Home Afet Yazı Dizisi Afetlerde Göçmen Etkisi Ve Dil Bariyeri

Afetlerde Göçmen Etkisi Ve Dil Bariyeri

by Mustafa İpek
0 comments

Kişilerin bulundukları yerden başka bir yere taşınması veya yerleşmesi anlamına gelen göç, genelde farklı coğrafî bölgeler asındaki yer değişikliğini belirtmek için kullanılır. Uluslararası Göç Örgütü (IOM, International Organization for Migration) Göç Terimleri Sözlüğünde göç terimini; “Bir kişi ya da bir grup insanın bulundukları ülke içinde ya da ülke sınırlarını aşarak başka ülke topraklarında ikamet etmesi” olarak tanımlamıştır (IOM, 2019).

Göç Çeşitleri

  • Gerçekleşme nedenine göre
    • gönüllü göç
    • zorunlu göç
  • Hedef yerine göre
    • iç göç
    • dış göç
  • Yasal durumuna göre
    • düzenli göç
    • düzensiz göç
  • Hacmine göre
    • bireysel göç
    • kitlesel göç
  • Süresine göre uzun
    • vadeli göç
    • kısa vadeli göç

Türkiye, son zamanlarda göç yönetimi ile ilgili ileri düzey planlama ve politika geliştirme çabalarını artırmıştır. Göç ve mülteci koordinasyonu, 2013 yılında kurulan Göç İdaresi Başkanlığı tarafından yapılmaktadır. Türkiye, uluslararası koruma ihtiyacı olan sığınmacıları ve göçmenleri kabul etmektedir. Özellikle Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğu Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye bu göçmen kabullerini yaparken dil kursları, eğitim olanakları ve istihdam destekleri gibi hizmetleri de sunmaktadır. Ayrıca göç yönetimi ve sığınma konularında diğer ülkeler ve uluslararası toplumla işbirliği yapmaktadır.

Dünya çapında 258 milyondan fazla uluslararası göçmen bulunmaktadır. Özel durumları nedeniyle bir salgın veya afet sırasında acil bakıma ihtiyaç duyan en savunmasız kişiler göçmenler ve mültecilerdir. Çoğu ülkede hiçbir veri tabanı bu kişiler hakkında güvenilir, güncel ve doğru istatistikler sağlamamaktadır. Mülteciler genellikle sınır dışı edilme korkusu nedeniyle savunmasızlıklarını ifade etmekten ve hizmet almaktan çekinmektedir. Zaten mülteci olarak kırılganlığı olan biri aynı zamanda afetzede, kadın, yaşlı, çocuk veya engelli olabilir.  

Mart 2024’te Mohammad Mahdi Doust Mohammadi ve ark. Yaptığı bir çalışmaya göre mültecilerin karşılaştığı temel zorluklardan bazıları dil problemi, duygusal ve sosyal destek eksikliği ile kalabalık yerlerde yaşamak gibi sosyoekonomik sorunlardır.

Japonya’da 2022’de afetlerden bağımsız olarak yapılan bir çalışmada 3. basamak bir hastanenin acil bakım merkezine başvuran Japon ve göçmen hastalar arasında karşılaştırma yapılmış. Göçmen hastaların yanık, bulaşıcı hastalık ve anafilaksiye yakalanma oranları daha fazla çıkmış. Ancak hastaların hastanede kalma süreleri açısından bir farklılık yokmuş. Bu durumu afet zamanı için düşündüğümüzde bu durumun çok daha kötü bir duruma evirileceğini tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.

Afetlerde ‘görünür olmak’ göçmenler için diğer bireylere nazaran çok daha zordur. Zira kırılgan gruplardan olan göçmenler için, özellikle yetişmiş bireylerin ve özellikli kurumların afetlerde yardımı gereklidir.

Ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremin etkilerinin en çok hissedildiği yerler, aynı zamanda mülteci ve göçmen nüfusun yoğun olarak yaşadığı şehirlerdir. Resmi kayıtlara göre, deprem bölgelerinde Geçici Koruma Statüsüyle (GKS) bulunan Suriyelilerin nüfusu 1.738.035 olarak kayıtlara alınmıştır. Yani kayıtlı GKS sahibi Suriyeli göçmenlerin neredeyse yarısı. Bazı baroların ve sivil toplum örgütlerinin ilk tuttukları raporlara göre 6 Şubat depremi sonrasında göçmenlerin görünmez olarak değerlendirildiği ve ayrımcılığa maruz bırakıldıkları tespit edilmiş.

Afetlerde çoğu zaman görmezden gelinen ya da ayrımcı söylemlere maruz bırakılan mülteci ve göçmenlerin durumunu tespit etmek amacıyla bazı raporlar kaleme alınmış. Göç araştırma derneğinin yazdığı ilk durum tespit raporlarına göre afetlerde göçmenlerin karşılaştığı 2 ana problemin nefret söylemi/düşmanlaştırma ve barınma olduğu belirlenmiş. Her iki sorunun bireylerin afetten sonra göç ettikleri yerlerde ayrışma ve ötekileştirmeye yol açabileceği belirtilmiş.

Bir Göçmen Problemi Olarak ‘Barınma’

Barınma başta olmak üzere yaşanılan çoğu soruna acil kamusal yanıtların alınmadığı zamanlarda, afetzedeler kendi sorunlarını kendi kaynaklarını kullanarak çözmek zorunda kalırlar. Geçmiş afetlerde; özellikle yurt dışına yoğun göç vermiş bölgelere, yurt dışında organize olmuş kişiler tarafından çok sayıda yardım iletildiği tespit edilmiş. Nefret söylemlerine maruz kalmamak için afetlerde barınmaya çalışırken ‘görünmez olmaya’ çalışan göçmenlerin olduğu da tespit edilen durumlardan biridir. Buna örnek olarak 6 Şubat depreminden sonra geçici tarım işçisi olarak çalışan Suriyeli bazı ailelerin barınma sorununu çözmek için çalıştıkları seralarda, sağlığa uygunluk koşullarının kötü olmasına aldırış etmeden kaldıkları tespit edilmiştir. Öte yandan Suriyeli göçmenlerin daha önce savaş deneyimi yaşadıkları ve bu durumun onları daha dayanıklı hâle getirdiği, daha önce evsiz oldukları için kolayca afetlerde paniğe kapılmadan soğukkanlılığını koruyarak, mantıklı hareket etme yeteneği kazandıkları ve zor koşullara daha iyi uyum sağladıkları tespit edilen durumlardan biridir. Yine çadır kentlere yerleşimde önceliğin mülteci göçmenler olmadığını, olsa da çadır kentlerin biraz daha arka tarafında daha izole kaldıklarını veya yerleştikten sonra yaşadıkları ayrımcılık ve nefret söylemleri üzerine çadır kentleri terk eden çok sayıda depremzede mülteci olduğu 6 Şubat depremi sonrası yayınlanan ilk raporlarda tespit edilmiş.

Barınma sorunu ile karşılaşan çocuk, engelli, kadın, yaşlı ve göçmen gibi kırılgan gruplara dâhil bireyler özel ve özgün ihtiyaçlarının karşılaması için çareyi tekrar göç etmekte bulabilirler.

Dil Bariyeri

Ülkelerin çoğunun mevcut afet ve acil durum müdahale planlamaları, kısıtlı İngilizce bilgisine sahip (Limited English Proficiency – LEP) toplulukların gereksinimlerini yeterince karşılayamamaktadır. Dil ve kültürel farklılıkların karmaşıklıkları, ilk müdahale ekiplerinin ve acil durum sağlayıcılarının LEP topluluklarına ulaşmalarında ciddi engeller oluşturmaktadır. LEP popülasyonları, direktifleri ve uyarıları anlama olasılıkları daha düşük olduğundan artan bir savunmasızlığa sahiptir. Bu konu ile ilgili özel eğitilmiş tıbbi tercümanlar, LEP toplulukları ile kültürel ve dilsel bağlantı kurabilirler. Amerikan toplum anketi verilerine göre Washington Eyaleti’nin en kalabalık ilçesi olan King County’de, 5 yaş ve üzeri kişilerin %21,7’si evde İngilizce dışında bir dil konuşmaktadır. LEP popülasyonları için afet hazırlığı, planlaması ve müdahalesinin yeterince ele alınmasındaki boşluk, 2005’teki 1836 kişinin ölümüne neden olan Katrina Kasırgası (Amerika Birleşik Devletleri)  göz önüne alındığında özellikle kritiktir. Katrina Kasırgasında tahliye planlarının bazı nüfus gruplarının (göçmen, LEP popülasyonları vb.) demografik ve sosyal özellikleri dikkate alınmadan devreye sokulması neticesinde, zarar görebilir grupların tahliyesinin yapılamaması, merkezi hükümet ve sorumlu kurum FEMA’nın (Federal Emergency Management Agency) büyük bir zafiyeti olarak değerlendirilmiştir.

Kaynak: https://www.trthaber.com/haber/dunya/dunyayi-sarsan-olaylar-katrina-kasirgasi-336485.html

Özellikle Kasırga güzergâhındaki Latinolar arasında, yaklaşan fırtına hakkında bilgi edinme ve tahliye veya acil barınaklara ulaşmadaki engeller arasında yetersiz İngilizce düzeyi ve bireysel ulaşım eksikliği mevcut olduğu rapor edilmiştir. Ayrıca sınır dışı edilme korkusu veya tehdidi, belgesiz veya statüsüz Latino göçmenler arasında yardım ve destek aramanın önündeki bir diğer bildirilen engeldi.

Ülkemizde Afet Bölgelerinde Dil Bariyeri Nasıl Aşılmaktadır?

Ülkemizde afet durumlarında çeviri gereksinimi için akla ilk Afette Rehber Çevirmenlik (ARÇ) gelmektedir. 1999 Marmara depreminden sonra yurt dışından gelen yabancı arama kurtarma ekipleri ve yardım kuruluşları ile uluslararası iletişimi sağlamak için kurulan ARÇ, İstanbul Üniversitesi Çeviri Bilim Bölümü girişimiyle Çeviri Derneği’nin çatısı altında 2001 yılında kuruldu. ARÇ gönüllülük esasına dayanarak çalışmaktadır. 2011 yılında Van Depremi sonrası ARÇ’lerin görünen faydalarından dolayı il AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) kurumları kendi bünyesinde çevirmenler istihdam etmeye başlamıştır.

Diyarbakır Tabip Odası tarafından yeterli seviyede Türkçe bilmeyen hasta ile iletişimin sağlanabilmesi için doktorun Kürtçe de sağlık hizmeti sağlaması amacıyla 227 sayfalık Kürtçe Anamnez adlı dilbilgisi, hasta öyküleri, sözlük gibi başlıklar içeren iki dilli bir kitap yayımlanmıştır. Ancak hiç Kürtçe bilmeyen bir hekimin bu tıbbi çeviri kitabını okuyup hastalarla ne derece iletişime geçebileceği ise tartışma söz konusudur. Sağlık Bakanlığı’nın 2012’de Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü çatısı altında kurulan Uluslararası Hasta Destek Birimi’nin hizmete girmesiyle sağlık çevirileri için kurumsallaşma süreci başlanmış oldu. Ayrıca Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan 444 47 28 telefon hattı üzerinden 7 gün 24 saat İngilizce, Almanca, Arapça, Rusça, Farsça ve Fransızca gibi birçok dilde çağrı hizmeti veren Uluslararası Hasta Destek Hattı mevcuttur. Aynı zamanda ülkemizdeki Suriye’den göç etmiş kişilere koruyucu sağlık hizmetleri ile temel sağlık hizmetlerini daha etkin ve verimli bir şekilde sunabilmek, dil ve kültür bariyerinden kaynaklanan sorunları aşabilmek, sağlık hizmetlerine erişimi artırabilmek için bu kişilerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde, Göçmen Sağlığı Merkezleri kurulmuştur. Sağlık Bakanlığı’nın Sıhhat Projesi bilgilendirme sayfasında Suriyelilerin sağlık hizmetlerine erişimi artırıldığı, Sıhhat Projesi kapsamında göçmen nüfusun yoğun olduğu 29 ilde 177 Göçmen Sağlığı Merkezi faaliyetlerini sürdürdüğü ve 790 Göçmen Sağlığı Biriminin kurulması planlandığı belirtilmektedir. Göçmen sağlığı merkezleri genelde ağırlıklı olarak 1. basamak sağlık merkezi olarak çalışmaktadır.

Peki Ne Yapılması Gerekir?

Öneriler;

  1. Göçmenlere özel halk sağlığı kampanyaları ve onlara ulaşılabilecek bir platformda duyurular yapılmalı.
  2. Küresel göçmen nüfusu artmaya devam edecek. Ev sahibi ülkeler, gelecekteki afetler sırasında halkın refahını korumak için kurumlara olan güveni arttırmak adına eğitime destek vermek için yeterli sağlık tanıtım kampanyalar koordine edilmeli.
  3. Bürokrasiye ulaşılabilirlik kolaylaştırılmalı.
  4. Göçmen afetzedelerle birlikte toplum temelli sağlık ve dil eğitimi programları geliştirerek, toplum-katılımlı bir ortaklık oluşturma süreciyle, kuruluşlar ve topluluklar oluşturulmalı.
  5. Ülkelerin anadilleri dışındaki bir dili konuşan popülasyonlar için acil planlama tatbikatları, masa üstü tatbikatlar ve hastane afet tatbikatları gibi ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir yaklaşım sergilenmeli.
  6. Ülkeler anadilleri dışındaki bir dili konuşan popülasyonları için Tıbbi Tercüman yetiştirmeli.
  7. Sağlık çevirmenlerini eğitmek üzere üniversiteler büyük bir görev bilincinde çalışmalı.
  8. Sadece ülkemize göç eden topluluklar değil ayrıca Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ikamet eden ve Türkçe dışında sadece Kürtçe, Zazaca ve Arapça gibi dilleri konuşan kişilere de bu minvalde çeviri hizmeti verilmelidir.
  9. Göçmen Sağlığı Merkezleri sayıca yeterli hale getirilmeli ve buralarda çalışan personel sayısının iyileştirilmelidir.

Kaynakça

1. Duruel, Mehmet. “Afetlerde göçmen olmak: 6 Şubat depremi Hatay örneği.” Mukaddime 14.2 (2023): 227-255.

2.Semerci, Pınar Uyan, et al. “Deprem bölgesinde göçmen/sığınmacı/mülteci olmak.” Reflektif Sosyal Bilimler Dergisi 4.2 (2023): 469-483.

3. Wang, Cheng, et al. “Disease knowledge and attitudes during the COVID-19 epidemic among international migrants in China: a national cross-sectional study.” International Journal of Biological Sciences 16.15 (2020): 2895.

4. https://tr.wikipedia.org/wiki/Katrina_Kas%C4%B1rgas%C4%B1

5. Düzel, Mehmet , Yüksek Lisans Tezi: Türkiye’deki Sağlık Çevirmenlerinin Rol Belirsizliği Ve Rol Çatışması: Antalya, Ankara Ve İstanbul’da Bulunan Sağlık Çevirmenlerinin Erving Goffman’ın Rol Modeli Eşliğinde İncelenmesi.

6. Nepal, V., Banerjee, D., Slentz, M., Perry, M., & Scott, D. (2010). Community-based participatory research in disaster preparedness among linguistically isolated populations: A public health perspective. Journal of empirical research on human research ethics, 5(4), 53-63.

7. Baechler, N. C. (2018, May). Afet risk ve zarar azaltmada iletişim stratejisinin rolü. In 2nd International Symposium on Natural Hazards and Disaster Management, Sakarya University Culture and Congress Center, Sakarya-Turkey 04-06 May 2018.

8. Doust Mohammadi, M. M., Salmani, I., & Farahmandnia, H. (2024). Social vulnerabilities among immigrants and refugees in emergencies and disasters: a systematic review. Frontiers in Public Health, 11, 1235464.

9. https://www.trthaber.com/haber/dunya/dunyayi-sarsan-olaylar-katrina-kasirgasi-336485.html

10. Küçük, A. (2020). TÜRKİYE’DE GÖÇ VE SAĞLIK POLİTİKALARI ANALİZİ:“SIHHAT PROJESİ” ÖRNEĞİ. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 20(47), 473-496.

11. Ishii, E., Nawa, N., Matsui, H., Otomo, Y., & Fujiwara, T. (2022). Comparison of disease patterns and outcomes between non-Japanese and Japanese patients at a single tertiary emergency care center in Japan. Journal of Epidemiology, 32(2), 80-88.

12. Messias, D. K. H., Barrington, C., & Lacy, E. (2012). Latino social network dynamics and the Hurricane Katrina disaster. Disasters, 36(1), 101-121.

You may also like

Leave a Comment