Home Mercek Yıkıntılar Arasında Hatay ile Tanışmak

Yıkıntılar Arasında Hatay ile Tanışmak

by İbrahim ALTUNOK
0 comments

11 ili kapsayan ve çok sayıda yurttaşın etkilendiği Kahramanmaraş merkezli Şubat depremlerinin ardından tüm deprem bölgesinde birinci basamak sağlık kurumları belirgin bir biçimde hasar görmüş ve bu kurumların çalışanları da ağır kayıplar vermiştir. Deprem sonrası dönemde birinci basamak sağlık hizmetleri sağlıklı bir yaşamın yeniden kurulmasında her zamankinden daha fazla yaşamsal önem taşımaktadır. Özellikle tabip odası yıkılmış olan Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri başta olmak üzere deprem bölgesinde Türk Tabipler Birliğinin değerlendirme, koruyucu sağlık hizmetleri ve kadın sağlığı birimleri koordinasyon çalışmaları depremin ilk gününden itibaren devam etmektedir. Bu çalışmalara katkı sunmak için Antalya Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu gönüllüsü olarak 29 Nisan- 3 Mayıs tarihlerinde Hatay Kadın Sağlık Birimi’ne gittim.

29 NİSAN

Gün erkenden başladı. Adana otogardan iki hekim Hatay TTB koordinasyon merkezine gitmek için otobüsle yola koyulduk. Yol arkadaşımın daha önceki gelişlerine dair anıları eşliğinde Akdeniz Bölgesinin doğusuna ait yeşil doğayı seyre daldım. Yol boyu geçtiğimiz Erzin, Dörtyol, Payas, İskenderun, Kırıkhan yerleşkelerinde depremin yarattığı yıkıntıların hala olduğu gibi durduğuna şahitlik ederken depremin ilk günlerindeki gibi tekrardan gerginlik, öfke, üzüntü duyguları arasında gel-gitler yaşayarak Hatay’a ulaştım. 

Öğleden sonra ulaştığımız otogardan TTB ve SES deprem koordinasyon merkezine gidene kadar Hatay’ın geçmemize izin veren sokaklarından geçerken geriye kalan yıkıntılardan depremde ne çok yara aldığını bir kez de kendi gözlerimle görmüş oldum. Daha önce gelmeliydim pişmanlığı ve şehrin yıkıntılarındaki duygusal yoğunlukla bir o yana bir bu yana sürüklendim. Duygular gördüklerimin hızına yetişemez oldu.

Koordinasyon merkezinde olan arkadaşlarla tanışıp bizim kalmamız için TTB, SES, Hatay tabip odası ve uzmanlık derneklerinin sağladığı yerleşkede koşulları öğrenip diğer gönüllü sağlıkçı kadın arkadaşlarla kalacağım konteynera yerleştim. Hemen işe koyularak yanımda getirdiğim Antalya Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonunun finansmanını sağladığı Kadın Çamaşırları dolu valizi boşaltmak için Kadın Sağlık Birimine geçtim. Koordinasyon merkezinde ekip değişim günü olduğu Hatay’da kalan halk tarafından bilindiği için çok fazla başvuru olmadı.

Günlük değerlendirme toplantısı öncesi 2 saatlik bir boşluğumuz olduğunu öğrenince depremden önce Hatay’ı gezmiş olan hekim arkadaş rehberliğinde ufak bir şehir turuna çıktım. Şehrin toz duman olmuş yıkıntıları içinde eski hallerine dair hayalimde görüntüler oluştururken, bir kadın ve yanında iki kız çocuğunu ve nerden bulduklarını bilmediğim bir yatağı taşıdıklarını fark ettim. Hayatın yeniden inşasında kadına dair dayanışma ve emeğin sembolü gibi çıktılar karşıma. Aramızdaki mesafenin fazlalığı yüzünden uzaktan gördüğüm bu an zihnimde daha önce dinlediğim deprem hikayeleri ile eşleşti. Deprem öncesi her şeye sahipken bir an sonrası hiçbir şeyin olmadığı, sadece hayatta kalma mücadelesinin başladığı hikayeler…

Birden yanımdan geçen moloz taşıyan araçların tozu dumana katışları ile dikkatim çalışanlarının hem kendi hem de ortamda bulunan insanların sağlığını tehlikeye atan ciddiyetsiz çalışma şekillerine kaydı. Yıkıntılardaki asbest gerçeğini hiçe sayarcasına maskesiz çalışmaları ve bir de bu ortamda birbirlerine iş makinaları ile yapabildikleri akrobatik hareketleri gösterişlerine hayretler içinde bakakaldım.

Akşam yapılan gün değerlendirme toplantısına yetişmek için hızla Hatay sokaklarında ilerlemeye başladım. Toplantıda koordinasyon birimindeki işleyişe dair bilgiler verildikten sonra gün değerlendirmesi ve sonraki günün planlaması ile görev dağılımları yapıldı. Toplantı sonrası gecenin soğuğuna dayanmamızı sağlayan sobanın başında içimizi ısıtan çay eşliğinde sohbet ederek arkadaşlarla biraz daha vakit geçirip bu uzun günü tamamladım.

30 NİSAN

Hatay kadın sağlık birimine gün içinde 13 başvuru aldık. Bu başvurular:

Geceleri tuvalete gidememekten kaynaklı vajinit, mantar, idrar yolları enfeksiyonları, hijyen koşullarının asgari seviyede sağlanamamasından kaynaklı bit, pire vb. bulaşıcı hastalıklar, üreme sağlığı, aile planlaması, korunma yöntemleri, şiddete/istismara dair konuşmalar

Bu başvurular esnasında tedavi için ilaç desteği ve kadın kişisel ihtiyaçları giderilmesi için gelinse bile her görüşme kendi içinde ayrı bir psikososyal destek görüşmesine dönüştü. Kadınların dertleşebildiği bir alan yaratılmış ve devam ettirme hatta yaygınlaştırma isteği uyandırdı. Birime başvuranlar, deprem sonrası yardımların, şehrin dağınık yerleşimli çadırkent ve konteyner alanlarına yavaş yavaş kesilmeye başladığını, en temelde içme suyuna bile hala ulaşmakta zorlandıklarını dile getirdikleri noktada devlet desteğine ulaşamamanın yaşadıkları hayal kırıklığını paylaştılar. Birkaç başvuru esnasında, yerleşim yerine yakın olan yukarı Çekmece mahallesi mevkiindeki çadırlarında, su tedariğinin zor olduğunu, tuvalet ve banyo imkanı olmadığı için hasarlı evleri kullanmaya devam ettiklerini, hasarlı binalar yetmezmiş gibi mezarlığın da aynı bölgeye yapıldığı için sürekli kayıplarını hatırladıklarını ve zorlandıklarını dile getirdiler. Bu kadar olumsuzluğun arasında son günlerde geceleri silah seslerinden dolayı tedirgin olduklarını ve korktuklarını söylediler.

Saat 17:00‘de birimi kapatıp bir gün önceden belirlenmiş olan Samandağ Kadın sağlık biriminde gerçekleştireceğimiz çadır kentte yaşayan kadınlarla sağlık buluşması etkinliği için beş kadın sağlıkçı yola koyulduk.

Samandağ kadın sağlık buluşması; TTB merkez konsey üyesi Dr. Adalet Çıbık buluşmanın açılışını yaparak neden burada olduğumuzu, kim olduğumuzu ve amacımızın ne olduğunu aktardı. 20-25 kadınla yaptığımız buluşmada hijyen, cinsel sağlık, üreme sağlığı üzerine bilgilendirmeler yapıldı. Kadınların çadır kent koşullarında yaşanılan sıkıntıları ve aksaklıkları dile getirdikleri sohbet 2 saate yakın sürdü. Her hafta talep ettikleri konularda toplantı yapılabileceği önerisinde bulunduk. Kadınlar olumlu geri dönüşte bulundular.

Akşam yapılan değerlendirme toplantısında psikiyatristlere danışıldı. Medikal ihtiyaç dışında kadın dayanışmasının daha doğru çalıştığı konusunda ortak bir görüşte uzlaşıldı.

1 MAYIS

Kadın Sağlık Birimi; Öğlene kadar 30 başvuru alındı. İkinci ve üçüncü başvuralar çoğunluktaydı. Kadın sağlık birimi hem fiziksel sağlıkları için destek aldıkları hem de sorunlarını dile getirdikleri psikososyal destek için düzenli olarak gelmeye başladıkları bir birim oldu. Başvurular sırasında kadınlar, yardımların AFAD dışında kurulan çadır alanlarına ulaştırılmadığını dile getirdiler. Yukarı Çekmece mahallesinden gelen kadınlar silah seslerinden tedirgin olduklarını ifade etmişlerdi. Konu hakkında görüşmeler yapıldı.

Çalışan sağlık emekçilerini ziyaretlerle başladık. Samandağ devlet hastanesi, orda kurulan TDB mobil diş sağlığı birimi, Samandağ Sahra Hastanesi sağlık emekçileri ile sorunları konuşuldu. Deniz kenarındaki Sahra Hastanesinde çalışan Sağlık emekçilerinin günlük tek çeşit olarak fasulye nohut yiyor olması yakınılan bir durumdu.

Ziyaret sonrası tüm ekip olarak Samandağ 1 Mayıs yürüyüşüne katıldık. Şehrin yıkık ve hasarlı binaları arasında yapılan yürüyüş ve depremde kaybedilenlerin anılması duygu dolu anlar yaşanmasına sebep oldu. Bu atmosferde buruk geçen 1 Mayıs kutlamasının ardından saat 15:00 gibi çocuklarla buluştuk. Moloz döküm alanının çok yakınında olan çadır/konteyner kentlere ve temiz havada yaşama hakkına dikkat çekmek için çocuklarla sahil kenarında uçurtmalar uçurduk. Bir an hepimiz yeniden çocuk olduk.

Saat 17:30 da Hatay Uğur Mumcu bulvarından kortej oluşturularak Sevgi parkına kadar 1 Mayıs yürüyüşü yapıldı. 

2 MAYIS

Kadın Sağlık Birimi; 25 başvuru alındı. Başvurular arasında dikkati çeken şiddet vakası için gerekli destek sağlandı. Birimin malzeme eksikleri tespit edildi. Saha çalışmasına ağırlık verildi.

SAHA, Kırıkhan Dom Bölgesi; İlk bölge 120 çadırdan oluşan, 670 kişinin yaşadığı dağınık bir düzenle kurulmuş Roman asıllı vatandaşların yaşadığı bir çadır kent. Bölgeye içme suyunu Jandarma sağlıyor. Çadırların elektrik sorunu devam ediyor. Suyun kontrolsüz ve alt yapısız kullanımından dolayı bölgesel su birikintisi ve çamur oluşumu sorunu var. Bu çadır kentte tuvalet ve duş yok. Uyuz, bit, idrar yolu enfeksiyonu vakaları çok fazla. 2 gündür kanamalı olduğu söylenen miadı dolmuş 17 yaşında resmi nikahı olmayan bir gebe özel hastaneye gitmiş ve bebeğin ters geldiği söylenerek ücreti ödendiği taktirde sezaryen doğum yaptırılacağı bildirilmiş. Bizden yardım isteyen yakınları aracılığıyla gebeye ulaşıldı ve koordinasyon merkezinden yardım alınarak gebe Dörtyol devlet hastanesine gönderildi.

İkinci bölgede 25 çadır mevcut. Su şebekeden kullanılıyor ama yetersiz. Akdeniz anemisi çok yaygın. Büyük çocuklarda idrar kaçırma sorunu çok fazla. Psikolojik desteğe ihtiyaçları var. Her iki bölgenin gebeleri ve çocukları çalışan ASM’ler tarafından takipli. Çadır kent sakinleri tuvalet için hasarlı evleri kullanıyorlar. Cinsellik için ağır hasarlı binalara sürüklenen kadın sayısı fazla. Bölge artçılarla sallanmaya devam ederken bu hasarlı binalara girip çıkmaya devam ediyorlar. Su depoları ve Çamaşır makinaları başka bir köyün muhtarı tarafından el konulmuş. Dışlanmışlıklarını zihinsel ve fiziksel olarak sonuna kadar kanıksamışlar. Dediklerine göre deprem onların hayatında çok fazla bir şeyi değiştirmemiş.

Gün sonu değerlendirme toplantısında Dom bölgesi için sivil toplum kuruluşları, kadın ve çevre platformları ile ortaklaşma Roman örgütleri ile görüşme önerildi. Çadırlar çok düzensiz. Bu nedenle iç örgütlenmeleri olmadan iletişim kurmanın zor olduğu ihtiyaçların karşılanmasının yetersiz kalacağı üzerine ortak bir karara varıldı.

2 Mayıs İşçi Filmleri Festivali açılış töreninde Hatay atmosferinde yaşanan duygu sağanağı bende bir eksiği tamamladığımı gösterdi. Uzaktan deprem bölgesine dair haberlerle duygular zorluyorken, Hatay a geldiğimden beri tüm duygular doğallığındaydı. Ağlamakta gülmek de güzelleşti. Doğalı buydu. Her şey anda ve olması gerektiği gibi yaşanıyordu.

3 MAYIS

3 Mayıs Hatay’daki son günümdü. Burada tanıştığım sağlık emekçisi arkadaşlarla nasıl geçtiğini anlamadığım beş gün geçirdim. Dayanışma ruhunun verdiği bu sıcak atmosferde yeni dostluklar kurdum. Buraya gelirken elimden geldiğince çalışarak yardım edeceğim düşüncesi ağır basıyordu. Şimdi Antalya’ya dönerken buranın bana da iyi geldiği fark ediyorum. Dayanışma iyileştirir gerçeğini bir kez daha yaşadım.

29 Nisan – 3 Mayıs tarihleri arasındaki gözlemlerimden:

Yıkımın anormal boyutları göz önüne alındığında şehrin toparlanması uzun yıllar alacaktır. TTB’nin başından beri düzenli olarak yaptığı bilimsel uyarılara rağmen depremin üzerinden geçen 3 ayın sonunda Hatay’da yaşam koşullarında iyileşme değil gerileme göze çarpıyor. İnsanların temel yaşam ile ilgili sıkıntıları (barınma, su, hijyen…) yoğun bir şekilde devam ediyor. Çadırların ve konteynerların uygun olmayan düzenlemelerle yeni sağlık sorunlarına ve salgınlara sebep olacağı apaçık ortada. Kent merkezinde kurulan sahra hastanelerinde kimi poliklinikler çalışmakta fakat çok yetersiz durumda. Kent genelinde cerrahi müdahale, doğum izlemi, psikiyatri takipleri ve hasta yatışı yapacak bir merkez bulunmamakta. Çok sayıda aile sağlığı merkezi yıkıldığı ya da hekim dâhil sağlık çalışanları vefat ettiği için kapalı durumda. Aşılama çalışmaları, gebe takipleri gönüllü sağlık kuruluşları çadır/konteyner kentlerde açılan revirlerde (devam ediyor. Bölgede görevlendirilen hekimlerin/sağlık emekçilerinin 3 ayın sonunda barınma ve çalışma koşullarının hala sağlanamadığı dikkat çekiyor.

Kadın sağlık birimleri: Bilimsel ve kollektif bir planlama ile kadın sağlık birimlerinin devamlılığının sağlanması gerekiyor. Özgün bir ortam, kadınların dertleşebildiği bir alan yaratılmış ve devam etmekte. Bu özgünlüğü bozmadan psikososyal destek yönünü toplantı ve atölye çalışmaları ile desteklemek iyi gelecektir.

Bu afetin yası kolay biter mi bilinmez ama yavaş yavaş üstümüzden ölü toprağını atma vakti geldi. Evet olanlar unutulmayacak. Ama eskisi kadar da canımızı yakmayacak. Eksiklerimizi ve hatalarımızı göz önüne alarak yeni güzel bağlar kuracağız. Kötü ve çirkin olanın üzerine dayanışma ve sevgiyle güzel anılar biriktireceğiz. Sürecin ağır ve zorlu koşulları devam ediyor olsa da depremde yitirdiklerimizin anısına saygıyla, insanlık değerlerimize sahip çıkıp umudun gücünü katlayarak çoğaltacağız.

Dayanışma yaşatır.

Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Temmuz 2023 tarihli 14. sayısında yayımlanmıştır.

You may also like

Leave a Comment