Bir yokmuş… Bir varmış…
Kaybolmuş, sonra bulunmuş…
Bize de okuması, daha da çok okunsun diye de yazması düşmüş…
Farklı türler arasındaki sıcak ilişkileri, yalın çizimleri ve anlatımıyla okuyucuya emanet eden; azim dolu ve mutlu sonlu bir yolculuk hikâyesi…
Yetişkin bir okuyucu ve amatör bir çizer olarak, çocuk kitaplarında en kıymet verdiğim özellikler; resmin dokularındaki özgünlük, renk kullanımının beni şaşırtıyor oluşu ve yalın bir anlatım sanırım. Bu büyüleyiciliği yakalayabilen kitapların çocuklardaki etkisini de bire bir gözlemleyebiliyoruz.
Kitap üzerine daha fazla konuşup, daha çok hayal kurmamıza olanak tanıyor. İşte bu özelliklerin hepsiyle bir arada olmanın mutluluğunu yaşadığım, ‘okumayın sadece çizimlerde kaybolun dedirten’ bir kitap daha: “Kayboldu Bulundu”. Nihayet Oliver Jeffers kitaplarını Türkçe raflarında da görüyor olmanın keyfiyle, buyurun incelemeye…
Kitabın kapağı açılıyor ve sizi sahipsiz bir bavul karşılıyor. Bir çocuk kitabı için oldukça hüzünlü bir başlangıç diye düşünüyorsunuz. Ve bir sonraki sayfada, arkadan gelen güneşle gölgeleri uzamış, yürüyen dört komik bacak görüyorsunuz. Bir penguen ve en az onun kadar sevimli bir görünüşe sahip çubuk bacaklı, kırmızı-beyaz çizgili tişörtlü bir çocuk, bir duvarın dibinden usul usul yürüyor. Anlıyoruz ki bunlar çok iyi arkadaşlar ve derin derin bir şey konuşuyorlar. Sonra hoop hikâyenin başladığı yere, ilk sayfaya geliyoruz.
“Bir zamanlar bir çocuk varmış, birgün bir de bakmış kapısının önünde bir penguen”
Hikâyemizin tatlı kahramanlarının tanışma sayfasındayız. Çocuğumuzun evinin güzel kırmızı kapısı çalmış ve önünde ise bir penguen! Tam da çocuk kitaplarına yakışır şekilde, böyle tatlı imkânsızlıklara inanışlarımızı perçinlercesine. Ben de isterdim kapımı bir penguen çalsa mesela…
Doğal olarak şaşırmış, çocuk, akıl sır erdirememiş nereden çıktı bu penguen diye. Başlamış takibe. Ancak penguen öyle üzgün görünüyormuş ki çocuk “kayboldu” herhalde bu hayvancağız diye düşünmüş. Bir arkadaştan beklenen yardımseverlikle, demiş “Ben sana yardım edeceğim merak etme, senin evini bulacağız birlikte”.
Önce resmi, kanalları tercih etmiş, kayıp bürosuna gideyim demiş, belki pengueni arayan biri çıkar karşısına diye, ancak hiç kimse penguen için kayıp ilanında bulunmamış. Sonra doğadan, diğer hayvanlardan yardım isteyeyim demiş, ağaçtaki kuşlara sorayım, onların her şeyden haberleri vardır. Kuşlar oralı bile olmamış, neyse demiş, kuşlar da bazen böyledir, üzülme penguen kardeş sen…
“Çocuk penguene yardım etmek istiyormuş ama bunu nasıl yapacağını bilemiyormuş”
Bilim her zaman bize yol gösterir, hem de en doğru yolu demiş çocuk ve araştırma yapmaya başlamış, Penguenlerin Güney Kutbu’ndan geldiklerini öğrenmiş. “İşte buldum, Güney Kutbu’na gidersek arkadaşım evine gitmiş olur” diye düşünmüş. Ama nasıl, hemen yöntemleri sıralamış aklınca.
Koca koca gemilere binmeyi düşünmüş, sesini duyuramamış, pes etmemiş… Ne de olsa dünya yuvarlak, kürek çekerek de pek tabii Güney Kutbu’na gidilebilir, “İmkânsız değil, sadece zaman alır” demiş içinden.
Valizlerini hazırlamışlar, yağmur yağarsa diye şemsiye bile almışlar yanlarına ve yolculuk çocuğun kayığını denize itmeleri ile başlamış. Gece kürek çekmişler, gündüz kürek çekmişler, deniz sütlimanken kürek çekmişler, fırtınalar koparken de asılmışlar küreklerine… Masallar eşlik etmiş yolculularına.
Ve sonunda varmışlar Güney Kutbu’na. Çocuk öyle mutluymuş ki… Ama o da ne, penguen hala üzgün üzgün bakıyormuş… “Hoşça kal” demiş arkadaşına, vedalaşmışlar ve çocuk kayığına binip denize açılmış. Ama aklı ona üzgün üzgün bakan penguen arkadaşındaymış hala. Kayıkta bir başına kalınca kendini çok yalnız hissetmiş. Ve anlamış ki…
“Meğer penguen kaybolmamış, yalnızmış, o kadar!”
Bunu anlar anlamaz kayığı gerisingeri döndürmüş çocuk ve pengueni bulmak için denize açılmış yine. O sırada penguen de o valize koyduğu güzel şemsiyesini ters çevirip kendine kayık yapmış meğer. Ama biri buzdağının solunda, biri sağında, biri kuzeye gidiyor, biri güneye. Ah bir karşılaşsalar…
Çocuk pengueni bulamayınca eve dönmeye karar vermiş. Derken uzaklarda suyun üstünde bir karartı görmüş, yaklaşmış yaklaşmış ve “bulundu” penguen arkadaşım” demiş. Sımsıkı sarılmışlar sonra da evin yolunu tutmuşlar o küçük kayıkla yine. Muhteşem deniz, büyüleyici dev balinalar, renk renk balıklar yol arkadaşı olmuş onlara, eve varmışlar güle oynaya.
Mutlu sonuyla içimizi ferahlatan bu güzel kitap, böylece bitivermiş.
Kitapları 46 dile çevrilmiş, alanda onlarca ödülü olan dünyaca ünlü yazar ve çizer Oliver Jeffers’in nihayet iki kitabı Türkçe olarak Can Yayınevi’nden yayımlandı. “Kayboldu Bulundu” ve “Uçtu Uçamadı”. Yazarı takip edenlerin gözlerinde sevinç gözyaşları…
Kitapta neredeyse tüm duygulara yer var. Penguenin mutsuz olmasına üzüldük, dalgalarda korktuk, kavuşacaklar mı acaba diye heyecanlandık, kavuşunca sevindik, penguen şemsiyesi ters çevirip kayık yapınca da kikir kikir güldük.
Bir çocuk kitabına ilişkin beklentilerimizi fazlasıyla karşılıyor yani “Kayboldu, Bulundu”. Büyüleyici olduğu kadar sade çizimler, su gibi yalın cümleler, duru bir anlatım, hitap ettiği en alt yaş grubu için kolay takip edilebilir kurgusu, dayanışmanın gücü, gezegenimizi diğer canlılarla da paylaşıyor olduğumuzun hatırlatılması, farklı türlerle kurulan sıcak ilişkiler, dostluk ve minnoşluk.
3 yaş üstü tüm okuyucuların bu kitapla ve serinin diğer kitabı olan “Uçtu Uçamadı” ile buluşmasını dilerim.
Kaybettiklerinizi bulmanız dileğiyle, keyifli okumalar…
Yazar ve Çizer : Oliver Jeffers
Basım Tarihi: Kasım 2020 (1.Baskı)
Sayfa Sayısı: 32
Yayınevi: Can Yayınları
Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Mayıs 2022 tarihli 11. sayısında yayımlanmıştır.