Bir Kültür Başkenti… “Lviv”


Yazar: Cem Ertan

Kendini bildi bileli hekim olmak istedi. Ankara Gazi Anadolu Lisesinden 1992 yılında mezun olduktan sonra Antalya’da Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde önce Tıp, sonra da Acil Tıp Uzmanlığı eğitimi aldı ve gerçekte ne olmak istediğini keşfetti. Malatya’da İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalında 8 yıl görev yaptıktan sonra İzmir’de İzmir Üniversitesi Medicalpark İzmir Hastanesi’nde çalışmaya başladı ve halen Medicalpark İzmir Hastanesi Acil Tıp Kliniğinde çalışmaya devam ediyor. Kendisi 15 yaşında bir kız babası, müziksever, okur, yazar, amatör fotoğrafçı, ev biracısı, eğitimperver, gezisever, hayvanseverdir.

Haydi gidelim denecek kadar yakın, cebinizi yormayacak kadar ucuz, vize (hatta yeni kimlik kartınızı aldıysanız pasaport dahi) gerektirmeyen, tarihi dokusu ve mimari özellikleriyle gezi severlere, birbirinden farklı konseptlerde yeme-içme mekanlarıyla gastronomi tutkunlarına hitap eden bir şehire gidelim sizinle. İstanbuldan yaklaşık 2 saatlik direk uçuşla varabileceğiniz kuzeyin popüler destinasyonlarından Lviv (veya sıkça kullanılan diğer söylenişiyle Lvov) Ukraynanın batısında yer alan, şehir merkezi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan bir kültür şehri. Lviv’e indikten sonra ise şehir merkezine ulaşım için Uber, taksi (pazarlık şart!), otobüs gibi seçenekleriniz var. Şehirde Lviv Üniversitesi ve Lviv Polytechnic adlarında iki yüksek eğitim kurumu bulunduğunu da belirtmekte fayda var.

İsmini  Rus Kral Galiçyalı Daniel’in en büyük oğlu Leo’dan alan şehrin sembolünün aslan olması da hiç şaşırtıcı değil tabii ki. Ukrayna’nın kültür başkenti olarak kabul edilebilecek “Aslan şehri”, ulaşılması olduğu kadar gezilmesi de kolay, bir baştan bir başa yürüyerek dolaşılabilen ve her adımda güzel mimari dokusuyla tarihte bir gezintiye çıkmışsınız hissi yaşatan sokaklarla dolu. Lviv sokaklarında en sık duyacağınız dil tabii ki Ukraynaca, Rusça’dan ise pek hazzetmediklerini söylemek yerinde olur. İngilizce bilen kişi sayısı çok az değil, özellikle restoran ve alışveriş için uğrayacağınız dükkanlarda işinizi görebiliyorsunuz. Ukrayna’nın para birimi ise Grivna. 1 Türk Lirası 4 Grivna ediyor, bu da Lviv’i nispeten ucuz bir gezi hedefi haline getiriyor.

Lvivi’i gezmek için mevsimsel açıdan en uygun dönemin Nisan-Eylül arası olduğu söylenebilir, 20 derece civarında seyreden hava sıcaklığı özellikle ilkbahar ve yaz başında şehri daha da keyifli kılıyor.

Peki neler yapılmalı, nereler görülmeli bu güzel şehirde?

Raynok Meydanı, şehrin eski ve yapıları koruma altına alınan eski merkezi. Belediye binası bu meydanın ortasında yer alıyor ve 20 Grivna ödeyerek binaya girip kulesinden meydanı kuşbakışı izlemek mümkün. Meydanın etrafını saran ve birbirleriyle kesişerek tarihi binaların arasında dolanan sokakları, gezilecek yerleri de planlayarak izlemek oldukça keyifli.

Meydanın etrafını saran sokaklarda çoğu aynı şirket tarafından işletilen, ancak hepsi birbirinden farklı konseptlerde dükkan ve restoranlar var. Lviv’deki gezintinizi zevkli kılacak bu mekanlar arasında en öne çıkanlardan bir tanesi Pravda Beer Factory (bira fabrikası). Bu 3 katlı mekan hem gerçekten de kendi biralarını üreten bir butik bira fabrikası, hem de ürettiği biraları sunan bir bar ve restoran. Ayrıca bira ve hediyelik eşyalar alabileceğiniz bir dükkan bölümü de var. Mekanın ikinci katının ortasına yerleştirilen bir platformda canılı müzik performansı sergileyen sergileyen bir grup her akşam 19:00-21:00 saatleri arasında popüler şarkılarla geceye renk katıyor.

Diğer konsept mekanlara örnek vermek gerekirse dışarıdan binayı saran ejderhası ile House of Legends, gaz lambasının mucidi anısına kurulmuş olan Gas Lamp Cafe, yeraltı kahve üretiminin merkezi Coffee Manufacture, el yapımı çikolataların imalatını izleyebileceğiniz Handmade Chocolate, “Slavi Ukraini” şifresini söylemeden giremeyeceğiniz eski bir savaş sığınağı olan Kryjivka Cafe sayılabilir.

Bu keyifli mekanların yanı sıra belediye binasının karşısında yer alan Italian Courtyard, Lviv sakinlerinin gurur kaynağı Opera binası, Virmenska sokağı ve burada yer alan Ermeni kilisesi, Potocki sarayı, bir açık hava müzesi havasındaki Lychakiv Mezarlığı, Ivan Franko Parkı, Silah Müzesi, Boim Şapeli ve Latin Katedrali de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.

Yemek konusunda pek çok farklı seçenek bulabileceğiniz Lviv’de et severler için iki özel mekan var. Bir tanesi ortaçağ işkenceleri kosepti ile kurulmuş olan ve kafesler ve işkence aletlerinin etrafa yayıldığı The First Lviv Restaurant of Meat and Justice. Oldukça uygun fiyata lezzetli et alternatifleri sunuluyor. Diğeri ise Silah Müzesinin altında yer alan ve açık, dönen ızgaralarda sürekli et pişirilen Arsenal Ribs And Spirits. Bu iki mekanda da dana ve domuz eti alternatifleri mevcut. Ayrıca açık büfe kahvaltısı ve tüm öğünlerde farklı seçenekleriyle Baczewski de bir diğer alternatif mekan. Sonuç olarak Lviv, 2-3 gün içerisinde tatmin edici bir şekilde gezilebilen, kültür ve eğlence amaçlı gezilerin ortak hedefi olabilecek bir şehir. Güzel zaman geçirmeniz dileğiyle.

Galeri


Paylaş Paylaş