Mantar Zehirlenmesi: Yeni Klinik Sınıflama Önerisi


Pandemi sürecinde yazın da gelmesiyle insanların nefes almak için doğaya daha fazla zaman ayıracağı aşikar. Üretken doğanın meyveleri dalından koparılan bir erik gibi her zaman masum olamayabiliyor. Mantar toplayarak büyük heyecanla evinde leziz yemekler yapan insanların şansı hiç de yaver gitmeyebilir.

Sizlere paylaşacağım, çevirip derlemeye çalıştığım bu çalışma geçen sene Toxicon ‘da yayınlandı. White ve arkadaşları bu yazılarında; klinik hayatımızda sıklıkla karşılaştığımız ve önemli bir sorun olan mantar zehirlenmesini bugüne kadar yapılmış çalışmaları derleyerek klinisyenlerin kullanabileceği bir algoritmayla doğru hedeflere yönlendirerek tedavi edip yönetmeyi planlıyor.

Algoritmalar sayesinde olası etken belirlenip tedavi seçenekleri hızla hayata geçirilebiliyor.

Keyifli okumalar diliyorum.

Giriş

Mantarlar küfün meyve veren kısımlarıdır ve besin kaynağının önemli bir kısmını oluştururlar. Yaban veya tarla mantarları bazı kültür ve ülkelerde enfes lezzetler olarak düşünülür. Buna rağmen yenildiğinde zehirleyen ve “yenilebilir” bir tür mü yoksa zehirli bir tür mü olduğunu ayırt etmenin oldukça zor olduğu pek çok mantar vardır. Ek olarak bazı yenilebilir türlerin tahmin edilemeyen bazı özel durumlarda kimi insanlarda zehir etkisi gösterdiği kanıtlanabilir.

Mantar yeme sonucunda meydana gelen zehirlenmeler pek çok ülkede hastalık ve ölümle sonuçlanan bir sağlık sorunudur. Mantar yemeden kaynaklanan ölümlerin yıllık küresel fatalite hızı bilinmiyor fakat spekülatif olarak yılda en az 100 ölüm olduğunu söylemek eksik değerlendirme olacaktır nitekim sadece Avrupa’daki oran yılda yaklaşık 50-100 ölümdür (Dadpour et al., 2017; Diaz, 2005).

Bazı ülkelerde özel bir mantar zehirlenmesi olan ve hepatoselüler hasara neden olan amatoksin zehirlenmesi, sağlık sistemi üzerinde önemli bir yüke neden olur ve karaciğer transplantasyonunun sık nedenleri arasındadır. Global data mevcut olmasa da yerel ölçekli çalışmalar kesin sayıların ve mantar zehirlenmesi insidansının yükseldiğini göstermektedir (Diaz, 2005; Latha et al., 2018; Schenk-Jager et al., 2016; Vo et al., 2017). Avrupa’da meydana gelen mantar zehirlenmesi riski, düşük ekonomik şartlardan dolayı yiyecek için bir alt küme olan bilmedikleri mantarları yiyen göçmenlerin etkisi altındadır. Bu mantarların bazıları zehirli olabilir ve Avrupa’ya yakın zamanda yapılan kitlesel göçün ardından kaydedilen amatoksin tipi mantar zehirlenmesi insidansı yükselebilir (European Association of Poisons Control and Clinical Toxicology Congress, Basel, Switzerland, May 2017’de pek çok rapor sunulmuştur fakat henüz özetleri hariç yayınlanmamıştır. (Carlvik and Lindeman, 2017; Frimlova et al., 2017; Golob et al., 2017)).

Çoğu mantar türünün toksinolojisi bilinmemektedir ve yeni zehirlenme sendromları ortaya çıkmaya devam etmektedir (Saviuc ve Danel, 2006), bilinen sendromlar daha önce bilinen insidans bölgelerinin dışında bildirilmektedir.

Spoerke ve Rumack’ın çalışmaları (1994) gibi mantar zehirlenmelerinin geçmiş sınıflamaları bu yeni sendromları dahil etmemiştir ve bu durum tanısal karışıklığa neden olabilir (Tablo 1).

Yeni bir klasifikasyon şemasının verilebileceğini düşündük ve klinisyenleri uygun bir tanıya yönlendirmek için, daha sonra en uygun tedavi yolunun belirlenmesine yardımcı olabilmesi için klinisyenlere tanısal bir algoritma ile birlikte önerilen bir şema sunuyoruz.

Metod

Scopus tarafından desteklenen Pubmed aracılığıyla tüm mantar zehirlenmesi ve tedavileri için “mantar” ve “zehirlenme” terimlerini kullanarak tüm ayrıntılı klinik sendromlar üzerine bir literatür çalışması gerçekleştirdik. İngilizceden başka dillerde yayımlanan bir kaç dergi dışında mümkün olduğunca orijinal raporlar elde edildi. Ayrıca mantar zehirlenmesi bölümleri içeren seçilmiş ders kitaplarını yeniden gözden geçirdik. Özellikle mantar zehirlenmesinde yeni sendromları tarif eden Spoerke ve Rumack’ın temel raporundan sonra yayımlanmış çalışmalara odaklandık. Mantarların kimliği ve klinik profili ve epidemiyoloji de dahil olmak üzere nedensellik hakkında daha önce belgelenmiş sendromlardan açıkça farklı olarak sınıflandırmamızı sağlayan yeni sendromlar varsa sınıflandırma sistemine dahil edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Eğer “yeni” bir sendrom, klinik tablo hakkındaki mevcut bilgilere dayanarak diğer sendromlardan açıkça farklıysa, nedensellik belirsiz kalsa da, önerilen sınıflandırma sistemine dahil edilmesi gerektiği düşünülmüştür; örneğin, mantar zehirlenmesinin Morel Mantarı Nörolojik Sendromu (önerilen sınıflamada 2D alt grubu), mantar zehirlenmesinin Ensefalopati Sendromu (önerilen sınıflamada 6D altgrubu). Açıkçası bu kriterleri karşılamayan yeni zehirlenme sendromları sınıflama aşamasına dahil edilmedi ve bu tezin/raporun farklı yerlerinde yeniden gözden geçirildi. Daha sonra kriterlerimizi karşılayan zehirlenme olaylarının raporlarını tablo haline getirdik ve onları başlı başına bir zehirlenme sendromu olarak yerleştirdik. Sonra bu sendromları klinik etki prensiplerine dayanarak geniş gruplar olarak organize ettik (Tablo2). Teşhis algoritmasının gelişimi için klinik etkisi raporlanmış her bir sendrom karşısında, fizyolojik sistem tarafından alt gruba ayrılan, “tüm sendromlar için bir matris ürettik. En yüksek riske sahip oldukları ve en acil tedaviyi gerektirdikleri için önceden zaten adlandırılmış yüksek riskli zehirlenme sendromlarına odaklandık. Semptomların/belirtilerin başlangıç zamanı anahtar etmendi (Tablo 3).

Tablo 2: Mantar zehirlenmesi klinik tipleri için önerilen sınıflandırma

Not: Şüpheli toksin sadece seçilen bir toksini temsil eder, ancak bazı gruplar için birkaç farklı toksin söz konusu olabilir. Benzer şekilde, gösterge niteliğindeki türler, mevcut bilgilere dayanarak seçilen bir türü temsil eder, ancak bazı gruplar için birçok tür söz konusu olabilir.

Tablo 3: Her mantar zehirlenmesi türü için semptomların / bulguların başlama zamanı.

Grup / alt grup önerilen yeni sınıflandırmaya dayanmaktadır (bakınız Tablo 3). Başlıca toksinler ya bilinen toksindir ya da sadece bilinen birkaç toksinden seçilenlerden biridir. Sadece temel klinik etkiler listelenmiştir; bazı gruplar / alt gruplar için oldukça geniş bir semptom / bulgu listesi mümkün olabilir. Başlangıç zamanı, yutmadan semptomların / belirtilerin başlamasına kadar geçen süredir. ( GİS: gastrointestinal sistem, b: bulantı, k: kusma, i: ishal, ka: karın ağrısı, KCFT: karaciğer fonksiyon testleri, DİC: dissemine intravasküler koagülopati)

Bulgular

1927 – 2018 yılları arasında yapılan 1923 çalışmadan 858 ‘i 1995’ten sonra yayınlandı. (1994’teki Spoerke ve Rumack’ın araştırmasından beri). Kriterlerimizi karşılayan 21 farklı zehirlenme sendromu tanımladık. Bunları 6 geniş grupta sınıflandırdık (Tablo 2). Bu şema mantar zehirlenmesi için önerilen yeni sınıflandırmayı toksin tipine göre değil klinik tabloya dayanarak sunmaktadır.

1: Sitotoksik Mantar Zehirlenmesi

Bu geniş grup, primer hepatotoksisite veya primer nefrotoksisiteye neden olan, spesifik majör iç organ patolojisinin olduğu zehirlenme tiplerini kapsar. Bu geçmiş sınıflandırma şemalarıyla tutarlıdır. Çoğu mantar toksininin belirli hücresel hedeflere sahip olduğu iddia edilebilir, ancak bu yaklaşımı benimsemek sınırlı yararın farklılaşmamış bir sınıflandırmasına neden olabilir.

Primer Hepatoksisite

Bu alt grup, potansiyel olarak ölümcül hepatotoksisiteye neden olan amatoksinler gibi klinik özellikleri spesifik bir belirli topluluğu içeren toksinleri kapsar. Birkaç mantar türü önemli toksisiteye neden olmaya yetecek miktarda amatoksin içerir. (Diaz, 2018). Belgelenmiş örnekler arasında Amanita phalloides, A. virosa, A.verna, A. exitialis (Guangdong Eyaleti, Çin) (Hu ve diğerleri, 2012; Sun ve ark., 2018), A. fuliginea (Tayland) (Parnmen ve ark., 2016), A. ocreata(NorthEast USA) (Bonacini ve diğerleri, 2017), A. bisporigera (NorthEast ABD) (Madhok, 2007; Madhok ve diğerleri, 2006; Ramirez ve diğerleri, 1993; Yarze ve Tulloss, 2012), A. brunnescens (Diaz, 2018), A. elliptosperma (Kuzey-Doğu ABD), Bir magnivelaris (Kuzeydoğu ABD) ve Lepiota spp. (küresel dağıtım) L. helveola dahil (Diaz, 2018; Ramirez vd., 1993), L. Brunneoincarnata (Ben Khelil ve ark., 2010; Diaz, 2018; Kervegant ve ark., 2013; Roux ve diğerleri, 2008; Ward ve diğerleri, 2013), L. subincarnata (Diaz, 2018; Mottram ve diğerleri, 2010), L. bruneolilacea (Diaz, 2018), L. castanea (Diaz, 2018), Macrolepiota neomastoidea (Kore) (Kim ve diğerleri, 2018), Galerina marginata (Diaz, 2018), G. sulciceps (Xiang ve diğerleri, 2017), G. Autumnalis (Diaz, 2018; Yin ve Yang, 1993) ve diğer birkaç Galerina spp. (Klan, 1993) bulunmaktadır.

Klinik olarak bu zehirlenme türü gecikmiş başlangıçlı pre-hepatotoksik semptomlar ile prezente olur, genellikle şiddetli GİS etkiler ile (bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, sekonder dehidratasyon) alındıktan yaklaşık 9 – 12 saat sonra başlar, bazen 6 saatte erken gelişiyor olsa da 36 saate kadar gelişebilir. Bunu, yaklaşık 3. gün, anormal laboratuvar testleri (KCFT, koagülasyon), ciddi vakalarda tam karaciğer yetmezliğine ilerleyen, sıklıkla böbrek yetmezliği ile ilişkili, hepatotoksisite geliştiğine dair açık kanıtlar takip eder, iyileştirici önlemler başarılı olmadıkça, 7. günde karaciğer yetmezliğinden ölümle sonuçlanır. Böbrek yetmezliği ciddi düzeyde olabilir ve diyaliz gerektirebilir.

Mantar veya mantar ürünü alımı ile hepatotoksisite veya karaciğer yetmezliği gelişimi arasında başka ilişkiler vardır. Rogart ve diğ. (2008), uzun zamandır yabani mantar alım öyküsü olan 63 yaşında yaşlı bir kadının otoimmün hepatite atfedilen akut karaciğer yetmezliği geliştirdiği ölümcül bir vaka bildirdi. Biyopsi histopatolojisi tanı ile uyumluydu, amatoksin hepatotoksisitesi ile uyumlu değildi (santrilobüler hemorajik nekroz veya fatty dejenerasyon yoktu). Otoimmün hepatit gelişiminde kronik mantar alımının rolü spekülatiftir, ancak şiddetli amatoksin zehirlenmesinden kurtulanların yaklaşık % 80’inin anti- düz kas antikoru (ASMA) geliştirmesi bazı raporlarda öne sürülmüş olup bu da bir dereceye kadar otoimmün karaciğer hastalığı geliştirdiğini gösterebilir (Fantozzi ve diğerleri, 1986; Rogart ve diğerleri, 2008). Wanmuang ve diğ. (2007), patofizyolojik mekanizma belirsiz olmasına rağmen, Lingzhi mantar tozu (Ganoderma lucidum) içeren bir bitkisel ilacın kronik alımı ile ilişkili ölümcül hepatotoksisite bildirmiştir.

Primer Nefrotoksisite

Erken Primer Nefrotoksisite

Bu alt grup, akut etki olarak doğrudan renal hasara neden olan mantarları kapsar. Bu, Amanita smithiana ve Amanita pseudoporphyria gibi aminoheksadienoik asit (AHDA) içeren mantarlarla ilişkilidir (West ve diğerleri, 2009). Fransa’dan tarif edilen ve A. proxima ile ilişkili proksimien sendromunun bu sınıflandırma grubuna dahil edilebilmesi mümkündür. Benzer bir şekilde A. boudieri, A. gracilior ve A. echinocephala’nın da akut başlangıçlı böbrek yetmezliği ile ilişkili olduğu yakın tarihli bir bildiride öne sürüldü (Kirchmair ve diğerleri, 2012). Kore’den bir başka vaka, genellikle “yenilebilir” olarak kabul edilen bir tür olan Amanita punctata’nın tüketilmesinden sonra benzer başlangıçlı böbrek yetmezliğini tarif etmektedir (Kang ve ark., 2015).

Kuzeybatı ABD’den A. smithiana zehirlenmesi konusundaki deneyime dayanarak söyleyebiliriz ki, klinik olarak bu tip zehirlenme alımdan 30 dakika ila 12 saat sonra başlayan bir dizi yapısal (prerenal) semptomlar (bulantı, kusma, ishal, karın krampları, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, miyalji, döküntü) ile ortaya çıkar. Bu birkaç gün sürebilir, alımdan 2-5 gün sonra akut böbrek yetmezliği başlayabilir. Diyaliz gerektiren böbrek yetmezliği süresi 9 ila 180 gün arasında değişmektedir (West ve ark., 2009). Karaciğer fonksiyon enzimlerinde (KCFT) erken fakat tutarsız bir artış olabilir, daha sonra hızla normale döner. Hepatotoksisite gelişmesi amatoksin zehirlenmesi ile tanısal karışıklığa neden olabilir.

Gecikmiş Primer Nefrotoksisite

Bu alt grup, gecikmiş böbrek yetmezliğine neden olan mantarları kapsar. Orellanin içeren mantarlarla, özellikle de bazı Cortinarius spp. (C.orellanus, C. rubellus (önceden C. speciosissimus veya C. orellanoides)) ile ilişkilidir (Dinis-Olivera ve ark., 2016).

Klinik olarak bu tip zehirlenme, alımdan 4-15 gün sonra (ortalama 8.5 gün) ortaya çıkan gecikmiş başlangıçlı böbrek yetmezliği ile kendini gösterir (Bouget ve ark., 1990; Danel ve ark., 2001; Dinis-Olivera ve ark., 2016; Frank et al., 2009; Grebe ve diğerleri, 2013; Horn ve diğerleri, 1997). Alımdan sonra 12 saatten 14 güne kadar (ortalama 3 gün) prerenal semptomlar (bulantı, kusma, ishal, susuzluk, anoreksi, baş ağrısı, titreme, parastezi, uyuşukluk, terleme, döküntü, dispne, bel ağrısı) gelişebilir (Danel vd., 2001; Dinis-Olivera vd., 2016). Böbrek yetmezliğinin başlangıcı ne kadar hızlı olursa, prognoz o kadar ciddi olur; 2-3 günde başlarsa şiddetli akut böbrek hasarı gelişir; >10 gün başlangıç olursa genellikle hafif akut böbrek hasarı gelişir (Danel ve ark., 2001). Böbrek yetmezliği genelikle poliüri ile başlar takibinde oligüri ve anüri gelişir. Böbrek fonksiyonunun iyileşmesi yavaş olabilir ve kronik böbrek yetmezliği meydana gelebilir.

2: Nörotoksik Mantar Zehirlenmesi

Bu geniş grup, primer nörotoksisiteye neden olan klasik mantar zehirlenmesi tiplerini içerir.

Hallüsinojenik Mantarlar

Bu alt grup, birincil başvuru semptomu olarak halüsinasyonlara veya ilişkili psikoaktif etkilere neden olan mantarları kapsar. Seçilmiş Psilocybe türleri, Conocybe türleri, Gymnopilus türleri, Panaeolus türleri, Copelandia türleri, Pluteus türleri ve muhtemelen Stropharia türleri dahil olmak üzere ilgili toksinler içeren mantarlarla ilişkilidir.

Klinik olarak bu tür zehirlenme, sindirimden 10-30 dakika sonra ortaya çıkan semptomlar / bulgular ile hızlı bir şekilde ortaya çıkar (ticari likitlerle alındığında daha hızlı, merkezi sinir sistemi (CNS) etkileri, yanılsamalar (görsel, işitsel veya dokunsal), gerçek halüsinasyonlar ( Olguların <% 50’si), değişen zaman ve mekan hissi ve sinaestezi ve öfori duyguları, genellikle uzun süreli olabilen mistik bir deneyim olarak tanımlanmaktadır (Griffiths vd., 2006, 2008, 2011). Özellikle daha büyük miktarlarda yemiş olan bazı hastalar agresif olabilir. Kendine veya başkalarına zarar verme potansiyelleri vardır. Anksiyete, ataksi, pupil dilatasyonu, bulantı, kusma, karın ağrısı, parestezi, hiperrefleksi, taşikardi, hipertansiyon, kardiyak aritmiler, miyokardiyal iskemi olabilir. Baş ağrıları doza bağlı bir şekilde ortaya çıkabilir (Johnson vd., 2012). SSS etkileri azaldıkça çoğunlukla alımdan 24-36 saat ile sınırlı olmak üzere hastalar depresyona girmiş, tükenmiş hissederek bilişsel zorluklar yaşayabilirler, bu durum bazen birkaç gün sürebilir. Psikotik ataklar bildirilmiştir, ancak nadir görülür (Satora ve ark., 2005). Konvülsiyonlar nadirdir ve çocuklarda daha olasıdır.

Bu tür mantarların, özellikle Hollanda başta olmak üzere, bazı ülkelerde halüsinojenik özellikleri nedeniyle yasal olarak satıldığı bilinmektedir. Yakın tarihli bir çalışmada, çoğu kullanıcı için yasal ulaşılabilirliğin önemli tıbbi sorunlara neden olmadığı, ancak ara sıra ciddi zehirlenmelerin hala meydana gelmesinin “endişe noktası” olduğu sonucuna varılmıştır (van Amsterdam ve ark., 2011).

Otonom Toksik Mantarlar

Bu alt grup, doğrudan otonomik etkilere neden olan mantarları kapsar. Muskarinler ve ilişkili toksinleri içeren mantarlar (en azından I. fastigiata, I. geophylla, I. erubescens (patouillardii) (De Haro vd., 1999; Lurie vd., 2009), Clitocybe spp., Mycena spp., Rubinoboletus spp. (Pauli ve Foot, 2005) ) ile ilişkilidir.

Klinik olarak bu tip zehirlenme hızlı başlangıç (15 dakika ila 2 saat) ve klasik parasempatik stimülasyon triadı terleme, salivasyon ve lakrimasyonda artış ile ortaya çıkar. Diğer semptomlar şunları içerebilir: pupil daralması, bulanık görme, acil veya ağrılı işeme, burun akıntısı veya tıkanıklığı, astım bronkokonstriksiyon, hipotansiyon, bradikardi, cilt kızarıklığı, sulu ishal, kusma, karın ağrısı / kolik. Genellikle, başlangıç ​​ne kadar hızlı olursa, zehirlenme o kadar şiddetlidir. Şiddetli zehirlenme potansiyel olarak öldürücüdür, ancak atropin ile uygun şekilde tedavi edilirse nadir olarak ölümle sonuçlanır.

Santral Sinir Sistemi Nöroeksitatör Etkili Mantarlar

Bu alt grup, bazen halüsinasyonları da içeren nöroeksitatör etkilere neden olan mantarları kapsar.
Toksinler muscimol ve ibotenik asittir. Amanita muscaria, A. patherina, A. ibotengutak dahil çeşitli mantarlar tanımlanmıştır (Hiroshima ve ark., 2010).

Klinik olarak bu tip zehirlenme alımdan dakikalar içinde 3 saate kadar hızlı bir şekilde prezente olur, başlangıç olarak özellikle çocuklarda uyuşukluk, takibinde manik uyarılma (görsel hallüsinasyonlar (yanlış algılama), tuhaf davranış, ajitasyon, sevinç, disoryantasyon, depersonalizasyon, konfüzyon içerebilir.) ve mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı, döküntü, terleme, ataksi, koordinasyon bozukluğu, baş dönmesi, midriyazis, miyoklonus, kas fasikülasyonu / titreme, hiporefleksi, koma, konvülsiyonlar (özellikle çocuklarda) gibi diğer semptomlar görülebilir. Bu semptomlar / bulgular uyuşukluğun son aşamasıyla (genellikle derin uyku) 48 saate kadar sürebilir. İntoksikasyon döneminde amnezi olabilir. Hızlı koma gelişimi (GKS 4) ve nöbetler görülebilir (Mikaszewska-Sokolewicz ve ark., 2016). Şiddetli zehirlenme potansiyel olarak lethaldir. Yakın tarihli bir çalışmada, A. muscaria zehirlenmesi (konfüzyon ve ajitasyon daha belirgin) ile A. pantherina zehirlenmesi(koma oluşumu daha belirgin) arasında iki ayrı klinik alt gruba bölünmeyi gerektiren klinik farklılıklar olduğu öne sürülmüştür (Vendramin ve Brvar, 2014). Bu retrospektif çalışmada yazarlar, her iki grupta da az sayıda kişide görülmesine rağmen A. muscaria tarafından zehirlenen hastaların A. pantherina tarafından zehirlenen hastalardan daha karışık ve ajite olduklarını, A. Pantherina zehirlenmesinde koma oluşumunun daha sık olduğunu bildirmiştir (32 hasta A. muscaria için, A. pantherina için 17 hasta) (Vendramin ve Brvar, 2014). Bu çalışmanın tanı sürecini daha karmaşık hale getirebileceğini ve bu çalışmada bildirilen vakaların sayısının az olduğunu, bulguların bağımsız çalışmalarla doğrulanmamış olduğu düşünülmüştür.

Morel Nörolojik Sendrom

Bu alt grup çeşitli morel mantarlarının tüketimini takiben gelişen kötü GIS ve nörolojik etkileriyle tanımlanmış sendromu içerir. Henüz hiçbir toksin neden olan ajan olarak tanımlanmamıştır ve bu tip zehirlenmelerin durumu belirsizdir, ancak 1889’da ilk kez bahsedildiğinden beri zaman zaman bildirilmiştir. Neredeyse tüm olgular Morchella spp. ile ilişkilidir.

Klinik olarak bu tip zehirlenme, büyük miktarlarda morel mantarının (Morchella spp.) tüketimi ile ilişkilidir. Semptomların başlama zamanı belirsizdir. Olguların çoğunda değişken nörolojik etkilere ek olarak GİS etkileri de (bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı) vardır. Bazı belirleyici etkiler baş dönmesi ve ataksidir. Daha az görülen diğer etkiler asteni, terleme, bayılma, hipertermi veya hipotermi ve salivasyon iken görme bozuklukları, baş ağrısı, parestezi, trismus, kas spazmları, uyuşukluk, konfüzyon ve dizartri daha az yaygın olarak görülür. Nadiren bildirilen etkiler şunları içerir: nistagmus, miyozis, midriyaz, disfaji, halüsinasyonlar, ajitasyon ve konvülsiyonlar. Şimdiye kadar böbrek veya karaciğer tutulumu bildirilmemiştir. Şu ana kadar belgelenen tüm vakalar kendiliğinden düzelmiştir.

3: Miyotoksik Mantar Zehirlenmesi

Adından da anlaşılacağı gibi, bu grup birincil özellik olarak rabdomiyoliz olan zehirlenmeleri kapsamaktadır.

Hızlı Başlangıçlı Miyotoksisite

Bu alt grup, hızlı başlangıçlı miyotoksisiteye neden olan mantarları kapsar. Etken toksinin siklopropen karboksilik asit olduğu bildirilmiştir (Matsuura ve diğerleri, 2009). Russula spp. (R. subnigrans) alımı ile ilişkilidir. (Cho ve Han, 2016; Lin ve diğerleri, 2015; Matsuura ve diğerleri, 2009). Siklopropilasetil- (R) -karnitin, bu tür için benzersiz bir marker olarak tanımlanmıştır (Matsuura ve ark., 2016).

Klinik olarak bu tip zehirlenmede etki, geç başlangıçlı vakalar nadir olarak bildirilmesine rağmen genellikle alımdan sonra 2 saat içinde GİS etkilerin (potansiyel olarak şiddetli bulantı, kusma, ishal) başlamasıyla ortaya çıkar (Lin ve ark., 2015). Çoğu vaka, rabdomiyoliz olmadan, 24 saat içinde düzelir. Daha az vakada GİS etkileri daha şiddetlidir ve bunu rabdomiyoliz (CK piki> 200.000 IU / l), miyalji, hipertansiyon, böbrek yetmezliği, hiperkalemi ve kardiyovasküler kollaps takip eder. Ölümler rapor edilmiştir (Cho ve Han, 2016).

Gecikmiş Başlangıçlı Miyotoksisite

Bu alt grup gecikmiş başlangıçlı miyotoksisiteye neden olan mantarları kapsamaktadır. Etken toksinler tam olarak anlaşılmamıştır, ancak son araştırmalar, saponaceolide B ve M’nin bazı durumlarda potansiyel olarak birincil toksinler olabileceğini göstermektedir, ancak deney hayvanlarındaki bu bulgu insan patolojisinde belirsizdir. T. terreum genellikle güvenli bir şekilde yenilebilir olarak kabul edilen yaygın bir küçük mantardır. T. equestre’deki toksinlerin T. terreumdakinden oldukça farklı olabileceği görülmektedir (Bédry R, pers. Comm. 2014). Bu nedenle rabdomiyoliz mekanizması, mantar türü ve toksin türüne bağlı olarak farklı olabilir, ancak klinik görünüm çok benzer olabilir. Tricholoma spp., T. equestre (Anand ve diğerleri, 2009; Bedry ve diğerleri, 2001; Laubner ve Mikuleviciene, 2016), muhtemelen T. terreum (Yin ve diğerleri, 2014), T. auratum (Bedry ve Gromb, 2009) alımı ile ilişkilidir. Benzer bir prezentasyon yakın zamanda Leccinum spp. ve Boletus spp. alımı sonrası Polonya’da bildirildi.(Chwaluk, 2013).

Klinik olarak bu tür zehirlenme, art arda birkaç mantar yemeğinin tüketiminden 1-3 gün sonra gecikmiş başlangıçlı yorgunluk ve miyalji ile kendini gösterir. Bir dizi öğünde tüketilen mantar miktarı ile ilgili olabilir (Anand ve diğerleri, 2009). Bunu, bazen yüz kızarıklığı, hafif bulantı (kusma değil) ve aşırı terleme ile ilişkili artan halsizlik, bacak sertliği, koyu idrar (miyoglobinüri) takip eder. Plazma CK’da (> 200.000 IU / l) masif artış olabilir, ancak genellikle normal böbrek fonksiyonu, serum potasyumu, pıhtılaşma ve karaciğer fonksiyonu vardır. Çoğu vakada yaklaşık 15 günde iyileşme olur, ancak vakaların az bir kısmında dispne, hipertermi, akut miyokardit, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, hiperkalemi ve ölümcül kardiyak kollaps ilerlemesi vardır.

4: Metabolik Endokrin ve Toksisite ilişkili Mantar Zehirlenmesi

Bu geniş grup çok çeşitli zehirlenme sendromlarını ve klinik prezantasyonları içerir. Bu nedenle klinik benzerlikleri yansıtmaktan ziyade, kolaylık sağlamak amacıyla toplanan bir gruplama olduğu düşünülebilir.

GABA Bloke Edeci Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup GABA sentezinin bloke edilmesine ikincil, çoklu organ etkilerine yol açan metabolik temelli patolojiye neden olan mantarları kapsar. Gyromitrin içeren mantarlarla, özellikle Gyromitra spp. (G. esculenta, G. ambigua, G. gigas, G. infula; Cudonia circinians) ile ilişkilidir (Trestrail, 1994). Gyromitrinler midede, piridoksin sentezini inhibe eden, böylece GABA sentezini azaltan ve glutatyon tükenmesine neden olan metil-formil-hidrazin ve monometil-hidrazine ayrışır (Trestrail, 1994).

Klinik olarak, bu tür zehirlenme, alımdan 5 – 12 saat sonra GİS etkileriyle (bulantı, kusma, şişkinlik, kanlı ishal, karın ağrısı, dehidrasyon) ortaya çıkar. Daha şiddetli zehirlenmelerde vertigo, terleme, diplopi, baş ağrısı, dizartri, koordinasyon bozukluğu, ataksi, hemoliz, hipoglisemi, metamoglobinemi, hepatik hasar (genellikle ilk 48 saatte gelişir); nadiren konvülsiyonlar ve koma gelişebilir. Bununla birlikte, gyromitrin zehirlenmesine verilen yanıt, hastanın asetilatör durumu ile modifiye edilmesiyle ortaya çıkar; nörotoksisitenin klinik tabloya hakim olduğu normal asetilatör durumu olan hastaların aksine “Hızlı asetilatörler” (yüksek asetalhidrazin seviyesi), genellikle hepatotoksisite (hafif transaminaz yüksekliği, ancak yüksek bilirubin seviyeleri) ve daha az belirgin nörotoksisite geliştirir (Trestrail, 1994). Şiddetli zehirlenme potansiyel olarak lethaldir.

Disülfiram Benzeri Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup, mantar alımından sonra alkol tüketimine müteakip gelişen disülfiram benzeri reaksiyona neden olan mantarları kapsar. Koprin içeren mantarlarla, özellikle belirli Coprinus spp. (özellikle C. atramentarius) ile ilişkilidir. Lepiota aspera alımı ardından da tarif edilmiştir, ancak bu vakalarda koprinin dahil olup olmadığı belirsizdir, ancak klinik prezantasyon benzerdir (Haberl ve ark., 2011). İsviçre ve Finlandiya’da bildirilen önceki yayınlarda, bazı diğer mantarların (L. aspera, Coprinus clavipes, Boletus luridus) benzer etkilere sahip olabileceği düşünülmüş, ancak doğrulanmamıştır (Budmiger ve Kocher, 1982; Nummela-Salo ve Salo, 2005).

Klinik olarak bu tip zehirlenme, mantar alımından önce veya daha sonra alkol alımına yanıt olarak ortaya çıkar. Mantar yeme ve alkol tüketimi arasında 2 saatten birkaç güne kadar değişen gecikme olabileceği bildirilmiştir. Alkol aldıktan birkaç dakika içinde hastada, fasiyal flashing ile gövde ve uzuvları içeren lekeli eritematöz bir döküntü gelişir. Baş ağrısı, dispne, terleme, bulantı, kusma, taşikardi, erken ventriküler kasılmalar, atriyal fibrilasyon, vertigo, konfüzyon ve metalik bir tat olabilir. Hipotansiyon disülfiramdan daha az görülür ve koma nadir görülür. Semptomların süresi genellikle kısadır, 30dk civarında ancak zaman zaman 24 saate kadar uzayabilir.

Poliporik Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup nörolojik etkilere ek olarak multi-organ etkileri olan mantarları kapsar. Poliporik asit içeren mantarlar özellikle Hapalopilus rutilans ile ilişkilidir (Villa ve diğerleri, 2013).

Klinik olarak, bu tip zehirlenme geç başlangıçlı (yaklaşık 12 saat) GİS etkiler (karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal), nörolojik etkiler (diplopi, bulanık görme, denge bozukluğu, nistagmus, bazı durumlarda görsel halüsinasyonlar), hafif akut böbrek hasarı, hafif hepatotoksisite, proteinüri, lökositüri ve mor idrar (diagnostik) ile prezente olur. Sendrom 2 – 7 gün içinde düzelir.

Trichothecene Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup, özellikle kemik iliği yetmezliği ve avuç içi, ayak tabanı ve yüzün lamellar deskuamasyonu gibi spesifik bir çoklu organ yetmezliği sendromuna neden olan mantarları kapsar. Trichothecenes, özellikle Podostroma cornu-damae içeren mantarlarla ilişkilidir. Vakalar şimdiye kadar Japonya ve Kore ile sınırlıdır (Ahn ve diğerleri, 2013; Jang ve diğerleri, 2013; Kim ve diğerleri, 2016; Suzuki ve diğerleri, 2002).

Klinik olarak bu tip bir zehirlenme, yutulduktan hemen sonra veya sadece gün / hafta boyunca uzun süreli mantar tüketiminden sonra başlayabilen, genellikle ölümcül olan multi-organ etkili bir hastalık ile ortaya çıkar. GİS etkiler (bulantı, kusma, ishal, dehidratasyon) ile başlar, daha sonra hipotansiyon, oligürik böbrek yetmezliği, bilinç durum değişikliği, kemik iliği yetmezliği (pansitopeni), avuç içinde ayak tabanında ve yüzde lamellar deskuamasyon ve genel saç dökülmesi olabilir. Birçok durumda nihai sonuç, çoklu organ yetmezliğinden ölümdür.

Hipoglisemik Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup, hızlı hipoglisemiye neden olan mantarları kapsar. Sendrom potansiyel olarak ölümcüldür ve en az bildirilmiş 300 ölüm mevcuttur (Huang ve diğerleri, 2007; Shi ve diğerleri, 2006, 2012b; Yang ve diğerleri, 2008, 2012). Özellikle Çin’in Yunnan bölgesinden Trogia venenata ile ilişkilidir (Shi ve diğerleri, 2012a; Zhou ve diğerleri, 2012). Etken toksinlerin, muhtemelen hipoglisin A ve B’ye benzer şekilde hareket eden alışılmadık amino asitler (2R-amino-4S-hidroksi-5-heksinoik asit ve 2R-amino-5-heksinoik asit) olduğu bildirilmektedir (ackee meyvesinde, Melicoccus bijugatus , Sapindaceae de bulunur), yağ asitlerinin beta oksidasyonunu ve glukoneogenezi bloke ederek glikozda hızlı bir düşüşe neden olur (Yang ve arkadaşları, 2012; Zhou ve arkadaşları, 2012).

Klinik olarak bu tür zehirlenme, çarpıntı, baş dönmesi, göğüs sıkıntısı, nefes darlığı, karın ağrısı ve senkop gibi semptomların hızlı başlangıcı ile ortaya çıkar. Şiddetli vakalarda ölüm, alımdan birkaç saat sonra (yaklaşık 2 saatte) ortaya çıkabilir.

Hiperprokalsitoninemik Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup, 7 hastanın Boletus satanas (şeytanın boleti veya şeytanın mantarı) tüketimi ile ilişkili olarak hiperprokalsitoninemi geliştirdiği izole bir küçük vaka serisinden oluşmaktadır (Merlet ve ark., 2012).

Klinik olarak, bu tip zehirlenme alımdan yaklaşık 2 saat sonra düşük ateş (38.5 ° C) ve erken GİS etkileri (kusma, ishal) ile ortaya çıkar. Alımdan sonraki 12 saat içinde, normal hepatik ve böbrek fonksiyonu ile beraber yüksek plazma prokalsitonin (ProCT) ve C-reaktif protein (CRP) seviyeleri tespit edilebilir. Tüm semptomlar hızla düzelir ve ProCT ve CRP seviyeleri 24 saat sonra azalır.

Pansitopenik Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup, Ganoderma neojaponicum’dan (yaygın olarak kullanılan G. lucidum ile karıştırılan imazeki mantarları) yapılan bitkisel tıbbi karışımının uzun süreli tüketimini (birkaç gün boyunca) takiben Japonya’da sadece 2 vakada tarif edilen nadir bir zehirlenmeyi kapsar (Yoon ve ark., 2011). Toksik ajan belirsizdir.

Klinik olarak, bu tür zehirlenme diğer organ sistemi tutulumu olmadan (özellikle karaciğer ve böbrek fonksiyonu normaldir; ellerin, ayakların deskuamasyonu yoktur, böylece Grup 4D zehirlenmesinden ayırt edilir) açıklanamayan ateş ve pansitopeni (anemi, trombositopeni, lökopeni) ile ortaya çıkar. Enfeksiyon için destekleyici tedavi ile her iki olgu da 1-2 hafta boyunca sekel olmadan kendiliğinden düzelmiştir.

Gastrointestinal İrritant Mantar Zehirlenmesi

Bu, mevcut alt grupları olmayan büyük bir gruptur ve diğer önemli etkilere neden olmadan gastrointestinal etkilere neden olan çok çeşitli mantarları içerir. Bu son ayrım klinik olarak önemlidir, çünkü birçok mantar zehirlenmesi, birincil toksisite etkilerine ek olarak GİS etkilerine neden olur.

Klinik olarak, bu tip zehirlenme bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı / krampları ve ciddi vakalarda GİS’ten sıvı kaybına sekonder dehidrasyon gibi değişken GİS etkileri ile ortaya çıkar. GİS etkilerinin şiddeti değişir, ancak bazı mantarlar yaygın olarak ciddi GİS etkileri ile ilişkilidir (Chlorophyllum molybdites, Entoloma sinuatum, Tricholoma pardalotum; T Zilker, pers. Com.2014). Başlangıç zamanı çoğu vakada akut olsa da alımdan 1 – 3 saat arasında değişiklik gösterir.  Dehidrate olan hastalarda semptomatoloji değişkenlik gösterir. Eğer bu hastalar lityum, digoksin, anti-aritmik ilaçlar gibi ilaçlar aldıysa ilaç zehirlenmesi belirtileri gösterebilir (Bédry ve Saviuc, 2002).

Grup 5 içinde belirlenmiş alt gruplar tanımlanabilir ancak henüz açık bir şekilde tanımlama yapılmamıştır. Japonya’da Omphalotus guepiniformis alımından sonra bildirilen ve Shiitake mantarlarıyla karıştırılan hemorajik enterit buna örnek olarak verilebilir (Hori ve ark., 2008). Bu vakada akut karın ağrısı gelişmesi dışında GİS bulguları bildirilmedi, hasta 7 günde iyileşmiştir. GİS etkilerinin mutlaka bir toksin nedeniyle değil de çeşitli nedenleri olabileceğinin farkında olmak önemlidir. Bazı mantarlardan özellikle fazla miktarda tüketilmesiyle sindirim güçlüğü olması GİS disstrese ve zehirlemenin erken dönem semptom ve bulgularının görülmesine neden olabilir. Polonya’da yapılan retrospektif bir çalışmada, yenilebilir mantar türlerinin tüketiminden 30 dk – 4 saat içinde vakaların % 87’sinde kusma, mide bulantısı, karın ağrısı ve ishal gibi semptomlar geliştiği bildirilmiştir. Çok çeşitli yenilebilir türlerin dahil edildiği çalışmada yazarlar zehirlenmenin nedenini; uygunsuz toplama sonrası uzun süre saklanması, saklama için plastik kapların kullanılması ve mantar yemeklerinin çok uzun süre bekletilmesi ve tekrar kullanılması olarak açıklamıştır (Gawlikowski ve ark., 2015). Pratik olarak gastrointestinal irritant içeren Grup 5 mantarlarının ve toplama sonrası uygun olmayan bir şekilde depolanmış yenilebilir mantarların klinik sunumları arasında ayrım yapmak zor olabilir.

Mantarlar ile Gelişen Advers Reaksiyonlar

Bu grup, önceki 5 gruba uymayan mantar zehirlenmesi türlerini içerir. Hepsi spesifik “zehirlenme” reaksiyonlarından kaynaklanmamaktadır ancak klinik açıdan pratik olması nedeniyle bu sınıflandırma şemasına dahil edilmiştir.

Shiitake Mantar Dermatiti

Bu alt grup, alımdan sonra akut dermatite neden olan mantarları kapsar. Shiitake mantarları (Lentinola edodes) ile ilişkilidir. Patofizyoloji belirsizdir, ancak alerjik olmadığı ve büyük olasılıkla bu mantarlarda bulunan termolabil bir polisakkarit, lentinan ile ilişkili olduğu görülmektedir (Chu ve diğerleri, 2013; Wang ve diğerleri, 2013).

Klinik olarak, bu tür zehirlenme çiğ veya pişmiş Shiitake mantarlarının alımından 1-2 gün sonra ani başlangıçlı uzuvlar ve/veya gövde ve/veya yüz, boyun üzerinde oluşan lineer kırbaç izi şeklinde lezyonlarla prezente olur. Kaşıntılı olabilir. Lezyonlar genellikle sekel bırakmadan günler veya haftalar içinde düzelir. Benzer bir prezantasyon Yahudi kulağı mantarı -Auricularia auricular-judae- alımından sonra Almanya’da tek vaka olarak bildirilmiştir (Lang ve ark., 2016).

Eritromelalji Benzeri Mantar Zehirlenmesi

Bu alt grup, eritromelalji benzeri bir sendroma neden olan mantarları kapsar. Özellikle Paralepistopsis (Clitocybe) akromelalga / amoenolenler (zehir cüce bambu mantarı / felç hunisi) ile ilişkilidir (Nakajima ve diğerleri, 2013). Akromelik asit, ACRO-A izomeri sıçan iskelet kası modelinde mekanik duyarlı miyelinsiz afferent lifler üzerinde güçlü bir uyarıcı etkiye neden olan toksin olarak kabul edilir (Minami vd., 2009; Taguchi vd., 2009).

Klinik olarak, bu tür zehirlenme alımdan birkaç gün sonra, sonraki haftalarda kendiliğinden iyileşebilen ekstremitelerde kızarıklık, şişme ve yangı dahil eritromelalji benzeri bir sendromun başlangıcı ile ortaya çıkar.

Paxillus Sendromu

Bu alt grup, tekrarlanan maruziyetten sonra otoimmün hemolitik anemiye neden olan mantarları kapsar. Kahverengi rulo kenarlı mantarlarla, özellikle Paxillus spp (P. involutus) ile ilişkilidir.

Klinik olarak, bu tip zehirlenme nadir görülür ve sadece mantarın tekrarlanan alımlarından sonra ortaya çıkar. Mantar hızlı başlangıçlı GİS etkileri (mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal) ardından intravasküler hemoliz, anemi, potansiyel sekonder böbrek yetmezliği, şok, DIC ve akut solunum yetmezliği ile otoimmün reaksiyonu uyarır. Paxillus sendromundaki hemoliz yüksek bilirubin seviyelerine ve transaminazların yükselmesine neden olabileceğinden, Grup 1A (amatoksin hepatotoksisite) ile tanı karışıklığı yaşanabilir. Şiddetli zehirlenme ölümcül olabilir.

Ensefelopati Sendromu

Japonya’da tanımlanan (Gejyo ve diğerleri, 2005; Kato ve diğerleri, 2004; Nishizawa, 2005; Nomoto ve diğerleri, 2007; Obara ve diğerleri, 2008) bu alt grup zehirlenme sendromunun, yüksek HCN seviyeleri içeren mantarların tüketimini takiben HydroCyanicAcid (HCN) zehirlenmesinin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Bu tip zehirlenmelere neden olan mantarlar arasında Pleurocybella porrigens (melek kanadı), Grifola frondosa (orman tavuğu, koç başı, koyun başı, maitake, signorina), Pleurotus eringii (kral trompet mantarı, Fransız horn mantarı, kral istiridye mantarı, kral kahverengi mantarı, bozkır çağı, trompet royal) bulunmaktadır (Gonmori ve Yokoyama, 2009). Bildirilen vakaların çoğu önceden kronik böbrek yetmezliği olan hastaları kapsamaktadır.

Klinik olarak bu tür zehirlenme gecikmiş başlangıçlı (alımdan sonraki günler ve haftalar içinde) kramp ve koma ile prezente olur. Bu sendrom daha fazla doğrulama ve tanımlama gerektirmektedir. Sendromun yapısını belirlemek için yeterli ayrıntıya sahip olmayan bildirilen başka mantar zehirlenmesi prezentasyonları buraya dahil edilmemiştir. Huang ve diğ. (2009), Çin’in Jiangxi Eyaletindeki sınırlı bir kırsal alandan mantar tüketimi ile ilişkili yetişkinlerde ortaya çıkan 10 ölümcül vaka bildirmiştir. Bu vakalarda, hızlı başlangıçlı GİS etkileri (bulantı, kusma, karın ağrısı) ve takibinde net bir nedeni olmayan ani ölüm olduğu bildirildi. Yazarlar geçici olarak zehirlenmeye neden olan mantarları Amanita franchetii (Franchet’s Amanita) ve Ramaria rufescens (mercan mantarı) olarak düşünmüşlerdir, ancak zehirlenme ile belirlenen bu mantarlar arasında bağlantı olup olmadığı belirsizdir, çünkü diğer mantar türleri de tüketilmiştir. Yazarlar sonrasında vaka görülmediğini belirtmiştir. 10 hastanın tümü 5 günlük süre içinde mantarları yemiştir. Akut zehirlenmeden önceki yıllar boyunca hastalar tarafından zararsız olduğu düşünülerek yenen “weeping milk cap” olarak bilinen Lactarius volemus’un alımından sonra biri orta biri şiddetli ancak fatal olmayan 2 tane akut pankreatit vakası görülmüştür. Bu nedenle pankreatitin nedeni belirsizdir ve mantar alımına bağlı olduğu kesin olarak atfedilemez.

Ren ve diğ. (2007) Çin’den (3466 vaka) 191 Çin makalesinin gözden geçirilmesinden elde edilmiş çok geniş bir dizi mantar zehirlenmesi bildirmiş, bu 5 sendrom “Gastroenterit”, “akut böbrek yetmezliği”, “toksik hepatit”, “psikonörolojik” ve “eritroliz” olarak belirtilmiştir, sonuncusu yeni bir sendromdur. Eritroliz için ikisi ölümcül toplam 73 vaka olduğu bildirilmiştir. Ne yazık ki sadece İngilizce özetine erişilebildiği için önerilen sınıflamamıza dahil etmek için “eritroliz” sendromu hakkında daha fazla yeterli ayrıntı olup olmadığı belirsizdir. Benzer şekilde, neden olan mantar türleri hakkında da bilgi mevcut değildir.

Önceden var olan ve eşzamanlı tıbbi sorunların mantar zehirlenmesi ile ilişkili olağandışı prezentasyonlara neden olabileceğini belirtmek önemlidir. Özellikle hasta ilaç kullanıyorsa mantar alımı şüpheli bir neden olduğunda ancak daha dikkatli bir değerlendirme mantarlarla ilgisi olmayan diğer nedenleri ortaya çıkarabilir. Fransa’da, mantar alımına müteakip GİS semptomları ile ilişkili olarak kardiyak aritmilere neden olan lityum veya digoksin toksisitesine bir örnek bildirilmiştir, burada dehidrasyon, lityum veya digoksin toksisitesine yol açan böbrek fonksiyon bozukluğuna neden olmuştur (Bédry, R; pers. com. 2014).

Tanısal Algoritma

Tanısal algoritmanın gelişimi hem her tür zehirlenmenin neden olduğu seçilmiş klinik etkilerin hem de özel tür bir zehirlenmenin etkilerini düşünmeyi gerektirir. Her tür zehirlenme için acil tanımlanmış ve acil yönetim gerektiren türleri sağlama almak amacıyla rölatif şiddet ve prognoz değerlendirilmiştir.

GİS etkileri zehirlenmelerin önemli klinik özelliklerindendir fakat pek çok zehirlenme türlerinde farklı bir şekilde meydana geldiği için potansiyel olarak kafa karıştırıcıdır. GİS etkilerinin başlangıcı ve evrimi teşhis için en kullanışlı özelliklerdir. Bununla birlikte, “zararsız” bir yemek olarak “yenilebilir” mantarların alımının, bir dizi farklı toksik tür içerebilmesi riski vardır, bu yüzden zehirlenme tablosu teşhis aşamasını şaşırtarak karıştırılabilir. Spesifik olarak, Grup 5 mantarlarının Grup 1A mantarları ile birlikte yutulması hızlı başlangıçlı GİS etkilerine neden olabilir, böylece Grup 1A mantarlarının (amatoksinler) diagnostik olarak önemli geç başlangıçlı GİS etkilerini maskeleyebilir (Ren ve ark., 2007). Bu da potansiyel olarak uygun ve hayat kurtaran tedaviye başlamayı erteler. Grup 5’ten kaynaklanan mantar zehirlenmelerinin çoğunun destekleyici tedavi gerektirdiğini bilmek önemlidir.

Majör organ patolojisi çeşitli mantar zehirlenmeleri ile ortaya çıkar, sekonder organ tutulumunu, özellikle böbrek yetmezliğini içerebilir. Teşhis süreci bu sunumlar arasındaki farklılıkları ayırt etmelidir. Bazı mantar zehirlenmelerinin genel özelliklere ek olarak oldukça spesifik ve nadiren benzersiz etkileri vardır ve bu tanıda yardımcı olabilir.

Klinik etkilerin başlama zamanı önemli bir tanısal değerlendirmedir, ancak birçok zehirlenme türü için diğer zehirlenme türleriyle çakışabilecek önemli bir başlangıç zamanı aralığı olabilir.

Son olarak her olası klinik sunuma uygulanabilen bir algoritmanın olmadığını ve de bunun önceden bilinmeyen bir mantar zehirlenmesi türüne cevap vermeyeceğini belirtmek önemlidir. Üstelik önceden var olan tıbbi şartlar veya bireysel olarak hastalarda kullanılan ilaçlar tarafından sebep olunan sunumdaki değişiklikler teşhiste daha fazla karışıklığa sebep olabilir. Bu yüzden algoritma teşhise yardımcı olacak bir rehber olarak kullanılmalıdır. Klinisyenler daima varolan algoritmaya uymayan sunumlar için tetikte olmalıdır çünkü bunlar şimdiye kadar rapor edilmemiş zehirlenme sendromlarını temsil edebilir.

Sonuç

Mantar zehirlenmesinin artabileceğine ve bu egzotik türlerin yeni alan/ülkelere girdiğine yönelik bazı kanıtlar vardır, dolayısıyla hasta sunumunda gözlenen mantar zehirlenmesi sendromları yelpazesi genişlemektedir (Flammer ve Schenk-Jäger, 2009).

Tanı aşamasındaki tecrübemiz, şüpheli mantar zehirlenmelerinde teşhis sürecinin zor olabileceği ve zehirlenmenin türünün belirsiz olabileceğidir. Özellikle bu tanısal zorlukla en çok sunumdan sonraki kritik “altın saatler” esnasında karşılaşılır. Karmaşık zehirlenme tablosu ile sonuçlanabilecek oldukça farklı klinik etkilerdeki birkaç farklı türdeki mantarın yenilmesiyle bu karıştırılabilir. Bizim yaklaşımımız, mantar zehirlenmesi yönetiminde zorluklarla yüzleşen klinisyenlerin bireysel deneyimleri ve yönetim stratejilerine rehberlik etmek için çerçeve tavsiyeler sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.

Dolayısıyla yeni mantar zehirlenmesi sınıflamamız hasta bakımı kararlarına yardımcı olmak için organize strateji çabalarımızın sonucunda önerilmiştir. Yeni mantar zehirlenmesi türlerinin ortaya çıkabileceğini ve bunların sınıflandırma içine dahil edilmesinin, şemanın ve teşhis algoritmasının ileride değiştirilmesini gerektirebileceğini öngörüyoruz. Önerilen sistem için gerçek test klinik kullanımı olacaktır. Bu yeni teşhis yaklaşımlarını kullananlardan gelen geri bildirimler, fikirlerimizin daha ileriye gitmesini sağlayacak ve umarım zaman içinde algoritmada iyileşme olmasına olanak sağlayacaktır.

Meslektaşlarımızı önerilen klinik sınıflaması planına uymayan mantar zehirlemesi vakalarını bildirmeye davet ediyoruz. Bu tür raporlar mantar türünün ayrıntısını ve zehirlenmenin aşamalarının detaylı bilgisini içeren laboratuvar sonuçlarını en iyi şekilde raporlamalıdır. Kullanılan tedavilerin ayrıntıları ve bunların etkinliği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durum zehirlenen hastalar için sonuçların iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

Paylaş Paylaş