Anne Baba ve Çocuk Arasında


Bu eser; Dr.Haim G. Ginott tarafından 1965 yılında yazılmıştır. Alanında uzman psikiyatrist olan Ginott bu kitapta; iyi anne baba olmanın öğrenilebilir bir beceri olduğunu ispatlamaktadır. 51 yaşında hayata gözlerini yumarken yazdığı tek kitabı olan; elinizdeki kitaba bakarken ‘göreceksiniz bu kitap bir klasik olacak demiştir’. 

“Öngörüsü tutmuş ve yıllar bu kitabı eskitememiştir” 

Doğan küçük dünyalar genetik ve epigenetik aktarımlar haricinde; anne baba veya bakıcıyla şekillenmektedir. Küçük dünyaları tuval üzerinde resmeden, kanaviçe işler gibi ilmek ilmek işleyen ebeveynlerdir. O küçük minik canlılarla birlikte içimizdeki çocuk ortaya çıkar ve kimi zaman fırçayı eline alıp tuvale sert fırça darbeleri indirirken kimi zaman işlenen bir kanaviçede eksik veya fazla ilmekler atmaya başlar. Ebeveyn olmakta tam olarak böyle değil midir? 

“Zaman geçer ve o küçük dünyalar bizlere ayna olmaya başlar”

Birçok insan bunu kabul etmek istemese de; inkar edince veya kaçınca o aynalardan yarattığı küçük eserlerden kurtulacağını sanır. Sonra olan olur ve aynalardan kurtulmak için aynalar kırılır parçalanır, yapıştırılmaya çalışılsa da aynalar eski bütünlüğünü korumakta zorlanır artık… bu küçük aynalara ne çok baskı yapılmalı ne de başıboş bırakılmalıdır; sonuç her zaman kırılan aynaya olmaktadır. Kırmadan parçalamadan o küçük aynaları nasıl yetişmemiz gerektiğini; Dr Ginott bu kitabında, bize çarpıcı örneklerle anlatmaktadır.

“Ebeveynler çocuklarının stres yaşamadan olgunlaşmasını sağlamayı ister”

Anne babalar çocuklarının isteklerine cevap vermekle, onunla ilişki kurmak ve oyun oynamakla; çocuklarının sinir sistemlerinin, aşırı stres yaşamayacak şekilde olgunlaşmasını sağlarlar. Böylece beynin ön bölgesinde prefrontal korteks adlı bölge eksiksiz gelişir ve çocuk onun ileriki hayatında sosyal olarak davranmasına yardımcı olacak şekilde bilgiyi zihninde tutmayı, duygular üzerine düşünmeyi, dürtüleri sınırlamayı öğrenir. 

“Yetersiz sevgi ve ilginin çocuk beyninde atrofiye neden olduğu gösterilmiştir”

İlgi gören sevilen bir çocuğun ve yetimhaneye bırakılmış bir çocuğun, diğer tüm değişkenler aynı tutulup, beyin görüntülemeleri karşılaştırıldığında; zamanında ve yeterince sevilmeyen, yeterince ilgi göremeyen çocuğun beyninde atrofi saptanmıştır. Bu durum bizlere çocukların fiziki ya da psikolojik gelişimi üzerinde ebeveynlerin rolünü bir kez daha çarpıcı hale getirmiştir. 

“Çocuklarımızı utandırmadan, gücendirmeden, yargılamadan eğitmek imkansız mı?”

Ginott, ebeveynlerin çocuklarını utandırmadan nasıl terbiye edeceklerini; küçük düşürmeden nasıl eleştiride bulunabileceklerini; yargılamadan nasıl gururlarını okşayabileceklerini; kızgınlıklarını onları incitmeden nasıl ifade edebileceklerini; çocuklarının duygularını, fikirlerini, algılarını onlarla tartışmadan nasıl kabul edeceklerini öğrenmelerini istiyordu. 

“Kelimeler bazen bıçaktan daha keskin olabilir”

Tıpkı cerrahlar gibi, ebeveynlerin de, çocukların gündelik istekleriyle başa çıkma konusunda başarılı olabilmeleri için özel becerileri öğrenmeleri gerekir. Neşterini kullanırken dikkatli olan eğitimli bir cerrah gibi, ebeveynlerin de kelimeleri kullanma becerisine sahip olmaları gerekir.  Kelimeler, fiziksel olmasa da çok acıtan duygusal yaralara yol açabilir. Bir cerrah, ben hastalarımı seviyorum ve sağduyuma güveniyorum fakat cerrahlıkta tecrübem yok dese nasıl paniğe kapılırdık değil mi? Eğitim ve tecrübe cerrahın elinde doğru sonuçları ortaya nasıl çıkarıyorsa; kelimelerde anne babaların elindeki neşter gibi doğru sonuçları doğuracaktır; belki bir apseyi boşaltıp yarayı iyileştirecek, belki tüm vücudu istila edecek olan malign hücreleri ortadan kaldıracaktır. 

“Ebeveynlerin çocuklarına tıpkı misafirlerine davrandıkları gibi davranmayı öğrenmeleri gerekir” 

Bir misafirin yanında kelimelerimizi özele seçeriz, hareketlerimizi dikkat eder misafirimizin rahat hissetmesini isteriz. Çocuklar bu dünya da ebeveynlerin evlerindeki bir misafir gibi görülmelidir. Doğar büyür ve sonra anne baba evinden ayrılır. Büyüklerimiz doğduğun gün sanki daha dün gibi derken; zamanın nasılda hızla akıp gittiğini bir misafir gibi aile evinden geçip gidildiğini anlatırlar bizlere…

Ebeveynler, her bir çocuğun mert, merhametli, sadık, cesaretli bir insan ; hayatını gücün ve adaletin yönlendirdiği bir birey olmalarını sağlayabilirler. Bu insani amaçları gerçekleştirmek için ebeveynlerin insani yöntemleri öğrenmeleri gerekir. 

“Sevgi ve sezgi yeterli değildir” 

İyi ebeveynler, ustalığa ihtiyaç duyarlar. Bu tür bir ustalığı nasıl edineceğimiz ve onu nasıl kullanacağımız, bu kitabın ana temasıdır. Bu kitap, ebeveynlerin arzu edilen idealleri, gündelik pratiklere dönüştürmelerine yardımcı olacaktır.

Daha fazla zaman ayırmak, daha fazla sevgi göstermek veya daha fazla ilgi göstermek doğru ve gerçek ebeveynlikten uzaktır. Yine bu kitapta; ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili amaçlarını tespit edip ve bu amaçları gerçekleştirmenin yöntemleri öğrenilmesi amaçlanmaktadır.  Basmakalıp ifadelerin çocuk yetiştirmede faydadan uzak olup daha sonra psikolojik yaralara dönüşmemesi adına deneyimli bir cerrahın elindeki neşteri kullanabilmesi gibi kelimeleri kullanabilmeyi ve kelimelerin gücünü bizlere göstermektedir.

Gelin hep beraber; kelimelerin doğru bir şekilde doğru zamanda kullanıldığında; çocukların dünyasını nasıl renklendirdiğini bu kitapla öğrenip, ebeveyn çocuk iletişimini doğru anlayıp doğru uygulayalım…

Bu yazı Acil Tıp Bülteni’nin Ekim 2022 tarihli 12. sayısında yayımlanmıştır.

Galeri


Paylaş Paylaş