dioksit)
Havadan ağır, renksiz, keskin kokulu ve suda çözünürlüğü yüksek olan bir gazdır. Kükürt içeren yakıtların yanması sonucu ortaya çıkar. Havadaki konsantrasyonu 5 ppm olduğunda semptomlar oluşmaya başlar. 10 ppm’de hapşırma, öksürme ve gözlerde irritasyon, 20 ppm ve üzerinde ise akut solunum sıkıntısı, alveolar hemoraji ve ölüme neden olabilir.
Olay Öncesi Önlemler
Maden kurtarma operasyonlarındaki en önemli ilerlemelerden biri, 1856’da bağımsız solunum cihazının kullanıma sunulmasıyla meydana geldi ve bu da kurtarma görevlilerinin operasyonları daha güvenli bir şekilde yürütmesine olanak sağladı. Gelişmiş ekip eğitimi ve iyileştirilmiş ekipman ile modern maden kurtarma, kaotik, koordine olmayan kurtarma girişimlerini verimli, iyi koordine edilmiş grup çabalarına dönüştürdü. Tıbbi unsurların takıma tam entegrasyonu, başarılı bir sonuç için esastır.
Kurtarma Operasyonları İçin;
Günümüz ekipleri madencileri bulmak için modern gaz algılama ve iletişim ekipmanları, sismik konum belirleyiciler,jeofonlar ve diğer cihazları kullanmaktadır Kurtarma minibüsleri, solunum cihazı, şarj tesisleri, el aletleri, tıbbimalzemeler ve gaz analiz ekipmanları ile donatılmıştır. Madendeki gazların niteliksel ve niceliksel bilgisi, yangını düşündüren yüksek karbon monoksit seviyeleri gibi mevcut atmosfer koşullarının yanı sıra geçmiş olaylara ilişkin önemli ipuçları sağlar.
Maden acil durum operasyon ekipleri, madencilere ulaşmak için yüzeyden sondaj kuyuları açabilir. Küçük çaplı bir “hayatta kalma deliği” Kurtarma ekipleri, madencilerin yerini belirlemeye, durumlarını belirlemeye ve bir kurtarma deliği açılırken destek ve yardım sağlamaya yardımcı olmak için mikrofonları, ışıkları ve kameraları madene indirebilir.
Olay Sonrası Önlemler
Acil durumdan sonraki ilk birkaç saat en kritik olanıdır. Maden kurtarma ekiplerinin, maden personelinin ve yerel yetkililerin koordinasyonu esastır. Bir komuta merkezi, kurtarma operasyonlarının merkezini oluşturur ve iletişim ekipmanı, yer altı şemaları ve yerel alan haritaları içerir. Maden kurtarma ekipleri geldiğinde, hangi ekiplerin arama ekibi, yedek ekip ve yedek ekip olacağını belirleyen bir rotasyon programı hazırlanır. Akan su bulunan bir tezgah alanı, solunum cihazının temizlenmesini, test edilmesini ve hazırlanmasını sağlar.
Acil durum personeli için yolları açık tutmak ve çevredeki meraklı kişilerin kurtarma çabalarını engellememesini veya maden arazisindeyken yaralanmamasını sağlamak için çevre güvenliğinin sağlanması esastır. Şirket personeli veya polis memurları, madene giden tüm yolları korumalıdır.
Acil bir durumda kurtarma personelini beslemek ve barındırmak için hazırlık yapılmalıdır. Yiyeceklerhazırlanabilir veya yakındaki bir restorandan getirilebilir. Yakındaki moteller genellikle uyku odaları sağlayabilir veya yoksa, kurtarma alanında çadır kurulabilir. Yeterli saha hijyeninin sağlanması, kurtarma personeli arasında bulaşıcı hastalık salgınlarını önlemek için kritik öneme sahiptir.
Maden arama, bir kurtarma veya kurtarma operasyonu sırasında yer altındaki koşulları değerlendirme ve madencileri bulma sürecidir. Madene giden en güvenli yol, kimse yer altına inmeden önce belirlenir. Bir kuyu madeninde, kafes (yani asansör) düzgün çalışması için kapsamlı bir şekilde test edilir ve kuyuda gaz, duman veya su olup olmadığı test edilir.
Bazı afet durumlarında koşullar, bağımsız solunum cihazı olmadan ilk araştırmaya başlamayı mümkün kılabilir. Bu “çıplak” keşif, yalnızca havalandırma sistemi düzgün çalıştığında ve gaz testleri güvenli bir atmosfer gösterdiğinde gerçekleştirilir. Cihazlı yedek ekipler yakınlarda konuşlanmış, gerekirse bir kurtarma işlemi gerçekleştirmeye hazır. Gaz analizi, zararlı veya patlayıcı gazların varlığını veya oksijen eksikliğini gösterdiğinde veya duman veya hasarla karşılaşıldığında, havalandırmadaki kesintilerin keşfedildiği yerde çıplak yüzle keşif durur. Bir “temiz hava üssü” genellikle koşulların artık yüzsüz keşiflere izin vermediği noktada kurulur. Solunum cihazı bulunan ekipler, temiz hava üssünden keşif çalışmalarına devam etmektedir. Tipik maden kurtarma ekipmanları arasında gaz dedektörleri, oksijen göstergeleri, iletişim ekipmanı, termal görüntüleme kameraları veya ısı algılama cihazları, bağlantı hattı, harita tahtası ve işaretleyici, ölçekleme çubuğu, baston, sedye, ilk yardım çantası, yangın söndürücü, aletler, battaniyeler bulunur.
Yeraltına gitmeden önce, her takıma madende neler olduğu ve şu anda hangi koşulların mevcut olduğu hakkında bilgi verilir.Her yeraltı kömür madeni zararlı gazlar, toz dumanları ve duman içerdiğinden, bir havalandırma sistemi ana giriş şaftı aracılığıyla yüzeyden hava çeker. Havalandırma kontrolleri, havayı belirli aralıklarla hareket etmeye zorlar. Madenin tüm bölümlerini güvenli bir şekilde havalandırmak için yönlerde ve belirli hızlarda sağlanmalıdır. Ana fan bir basınç farkı yaratır ve temiz hava üssü kurulduktan ve keşif başladıktan sonra yer altındayken kurtarma ekibinin güvenliğini sağlamak için izlenmeli veya korunmalıdır. Havalandırmadaki değişiklikler sadece komuta merkezi tarafından yapılır. Ekip madende ilerlerken tüm havalandırma kontrolleri incelenir. Ekip üyeleri, hasarlı havalandırma kontrollerini tanıyabilmeli, bir anemometre veya duman tüpü kullanarak havalandırma havasının yönünü ve hızını belirleyebilmeli, bir maden girişinin kesit alanını ölçebilmeli ve alanı kullanarak havanın hacmini hesaplayabilmelidir.
Yeraltı madenlerindeki yangınlar, patlama tehlikesi oluşturmaları, oksijen tüketmeleri ve duman, zehirli gazlar ve ısı üretmeleri nedeniyle özellikle tehlikelidir. Yangın sırasında patlayıcı gazları ve damıtıkları yangın alanından uzaklaştırmak ve dumanı, ısıyı ve alevleri ekipten uzaklaştırmak için havalandırma her zaman sağlanır. Kömür madenlerindeki patlamaların en sık nedeni metan gazının, kömür tozunun veya ikisinin birleşiminin tutuşmasıdır. Patlamalar çatı desteklerini havaya uçurabilir, havalandırma kontrollerine zarar verebilir.
Yaralıların Tıbbi Tedavisi
Madencilerin yeraltında mahsur kaldığı veya bir patlama, çatı düşmesi veya yangın sonrası yaralanmaların meydana geldiği bir felakette, geçici bir tıbbi tedavi tesisi kurulmalıdır. İlk stabilizasyondan sonra, olay yerinde ilk tıbbi müdahaleleri yapılan yaralıların, kara ve hava ambulansları ile çevredeki hastanelere nakilleri gerekir. Madenden çoksayıda ceset çıkarılıyorsa, geçici bir morg gereklidir. Çevredeki soğuk hava depoları kullanılabilir. Uzun süre sonra çıkarılan cesetlerde yanık ve sıcağa bağlı deformasyon ve madencilerin genelde kimliksiz çalıştırılmaları nedeniyle kimliklendirme yapılması zorlaşmaktadır.
Sonuç
Maden kazaları nadir ancak sonuçları oldukça yıkıcı olabilen afet durumlarıdır. Maden kazalarının öncesinde gerekli eğitimin verilmesi, koruyucu önlem ve ekipmanların hazır olması ve maden kazası sırası ile sonrasında izlenmesi gerekli olan yol haritasının belirlenmesi gereklidir. Kurtarma organizasyonu planlanırken maden kazaları konusunda eğitim almış sağlık ekiplerinin de maden kurtarma ekibi ile yeterli entegrasyonunun sağlanmasına özen gösterilmelidir.İlk müdahalede en önemli sorunlar; olay yeri güvenliği, kimliklendirme ve kurtarmaya müdahale eden ekiplerin uzun süre madende kalmaları sonucu gazdan etkilenmeleridir.
Afetlerin coğrafyamızın kaderi olmayacağı, afet sonrasında değil afet öncesinde gerekli önlemlerin alınacağı günlere…
BAŞIMIZ SAĞOLSUN
Doç.Dr.Onur KARAKAYALI
Dr.Turhan SOFUOĞLU
Kaynaklar
1.Afet Yönetimi ve Tıbbi Uygulamalar; Maden Kazaları
- Ciottone’s Diseaster Medicine; Mining Accident
Görseller Dr.Turhan Sofuoğlu’nun izni ile yayınlanmıştır.