Av. Gonca Karakaptan ile bu ayki sohbet konumuz “aşı karşıtlığı”. Kamuoyunda yıllardır tartışılan bu konuya biz de kendi görüşlerimizle açıklık getirmeye çalıştık, keyifli okumalar diliyoruz.
Aşı karşıtlığı dediğimiz husus sizce tam olarak nedir?
Ben bunu karşıtlık ve kararsızlık olarak geniş anlamda “aşının olası yan etkilerinden korkma, aşıya güvenme konusunda kararsızlık, tereddüt sebebi ile negatif bakış” olarak tanımlarım. Dünya Sağlık Örgütü’nce yapılmış resmi tanım ise “aşı hizmetlerinin varlığına rağmen aşıların kabulünde gecikme veya reddetme” şeklindedir.
Gonca Karakaptan, Çok konuşuyorsun, “sen Avukat ol” lafına inanarak mesleğe adım atmıştır. Yapamazsın diyenlere aldırmadan genç yaşında emsal davaya imza atmıştır, sayesinde artık; kimse, kimsenin vergileriyle maaşını almamaktadır. Haksızlığa gelemez, kolay kolay pes etmez. Kedisinin anası, kendi bürosunun ve de TATD’ nin avukatıdır.
Aşı karşıtlığı dediğimiz husus nasıl başladı?
Sanıyorum ki aşının keşfinden itibaren bu tereddütler ve karşıt fikirler mevcuttur. Zaman değişti, belki karşıtlık sebepleri de değişti ama tartışmalar hala devam ediyor. Geçmişte aşıların güvenilirliği ispatlanmış olsa da; her yeni hastalık veya salgınla birlikte şüpheler yeniden alevleniyor, bunu da bilinmeyene korku olarak adlandırabiliriz sanırım.
Bu noktada önemli olan, aşı karşıtı olan şahsın, sebep olarak gördüğü noktaların dayanaklarını öncelikle kendi içinde irdelemesidir. Çünkü bazı insanlar bir şeyin zararlı olduğuna inandıysa, karşısında işinin ehli on uzman da konuşsa fikri değişmeyecektir. Bu sebeple önce kendi kendine sormalı, korkusunun ya da iddialarının aslı astarı var mı kendine karşı dürüst olmalı. Doğru ve mantıklı soruları sorduğunda kendisi ve toplum için faydalı olanı zaten görecektir. Asılsız bir korku, bilimsel bir dayanağı olmayan şüphe, insanı paranoyaya kadar götürebilir. Bunun örneğini, dünya çapında milyonlarca ölüme sebep olan gündemdeki Covid hastalığının yalan olduğu ve aşısının kafalarımıza çip takmak için üretildiği teorilerinde görebiliriz.
“Önemli olan bilinçli yaklaşım ve ne iddia ettiğini bilmek”
Halkımızın aşı konusundaki tereddütleri ve bunun sebepleri sizce nelerdir?
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağı, çok fazla bilgi kirliliği barındırmakta. İnsanlar hastaneye gitmeden önce meraktan fikir edinmek için semptomlarını yazıp araştırabiliyor. Öyle ki bu bilgi kirliliğinden ötürü internete başım ağrıyor yazdığınızda beyin tümörünüz olduğuna ikna olabilirsiniz.
Halkımızın bir kısmı dini sebeplerle ya da aşıların içeriğinde bulunan kimyasal maddelerin insan sağlığına zararlı olduğu, aşının etkili olmadığı sadece ilaç firmalarının para kaygısı olduğu, doğal seleksiyonun önüne geçilmemesi gerektiği, doğal yollarla da bu hastalıklardan korunmanın mümkün olduğu vb. düşüncelerle “harekete geçip zarar göreceğime oluruna bırakayım” diyerek kaderci bakış açısıyla aşı konusunda tereddüt yaşıyor, aşı olmaktan kaçınıyor. Bu tereddütlerin çoğunun bilimsel bir kaynağı olmayıp, bahsettiğim üzere internette yer alan korkutucu ve dayanaksız yazılar, öneriler yüzünden başlıyor.
Diğer ülkelerde benzer tartışmalar var mıdır?
Evet tabii ki. Doğal beslenmenin tek başına yeterli olacağını düşünenler, dini inançları sebebi ile karşıt olanlar, aşıyı reddetme özgürlüğünü savunanlar, sosyal medyada duyulan asılsız haberler nedeniyle korku geliştirenler elbette yurtdışında da mevcut.
Bununla beraber, Fransa, İtalya, Yunanistan, Belçika gibi aşı yaptırmak zorunlu.
“Aşı karşıtlığına imkan tanımayan ülkeler de söz konusu”
Çocuklar açısından veli/vasilerin aşı reddi konusunda neler düşünüyorsunuz?
Bildiğim kadarıyla İngiltere’de 12 otizmli çocuk üzerinde yapılan ve bilimsel olmayan bir çalışmanın geniş kitlelere hitap eden bir dergide yayımlanması üzerine, aşı ile otizm arası bağ olup olmadığı tartışılmaya başlandı. Bu sansasyonel yazının bilimselliğe sahip olmadığı ve aşının faydaları ile ilgili açıklamalar yapılsa da; su bir kere bulanınca kafa karışıklıkları doğdu. Hatta İngiltere’de kızamık aşısına karşı bu güven kaybı sebebi ile uzun zamandır görülmemesine rağmen yeniden kızamık vakaları görülmeye başlandı. Ülkemizde de hala aşı ile otizm arasında bir bağ olduğu kaygısı yaygın. Bilimsel çalışmalarsa aşı ile otizm arasında hiçbir bağ tespit edilmediğini belirtiyor.
Durum böyleyken, çocuğuna zarar gelecek korkusuyla bile olsa, asılsız sebeplerle yarar yerine zarar veren ebeveynlerin ihmal yoluyla çocuk istismarı suçu işlediğini düşünüyorum. O çocuk veya vasisi olduğunuz o zihinsel engelli birey, sizin bakımınıza muhtaç. Siz dayanağı olmayan korkularınızla onun adına aşıyı reddedip onun sağlığına zarar veriyorsanız sonuçlarının ağırlığıyla da yüzleşmelisiniz. Bu noktada, ebeveynin karar verme özgürlüğü yerine çocuğun yaşam hakkı ve üstün yararı korunmalı, en azından çocuklar açısından bizim ülkemizde de aşı zorunluluğu getirilmeli diye düşünüyorum.
“İnternetteki asılsız yazılara kulak asmayın”
Bu konuda halkımıza önerileriniz var mıdır?
Yukarıda değindiğim gibi öncelikle kendisini sorgulamaktan çekinmemeli, çünkü kendisi için iyi olanı bulmak ancak araştırmayla, sorgulamayla mümkündür. Tabii bu araştırma rastgele olmamalıdır. İnternetteki asılsız yazılara kulak asmayıp bilimsel yazıları esas almalarını öneriyorum. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da elbette ki işinin uzmanı olan doktor ve bilim adamlarının ne dediğini dinlemek önemli.
Ayrıca tarihi bilmenin de bu tarz konularda önemli olduğunu es geçmemek gerek. Çiçek gibi, boğmaca gibi hastalıklara karşı aşıyla mücadelenin ne kadar hayati önemi olduğu düşünülmeli. Tarih ve bilim, aşının halk sağlığı için önemini göstermektedir.
Aşı olma veya olmama kararımızın sadece bizi değil, tüm toplum bağışıklığını etkileyen bir karar olduğunu, aşı karşıtlığının çoğalmasıyla birlikte bazı ülkelerde uzun zamandır görülmeyen hastalıkların yeniden görülmeye başlandığını da lütfen unutmayalım. Sonuçta Corona Çin’de başladı diye sadece Çin’de kalmadı, tüm dünyaya yayıldı. Mevcut teknolojik imkanlar ve ulaşım araçları sayesinde uluslararası etkileşim giderek daha da yaygınlaşıyor. Aşı hakkında vereceğimiz karar bireysel olsa da; sonuçları bireysel olduğu kadar toplumsal etkiler de gösterir.
Covid konusunda aşı çalışmalarına nasıl bakıyorsunuz?
Bilimsel boyutu açısından yorum yapmak bana düşmez elbette, ben de gündemi yakın takipteyim. Okurlarımıza tavsiyelerimi kendim de uygulayıp internet veya politikacılar yerine aşı hakkındaki gidişatı ve etkinliği değerlendiren uzman görüşlerini dinliyorum. Faz çalışmaları tamamlanıp aşılama başladığında bunun hepimiz için kurtarıcı bir gelişme olacağına inanıyorum. Geçmişte ulusları kasıp kavuran ve aşı sayesinde günümüzde tarihe gömülen diğer hastalıklar gibi, Corona’nın da sadece anılarda kalacağını umuyorum.
Son söz
Okurlarımız açısından düşündürücü olacağına inandığım verimli bir sohbetti, teşekkür ediyoruz. Halkımızın böyle önemli bir konuya daha bilinçli şekilde yaklaşmasını dileyerek ben de sizlere teşekkür ediyorum. Ayrıca Covid sebebi ile yakınlarını kaybeden okurlarımız ve insan sağlığı için çabalarken vefat eden tüm sağlık çalışanlarına rahmet diliyorum.