Travma Çalışma Grubu
  • Travma ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Amaç ve Hedefler
      • Vizyon ve Misyon
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslarımız
      • Travma Kursu
      • Ortopedik Aciller Kursu
      • Travmada Kırmızı Bayraklar Kursu
      • Yara Bakımı Kursu
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Eğitmenler
  • Etkinlik Takvimi
  • İletişim
Aidat Ödemesi Bağış
Travma Çalışma Grubu
  • Travma ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Amaç ve Hedefler
      • Vizyon ve Misyon
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslarımız
      • Travma Kursu
      • Ortopedik Aciller Kursu
      • Travmada Kırmızı Bayraklar Kursu
      • Yara Bakımı Kursu
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Eğitmenler
  • Etkinlik Takvimi
  • İletişim
  • Üye Girişi
Perşembe, 22 Mayıs, 2025
Son Yazılar
Cerrahi Dikiş Hakkında Genel Bilgiler
Sütürasyon İlişkili Yara Yeri Enfeksiyonu ve Etkileyen Faktörler
Travmatik Yaralanmayı Takiben Majör Kanama ve Koagülopati Yönetimi Avrupa Kılavuzu –...
Sütür Eğitim Videoları Serisi 5 – Cilt Altı Vertical Mattress
Travma Hastasında Arteryel ve Venöz Kan Gazı Uyumluluğu
Sütür Eğitim Videoları Serisi 3 – Vertical Mattress (Cilt)
Travma Akıl Kartları : Abdominal Travmaya Yaklaşım
Sütür Eğitim Videoları Serisi 2 – Tekli Aralıklı (Single Interrupted)
Sütür Eğitim Videoları Serisi 1 – Cilt Dikişinde Kullanılan Temel Enstrümanlar
Sütür Eğitim Videoları Serisi 7 – Yarı Gömülü Mattress (Köşe Sütür)
Travma Çalışma Grubu
Travma Çalışma Grubu
Aidat Ödemesi
  • Travma ÇG
    • Hakkımızda
      • Tarihçe
      • Amaç ve Hedefler
      • Vizyon ve Misyon
    • Kurullar
      • Yürütme Kurulu
      • Üyeler
    • Belgeler
      • Yönerge ve Diğer Belgeler
      • Faaliyet Raporları
      • Kılavuz ve Rehberler
      • Raporlar
  • Yazılarımız
  • Etkinliklerimiz
    • Kurslarımız
      • Travma Kursu
      • Ortopedik Aciller Kursu
      • Travmada Kırmızı Bayraklar Kursu
      • Yara Bakımı Kursu
    • Sempozyum ve Kongreler
    • Sosyal Etkinlikler
  • Eğitmenler
  • Etkinlik Takvimi
  • İletişim
Copyright 2024 - All Right Reserved
GenelTATDakademik

Travmatik Beyin Hasarında Markerlar

by özgecan görman 27 Ocak 2022

Merhaba, bu yazımızda hafif travmatik beyin hasarı durumunda sonlanımı öngörme ve uzun vadede tedavi stratejileri oluşturmak açısından faydalı olabilecek markerlarla ilgili bir derlemeden bahsedeceğiz. Özellikle klinik araştırma yapmak isteyen ya da tez konusu açısından ilham arayanlar için güzel bir kaynak olmasını diliyorum. Derlemenin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Giriş

  • İntrakranial kanama ve/veya kitlesel lezyonla sonuçlanan orta-ciddi travmatik beyin hasarı (TBH) klinisyenler tarafından hem muayene ve hem de standart görüntüleme yöntemleri ile tanısı konabilen durumlardır.
  • Ancak hafif TBH ya da konküzyonu tespit etmesi, tanı koyması daha zordur. Konküzyon durumunda tomografide , kanama gibi belirgin bir patoloji görülmemektedir.
  • Birkaç günden haftaya kadar spontan olarak normale dönen ve hızlı başlangıçlı bir nöronal disfonksiyon ile karşılaşabilmekteyiz ve bu durumun sebeplerinden biri aksonların ve santral sinir sistemindeki (SSS) diğer yapıların maruz kaldığı direkt hasardır ve tanısını koymak çok önemlidir.

Hafif TBH / Konküzyon

  • Konküzyon görülen hastaların yaklaşık %15’inde kognitif bozukluklar travma sonrası devam etmektedir ve bunun en önemli nedeni  diffüz aksonal hasardır.
  • Ayrıca tekrarlayan konküzyonların; boksörler ve askerler gibi kronik travmaya maruz kalan meslek gruplarında görülebilen kronik ve ilerleyici olan, nörolojik ve/veya psikiyatrik semptomlarla karakterize olan kronik travmatik ensefalopati (KTE) riskini arttırdığı da gösterilmiştir.
  • Radyolojik tanı koymanın zor olduğu durumlarda ek belirteçlere gereksinim vardır. Nöronal, aksonal ve astroglial hasarları gösteren  markerlar; kafa travması ile başvuran hastalarda konküzyon tanısı koymak, kısa -uzun dönem sonlanımlarını öngörmek ve  TBH tanısını atlatıp atlatamadığını anlamak açısından değerli olabilecek parametrelerdir.

Hangi vücut sıvıları ile çalışabiliriz?

Beyin-omurilik sıvısı (BOS)

BOS; beyni saran,mekanik destek sağlayan, nöronlara sinyal moleküllerini taşıyıp, atık metabolitlerden kurtulmaya yardımcı bir sıvıdır.

Beynin interstisyel sıvısı ile sürekli temas halinde olduğu için biyokimyasal değişiklikler BOS’ a direkt olarak yansımaktadır. BOS’ un düşük proteaz aktivitesine sahip olması ve tanıya yardımcı bir çok molekülün örnekleme sırasında bozulmaması avantajları arasında . BOS örneklemesinin dezavantajı ise invaziv oluşudur.

Kan

Kan veya komponentleri (serum veya plazma) kullanılabilecek  önemli “biosıvı” dır.

BOS’ a göre elde etmesi daha kolaydır ancak SSS’ ine özgü bir çok marker kanda çok düşük konsantrasyonlarda bulunduğu için ölçüm zorlaşmaktadır.

Tükürük, idrar, gözyaşı

SSS’ e özgü protein Tau , Parkinson ilişkili α-synuclein ve DJ-1 gibi proteinlerin tükürükte salgılandığını gösteren çalışmalar mevcuttur 1,2.

Ancak tükürük konsantrasyonları ve SSS konsantrasyonları arasında bağlantıya ve oranlara dair net bir veri ve çalışma bulunmamaktadır .

Akut Hafif Travmatik Beyin Hasarında Kullanılmaya Aday Markerlar

  • Derlemenin incelediği makalelere göre; konküzyonda aksonal hasar BOS’ ta, intra-aksonal proteinler olan neurofilamentlight (NF-L) ve Tau seviyelerine bakılarak tanımlanıp takip edilebilir3,4. (Tablo 1)
  • NF-L, özellikle subkortikal derin beyin katmanlarına kadar ilerleyen geniş çaplı myelinize aksonlardan salınan bir yapısal proteindir ve kafaya alınan bir darbe sonucunda arttığı gösterilmiştir.
  • Yapılan bazı çalışmalarda boks maçları sonrasında kafaya alınan darbe sayısı ile BOS’ taki NF-L konsantrasyonlarının korele olduğu gösterilmiştir3,4.
  • Yakın zamanlı bir olgu bildiriminde nakavt olmuş bir amatör boksördeki BOS NF-L seviyesinin normale dönmesinin 8 ay aldığı gösterilmiş5.

 

Tablo 1. Akut Hafif Travmatik Beyin Hasarında Kullanılmaya Aday Markerlar
Biomarker Kaynak
Neurofilamentlight (NF-L) Geniş çaplı aksonlarda oluşturulan intra-aksonal yapısal bir protein
Tau İnce ,myelinsiz aksonlarda oluşturulan bir intra-aksonal yapısal protein
α-Spectrin N-terminal fragment

(SNTF)

Kalsiyum bağımlı proteaz olan kalpain tarafından oluşturulan  aksonal hasar markerı
Neuron-specificenolase (NSE) Nöronal soma ve kan hücrelerinde de salınan bir protein
Ubiquitin C-terminal hydrolase

L1 (UCHL1)

Nöron, gonad ve akciğer dokusunda salınan bir protien
S100B SSSde çokça bulunan bir astroglial protein
Glialfibrillaryacidic protein (GFAP) SSS spesifik astroglial protein
Kan markerları

Tau düzeyi ve beyin hasarına  yönelik yapılan çalışmalar gelecek vadeden sonuçlar içermekte:

  1. Serum Tau seviyeleri ve resüsite edilen kardiyak arrest hastalarında nörolojik sonlanım ile ilgili güçlü bir korelasyon vardır6.
  2. Olimpik böksörlerde plazma Tau konsantrasyonları yüksek bulunmuştur7.
  3. Alzheimer hastalarında plazma Tau konsantrasyonları yüksek bulunmuştur8.
  4. Konküzyon görülen buz hokeyi oyuncularında,travmadan 1 saat sonra bakılan plazma Tau konsantrasyonları düzeyi ile  oyuncuların semptomlarının geçmesi için gerek gün sayısı arasında doğru orantılı bir ilişki gösterilmiştir9. Tau düzeyi arttıkça TBH süresi ve uzunluğu artmaktadır.

 

  • Ancak BOS’ taki ve plazmadaki Tau seviyeleri korele değildir8 ve akut beyin hasarı sonrasında Tau seviyesi BOS’ ta haftalarca yüksek kalırken kanda günler içinde normale dönmektedir10,11.
  • Bir başka marker ise SNTF olarak gösterilmiştir. Normalde sağlıklı aksonlarda tespit edilemeyen SNTF, gerilme mekanizması ile oluşan hasarlarda proteaz enzimi ile oluşmaktadır. Proteaz kalsiyum tarafından aktive edilen bir enzimdir ve  kalpain aracılığıyla spektrin molekülünün proteolizisi  ile oluşmaktadır 12 . BT- negatif hafif TBH dahil durumlarda bile kanda ölçülebilecek derecede SNTF artışı görülmesi  olması bu markerı tanısal olarak değerli kılmaktadır13 ancak klinik olarak anlamlı olduğuna dair kuvvetli kanıtlar henüz yoktur.
  • Diğer marker adayları ise neuron-specificenolase (NSE), ubiquitin C-terminal hydrolase L1(UCHL1), S100B ve glial fibrillary acidic protein (GFAP) 14.
  • Tau ve SNTF’nin aksine bu markerların hiçbirinde,  negatif beyin tomografisi  olan konküzyon tanılı hastaların  sonlanımıyla ilgili prognostik ilişkiyi saptamada tanısal yeri yoktur14.

Kronik travmatik ensefalopati

  • Kronik Travmatik Ensefalopati (KTE) tanım olarak  tekrarlayan kafa travmaları ile ilişkili bio-nöro-dejeneratif hastalıktır.
  • Başlangıçta sadece boksörleri etkilediği düşünülse de Amerikan futbolcuları,hokey oyuncuları, güreşçileri, askerleri de içine alacak şekilde riskli grup popülasyonu gittikçe genişlemektedir.
  • İlerlemiş KTE’de gross morfolojik değişiklikleri görmek için standart nöro-görüntüleme yöntemleri kullanılabilecek olsa da standardize edilmiş bir görüntüleme sistemi ya da markerı yoktur.
  • Yapılan bir çalışmada beş eski futbol oyuncusu ve konküzyon öyküsü olmayan beş hastada beyin Tau miktarı pozitron emisyon tomografi (PET) ile taranmış ve eski futbolcu grubunda daha yüksek Tau birikim sinyali saptanmış15.
  • Şimdilik markerlar konusunda klinikte kullanım açısından yeterli veri bulunmamaktadır ve çalışmalar ile desteklenmeye gerek vardır.

Hafif TBH/ konküzyon markerları KTE tablosunu engellemede yardımcı olabilir mi?

  • TBH’ ında biomarker araştırmalarının asıl amacı zaten hali hazırda mevcut olan, orta-ciddi beyin hasarının tanısı için yöntem geliştirmekten ziyade hafif TBH/ konküzyonda moleküler değişiklikleri göstererek darbe nedenli bir hasarın olup olmadığını ve iyileşme sürecini gözlemlemek.
  • Böylece hafif hasara maruz kalanların hasar şiddetinin ilerlemesi de engellenecektir.
  • Ek olarak tedavi sürecinin tamamlanıp tamamlanmadığını biyomarkerlar objektif bir test kullanarak gösterip gerekirse rehabilitasyon sürecini uzatma kararını da almaya yardım edebilir.

Sonuç olarak..

Özetle travmatik beyin hasarı için gelecek vadeden  BOS ve kan markerı mevcuttur. Potansiyel prediktif değerlerine yönelik çalışmalar yapılarak klinik açıdan hasarın sonlanım kararlarını almaya  ve tedavi stratejilerinin bu açıdan şekillendirmeye yardımcı  kılavuz oluşturması sağlanabilir.

Yazar : Dr. Özgecan Görman

Editör : Prof. Dr. Arzu Denizbaşı


Kaynaklar

  1. Shi, M., Sui, Y.T., Peskind, E.R., Li, G., Hwang, H., Devic, I., Ginghina, C., Edgar, J.S., Pan, C.,
    Goodlett, D.R., Furay, A.R., Gonzalez-Cuyar, L.F., Zhang, J., 2011. Salivary tau species
    are potential biomarkers of Alzheimer’s disease. J. Alzheimers Dis. 27, 299–305.
  2. Devic, I., Hwang, H., Edgar, J.S., Izutsu, K., Presland, R., Pan, C., Goodlett, D.R., Wang, Y.,
    Armaly, J., Tumas, V., Zabetian, C.P., Leverenz, J.B., Shi, M., Zhang, J., 2011. Salivary
    alpha-synuclein and DJ-1: potential biomarkers for Parkinson’s disease. Brain 134, e178.
  3. Neselius, S., Brisby, H., Theodorsson, A., Blennow, K., Zetterberg, H., Marcusson, J., 2012. CSF-biomarkers in Olympic boxing: diagnosis and effects of repetitive head trauma.PLoS ONE 7, e33606.
  4. Zetterberg, H., Hietala, M.A., Jonsson, M., Andreasen, N., Styrud, E., Karlsson, I., Edman, A., Popa, C., Rasulzada, A., Wahlund, L.O., Rosengren, L., Blennow, K., Wallin, A., 2006. Neurochemical aftermath of amateur boxing. Arch. Neurol. 63, 1277–1280.
  5. Neselius S, Brisby H, Granholm F, Zetterberg H, Blennow K. Monitoring concussion in a knocked-out boxer by CSF biomarker analysis. Knee Surg Sports Traumatol Arthrosc. 2015 Sep;23(9):2536-9. doi: 10.1007/s00167-014-3066-6. Epub 2014 May 13. PMID: 24819180.
  6. Randall, J., Mortberg, E., Provuncher, G.K., Fournier, D.R., Duffy, D.C., Rubertsson, S., Blennow, K., Zetterberg, H., Wilson, D.H., 2013. Tau proteins in serum predict neurological outcome after hypoxic brain injury from cardiac arrest: results of a pilot study. Resuscitation 84, 351–356.
  7. Neselius, S., Zetterberg, H., Blennow, K., Randall, J., Wilson, D., Marcusson, J., Brisby, H.2013. Olympic boxing is associated with elevated levels of the neuronal protein tau in plasma. Brain Inj. 27, 425–433.
  8. Zetterberg, H., Wilson, D., Andreasson, U., Minthon, L., Blennow, K., Randall, J., Hansson, O., 2013b. Plasma tau levels in Alzheimer’s disease. Alzheimers Res. Ther. 5, 9.
  9. Shahim, P., Tegner, Y., Wilson, D.H., Randall, J., Skillback, T., Pazooki, D., Kallberg, B., Blennow, K., Zetterberg, H., 2014. Blood biomarkers for brain injury in concussed professional ice hockey players. JAMA Neurol. 71, 684–692.
  10. Hesse, C., Rosengren, L., Andreasen, N., Davidsson, P., Vanderstichele, H., Vanmechelen, E., Blennow, K., 2001. Transient increase in total tau but not phospho-tau in human cerebrospinal fluid after acute stroke. Neurosci. Lett. 297, 187–190.
  11. Randall, J., Mortberg, E., Provuncher, G.K., Fournier, D.R., Duffy, D.C., Rubertsson, S., Blennow, K., Zetterberg, H., Wilson, D.H., 2013. Tau proteins in serum predict neurological outcome after hypoxic brain injury from cardiac arrest: results of a pilot study. Resuscitation 84, 351–356.
  12. von Reyn, C.R., Mott, R.E., Siman, R., Smith, D.H., Meaney, D.F., 2012. Mechanisms of calpain mediated proteolysis of voltage gated sodium channel alpha-subunits following in vitro dynamic stretch injury. J. Neurochem. 121, 793–805.
  13. Siman, R., Giovannone, N., Hanten, G., Wilde, E.A., McCauley, S.R., Hunter, J.V., Li, X., Levin, H.S., Smith, D.H., 2013. Evidence that the blood biomarker SNTF predicts brain imaging changes and persistent cognitive dysfunction in mild TBI patients. Front. Neurol. 4, 190.
  14. Zetterberg, H., Smith, D.H., Blennow, K., 2013a. Biomarkers of mild traumatic brain injury
    in cerebrospinal fluid and blood. Nat. Rev. Neurol. 9, 201–210.
  15. Small, G.W., Kepe, V., Siddarth, P., Ercoli, L.M., Merrill, D.A., Donoghue, N., Bookheimer, S.Y., Martinez, J., Omalu, B., Bailes Jr., J. Barrio, 2013. PET scanning of brain tau in retired national football league players: preliminary findings. Am. J. Geriatr. Psychiatry 21, 138–144.

 

GenelTATDakademik

Sütür Eğitim Videoları Serisi 1 – Cilt Dikişinde Kullanılan Temel Enstrümanlar

by Melis EFEOĞLU SAÇAK 20 Ocak 2022

Merhaba.

Bir önceki sütür yazımızın devamı olan sütür eğitim videoları serisi ile karşınızdayız. Serimize cilt dikişinde kullanılan enstrümanlar ile başlıyoruz.

Portegü

  • Portegü, dikiş iğnesini tutmaya ve dokulardan geçirmeye yarayan enstrümandır.
  • Dominant elde tutulur.
  • İdeal portegü kullanımında, portegü baş parmak ve dördüncü parmak ile tutulurken, ikinci ve üçüncü parmaklar dayanak olarak portegüye stabilite kazandırır.

Penset

  • Cilt – cilt altı onarımlarında tercihen dişli pensetler kullanılır.
  • Kalem tutar gibi ele oturtulur.

İğne

  • Dikiş iğnesi, portegü ile iğne kıvrımının ortasıyla iğnenin dikiş ile birleştiği arka ucu arasında bir noktadan kavranır.

*Videolar, Dr. Bülent Saçak arşivinden alınmıştır.

Genel

5.TATD Kurs Günleri Kongresinde Travma Kurslarına Hepinizi Bekliyoruz

by Ömer Yusuf Erdurmuş 12 Ocak 2022

GenelTATDakademik

Cerrahi Dikiş Hakkında Genel Bilgiler

by Melis EFEOĞLU SAÇAK 12 Ocak 2022

İlk yazımızda cerrahi dikiş hakkında genel bilgiler ve temel tekniklerden bahsedeceğiz. Dikişin tarihçesinden kısaca bahsedip, iplerin özellikleri, sık kullanılan ipler, iğne özellikleri ve temel dikiş tekniklerinden de görseller ile destekleyerek yazımızı tamamlayacağız.

 

1. Dikiş nedir?

  • Farklı materyaller kullanarak uygulanan,
  • Tek düğüm/ düğüm sıraları ile,
  • Dokuların yaklaştırılmasına verilen addır.

2. Neden Atılır? 

  • Homeostazisi korumak,
  • Doku bütünlüğünü sağlamak,
  • Dokuda katater, stoma, atel gibi teknik enstrümanların stabil kaymasını sağlamak ve yer değiştirmesini engellemek,
  • Ağrıyı azaltmak,
  • Vital doku ekspozisyonunu, enfeksiyonu önlemek,
  • İzi azaltmak.

Tarihçe

  • MÖ 1800-mumyalama esnasında insan derisine ilk dikişin atıldığı düşünülüyor.
  • Sushruta(MÖ 500): yara sütürasyonu ve dikiş materyalleri tarif edilmiş
  • Galen(MS200) -hemostazis için ipek kullanmış
  • Andreas Vesalius-(MS 200) tendon ve sinir onarımı için dikiş kullanımı.

İdeal dikiş materyali nasıl olmalı?

  • Güçlü olmalı – Dikiş atılan dokuda amaca uygun gerilim kuvvetini sağlamalı.
  • İnert- Doku ile en fazla uyum,en az yabanci cisim reaksiyonu oluşmalı.
  • Esnek-Kullanım kolay, Düğüm güvenliği yüksek olmalı.
  • Atravmatik olmalı – kolaylıkla dokulardan geçerken dokuda tahribat yaratmamalı.
  • Ucuz olmalı.

Dikiş ipliklerini materyal kompozisyonu, dokuda erime özellikleri ve iplik yapısına göre sınıflandırabiliriz (Şekil 1).

 

Şekil 1. Materyal kompozisyonu, dokuda erime özellikleri ve iplik yapısına göre dikiş iplikleri sınıflandırması.

Tablo 1’de ise, en sık kullanılan dikiş materyalleri görülmektedir.

Monofilaman Multifilaman
Emilebilir KATGÜT

KOLLAJEN

POLİGLEKAPRON

POLİDİOKSANON

POLİGLİKOLİK ASİT
POLİGALAKTİN
Emilmez NAYLON
POLİPROPİLEN
İPEK

POLYESTER

Tablo 1: En sık kullanılan dikiş materyallerinin emilebilirlik ve filaman yapısına göre sınıflaması. Doğal yapıda iplikler altı çizili gösterilmiştir.

Emilebilir sütürler

  • Emilebilir sütürler, vücutta enzimatik veya hidroliz reaksiyonlarıyla degrade olan (eriyen) gerilim kuvvetlerini zaman içerisinde kaybeden dikişlerdir.
  • Geleneksel olarak derin dokularda kullanılsa da, pediyatrik vakalarda cilt kapatımı için de tercih edilebilir.

İdeal şartlarda;

  • Düşük doku reaksiyonu,
  • Yüksek gerilim kuvveti,
  • Yavaş emilim,
  • Düğüm güvenliği sağlarlar.

Kullanıldığı alanlar:

  • Derin yumuşak dokularda
  • Oküler cerrahide
  • Mukoza onarımında
  • Pediatrik cilt onarımında
Emilebilen doğal yapıda sütürler:

Monofilaman sütürler– vücut enzimleriyle parçalanır

  • Katgüt – Koyunların bağırsak submukozası veya sığırların bağırsak serozasından elde edilir. Krom tuzları ile kaplanarak emilme süresi uzatılabilir. Ucuz olması ve hızlı erimesi sebebiyle ağız içi gibi mukoza dikişlerinde ve pediatrik olgularda özellikle tercih edilmektedir. Avrupa’daki Prion hastalığı salgını sonrası kullanımı yasaklanmış, ancak ABD ve uzak doğuda kullanılmaya devam etmektedir.
  • Gerilme direncinde %75 azalmaya;

– Normal katgütde 7 günde,

– Krome katgütde 14 günde ulaşılır.

Emilebilen sentetik yapıda sütürler

Doğal yapıda dikişlerden farklı olarak, hidrolizle parçalanır. Bunun sonucunda, degradasyon süreci, daha az doku reaksiyon oluşturur.

  • Monofilamanlar :
    • Poliglekapron (Monocryl, Tekmon)
    • Polidioksanon (PDS-2, Pedesente)
    • Poliglukonat (Maxon)
    • Glikomer (Biosyn)
  • Multifilaman
    • Poliglikolik asit (Pegesorb, Dexon)
    • Poligalaktin 910 (Pegelak, Vicryl)
    • Polisorb

Sık kullanılan sentetik emilebilir sütürler

Poliglekapron 25 -“MONOCRYL, TEKMON”

  • Antijenik ve pirojenik değil.
  • Çok az doku reaksiyonu var .
  • Gerilme direnci 2 haftada %30’a düşer, 3 haftada kaybolur.
  • 90-120 günde hidrolize olur.

Ciltaltı dikişler, mukoza, subkutiküler onarımlar için idealdir.

 

 

Polidioksanon-“PDS II, Pedesente”

  • Pirojenik /antijenik etkisi, doku reaksiyonu minimaldir.
  • Düğüm emniyeti açısından az güvenilirdir.(En az 4 kez düğüm atmak gerekir.)
  • Gerilme direnci 2. haftada %75, 4 haftada %60’a düşer.
  • Tam emilim: 6-7 ay sürer.

Kranyofasyal cerrahide kemiklerin arasında semi-rigid tespit oluşturmak için, kas/tendon onarımında, mukozalarda kullanılır.

 

 

Poligalaktin 910 -:”VİCRYL, PEGALAK”

  • Glikolid ve laktid’in kopolimeridir.
  • Düşük molekül ağırlığı: rapid form
  • TRICLOSAN kaplama: antibakteriyel özellik kazandırır. plus form olarak bilinir.
  • Örülmüş, yani multifilamandır. Bu özelliği sayesinde düğüm güvenliği oldukça iyi iken, öte yanda dokulardan geçerken bir miktar hasar oluşturur.
  • Gerilme direnci 2 haftada %65’e düşer,4 haftada kaybolur.
  • 60-70 günde hidrolize olur.

 

Mukoza, yumuşak doku onarımlarında, abdominal ve oftalmik cerrahide kullanılır.

Emilemeyen sütürler

  • Emilmeyen dikişler, doğal veya sentetik yapıda olup, gerilim kuvvetlerini kaybetmeyen dikiş materyalleridir. Cilt üzerine uygulandığında alınması gereklidir. Ancak derin dokularda alınamayacakları için çok uzun süre kalır.
  • İpek, çelik, poliamid ve polipropilen en sık tercih edilen, emilemeyen dikiş materyalleridir.
Emilemeyen doğal yapıda sütürler
  • İpek sütürler, tarihsel olarak en çok kabul görmüş ve kullanılan dikiş materyalidir. Örgülü, multiflaman yapıdadır ve mükemmel düğüm güvenliği sağlar.
  • Her ne kadar emilmeyen dikişler arasında kabul edilse de, yavaş ve uzun süren enzimatik bir yıkıma uğrayarak gücünü zamanla kaybetmektedir.Bu durum, hidrolizle yıkıma uğrayan Vikril, Dexon, PDS’ye göre çok daha fazla reaksiyon oluşmasının nedenidir.
  • 2 yıldan sonra tamamen rezorbe olduğu kabul edilmektedir.Yavaş emilen dikiş malzemesi denmesi daha uygundur.
  • Oluşturduğu doku reaksiyonu ve örgülü yapısından kaynaklı olarak doku geçişinde yarattığı tahribat nedeniyle günümüzde cilt dikişi olarak kabul görmemektedir.
  • Günümüzde damar ligasyonu, dren fiksasyonu gibi cerrahi işlemlerde hala tercih edilmesinin birincil sebebi ucuz ve güvenli olmasıdır.
Emilmeyen Sentetik Sütürler :
  • Bu dikiş materyali ailesi, emilme özelliği göstermediği ve doku ile reaksiyona girmediği için özellikle kütanöz dikişlerde tercih edilirken, tensil kuvvetlerini kaybetmemeleri nedeniyle de damar, fasya ve tendon gibi derin doku onarımlarında zaman zaman tercih edilirler.

Sık kullanılan emilmeyen sentetik sütürler

Polipropilen “PROPILEN, PROLENE, SURGILENE,SURGIPRO”

  • Monofilaman yapıdadır.
  • Yüksek gerilim kuvveti vardır.
  • Doku reaksiyonu en az olan materyallerdendir.
  • Dokudan geçişi çok kolaydır.
  • En az güç kaybeden monofilamandır.

Cilt onarımları, Tendon onarımları, kardiyovasküler, mikrovasküler onarımlarda yaygın olarak kullanılır.

Polyester “ETHIBOND,POLITER”

  • Sentetik, multiflamandır.
  • 5-6 düğümden sonra düğüm güvenliği iyidir.
  • Gerilim kuvvetlerini süresiz olarak korurlar.
  • Silikon veya teflon kaplanarak dokudan daha kolay geçiş sağlanmıştır.
  • Ancak bu yolla düğümlerin kayma riski artmaktadır ve düğüm güvenliği azalmaktadır.

3-Poliamid (Naylon) “ETHILON, DAYLON”

  • Sentetik,monofilaman, emilmeyen bir materyaldir.
  • Gerilme direnci ilk yılda %20 kayıp verirken, 2. Yılın sonunda gerilme direncinin %75’ini hala korumaktadır.
  • Doku reaksiyonu çok azdır.
  • Polipropilene göre biraz daha pahalıdır.

Deri, mikrocerrahi, oftalmik cerrahide tercih edilir.

Sütür kalınlıkları

İlk iplikler kalınlıklarına göre 1-6 arasında numaralandırılmış olup, 6 numara en kalını, 1 numara en inceyi temsil etmekteydi. Zaman içerisinde, teknolojinin gelişmesiyle daha ince iplikler üretilmesi mümkün olunca, 1 numaradan daha ince olan ilk materyal 0 (#0) olarak numaralandırılmış.  Ancak daha sonra daha ince iplikler üretildikçe, “-“ veya ondalıklı rakamları kullanmak yerine, yeni ve daha ince iplikler, incelik arttıkça, “0” rakamının sayısının arttırılmasıyla,  00, 000, 0000 olarak numaralandırılmaya devam edilmiş. Bunun üzerine günümüzde kullandığımız iplik kalınlıkları da böylelikle isimlendirilmiş. USP sınıflamasına göre dikiş iplerinin kalınlıkları tablo 2’de verilmiştir.

Örnek :

#0

#00 -> 2-0 (2/0)

#000 -> 3-0 (3/0)

USP
designation
sentetik emilebilir çap (mm)
diameter (mm)
emilmeyen çap (mm)
diameter (mm)
11-0 0.01
10-0 0.02 0.02
9-0 0.03 0.03
8-0 0.04 0.04
7-0 0.05 0.05
6-0 0.07 0.07
5-0 0.1 0.1
4-0 0.15 0.15
3-0 0.2 0.2
2-0 0.3 0.3
0 0.35 0.35
1 0.4 0.4
2 0.5 0.5
3 0.6 0.6
4 0.6 0.6
5 0.7 0.7
6 0.8
7

Tablo 2. Dikiş iplerinin kalınlıklarının USP sınıflamasına göre karşılığı

İğneler

Dikiş materyalleri tek başlarına dokudan penetre olma özelliğine sahip olmadıklarından, dokuyu penetre edici bir iğne ile kullanılmaları şarttır.

 

Sütür işleminde kullanılacak olan iğneler ideal olarak;

 

  1. Korozyona  dirençli olmalı,
  2. Dokuya penetre olabilmesi için yeterli sertlikte olmalı,
  3. Kırılmadan, deforme olabilme ve şekil alabilmeli
  4. Dokuda minimal travma yapacak yeterlikte inceliğe sahip olmalı,
  5. İpi çekerken dokuda aşırı abrazyon yapmamalı,
  6. Keskin kısmı dokuyu kolayca geçebilmeli,
  7. Enstrüman ve elle tutulduğunda kullanımı kolay olmalıdır.

İğnelerin yapısal özellikleri :

İğne ucu :

  • Dikiş materyalinin kullanılmasının planlandığı dokunun özelliklerine göre seçilir.
  • Keskin, sivri, kör, yuvarlak, kesici-sivri, ters kesici gibi sınıflandırılır.
  • Cilt gibi rijid dokular ancak keskin uçlu iğneler ile penetre edilebilirken, bu uçlar derin-yumuşak dokularda travmaya yol açabildiğinden, bu dokularda yuvarlak iğne uçlu iğneler tercih edilir.

 

İğne gövdesi :

  • Portegünün kavradığı orta kısımdır. Yuvarlak,küt,diamond, taper, ters keskin, keskin, spatül tipleri vardır.

 

İğne boyu :

  • İğnenin ucundan ip olarak devam ettiği son noktasına kadar olan uzunluğu gösterir.
  • Dar alanlarda, derin dokularda, mikrocerrahi işlemlerde kısa iğne boyları tercih edilirken, kalın dokularda uzun iğne boyları tercih edilir.

 

İğne yarıçapı :

  • İğne formunun ve kavsin, iğnenin oluşturacağı bir dairenin çevresine oranını gösterir.
  • En sık kullanılan formlar 3/8 ve ½ iken, ¼ ve 5/8 gibi formlar da mevcuttur.
  • Ayrıca daire kavsine uymayan düz ve asimetrik iğne formları da mevcuttur.
  • Dikiş atılan dokunun ve çalışma sahasının özelliklerine göre seçilir.

Dikiş ambalajının okunması :

Yukarıda bahsedilen iplik ve iğne özelliklerinin tümü ve son kullanma tarihi gibi temel malzeme özellikleri, ambalajın üzerinde açık olarak okunur olmalıdır. (Resim 1)

Resim 1. Vicryl (ETHICON) marka bir dikiş ambalajının görünümü. Sol üst yuvarlak iplik çapı (3-0) ve ip uzunluğunu (70 cm) göstermektedir.
Sol altta iğne özellikleri belirtilmektedir. Buna göre, dikiş iğnesi 26 mm uzunlukta, ½ kavis formunda ve taper uçludur.
Sağ üstte ise malzemenin son kullanma tarihi ile beraber seri numaraları izlenmektedir.

Dikiş teknikleri

Cilt dikişinde genel prensipler
  • Cilt dikişinin amacı, derinde ölü boşluk bırakmadan ve dermal- epidermal yapıları en uygun şekilde yaklaştırarak doku bütünlüğünü oluşturmaktır.
  • Yara iyileşmesi dinamikleri öngörüldüğünde, bir miktar kontraksiyon kaçınılmaz olup, bu kontraksiyon sonucunda dikiş hattının içeriye gömülmesi (inversiyon) söz konusu olacaktır.
  • Yara iyileşmesi ve kozmezis açısından istenmeyen bir durum olan inversiyonun engellenmesi amacıyla dikiş hattında bir miktar eversiyon, yani yara kenarlarının dışarıya çevrilmesi arzulanır.
  • Bu amaçla, iğnenin dokudan geçerken derinde yüzeyele göre daha geniş bir kavisle döndürülmesi uygun olur ve yeterli eversiyon sağlar.

Şekil 2. Dikişte temel unsurların şeması

Dikiş atılırken karşılıklı dermal ve epidermal dokular birbiriyle en uygun şekilde yaklaşması için iğnenin ısırma mesafesinin (yara kenarı ile iğnenin cilde girdiği nokta arasındaki mesafe) ve ısırma kalınlığının (yara kenarı ile derin dokuda iğnenin giriş-çıkış yaptığı nokta arasındaki vertikal mesafe) her iki tarafta eşit olmasına dikkat gösterilmelidir (Şekil 2).

 

 

 

 

Acil serviste kullanılan temel kütanöz dikiş teknikleri

Basit aralıklı (Şekil 3)
  • 5-7mm aralıkla yerleştirilir.

    Şekil 3. Basit aralıklı dikiş

     

Vertikal mattress (Şekil 4)
  • Erken alınmazsa çapraz ize neden olabilir.

Şekil 4. Vertikal matress

Horizontal matress (Şekil 5)
  • Vertikal matrese göre daha fazla doku hipoksisine neden olur.
  • El ve ayakta avantajlı.

Şekil 5. Horizontal matress

Basit Devamlı (Over and Over) (Şekil 6)
  • Yüz bölgesinde uygulanmaz.

Şekil 6. Basit devamlı.

Subkütiküler Devamlı

Şekil 7. Subkütiküler devamlı

Dikiş enstrümanları

Dikiş atılmasını mümkün kılmak ve uygun dikiş atmak ancak doğru enstrümanların doğru şekilde kullanılması ile mümkündür. Cilt dikişi atarken kullanılan en temel enstrümanlar:

  • Penset (forceps),
  • Portegü (needle holder) ve
  • Makastır (scissors).(Foto 2)

Foto 2. Dikiş aletleri

Dikişler ne zaman alınmalıdır?

  • Dikiş alınma süresi ile dikiş atılan dokunun kanlanması ters oranlıdır.
  • İyi beslenen, kanlanması zengin dokularda yara iyileşmesinin proliferasyon fazı hızlı ilerlediğinden, yara kenarlarını tutarak ayrılmasını engelleyecek fibrotik bağ doku gelişimi daha hızlı olur.
  • Bu sebeple, bu dokularda dikiş gereksinimi daha kısa sürede sonlandırılabilir.
  • Dikişin uzun kalması teknik olarak mümkün olsa da, daha uzun süre dokuda bırakılan dikişler daha fazla ize ve doku içine gömülmeye bağlı olarak hasta konforunda azalmaya, enfeksiyona ve yabancı cisim reaksiyonlarına (granüloma) sebep olabilir.
  • Bu sebeple, yüzeyel dokulara atılan dikişler en uygun zamanda alınmalıdır.
  • Her yara ayrı değerlendirilmeli ve yara kenarlarındaki gerilim dikiş alınması öncesi manuel olarak kontrol edilmelidir.
  • Bununla birlikte, anatomik bölgelere göre ortalama dikiş alınma süreleri aşağıdaki gibidir:
    • Yüz: 3-4 gün
    • Saçlı deri: 5 gün
    • Gövde: 7 gün

Referanslar

  1. Grabb and Smith’s Plastic Surgery 7th Edition

 

 

 

Etkinlik

Bölgelerle Travma Yönetimi Webinarı – 2

by Ozan Konrot 14 Ekim 2021
Etkinlik

Bölgelerle Travma Yönetimi Webinarı – 1

by Ozan Konrot 1 Mayıs 2021
Etkinlik

Bölgelerle Travma Yönetimi Webinarı – 1

by Ozan Konrot 12 Nisan 2021

Moderatör: Dr. Serkan Yılmaz

13:00 – 13:45 Kafa Travmaları Yönetimi Dr. Mehmet Ali Karaca
13:45 – 14:30 Toraks Travmaları Yönetimi Dr. Yunus Emre Özlüer
14:30 – 14:40 ARA  
14:40 – 15:30 Spinal Travma Yönetimi Dr. Engin Deniz Arslan
15:30 – 16:00 Soru – Cevap Tüm Eğitmenler

 

 

Etkinlik

WEBINAR; TRAVMA

by Ozan Konrot 25 Ocak 2021

Moderatör: Doç. Dr. Müge Günalp Eneyli

 

Saat Konu Konuşmacı
20:00 –
20:30
Travmada Primer Bakıda A-B-C Dr. Volkan Arslan
20:30 –
21:00
Travmada Hava Yolu

Dr. Barış Murat Ayvacı

Dr. Ebru Akoğlu

21:00 –
21:30
Soru – Cevap  

 

Etkinlik

WEBINAR; TRAVMA – 1

by Ozan Konrot 11 Ocak 2021

Moderatör: Doç. Dr. Özge Duman Atilla

 

Saat Konu Konuşmacı
13:00 –
13:45
Travmatik Hemorajik Şok Dr. Serpil Yaylacı
14:00 –
14:30
Travmada Masif Transfüzyon Dr. Melis Efeoğlu
14:45 –
15:00
Travmada Kanama Kontrolü Dr. Emre Özlüer
15:15 –
16:00
Soru – Cevap Tüm Konuşmacılar
16:15 –
17:00
Travma Sonrası Ağrı Yönetimi Dr. Canan Akman

 

Sanofi’nin Koşulsuz Katkılarıyla

 

Etkinlik

Travma Yönetimi Kursu, İstanbul

by Ozan Konrot 2 Nisan 2020
Newer Posts
Older Posts

Hakkımızda

  • Üyelik Başvuru Formu
  • Kurumsal Kimliğimiz
  • Gizlilik Politikası

Bize Ulaşın

  • Mustafa Kemal Mahallesi Dumlupınar Blv. No:274 Mahall E Blok Daire:18 Ankara
  • Telefon: (0312) 438 12 66
  • Email: bilgi@tatd.org.tr
@2024 – All Right Reserved. Designed and Developed by Themis
Facebook Twitter Instagram Linkedin Youtube Email
Travma Çalışma Grubu
Giriş

Çıkış yapana kadar oturumumu açık tut

Şifrenizi mi unuttunuz?

Password Recovery

A new password will be emailed to you.

Have received a new password? Login here