Çok eski zamanlardan beri insanlar afetleri, gezegenlerin, yıldızların hareketleri ile ilişkilendirerek yıldızların kötü bir pozisyonda ise çok kötü bir şey; afet olacağı anlamını çıkarmaktaydılar. Daha sonraları afetleri, toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olaylar olarak tariflemişlerdir. Son zamanlarda ise aslında doğal afetler yerine doğal tehlike teriminin kullanılmasının daha uygun olacağı, bu doğal tehlikenin afete dönüşmesinin nedeni ise önlemlerini almayan veya alamayan insan nedenli olduğu düşünülmektedir. Bu durumda afetlerin sebebinin insan kaynaklı olduğundan söz edebiliriz.
Küresel felaket riski, küresel ölçekte insan refahına zarar verebilecek, hatta modern uygarlığı tehlikeye atabilecek veya insan neslinin yok olmasına neden olabilecek veya insanlığın potansiyelini kalıcı ve büyük ölçüde azaltabilecek -yok edebilecek olaylardır. Olası küresel felaket riskleri, insanların neden olduğu teknolojik riskler, yıkıcı yapay zeka, biyoteknoloji veya nanoteknolojinin yaratılması, nükleer soykırım, genetiği değiştirilmiş organizmalarının kullanımı ile yapılan biyoterörizm, elektrik şebekesi gibi kritik altyapıyı tahrip eden siber terörizm, doğal bir pandemiyi yönetememe, küresel ısınma, türlerin neslinin tükenmesi de dâhil çevresel bozulma, eşit olmayan kaynak dağılımının bir sonucu olarak kıtlık, aşırı insan nüfusu, mahsul kıtlığı ve sürdürülebilir olmayan tarım sayılabilir. 2008 yılında, İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nün ev sahipliğinde düzenlenen bir konferansta uzmanlarla yapılan resmî olmayan bir ankette, 2100 yılına kadar insanlığın yok olma riskinin %19 olduğu tahmin edilmektedir. Nedenler arasında ise en sık sebep olarak teknolojik nedenler gösterilmiştir.
Bugün milyarlarca kişinin kullandığı internet 1960 yılında bilgi paylaşmak amacı ile kurulmuştur. İlerleyen zamanlarda internetin bu denli yaygınlaşacağı beklenmediğinden ve insanların sisteme zarar verebilecekleri düşünülmediğinden güvenlik geri planda bırakılmıştır. Teknolojik gelişmeye paralel olarak küreselleşme ve getirdiği iş kolaylığı gibi nedenlerden ötürü bu geçiş hızlanarak internet dünyası dediğimiz yeni görünmeyen sanal bir kıta keşfedilmiştir. Böylece küreselleşme hız kazanmış, ülke sınırları küçülmüş, rekabet ortamı şiddetlenmiş, bölgesel gruplaşmalar başlamış ve bugün için ülkelerin fiziksel alan dâhil tüm etki alanları siber alandaki yetkinliklerine göre sınırlanmıştır. Bilgi toplumuna hızlı geçiş süreci ile birlikte, zararlı yazılımların oranında büyük artış meydana gelmiş; ülkelerin kurum ve kuruluşları siber saldırıların hedefi olmuştur. Düşük giriş maliyeti, anonimlik ve tehdit eden coğrafi alanın belirsizliği siber uzayın hükümetler için yeni güvenlik sorunu olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kamunun siber uzayda etkinliğinin fazla olamaması siber afet tehdidini artıran nedenlerdir. Siber saldırılar; fiziksel savaşın başlamasını kolaylaştırmaya, uluslararası düzeyde ülkenin imajına yönelik yıkıcı hasara, ülkenin siyasi ve ekonomik ilişkilerinde hasara, kapsamlı insan kayıpları veya halk sağlığı ve güvenliğine yönelik tehlikeye, iç kaosa, kamu güvenini veya dini, ulusal ve etnik inançları yok etmeye, ulusal ekonomiye ciddi zararlara, ulusal siber varlıkların performansının kapsamlı şekilde yok edilmesi veya bozulmasına neden olur.
Siber saldırıların kullanıldığı alanlardan biri de savaşlardır. 18 Mayıs 2007 Rusya’nın Estonya’ya tarihin ilk siber saldırısını düzenleyerek haberleşme, bankacılık ve bürokrasisini 13 gün süreyle kullanılamaz hâle getirmesidir. Şu an devam etmekte olan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta da Rusya, Ukrayna topraklarına hareketi başlatmadan önce siber saldırı düzenleyerek savunma sistemlerinin geçici olarak etkisiz hale gelmesini sağlamıştır. Üçüncü dünya savaşına doğru gidişin olduğu düşünüldüğü bugünlerde, İsrail’in yeni istihbarat operasyonu: Pager ve Walkie-Talkie saldırıları bir siber savaş örneğidir. Lübnan’da Hizbullah üyelerinin kullandığı pager’ların 17 Eylül günü, walkie-talkie cihazlarının ise 18 Eylül’de patlamasının bilançosu 37 ölü ve 3000’e yakın yaralı idi.
Microsoft’a siber güvenlik yazılımı sağlayan CrowdStrike’in sistemlerine 19.07.2024’de yapılan siber saldırı nedeni ile dünya genelinde ABD merkezli hava yolu şirketleri başta olmak üzere şirketler, havalimanları, bankalar, bazı medya kuruluşları ve Londra Borsası’nda sistemlerindeki sorun nedeniyle teknik aksaklıkların yaşanmasına neden oldu. CrowdStrike yazılımına olan siber saldırı sonrası dünya genelinde hava, kara ve demiryolu ulaşımında aksaklıklar yaşandı. İngiltere’deki sağlık ocağı randevu sistemleri Ulusal Sağlık Sistemi’nden (NHS) yapılan açıklamada, randevu ve hasta kayıt sistemlerinin etkilendiği, işlemlerin elle yapıldığını, Hollanda’nın Achterhoek bölgesindeki Slingeland Hastanesinin internet sayfasında yayımlanan mesajda, küresel yazılım sorunu nedeniyle yerel saatle 11.30’a kadar, çok acil hastalar dışında, hizmet verilmeyeceği, ayakta tedavi hizmetlerinin iptal edildiği ve yeni hasta kabul edilmeyeceği belirtildiği örneklerde olduğu gibi sağlık erişimleri ile ilgili sorunların oluşmasına neden oldu. Bankacılık ve basın sektörü de olumsuz etkilendi. Buradaki örneklemelerden de anlaşılacağı gibi yapılan siber saldırı nedeni ile hayatın her aşamasının etkilenerek kriz ve kaosun oluşmasına neden olabilmektedir.
Dünyanın var oluşundan bu yana iklimin değişiyor olmasına rağmen, iklim değişikliği günümüzde insan faaliyetleri dolayısıyla oldukça hızlı gerçekleşmektedir. Hükûmetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 5. Değerlendirme Raporu da küresel ortalama sıcaklıklardaki artışın endüstri öncesi dönemden itibaren fosil yakıtların kullanılması, sanayileşme, nüfus artışı, kentleşme, arazilerin amaçları dışında kullanılması, tarım ve hayvancılık faaliyetleri, ormansızlaşma, çimento üretimi ve atıklar nedeniyle karbondioksit (CO2), metan (CH4), diazot monoksit (N2O) gibi insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının atmosferdeki yoğunlukları büyük ölçüde artması nedenleri ile olmaktadır. Küresel çapta bir sıcaklık artışı, buzulların erimesine neden olarak okyanuslara büyük oranda tatlı su karışması ile tatlı ve tuzlu su dengesinin bozulması sonucu okyanus akıntılarını etkileyerek ciddi düzeyde iklim değişimlerine, birçok canlı türünün yok olmasına, denizlerin taşmasına ve birçok ada devletinin su altında kalmasına neden olacaktır. Sıcaklık artışını daha da tetikleyerek küresel çapta bir kuraklığa neden olacaktır. Dünyadaki insanlar, evrendeki bütün canlıların yalnız %0.01’ini oluşturmasına karşın medeniyetlerin varoluşundan bu yana insanların vahşi memeli hayvanların %83’ünün, deniz memelilerinin %80’inin, bitkilerin %50’sinin, balıkların %15’inin yok olmasına neden olduğu bilinmektedir.
IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change) 2007 araştırma sonucuna göre; dünya sıcaklığını gelecek 50 yılda 1,5oC ile 4oC aralığında arttıracaktır. Bu değer, gözümüze çok yüksek görünmüyor olabilir. Ancak 1500’lü yıllarda başlayıp 1800’lü yıllara kadar devam eden ve Avrupa’da Küçük Buz Çağı olarak anılan soğuk dönemde, ortalama küresel sıcaklık, bugünkü değerinin yalnızca 1oC altında olması, aynı şekilde 12.000 yıl kadar önce sona eren son buzul çağında ise, dünyanın ortalama sıcaklığı bugünkü düzeyinden yalnızca 5oC daha düşük olması sayısal olarak küçük olan sıcaklık değişimleri, iklim kuşakları ve canlıların doğal yaşam alanları üzerinde gerçekte çok büyük etkilere sahip olacağı aşikardır.
National Aeronautics and Space Administration (NASA)’a göre, deniz seviyeleri son 25 yılda 83,5 mm yükselmiştir. Küresel ısınma bu şekilde devam edecek olur ise 2050 yılı itibarı ile düşük rakımlı yerleşim alanları ile birçok adanın sular altında kalacağı tahmin edilmektedir. 2100 yılı itibarı ile yüksek deniz seviyesi ile birçok kara parçasının sular altında kalacaktır. Hükümetler arası iklim değişikliği panelinin (Intergovernmental Panel On Climate Change/IPCC) raporuna göre sıcaklık ortalamasının yükselmesi ekstrem sıcak günlerin sıklığının artması ile kış gece sıcaklıklarının yükselmesi ve yağışların şiddetinin artışı arasında doğrudan bir ilişki bulunduğu atmosfer sıcaklığının 1°C artmasıyla ekstrem yağış toplamlarında %7’lik bir artış meydana geleceği beklenmektedir. Küresel ısınma nedeni ile ortaya çıkan sıcak hava dalgaları, sel, kuraklık, tayfunlar ve orman yangınları gibi doğal tehlikelerin artmasına neden olacaktır. Bu durumda, ekosistem bozulmasına, gıda ve temiz suya erişimde problemler, hastalık ve ölümlerde artış, mecburi göç gibi sebepler ile insanların yaşam kalitesinin azalmasına neden olacaktır. Dünya’da yaşanan göçlerin %61’inin iklim kaynaklı olup, Dünya Göç Raporu 2020’ye göre, Haziran 2019 itibarıyla uluslararası göçmenlerin sayısının 272 milyon olduğu bu sayının da 2010 yılına göre 51 milyon daha fazla olduğu bildirilmiştir.
Yaşanan büyük depremler, tektonik hareketler ve küresel ısınma nedeni ile meydana gelen heyelanlar volkanların tekrar aktif hâle gelmesine neden olabilecektir. Dünya, çekirdek, manto ve kabuk katmanlarından oluşur. Çekirdek, bu yapının en iç kısmında yer alır ve sıcaklığı yaklaşık 4000 °C ila 5500 °C arasındadır. Çekirdeğin etrafında ise yaklaşık 2900 kilometre kalınlığa sahip sıcaklık ve yoğunluk farkları dolayısıyla sürekli hareket hâlinde olan manto yer alır. Mantonun üzerinde manto ile yapışık olan ve ortalama 40-50 kilometre kalınlığa sahip yer kabuğu yer alır. Mantonun içerisinde sıcak-eriyik hâldeki magma yer alır. Magma, tektonik hareketlerle kırılan yer kabuğundaki boşluklardan yüzeye çıkar ve kabuğu delerek yeryüzünde akmaya başlatarak volkanik faaliyetleri aktifleştirir.
Volkanlar, durumlarına göre aktif, uykuda veya sönmüş olarak üçe ayrılır. Bir volkan son 10.000 yıl içinde faaliyet göstermişse aktif volkan, günümüzde aktif olmayan fakat gelecekte aktif olması muhtemel volkanlara uykuda volkan, gelecekte tekrar aktif hâle gelmesi beklenmeyen volkanlar sönmüş volkan olarak adlandırılır. Ülkemizde jeolojik olarak 10 civarı aktif volkan bulunmaktadır. Bu aktif volkanik alanlar Acıgöl (Nevşehir), Ağrı Dağı (Ağrı), Erciyes Dağı (Kayseri), Göllü Dağı (Niğde), Hasan Dağı (Aksaray-Niğde), Karaca Dağ (Diyarbakır), Karapınar volkanik alanı (Konya-Aksaray), Kula (Manisa), Nemrut Dağı (Bitlis), Tendürek Dağı (Van-Ağrı) şeklinde sıralanabilir. 6000 yıl önce Hasan Dağı, 47000 yıl önce Kula, 1840 ve 1855’te Ağrı ve Tendürek dağlarının volkanik patlaması gerçekleşmiştir. Ağrı Dağı volkanik patlaması nedeni ile eteklerindeki Ahura Köyü yok olmuş, bin 900 kişi hayatını kaybetmişti. Bu afetin üzerinden çok zaman geçmeden Ahura Köyü’nün eski yerine ‘Yenidoğan Köyü’ kurulmasının meydana gelecek olan afetlerin sorumlusunun doğadan ziyade insan kaynaklı olduğunun ispatlarından biridir. Ülkemizde Süphan Dağı ve Gölcük volkanları uykuda olan volkanlara, Kapadokya’daki volkanik bölge, sönmüş volkanlara örnek olarak gösterilebilir.
Gelecekte beklenen afetler içinde siber saldırılar, mega depremler, volkanik patlamalar ve küresel ısınma nedeni ile sel, kasırga, tsunami, kuraklık, göç, kıtaların sular altında kalması gibi afetler ile karşılaşacağımızı beklediğimiz gibi dev solar patlama, dünyamızın manyetik alanında yer değişikliği ve göktaşı yağmuru gibi durumlar ile de karşılaşabileceğimizi unutmamalıyız.
Kaynaklar:
- Afet Yönetimi ve Tıbbi uygulamalar. Temel Başvuru Kitabı. Editörler: SE Eroğlu, S Yılmaz, R Dursun, O Karakayalı.
- AU Öktem. “Küresel Bir Risk: İklim Değişikliği”. Akademik İncelemeler.Cilt:3 Sayı:1 Yıl:2008
- Dameff C, Farah J, Killeen J, Chan T. “Cyber Disaster Medicine: A New Frontier for Emergency Medicine”. Ann Emerg Med. 2020;75:642-647.
- Dedeoğlu HN. “21. Yüzyılda Afetler”. Piyal B,editör. 21. Yüzyılda Halk Sağlığı: Değişen Dünya, Değişen Sorunlar. 1. Baskı. Ankara:Türkiye Klinikleri; 2019. p.61-70.
- G Göçmengil. “Uyuyan Volkanlar Neden Aktifleşir?”. https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/uyuyan-volkanlar-neden-aktiflesir
- H Yiğitbaşoğlu. “Süper Volkanlar ve Küresel Etkileri”. Jeomorfolojik Dergiler Araştırması. 2018(1):80-86.
- “İsrail’in yeni istihbarat operasyonu: Pager ve Walkie-Talkie saldırıları”. https://fikirturu.com/jeo-politika/israilin-yeni-istihbarat-operasyonu/ “Küresel ‘restart’: Dünya çapında işletmeleri etkileyen büyük bir yazılım sorunu yaşanıyor.”https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kuresel-restart-dunya-capinda-isletmeleri-etkileyen-buyuk-bir-yazilim-sorunu-yasaniyor/3279453#
- Marşap, G.(2023 )Afet Yönetimi ve Kentlerde Afetler Açısından Geliştirilen Gelecek Odaklı Dinamik Yönetim Anlayışları, Journal of Environmental and Natural Studies, 5 (3), 235-246. DOI: https://doi.org/10.53472/jenas.1389621
- M. Demirbaş, R. Aydın. “21. Yüzyılın En Büyük Tehdidi: Küresel İklim Değişikliği”. Ecological Life Sciences (NWSAELS), 5A0143, 2020; 15(4):163-179.
- Ökten Sipahioğlu, B. (2024). Göç ve doğal afet ilişkisi: Deprem göçü. Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 15(1)- Deprem Özel Sayısı-, 292-313.
- Strupczewski G.” Defining cyber risk”. Safety Science 135 (2021) 105143. https://doi.org/10.1016/j.ssci.2020.105143.
- Türk M. “Acil Tıp İçin Yeni Bir Kabus: Siber Afet”. https://acilci.net/acil-tip-icin-yeni-bir-kabus-siber-afet/.
- ZD Akyürek. “Kula ve Hasan Dağı gerçeği! Patlarsa peşinden gelen deprem yıkacak: ‘Tek çözümü var”. https://www.milliyet.com.tr/gundem/kula-ve-hasan-dagi-gercegi-patlarsa-pesinden-gelen-deprem-yikacak-tek-cozumu-var-7207053