Acilci Anne Olmak: Kalın Gölgeli Bir Ağacın Gölgesinde Dinleniyorum…


Yazar: Buket MELEKOĞLU AYVACI

Acil tıp uzmanı, anne, eş ve daha niceleri… Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra acil tıpçı olup hayatına adrenalin katmaya karar vermiş. Bakırköy Sadi Konuk EAH Acil tıp kliniğinden mezun olduktan sonra yoluna Bağcılar EAH ’de devam ediyor. Dünyalar tatlısı oğlu Yağız’dan arta kalan zamanlarında sohbetin en tatlısını, filmin en güzelini, basketbol maçlarının en heyecanlısını asla kaçırmıyor. Gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi seviyor.

Belki de içinde bulunduğum durum birçok hemcinsim için ”çok zor” olarak adlandırılabilir. Korkutucu bile olabilir. Düşünsenize 24 saatlik nöbet sistemine göre ülkemin en yoğun hastanelerinden birinde çalışan bir acil tıp uzmanıyım. Bunun yanında eşim de aynı branşta ve aynı sistemle çalışmakta. Güzel İstanbul şehrimizin alışılması zor ancak alışıldıktan sonra bağımlılık haline gelen hızlı yaşam tarzı, kalabalığı ve hengamesi içinde bize eşlik eden 3 yaşındaki oğlumuz ile aynı zaman kapsülünde yolculuğumuza devam etmekteyiz.

Yapılması gereken o kadar çok iş var ki…

Yapılması gerekenlerin akılda sıralanması bir takvime konması gerçekten çok zor. Katılmak istediğin toplantılar, bilimsel aktiviteler, sosyal organizasyonlar, evin ihtiyaçlarının karşılanması, düzeninin sağlanması, trafik, okul aktiviteleri, okul ödevleri, eşinle ve ailecek geçirmek istediğin zaman… Liste oldukça geniş aslında.

Peki gerçekten bu kadar zor mu? Acil tıp, anne ve eş kavramlarını aynı cümle içerisinde kullanmaktan korkmalı mıyız? Yukarda bahsi geçen zaman kapsülü aslına bakarsanız kendi ilacını da bünyesinde barındırmakta. Ve insanoğlu zorluklarla baş ederken kendine çıkar yolları bulmakta her gün daha fazla ustalaşmakta. Gelin şimdi biraz dertleşelim ve zaman yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim.

Paylaşmak en önemli çözümdür…

Paylaşmak, belki de bu süreçte en önemli çözüm aracı olarak tanımlanabilir. Sizden önce bu ve benzer zorluklar yaşamış olan çevrenizle karşılaşmış olduğunuz veya karşılaşmaktan korktuğunuz tüm sorunlarınızı paylaşarak çözüm aramak gerçekten çok rahatlatıcı olabiliyor. Daha önceleri sanıyorum daha küçük ev toplantılarıyla çözülen bu meseleler günümüzde sosyal medya hesaplarında kurulan gruplarla her geçen gün kendi sınırlarını aşıyor diyebilirim. Sizin ile aynı meslek grubuna sahip farklı veya aynı uzmanlık alanlarına sahip, çocukları sizinkinden daha büyük veya küçük olan annelerle, çocuğunuza almayı düşündüğünüz herhangi bir ürün (bez, şampuan, cilt bakım vb.) veya marka ile ilgili tüm ayrıntılarına ufak bir mesajla ulaşabileceğiniz gibi, çocuğunuzla gidebileceğiniz sosyal aktivitelerden bu gruplar sayesinde çok daha hızlı haberdar olabilirsiniz. Bu gruplar siz evinizden çok uzakta iken yaşadığınız bir tıbbi sorunla ilgili hekim bazında bulunduğunuz şehirde size yardım edilmesini bile sağlayabilmekte. Harika değil mi? Bir anne yaz tatilinde dikiş atılması gereken çocuğu için bu gruptan yardım alarak gitmesi gereken hekime görünmekte. Bölgesel gruplar bu süreci daha keyifli hale getirmekte belki de. Komşuluk sisteminin kalabalık şehirlerde kaybolduğunu düşünürsek aynı mahallede yaşayan birbiriyle aynı yaş grubundaki çocukların annelerinin oluşturdukları whatsapp grupları ile de benzer paylaşımlar yapılırken sorunlara ortak çözüm bulunabilmekte.

Ayrıcalık sunan bir hayat yoldaşı…

İki acil tıp uzmanının sürekli nöbet öncesi ya da sonrası olduğu bir ortamda yaşıyor olmasının zorlukları bir yana sizi, mesleğinizi, iş yükünüzü algılayabilen, nöbet öncesi anksiyetesinden sonrası öfori ve yorgunluğunuza kadar tüm duygudurumunuzu hisseden ve size ona göre yaklaşan, meslek hayatınızda karşılaştığınız komplike durumların çözümüyle ilgili sizden kıdemli olmasının getirdiği avantaj ile size her zaman pratik çözümler sunan birinin olması gerçekten büyük ayrıcalık.

Aklınız evde ise o gün hasta bakmanız mümkün değildir!

Eşim her ayın başında nöbet takvimlerimizi ve o ay içinde yapılması gereken şeyleri (veli toplantısı, ziyaretler, tiyatro vb.) bir takvim oluşturarak cep telefonuna kaydeder ve benimle paylaşır. Bu şekilde yeni planlar yaparken ve nöbet değişimi gereken durumlarda bu takvim bize her daim yardımcı olur. Katılmayı planladığımız sosyal aktiviteleri de bu takvim üzerinden yürütürüz. Ama her zaman işler bu kadar kolay olmaz. Bazı zamanlarda nöbet çakışmaları olur. Her sabah büyük bir heves ile okula gitmek isteyen oğlumuzu okula bırakmak bile zor bir hal alır. Kesinlikle katılmanız gereken bir toplantı vardır ancak eşiniz nöbettedir. Hiç beklenmedik anda hasta olan oğlunuz için gerçekten yardıma ihtiyaç duyarsınız ve hastaneye götürmeniz gerekir.

Bu ve benzeri durumlarda size yardımcı olabilecek akıllı, pratik ama en önemlisi güvenilir birinin olması günümüz koşullarında mecburiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz bu süreci oğlumuzun doğumunun ilk altı ayında bir yardımcı ile aşmaya çalışsak da yaşanan bazı olumsuzluklar nedeni ile bu gidişata bir son vermek zorunda kaldık. Son iki buçuk senedir oğlumuza eşimle beraber bakıyoruz. Nöbetlerimizi bu nedenle aynı gün tutamıyoruz. Oğlumuzu okula birimiz bırakıyorsa, diğerimiz nöbet çıkışı okuldan alıyor. Birimiz evde oğlumuza bakarken birimiz nöbette oluyor haliyle. Peki yardım gerektiğinde bize kim yardımcı oluyor?

Aileniz en büyük şansınızdır…

Hastalıkta, sağlıkta en zor anlarımızda her zaman yanımızda, koşulsuzca bize destek olan başta annem olmak üzere tüm aile üyelerimiz sanıyorum bizim en büyük şansımız. Aklımız evde kalmadığında inanın acilde çalışmak çok daha kolay.

Sevdiklerinize zaman ayırın…

Sizi anladığından emin olsanız da bir ayın yarısında zaten görüşmenizin mümkün olmadığı eşinize zaman ayırın. Yorgunluktan bitap düşmüş olduğunuz nöbet öncesi/sonrası anlarda beraber izlenecek bir film, aklınızı yiyip bitiren yapılması gerekenler dışında havadan sudan konularla paylaşımda bulunmak hem sizi hem de eşinizi daha iyi hissettirecektir.

Kendinize zaman ayırın…

Bu hızlı zaman akışı içinde farkında olmadan hem kendinizden hem de sevdiklerinizle geçirdiğiniz vakitten feragat ediyorsunuz. Bir süre sonra durumu fark ettiğinizde ise işler daha can sıkıcı bir hal alabiliyor. Zamanı etkin yöneterek mutlaka kendinize zaman ayırmalısınız. Evet, çok yorgun bir halde olabilirsiniz, başınız kanepenin yastığına gömülü kalmak istiyor olabilir, camdan burnunuzu bile dışarı uzatacak haliniz ve isteğiniz olmayabilir; ancak arkadaşlarınızla buluşmak, yürüyüş yapmak, o çok sevdiğiniz filme gerekiyorsa tek başına gitmek için evden dışarı çıkmalısınız. Bunu öncelikle kendiniz ve tabi ki aileniz için yapmalısınız. Sizi siz yapan, hoşlandığınız şeylerin farkına varmalı, kendi sınırlarınızı tanımlamalısınız. Buna her koşulda devam etmelisiniz. Bu durumun getirdiği mutluluğun ailenize yaptığı katkıları göreceksiniz.

Anne olsanız da hep mevcut olacak olan o kişisel alanınızda huzurlu olmaya çabalamalısınız

Tüm zorluklarına rağmen, tüm sorumluluklarına rağmen, eğlencesiyle, neşesiyle, kahkahasıyla, sizi şaşırtmasıyla, sizin için en değerli varlık olan çocuğunuz ile geçirdiğiniz zamanın kıymetini bilmeli ve bu zamanın kalitesini sağlamalısınız. İşteki endişelerinizi, evinize girerken, arabanıza oturduğunuz andan itibaren kapattığınız kapının ardında bırakmalı, bu durumu ailenize yansıtmamalısınız. Evladınızla geçirebildiğiniz o değerli anları keyifle, gülerek eğlenerek geçirmeli ve az gördüğü annesiyle hasret gidermesine yardımcı olmalısınız.

Başka dünyalar ile kıyaslayarak değil, kendi dünyanızın koşullarında “en iyisi” olmaya çabalamalısınız.

“Elinizden gelenin en iyisini” yaptığınızı unutmamalısınız. En yoğun nöbet anlarında, en yorgun nöbet sonralarında desteğinizle gelişen, kökleri ve dalları sizin ulaştığınız noktalardan çok daha uzaklara ulaşacak olan o ağacın karşısına geçip, sunduğunuz katkı için sevinmeli ve tabi ki gururlanmalısınız. İşte bu duygu size yorgunluğunuzu, yaşadığınız zorlukları, kötü anıları unutturacak ve çocuğunuz uyanıp da “ANNE” dediğinde tüm dünya sizin olacak…

Galeri


Paylaş Paylaş